• bu isveçli grup 2003'ün yıldızıydı. sanırım bu yıl da ta det lugnt'la listelerde zirveye oynayacaklar;alternatif olanlarda tabii
  • isveççe'nin nasıl bir dil olduğu hakkında fikriniz var mı? açıkçası benim yok, bu yüzden isveçli tek kişilik bir grup olan dungen'in şarkılarında nelerden bahsettiğini bilemiyorum; aşktan mı, çektiği acılardan mı, yoksa arkadaşlarıyla yaptığı basket maçının ne kadar heyecanlı geçtiğinden mi: bunlardan herhangi biri olabilir, dediğim gibi bu konuda hiçbir fikrim yok. ancak bir şey, güçlü bir şey dungen'de kendisini açık bir şekilde hissettiriyor: grubun 2004 tarihli albümü ta det lugnt uzun zamandır özlemini çektiğimiz müzik zifayetinin ta kendisi, ve inanın böylesine güçlü bir müziğin yanında şarkı sözleri ikinci planda kalabilir.

    multi-enstrümantalist gustav ejstes'in, a.k.a. dungen, yaptığı müzik çok katmanlı bir yapıya sahip. the byrds, pink floyd, olivia tremor control gibi isimlerin bir bileşkesi gibi bu; yani saykodelik bir atmosferden bahsetmekteyiz. son zamanlarda saykodelik müzik etiketi deneysel müzik yapan ilgili ilgisiz pek çok isme yapıştırılır oldu, ancak dungen'in müziği tam anlamıyla saykodelik, bundan hiç kuşkunuz olmasın. pink floyd'un the piper at the gates of dawn ile ulaştığı noktadan hiç de uzakta durmuyor "ta det lugnt"; hatta saykodeliklik bakımından, "piper..."a göre daha çok varyasyon içeren yapısıyla ondan bir adım öteye geçiyor.

    "ta det lugnt"ı nasıl anlatmalı? bunun 2004'ün en iyi albümlerinden biri olduğu gerçeğiyle bir giriş yapayım. gustav ejstes'in ne kadar yetenekli bir müzisyen olduğunu bas bas bağırayım, ardından pink floyd'un "piper..."ının içine neutral milk hotel'in akustik havasını ve the microphones'un the glow, pt. 2 ile ulaştığı şaşırtıcı yetkinliği ekleyerek kafanızda bir fikir oluşturmaya çalışayım. gjort bort sig'in the beach boys'vari basit pop'unun güzelliğinden dem vurayım, albümün isim şarkısının "işte saykodelik müzik böyle yapılır aslanım" dercesine enstrümanları harika bir şekilde iç içe geçirmesinden bahsedeyim. aslında sadece bu şarkı bile bir albüm kadar güçlü ve "ta det lugnt"ı edinmek için yeterli olmalı; 8 dakika süren albümün isim şarkısı boyunca en az 3 parça birden dinlemiş hissine kapılıyorsunuz. inanılmaz bir çeşitlilik bu ve içinde pink floyd da var, the who da, frank zappa da ve hatta miles davis de! tek kelimeyle "çılgın" bir şey bu, kelimeler kifayetsiz kalıyor inanın.

    saykodelik müziğe gönül veren müzikseverler "ta det lugnt"ı mutlaka dinlemeli. bu türde çok uzun yıllardır bundan daha başarılı bir esere rasgelmemiştik. ve gelin artık kendimizi kandırmayalım, pink floyd yeni bir albüm daha yapmayacak ve frank zappa da öldü. ancak artık saykodelik müzik için yeni bir kral adayı var: en büyük isveç! sen çok yaşa dungen!
  • isveccenin kulaga japonca veya cince gibi diller gibi geldigini gosteren, guzel grup. hatta bazi sarkilari japon cizgifilm muziklerini andirdi bana.
    diger sarkilari icinde tamami cok guzel olanlar ve solo kisimlari cok guzel olanlar dolu ama. konser tecrbeleri cok fazla yok, ara konusmalarda ne diyeceklerini pek bilemediler gibi geldi bana, ama onun hic de bir onemi yok zaten. konserde bir de tamamen dogaclama bir sey calarak saykodelik muzigin ruhundan korkmadiklarini da belli ettiler. sonuc olarak, tamamina bakilinca konserlerinde cook eglendigimi soyleyebilirim.
  • isveccede koru manasina gelmekteymis..
    gustav'in dogdugu bir koyun yakinlarinda bir yerin de adiymis ayrica
  • tamam pitchforktan alıntılayarak, bu adama göre 2005in en iyi albümleri.

    gustav ejstes, dungen
    1. edip akbayram: edip akbayram (shadoks)
    2. jonny soling & kalle almlöf: ost och vast (giga)
    3. various artists: thai beat a go go vol. 3 (subliminal sounds)
    4. j rocc: play this (one) (stones throw)
    5. charlie & esdor: charlie & esdor (mellotronen)

    milli duygularımız kabardı.
  • yeni albümleri tio bitar.
    bağlama sesleri de duyuyoruz, artık türkiye'ye de bekliyoruz.
  • bu grubun solo gitaristi* 70li yılların türk psychedelic/progressive kayıtlarına pek hasta bir insandır ki son albümdeki bağlama tıngırtıları da (hala dinleyemedim ama tahmin edebiliyorum) muhtemelen bundan kaynaklanmaktadır. barış manço'nun ölüm allahın emri, edip akbayram'ın kolum nereden aldın zinciri, ersen'in metelik çalışmalarını öve öve bitiremeyen işbu gitarist kanımca 90lı yıllardan günümüze isveç'ten çıkma en önemli yeni nesil rock gitaristlerindendir. kendisinin dungen'den önce yer aldığı diğer bilimum fevkalade kaliteli projeler için:
    (bkz: morte macabre)
    (bkz: landberk)
    (bkz: paatos)
  • så blev det bestämt isminde bir şarkıları var, 1:55'den sonra enfes bir bağlama solosu giriyor, kulağıma layık bi grup..
  • (bkz: dungeon siege)
  • isveçce küfür öğrenin diye 2010 albümlerinin ismini veriyorum : skit i allt. bu da tüm dungen albümleri gibi çok güzel olmuş ayrıca.
hesabın var mı? giriş yap