• sebastian barry'nin kaleme aldığı, türkçeye saklı kalanlar adıyla çevrilmiş bir roman. barry bu romanını günlük şeklinde kurgulamış. yaşı 100'ü aşmış roseanne romanın merkezinde. roseanne kapatılma arefesindeki akıl hastahanesinde yaşamına devam ederken çocukluğunda, gençliğinde ve yaşlılığında neler yaşadığını, hayatının dönüm noktalarını - acı olaylarını, ailesiyle ilişkisini ve akıl hastanesinde olma nedenlerini notlara aktarır. barry, roseanne'in yaşadıklarını roseanne'in ağzından (yani kahraman bakış açısıyla) anlatır. 30'ların, 40'ların, 50'lerin irlandası'na değinir. kitabın merkezinde olan tek kişi roseanne değil. 30 yıldır roseanne'e bakan 65 yaşındaki doktor grene'nin de yaşamına ve roseanne'le doktor-hasta ilişkisine değinilir.

    peki roman nasıl? ilk 250 sayfada zerre etkilemedi. bunun nedeni fazlasıyla dağınık olması ve bir sürü gereksiz, önemsiz ayrıntıya yer verilmesi. dağınık olması normal aslında. neticede kahramanımız roseanne 100 yaşında bir kadın. üstelik yaşadıklarından ötürü iyi bir durumda değil. haliyle 80-70 vs yıl öncesini yazarken gayet normaldir ki daldan dala atlayacak. bazı şeyleri yarıda bırakacak, unutacak, hatırlamayacak. ama gayet normal olan bu durum (yani roseanne'in günlükten ziyade notlarının dağınık olması) ne yazık ki kitabın sıkıcılığını katmerlemiş. üstüne zerre heyecanlandırmayan, neden yazıldığını anlayamadığım ayrıntıları da koyalım. bir de savaş dönemine gidip oradan doğru dürüst yan öyküler yaratamamayı da ekleyelim. sonuçta bunlar yüzünden son derece vasat bir roman olmuş. roseanne ve grene dışındaki çoğu karakterlerinin de heyecanlandırmadığını belirtmeliyim. finaldeki twist ise sürprizlerden sıkılmış kişilerin ağzından kekre bir tat bırakabilir ama romanı sıkıla sıkıla okuduğum için o twistte şaşırdım. aslında romanın son 60 sayfası fena değil, etkiliyor ama neticede romanı kurtarmıyor. ilk 200 sayfa daha iyi yazılsaydı gerçekten etkileyici, sağlam bir roman olurdu. şu haliyle sadece son 60 sayfası etkiliyor.

    bakalım son zamanlarda düşüşe geçip birbirinden kötü filmler çeken irlandalı usta yönetmen jim sheridan bu zayıf romanı nasıl uyarlamış. bunu gerçekten merak ediyorum. çünkü materyal (yani roman) dediğim gibi zayıf. iyi bir film çıkması için romana sadık kalınmaması gerekiyor. tabii sürekli flashback kullanılmışsa film roman kadar sıkıcı olabilir. öte yandan castı iyi: rooney mara, vanessa redgrave, eric bana, jack reynor, theo james. umarım sheridan bu filmle düşüşüne nokta koyar. bekleyelim görelim.
  • ortalama bir dram filmi.

    aslında konu bakımından gayet ilgi çekici bir dram. zaten bir zamanlar kitabı da vardı bu filmin. (bkz: saklı kalanlar)

    kitabı bilemiyorum ama film senaryolaştırmada biraz eksik kalmış. zira konudaki geçişlerde anlaşılmayan çok fazla şey var. 1940'lı irlanda'sındaki kadına olan bakış açısı sebebiyle hayatı tamamen değişen ve biten bir kadının öyküsünü anlatıyor.

    film eş zamanlı olarak iki farklı zaman kaymasında geçiyor, bu geçişler çok iyi yapılmış. flashbacklerde bir sıkıntı yaşamıyorsunuz. filmde verilen hava, sahneler ve müthiş irlanda da gayet net gösterilmiş. konu biraz ağır ancak dram için ideal bir konuymuş. senarist elinde iyi bir hazine varken daha da köpürtebilirmiş konuyu, yapmamış. izlenebilir ama hani çok da vakit ayırmaya ihtiyaç yok. zira muhteşem oyunculuk performansları da izleyemiyorsunuz.

