hesabın var mı? giriş yap

  • ben anlamıyorum bu mantığı gerçekten.

    geçen seneki o tapelerin içinde bence en masumu bu bakara makara muhabbetiydi. sen gel harca harca sıfırlanamayan paraları, rüşveti, hırsızlığı, hukuksuzluğu, yandaşlığı, etik değerlerin hiç sayılmasını, medyaya yapılan inanılmaz baskıyı vb dinle ve sesini çıkarma; iki kişinin aralarında yaptığı geyiğe takıl, yok bakaraya nasıl makara der diye. evet en önemlisi o zaten.

    adamlar hayal dahi edemeyeceğimiz kadar çok soyuyor ve keriz yerine koyuyor bizi; ağızlarından allah'ı, dillerinden bakara'yı, ellerinden kuran'ı düşürmeseler ne olur?

  • temel kotil'in uçak kazalarını azaltacak dahiyane önerisi, yeni pilotlara yaptığı konuşmada şöyle demiş:

    "allah göstermesin fransa'daki kaza bize çok yeni bir şey öğretti. pilotluğun aslında çok kritik bir görev olduğunu. pilot arkadaşların bayan olsun erkek olsun yaşam stillerinin çok önemli olduğunu gördük. orada kazaya sebep olan pilotun kız arkadaşından ayrıldıktan sonra böyle bir kaza olmuş. dolayısıyla arkadaşlar kesin olarak bekar olanlara evlilik için yönlendirme yapıyoruz, onu bilin."

    vay amk kafalara bak.

  • az önce "haha yüzde 35le iktidara gelinir mi, k.k. daha bunu bilmiyor, bunlar mi yönetecek" diye aklınca aşağılamaya çalışırken genel başkanı olduğu partinin yüzde 34le tek başına anayasa değiştirebilecek çoğunluğu aldığından bihaber bir cahil olduğunu saklayamadı :(

  • istanbul'a yapılmış en büyük ihanetlerden biri olan bu proje durduruldu.
    kendini dinine ve muhallebiye vereceğini söyleyerek istifa (!) eden zamanın belediye başkanı bu proje için "benim ustalık eserim" demişti. her ne kadar kapısından içine girmeyeceğim bir işletmenin imalatı olsa da umarım muhallebilerini de aynı ustalıkla yapmıyordur.

    her gün ama her gün bu projeye denizden baktım, içimde tarifi zor bir kaygı ile martının çelik konstrüksiyonun geleceği günü bekledim, hacmini o zaman algılayacaktım ve kalan ömrüm boyunca bir kuşa kahredecektim.
    gerçi iskeleler için dökülen betonları gördükçe amaçlarının boğaza beton döküp üsküdar'a yürüyerek geçmek olduğunu bile düşündüm.
    projenin her noktası ayrı bir kabus. bu süreçte yolu oradan geçenler bilir, trafik berbat, yaya yolları yürünemez halde (daha geçen hafta kaldırıma araba park etmeye çalışan bir hayvan eziyordu bizi) meydanın sınırları anlaşılmıyor. kabataş kocaman ve düzensiz bir şantiye olmuş.

    şimdi kalkıp projeyi durdurduk diyorlar. kusura bakmayın bu zararın neresinden dönersek kar değil. burada kar falan yok. kocaman bir kamu zararı var. üstüne bir de denizi mahvettiler. dökülen betonlar ne olacak? betonla doldurulan deniz ne olacak? bugüne kadar ödenen milyon dolarlar ne olacak? resepsiyonda verilen ejderhanın sol organın suyu para değil bunların yanında. hakikaten değil.

    ülkede yapılan her iş keyfi, harcanan her para sanki babalarının parası. bir inat uğruna dünyanın en değerli kentlerinden biri olan istanbul'u yaşanmaz, gelinmez, gezilmez, karaktersiz yapılarla doldurulmuş bir ucubeye dönüştürdüler.
    bizim paramızla bize bir cehennem inşa ediyorlar ama ne söz hakkımız var ne de hesap sorabiliyoruz. işte buna kahroluyorum.

  • ozlenen, istenen goruntudur. umarim sonunda aranan baslica kriterin imam hatip mezunu oldugu gunler geride kalir ve liyakat sistemi genele yayilir.

    ulaşımdan sorumlu genel sekreter yardımcılığı'na raylı sistem uzmanı orhan demir atandi. orta doğu teknik üniversitesi mimarlık fakültesi şehir ve bölge planlama bölümü'nden 1979 yılında mezun.stfa'da calismis, 1999 yılından bu yana mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi mimarlık fakültesi şehir ve bölge planlama bölümü'nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak ulaşım planlaması konusunda dersler veriyor.

    raylı sistemler daire başkanlığına, çok iyi seviyede japonca ve ingilizce bilen doç. dr. pelin alpkökin atandi. kendisi istanbul teknik üniversitesi inşaat mühendisliği bölümü mezunu, 1998 yılında ulaştırma mühendisliği yüksek lisans programını bitirmis. kendisinin doktorasi japonya'dan.

    park bahçe ve yeşil alanlar daire başkanlığı'na da yüksek mimar prof. dr. yasin çağatay seçkin atandı. kendisi mimar, sırasıyla istanbul teknik üniversitesi mimarlık tarihi programı'ndan yüksek mimar ve kentsel tasarım programı'ndan da doktor unvanlarını almis. su an da universitelerde dersler veriyor.

    kaynak

  • yazık olmuştur. sabahtan akşama kadar çalışan ve aldığı asgari ücretle geçinmeye çalışan emekçi bir kardeşe bilerek çarpmıştır.
    o arkadaşın ne suçu var acaba ?

