• mehmet ali birand, can dündar ve bülent çaplı'lının birlikte yaptığı belgeselin adı. yakın zamanda kitap haline gelip, imge imzasıyla raflarda yerini almıştır. kapak tasarımını mehmet sobacı'nın yaptığı kitap için saatlerce diyalogları yazı halinde deşifre eden insanlara ise kitapta bir teşekkür bile edilmemesi de, kitabın ismiyle çelişircesine anti demokratiktir bence. para almış olsak neyse lan.
  • 10 bölümlük belgesel dizi.

    tüm bölümlerinde emekli ordu mensuplarından devlet adamlarına, yazarlardan gazetecilere kadar birinci şahıstan alınan yorumlarla ve bilgilerle harmanlanmış toplamda 7 saat süren bir yapımdır. ülkenin yakın tarihinden bihaber yeni nesiller izlediğinde vay anam vay neler dönmüş serhat ya şeklinde tepki vermesi olasıdır, şaşırmamak gerek.

    izlerken sonlarına doğru o değilde bi milli nizam partisi vardı, ona ne oldu? diye sorabiliyor insan ama belgesel içinde darbe-siyaset ilişkisi o kadar yoğun olunca bu soruda akıllardan buharlaşarak kayboluyor tabikide.
  • belgeselciliğine hayran olduğum mehmet ali birand, can dündar ve bülent çaplı'nın imge kitapevi tarafından basılmış ve dvd formatında belgeseli yayınlanmış, ülkenin karmakarışık 12 yılının otopsisini yapan, 259 sayfalık çok faydalı eseridir.

    kitabı ve o günleri anlatan en güzel söz ise gene kitabın arka kapağında şöyle dile getirilmiştir;

    --- spoiler ---

    1960'ların sokaklarından, önce tanklarıyla ihtilalciler geçti,
    sonra zafer şarkılarıyla gençler...
    isyan bayraklarıyla işçiler...
    sağcılar... solcular... polisler...
    sonra yeniden cuntacılar ve darbeciler....
    ülke ihtilalin pençesinde 12 yıl geçirdi.
    neler görmedi ki bu 12 yıl içinde;
    bir başbakanın asılışını...
    gürsel'in cumhurbaşkanlığını...
    inönü'nün koalisyon hükümetlerini...
    talat aydemir imzalı iki darbe girişimini...
    demirel'in siyaset sahnesine, sunay'ın köşk'e çıkışını...
    68 öğrenci ayaklanmasını...

    darbe hesaplarını...iktidar hesaplaşmalarını...muhtırayı...
    bskıları...işkenceleri...mahkemeleri...idam sehpalarını...

    üç darağacının gölgesinde başlayıp üç darağacının gölgesinde son bulan bu sancılı 12 yılın öyküsünü okuyup, belgeselini izledikçe bugün daha iyi anlayabileceksiniz.
    --- spoiler ---

    daha önce belgeselini izlemiş olduğum bu eseri bu kez kitabı elimde altını çize çize okudum, içinde 12 yıl boyunca bu ülkede yaşanan siyasi olaylar tarafsız ve uzaktan bakarak teşhis edilmiş. kitabı okumam sadece 2 günümü aldı, okurken sanki video izler gibi izliyorsunuz ve brinad'ın kelimeleri onun ses tonundan kulaklarınızda çınlıyor.

    bu koca kitapta ders çıkartılacak, iç yakacak, göz yaşartacak onlarca olay anlatılıyor. ancak bence en mühim olay, belkide suratlara çarpan en kuvvetli tokat bir vicdandan çıkıyor. güçlünün yanında olmayı, haksızlığa karşı susmayı ve en önemlisi de güce tapmayı bir zanaat haline getiren anadolu halkı'nın suratına tokatı vuran içi yanan bir baba, adıyaman'ın inekli köyünde, 20'li yaşlardaki oğlunun cesedi önünde, iyi olsunlar biraz daha insani yaşasınlar diye harcanmış bir gençliğin cesedi önünde, o cesedin katillerinin yani güçlünün yanında yer alan inekli'lilerin vicdanına tokadı atan o köyde halk ve asker tarafından öldürülen odtü öğrencisi sinan cemgil'in babası...

    bu acılı baba oğlunun naaşı başında oğlunun katillerine aynen şunları söylüyor;
    "biz varlıklı bir aileden geliyoruz. benim oğlumun hiç bir parasal sorunu yoktu. türkiye'nin en güzel üniversitesine, en yüksek puanı tutturarak girdi. bitirdiğinde de devletin en yüksek kademesine gelebilirdi. ama sizin için öldü..."

