111 entry daha
  • sinemasını sevdiğimin şerefsiz herifi.
    böyle de bi giriş istemezdim, ama ben bu adamı küfür eder gibi seviyorum, yapçak bişey yok.
    varoluşun, insan ilişkilerinin nevrotikliği deyince bu adama gideceksin, muazzam bi hikaye anlatıcılığı*, keyifli mizah deyince player'ına bu adamın filmini koyacaksın. bi insan şerefsiz olmadan bu kadar iyi olamaz yaptığı işte.

    illa da “yok şerefsiz değildir” diyenler varsa, the purple rose of cairoyu izlesinler mesela, yetenek şerefsizliği nedir orda görebilirler (ah woody, bu filme favori filmim demişsin ya, ne kadar sevindim bi bilsen.. anneannem gibi sormak istiyorum burdan: abooo nasıl çıktı o herifler o perdeden, kamera hilesi di mi?) ben diyorum ki, çok şükür ince görüşlü bir şerefsizliği var; o sayede seviyoruz kendisini, apayrı yerlere koyuyoruz (biz diyorum, kırk yılda bir kolektif kimlikten konuşasım geldi, alınmıyosun di mi sözlük?)

    evet şerefsizdir diyenler ise iyi bilirler ki, her şeyden önce keyif adamıdır bu.
    yaptığı işten keyif alan, keyif veren bi adamdır (bundan ötesi mi var)
    bu adamın bi filmi var mı ki, daha ilk saniyesinden bangır bangır bağırmasın, "ben geldim açılın" diye (olabilir bi iki kötü işi evet, ama ben şu esnada abartmak istiyorum)
    bu adamın bi filmi var mı ki, sırf bu sefer nasıl bi şerefsizlikle karşı karşıya geleceğim sorusuyla yanıp tutuştuğumdan beni ekran başına mıhlamasın?

    artık yahudiliğinden midir, nevrotikliğinden midir, brooklyn'in suyundan havasından mıdır, samimiyetine ve samimiyetsizliğine olan hayranlığımdan mıdır, trajediyi, patetikliği mizah edişinden midir, kendisine istanbul sokaklarında rastlayan bi arkadaşımın "aa woody what a coincidence?" deyişine "exactly!" diye cevap verişinden midir, annie hallda “romance”i, "ilişki"yi yerle bir edişinden midir, a midsummer night's sex comedyde "açıklanamayan şeylere" eğlenceli yaklaşımından mıdır, dünyanın en muhteşem belgeseli (mock-umentary) zeligden midir, toplu gülme krizine girmemize sebep veren "kavram karmaşasına son verme" çabasındaki broadway danny roseundan mıdır, bir sinefil için dünyanın en güzel filmi olan the purple rose of cairodan mıdır, repertuarında aile, akraba, ilişki, evlilik, ironi, sarkazm, orgazm gibi ne kadar çetrefilli kavrama sahipse, hepsini konuşturduğu hannah and her sistersdan mıdır, radio daysde kalbiyle konuştuğuna emin oluşumdan mıdır, crimes and misdemeanorsda ve husbands and wivesda o pek ünlü kişisel meselelerini hardcore nevrotizm halinde sunuşundan mıdır, hollywood endingin hastası olduğum finalinden midir, match pointin ince dokunuşundan, ince görüşünden midir, ismini hatırlamadığım b tipi kavramına yeni boyutlar katan bilimkurgusundan mıdır, neyindendir bilemiycem (oha daha ne olsun, hepsini saydın ya hava atar gibi), tuhaf bi şekilde özgündür, bi acayip sevdirir kendini. sadece filmleri de değil; gülmek, keyiflenmek, pis pis sırıtmak istediğimde, açar bu adamın ettiği lafları okurum.

    demem odur ki, ah woody ne kadar şerefsizsin belli değil.

    sincerely yours
701 entry daha
hesabın var mı? giriş yap