    --- spoiler ---

    bir rahibin bir kadına olan karşılıksız aşkı sebebiyle, kadının tüm hayatını bitirme şeklini izliyoruz ancak filmin ilk anlarında verilen karakter analizleri orta ve sonlarında çok da iyi verilmemiş. bu sebeple rahip giant'ın ne ara böyle piskopatlaştığını anlayamıyoruz. ayrıca rose ne ara michael mcnulty'e bu denli büyük aşk ile bağlandı. zira her iki karakterin karşılıklı tek sahnesi var evlenmeden önce.
    filmin ilk sahnesinde dr green'in rose'un oglu oldugunu anlamayacak bir dram izleyicisi olamaz. bu konuda da fazla açık davranılmış.
    --- spoiler ---

    velhasıl çok fazla eksik var, gerek var mıymış derseniz; bunun gibi çok fazla çok satan kitaplar var ve çok daha iyi. onca prodüksiyon boşa gitmiş gibi gözüküyor.

    5,5/10
  • büyük usta'dan yine füze gibi açılışla başlayan, ama bu sefer maalesef ilerledikçe ciddi anlamda düşen bir film.
    spoiler olmasın diye detay vermiyorum; ama olayların akışı hep büyük tesadüfler üzerine kurulu. altmışlı, yetmişli yıllardaki türk filmleri gibi. o yüzden senaryonun inandırıcılığı hızla tükeniyor "başlamışken bitireyim bari" havasında izleniyor...

    'kötü' demeye gönlüm razı değil; ama 'olmamış'.
  • --- spoiler ---

    uçağın kızın kaldığı evin dibinde vurulup düşmesi olmasa gayet güzel konusu ve finali olan bir film.
    --- spoiler ---
  • saklı kalanlar filmi. dram filmi izlemem genelde ama sinema tvde denk gelince izleyeyim dedim. oldukça etkilendim....
  • biraz kendini belli eden bir tavrı vardı ancak dram kategorisinde anlatım olarak başarılı buldum, ince ayrıntılar filme güzel bir hava kattı, oyunculuklar güzel, çekimleri güzel...
  • 2016 irlanda yapımı dram filmi.

    rose adında güzel bir kadın, kasabanın genç rahibinin aşkına karşılık vermeyip savaş pilotuyla gizlice evlenince, rahibin intikam almak için rose'u akıl hastanesine kapattırıp, kadının ömrünü çürütmesini ağır dram olarak izliyoruz filmde.

    özgürlüğün kıymetini ve zorla güzelliğin olmadığını anlatan güzel bir film. filmin aynı isimde bir romanı da varmış, aslında film romandan uyarlanmış.
    farklı bir romantik-dram filmi izlemek isteyenlere tavsiye ederim.
  • bu , romandan filme uyarlamalarda yaşanan acelecilik ,sığlık hastalığından gene kurtulamama görüntüsü vermiş senarist,halbuki daha da kalın kitapları başarıyla aktaran örnekler var.konudaki ince detaylar verilmeyen film geçiştirmeyle yapılmış ,senaryoda eksik çok ; başarılı yapım denemez ama izlenmez de denemez olmuş. ---spoiler--- karşılıksız aşktan bahsediliyor fakat ilk kez gördüğü adamın aracına trink binen de rose.aslında açık,taviz verip kaşınmış yani, sonra başına gelmeyen kalmamış. finalde dr. green'in rose'un oğlu olduğunu bile burdaki yazılardan öğrendim ,o derece kötü ve sığ anlatım vardı. pilot rolündeki oyuncu kendini asarken rose'un yakalamasına değinen sahne de defterdeki işaretler falan derken bi' muammaydı,olay nerden nereye bağlandı herhalde birçok izleyici bi' şey anlamadı. 6/10.
  • dram sevenlerin beğeneceği bir film. yönetmenin bir önceki işi sol ayağım. bu tarz filmleri sevenlerin hoşuna gidecektir. benim için acılı kore filmleri ile kaliteli filmler arasında sıkışıp kalmış tam ortada film. filmdeki bazı tesadüfler tam kore işi... oyuncular ve filmin genel havası hoşuma gitti. son sahneler duygulandırdı. hızlı geçişler olmasa bazı konular daha vurgulu işlense çok daha güzel bir film olabilirdi.
hesabın var mı? giriş yap