    bu halk hala kendisi için uğraşanların değil, gücüyle kendisini sömürenlerin yanında olma hevesinden kurtulamadı, aradan 44 sene geçti, değişen hiç bir şey yok ve bu topraklarda tarih hala acı ile tekerrürden ibaret bir bilim....
  • sonu şu cümlelerle düşündürücü bir şekilde biten belgeseldir:

    --- spoiler ---
    ''bizler, geçmişimizi çok kolay unutuyoruz, oysa ne kavgalar ne badireler atlatmışız. peki bütün bunların sorumlusu kimler? bizleriz, sizlersiniz. vatanı kurtarmanın, sorunları çözmenin tek yolunun gerçek demokrasi olduğuna inanmayanlar, başka yollar arayanlar. hep biz haklıyız diyenler. bir düşünün, bana hak vereceksiniz.''
    --- spoiler ---
  • önce "27 mayıs demirkırat" belgeselini izleyip, ardından bu yapımı izlemekte fayda var. birbirini takip eden dönemler anlatılmaktadır.
    bundan sonra da "12 eylül yakın tarih belgeseli"nin izlenmesi, tüm olup bitenin anlaşılması bakımından faydalı olacaktır.
  • 1964'te kıbrıs'a müdahale kararının alınmasının anlatıldığı kısımda 1964 rum tehciri'ne hiç değinilmemiş belgesel.
  • (bkz: #89703914)
  • demirkirat, 12 mart ve 12 eylül belgeselerini sırasıyla cumhuriyet tarihini çok güzel belgelemiş adeta şu an 12 eylül belgeselindeyim gerçekten de vay babammm neler dönmüş bu ülkede deyip kafamda oturmayan birçok siyasi karakterin kafamda nereye oturması gerektiğini çok güzel anlatmış bir belgesel dizinidir.

    12 mart belgeselinin 10. bölümünün son kısmında deniz gezmişin avukatı halit celenkin denizin idama gidişi sırasında olanları anlatırken ki yutkunamayisi ve gözlerinden yaşlar suzulusu de içimi fena burktu. sonrasında ise yaktım sigaramı ve rodrigonun gitar koncertosunu dinlerken deniz gezmiş adına içtim.

    `:https://youtu.be/jyr814ymwla` buraya da bırakıyorum 1.04.00dan başlayabilirsiniz
  • hafif yanli ve eksikleri olsa da belgeleme acisindan cok kiymetli buldugum belgeseller dizisinin ikincisi. mehmet ali birand, can dundar ve bulent capli'nin her seye ragmen iyi is cikardigini dusunuyorum. her seyden bihaber biz 90 nesli icin en azindan bir kisa ozet, bir ongoru sagliyorlar bugune nasil geldigimizi anlamamiz acisindan.

    aslinda sondan baslamistim ben ozalli yillar ile. sonra basa sardim; demir kirat ve 12 mart geldi. simdi 12 eylule basladim; 2. bolumdeyim. 12 eylul ekibi farkli yanliz. kanal degistirdiginden birand sanirim; can dundar ve bulent capli yok orada. taze bitirdim sayilir kendisini yani.

    ınonu’nun yavas yavas turk siyasi tarihinden cekilisi, karaoglanin sahneye cikmaya baslamasi, suleyman demirel gibi benim cocukluguma bile cumhurbaskani olarak damga vurmus bir adamin ortaya cikisi, talat aydemir gibi bir adamin varligini buradan ogrenmem, ordunun nasil pervasizlastigini izlemek... kara harp okullarinin nasil bir guc olarak ortaya ciktigini ama tek basina darbeye yetmedigini, havacilar ve karacilar birlesmeden darbe yapilamayacagini anlamak...

    sadece talat aydemir gibi bir adami tanimak acisindan dahi onemli. sonra ismet inonu gibi turkiye devlet tarihine neredeyse tek basina damga vurmus bir adami anlamak acisindan onemli. kendisi turkiye siyasi tarihinin anlasilma acisindan en underrated kisisi olabilir. demokrasiye tekrar gecis icin inanilmaz stratejik davranmis ve gercekten zeki bir adam. talat aydemir karsisinda dunku cocuk olarak kalmis; kendisi iyi bir insan, idealist bir albay ama kotu bir ihtilalci olarak tanimlaniyor o donemki yakin kara harp okulu ogrencisi tarafindan; cuk oturmus tam olarak tanimlamasi.

