• yemekteyiz programının bünyeme kazıdığı sayısız korkudan yalnızca biri. ne zaman akşam yemeğimi yiyip "yediğim vitamin olsun, içtiğim mineral olsun, alyuvarlar akyuvarlar neşe dolsun, hepimize afiyet olsun" şeklindeki ilkokul ikinci sınıfta öğrendiğim o mükemmel şiiri okuyarak sofradan kalkacak olsam hep eve çalgıcılar girecekmiş gibi geliyor.

    ne bileyim tam böyle yemeğimi bitirip kalkacakken böyle bir darbukacı, bir kemancı, bir klarnetçiden oluşan kutsal ittifak yahut davul zurna ekibi veyahut çılgın bir müzik eşliğinde şakkada şukkada oynaya oynaya, döne döne titreyen köçeklerin evime dalacağı korkusuyla ağzıma attığım her lokma zehir oluyor. yemin ediyorum asabım bozuldu. her yemekteyiz programının sonunda "şimdi de bir sürprizim var" anının akabinde gelişen bu müzikal hadise beni gerdi, mahvetti. misafirliğe gittiğimde falan da aynı şey oluyor. "ben şimdi meyve getireyim", "tatlı yeriz di mi?" diyen ev sahibi, mutfaktan yanında çalgıcılarla çıkacak ve bağıra bağıra "yar saçların lüle lüle"yi söyleyecekmiş gibi hissediyorum. kimseye güvenim de kalmadı.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap