• basrollerinde julia roberts ve hugh grant'in oynadiklari romantik komedi..aslinda oldukca klise bi konu olmasina ragmen (kizimiz unlu ve zengindir, oglan siradan vatandastir, ama ask vardir ask behey) yine de sevimli bir filmdi..filmdeki en renkli karakter hugh grant'in akillara ziyan ev arkadasiydi..soundtracki ise oldukca hos, romantik parcalari sevenler icin ideal..
  • londra'nın batısında, senede bir şahane bir festivali olan nispeten pahalı semtlerden..
  • en etkileyici ve gerçekçi kapanış sahnelerine sahip romantik-komedi.
  • julia, hugh'un kitapci-sahaf dukkanina gelir ve turkiye hakkinda bir kitap ister. hugh bir kitap tavsiye eder. olaylar gelisir.
    romantik komedilerin damitilmasinda gosterilecek dikkat iste bunun gibi ilk bir iki plandaki ipuclarinda gizlidir. kizin erkege ilgi gostermesinin altindaki neden bir romantik komedinin ph derecesini olcmek icin turnusol kagidi gorevi gorur.
    bu filmde julia kitapcinin kapisindan iceri girdiginde iceride yasli ama filozof bir adam ya da ecis bucus bir nine bekliyordu satici olarak. iceriden yumurta gibi hugh mavi gomlegini bayrak etmis sallayip karsisina dikilince julia sasirir. gostermez ama sasirir. daha sonra gosterir. nihayet, toparlarsak, bir romantik komediden yine hayata dair birseyler ogrenmenin doymusluguyla kalkilir bu filmin basindan. kadinlar sasirtilinca gosterirler.
  • yesilcamin bile ugrasmaktan nihayetinde sikildigi bu kadar basit bir konudan yaratilan inanilmaz guzel bir film. kurgusunun guzelligine soundtrackler eslik ediyor, ayrica cok guzel replikler var filmde. filmin bazi sahneleri ise gercekten bazi basyapitlari andiriyor. buna degisen mevsimler esliginde hugh grantin filmin her yerinde oldugu gibi siradanligini sergiledigi yuruyusu veya keman calan kecinin hikayesi ornek olarak gosterilebilir. tabi hugh grant in filmde canlandirdigi karakterdeki bu siradanlik aslinda cogumuzun gercek hayatta gosteremedigi bir hayat sekli olmakla kalmayip, bir insanin her zaman kendisi gibi davranmasi gerektigi fikrini izleyicilere en iyi sekilde aktaran bir davranis hali. zaten bu yuzden bu karakter kendini klasik film karakterlerinin bulundugu cizginin disina atan oldukca hos bir yapiya sahip.
  • daha önce denmiş oldugu gibi, hugh grant'in ev arkadaşı spayk rolünde karşımıza mükemmel bir karakter çıkaran film... biraz önceki bir dialogdan alıntı:
    <julia roberts gece hugh'lerde kalmakta>
    spayk: eoo şey, hugh, sana bişey diyebilirmiyim?
    hugh: söyle spayk
    spayk: eoo hugh, o şimdi senin evinde kaliyor..
    hugh: evet
    spayk: gece, yatmaya kalıyor
    hugh: evet
    spayk: ve erkek arkadaşından ayrılmış
    hugh: olabilir
    spayk: ve sen onunla bişey yapmıyorsun!
    hugh: spayk! anlamiyorsun
    spayk: en azindan bana izin ver ben bişey yapayım?
    hugh: spayk!
    spayk: tamam, sabaha konuşuruz..."
  • fonda aint no sunshine çalarken mevsimlerin değiştiği sahneyle beni mest eden, when you say nothing at allu sevdirmiş, hem romantik hem de komik olmayı başarabilmiş film...
  • ingilizlerin amerikalıları fazla (bkz: havai),amerikalıların ingilizleri fazla aristokrat bulmasıyla süregelen kültür çekişmesini bir nebze ,aşk ayağına, bağlamaya çalışan romantik komedi.
  • en begendigim repliklerinden biri de, anna scott' in (julia roberts) aglamakli bi sesle soyledigiydi: " the fame thing isn't really real you know,.. don't forget, i'm also just a girl, standing in front of a boy, asking him.. to love her ".
hesabın var mı? giriş yap