    suleyman demirel’in kivrak zekasi; butce oylamasi ile inonu’yu basbakanliktan indirisi ama inonu’ye her acidan saygi duydugu da belli. yumurtadan cikar gibi hir anda ortaya cikisi kafa karistirmiyor degil ama.

    bulent ecevit; genc genel sekteter. ınonu ilk basta istememis pek bu kadar genc bir adamin genel sekreter olmasini. 12 mart muhtirasina tam karsi olarak duran sadece kendisi. ortanin solu tabirine yapisan da o. aralarda kendilerinden dinliyoruz ya hikayeleri; daha bir naif kendisi diger figurlere gore, daha bir kibar, daha bir idealist. ınsanin gormek istedigi siyasi figure daha bir yakin. ama ilerde de sanirim bu idealistligi onu zayif birakan yonu olacak gibi. bak demirel’e daha guclu ve her telden caliyor kendisi.

    faruk gurler ve muhsin batur ikilisi sonra. faruk gurler’in son anda tam bir darbeden vaz gecisi; olayin muhtiraya donusu. sonraki iktidar sevdasi. basbakanliktan indirdigi suleyman demirel’in onu ecevitle birleserek cumhurbaskani sectirmeyisi sonra askeri darbe tehditlerine ragmen ustelik. tabii bunda genel kurmay baskanligina getirilmeyen havaci muhsin batur’un faruk gurler’in arkasinda durmamasinin etkisi var. ne demistik havacinin destegi olmadan darbe yapilamaz. faruk gurler’in cumhurbaskani secilemeyince uzuntuden hastalanıp olmesi sonra. garibim genel kurmay baskanligindan da istifa ediyor cumhurbaşkanı secilebilmek icin. tam anlamıyla dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oluyor kendisi. sadece onun hikayesinin bile filmi cekilebilir.

    game of thrones izledik bunca yil iktidar kavgasi diye. bu belgeseller de ayni aslinda bir iktidar kavgasi hep; ordu - sivil arasinda, ordu icinde, siviller icinde; hep bir iktidar sevdasi... entrikasi aratmaz game of thrones’u. george r.r. martin gibi yakin tarihimizi yazanlar da acimasiz; asilan asilana, oldurulen oldurulene.

    ve en son tabii deniz gezmis, taylan ozgur, mahir cayan, huseyin inan, yusuf aslan ve ismini bilmedigimiz niceleri. 21 yasinda ogrenci lideri olan denizdeki guc, diklik ve idealist durus... etkilenmemek mumkun degil kendisinden. yapilan onca eylem, inanilan onca sey, halklarin ozgurlugu ugruna giden yasamlar. yutkunmadan onlarin hikayesine deginmek imkansiz saniyorum. abd nin israrla kiskirtan tavri; disisleri bakanini tepki gorecegini bile bile odtu’ye gondermek, sonra 6.filonun iki kere gelisi... belgeselde abd’nin rolunun sadece imayla verilmesi... bazi seyler hic degismiyor. deniz’in avukatinin son anlarini anlatamayisi, taylan ozgur’un babasinin soyledikleri ki bunu ilk ogrendigim zamani hatirliyorum da icim dugum dugum olmustu. ne soyledigine deginmeyecegim burada bilmeyenler icin kendiniz bulup okusaniz daha iyi sanki. sinan cemgil’in oglu taylan cemgil (isim babasi taylan ozgur) bitirme projesi hocamizdi kendisi; babasini hic tanimamis... ne bileyim degisik duygular bunlar iste; yaziya aktarildiginda sanki degerini kaybediyor.

    cok cok degerli bu belgeseller yakin tarihimizi anlamak acisindan.

    keske simdi de benzerleri yapilabilse.

    ps: taylan cemgili taylan ozgur un oglu olarak yazmisim daimi iism karistirma huyumla ve de dalginligimla. hayir soyisimler farkli yani beyin bir uyari ver. uyarisi icin nunduya tesekkurler.
  • yeni neslin mutlaka izlemesi gereken bir belgeseldir, ben yıllardır ara ara bazen açıp izlerim.. hatta belgeselde ki bir çok kişi hatta neredeyse çoğu bugün hayatta bile değiller...
hesabın var mı? giriş yap