  • uranüs'te 42 yıl boyunca güneşin hiç batmaması

    evet, gerçekten de böyle. burda kastedilen günün uzunluğu değil bu arada. uranüste bir gün, sadece 17 saat sürüyor. şimdi bu ilginç durumu anlayabilmek için, önce uranüsle ilgili birkaç bilgi parçası paylaşıp, sonra da bu parçaları birleştirelim hep birlikte.

    ilk olarak güneşe uzaklık açısından yedinci gezegen. haliyle yörüngesi dünyaya kıyasla epeyce büyük. uranüs güneşin etrafındaki bir tam turunu yaklaşık olarak 84 dünya yılında tamamlıyor.

    bunun dışında uranüsün en eşsiz özelliği ise eksen eğikliği. şöyle ki güneş sistemindeki diğer bütün gezegenler dikey eksende dönüş yaparlar. basketçilerin işaret parmaklarının ucunda top çevirmesi gibi düşünün. tabi her birinin eksen eğikliği değişiklik gösteriyor ama genelde eksenler hafifçe eğik. dünya yaklaşık 23 derece örneğin. ama şimdi sıkı durun. bu arkadaşın* eksen eğikliği tam 99 derece. yani baya baya yan yatık. o yüzden güneşin etrafında dönerken kendi etrafında dönmüyor da top gibi yuvarlanıyor. evet! baya futbol topunu yuvarladığınızı düşünün, koca gezegen aynen öyle yuvarlanıyor. hahaha.

    dolayısıyla parçaları birleştirdiğimizde şu resim ortaya çıkıyor. eğer uranüsün kuzey kutbunda ikamet edebiliyor olsaydık, göreceğimiz şey şu olacaktı. bir gün ufukta güneş doğacaktı ve tam 42 yıl boyunca gökyüzünde daireler çizecekti. tabi aynı şekilde battıktan sonra da 42 yıl boyunca ortalık karanlık olacaktı. bu arada da muhtemelen çoğumuz bir tam uranüs yaşımızı dolduramadan ölecektik.

    neyse efendim böyleyken böyle. hazır gelmişken birkaç küçük hap bilgi paylaşayım uranüsle ilgili. güneşe neptünden daha yakın olmasına rağmen, sistemin en soğuk gezegeni ünvanı uranüste. bunun sebebi ise diğer dış gezegenlerin sıcak çekirdeklerini (nispeten) korumuş olması. uranüsün çekirdeği ise artık o kadar soğumuş ki infrared enerji yayamıyor.

    bu kadar soğuk olunca e haliyle yapısı genel olarak buzul. zaten uranüse mavi rengini veren de atmosferindeki katı halde bulunan metan. zaten bu dış gezegenlerden jupiter ve saturn genel olarak gaz devi olarak adlandırılırken uranüs ve neptün buz devi olarak adlandırılıyormuş.

    ayrıca 27 tane uydusu var bu arkadaşın ama bu sayı da net değil. nasıl yani net değil diyorsanız cevap şu. aslında etrafında bir kuşak gibi gök cisimleri dönüyor. kimisi büyük kimisi de küçük. dolayısıyla hangi objeleri uydu hangilerini meteor olarak sınıflandırmak gerektiği biraz muallak kalmış.

    bir ilginç bilgi de şu: teleskopsuz görülebiliyor! hadi ordan demeyin hemen, tabi balkona çıkıp yukarı bakınca görülecek gibi değil ama dünyada karanlık açısından özel bazı lokasyonlarda (güney amerikada yoğunluklu olarak) mümkün bu. yani güney amerikadaki o gözlem noktalarının birinde olsanız ve geceleyin doğru zamanda doğru yere baksanız, soluk mavi, belli belirsiz bir gök ismi görecektiniz. hatta ilk dönem astronomları uranüsü yıldız sanıp, belli yıldız kümelerinin üyesi sanmışlar.*

    son bir ekleme: isterseniz neptünle ilgili karaladığım bir yazıya da buradan ulaşabilirsiniz.

  • neyse odur.
    ne photoshop, ne de efekt.
    neyinden tahatsız olundu anlamadım?
    haa sevmediysen duruşu, bakışı, kin dolu falan bulduysan rakibine oy verir gönderirsin. sandık orada.

  • bu gerçekten yola çıkarak gerçek döviz kurunu hesaplayabilirsiniz dolar; 38 euro:42. kura yapılan baskı kalkınca gerçekleri daha net bir biçimde hissedeceksiniz, yatırım tavsiyesi değildir.

  • tamam istifa etmesin. bu saatten sonra bir daha bu son seçim, oyları bölmeyin falan diye cıyaklayan olursa anasına çok fena söveceğim, her ortamda da linçleyeceğim.