115 entry daha
  • aylarca süren uzun uğraşlarım neticesinde, net üzerinden sohbet etmeyi kabul etti benimle. nasıl sevindirik oldum anlatamam; parendeler, taklalar attım neşe içerisinde. bu güzel haberle birlikte ölsem de, sürünsem de gam yemeyeceğim kesinleşti. aynı coğrafyada yaşamadığımıza, aynı yıllarda doğmadığımıza bir kez daha hayıflandım, dertlendim. üstüste sigaralar yaktım, kaderime isyan ettim. neylersin ki, istediklerinin bir kısmını elde etmene izin veriyor şu hayat. kırıntılarla mutlu olmak zorundayız madem, öyle yapalım. ne çıkar?

    bu düşünceler beynimi istila etmişken, bir anda başlayıverdi sohbetimiz:

    "romantik: merhaba :)))

    kate winslet: merhaba :d

    r: ne kadar teşekkür etsem azdır, yıllardır hayranınızım sizin. :)))

    k: ben teşekkür ederim, böyle azimli hayranlarım olduğunu görmek bana kıvanç veriyor.

    r: nasılsınız? iyisinizdir umarım. :)))

    k: iyiyim çok şükür. siz de iyisinizdir inşallah.

    r: hiç bu kadar iyi olmamıştım. :)))

    k: pek sevindim.

    r: filmlerinizdeki performansınız, belli kalite ölçütlerindeki filmlerde oynamayı tercih etmeniz gerçekten takdire şayan. adeta oynamıyor, yaşıyorsunuz. nasıl başarabiliyorsunuz bunu? :)))

    k: soruya cevap vereceğim fakat ne kadar çok gülüyorsunuz?

    r: ah, evet. biz türklerde gelenektir bu. yazının sonunda gülme işaretleri koymazsan hakaret gibi algılanır bizde. o yüzden yani, affedersiniz.

    k: sorun değil, dikkatimi çekti sadece. dilediğiniz gibi gülün elbette, umarım hep gülersiniz hayatınız boyunca. :d

    r: çok teşekkür ederim, çok incesiniz. :)))

    k: yok ince değilim, kalınlaştım hatta bu ara, iyice kilo aldım. :d

    r: :))) (canım benim ya, türk gibi espri yapıyor vallaha) katiyyen kabul etmem, ki öyle bile olsa, her haliniz güzel bence. beğendiğim tek sarışın kadınsınız. :)))

    k: beni utandırıyorsunuz gerçekten, teşekkür ederim. filmlerimdeki oyunculuğumla ilgili sorunuza gelecek olursam; kolay olmadı elbette, çok çalıştım öncelikle ama yetenekle alakalı bir şey olsa gerek. küçüklüğümden beri oyunculuk kafamda hep vardı, en çok istediğim şeyin üzerine gittim, çabaladım ve sanırım bir şeyler başarabildim. yine de söylediğiniz kadar kusursuz olduğumu söyleyemem, eksiklerim hala var ve oyunculukta her şeyi başarmış biri gibi düşünmüyorum daha kendimi. çekilecek çok film var daha, bakalım.

    r: aynı zamanda bir annesiniz. yoğun tempo içerisinde bu iki farklı görev sizi epey yoruyor olmalı. :)))

    k: ya, evet. ancak şikayetçi değilim, aksine keyif alıyorum bu durumdan. beni dinlendiren, motive olmamı sağlayan çocuklarımdır aslında. onlarla birlikte olduğumda çok mutlu hissediyorum.

    r: affınıza sığınarak bir soru sormak isterim. filmlerinizde cüretkar sahnelerde rol almaktan kaçınmıyorsunuz, her oyuncunun kabul etmeyeceği türden sahneler bunlar. benim ülkemde sırf bu yüzden sizi eleştirenler var. misal, kadir diye bir arkadaş vardı bizim, vardı diyorum çünkü sildim şerefsizi defterimden. hep o sahnelerinize vurgu yapar, olur olmaz laflar ederdi. siz ne dersiniz bu konuda?

    ...."

    birdenbire, "bir sonraki istasyon, bornova" diye bir ses duydum. irkildim ve "ne istasyonu yaa, ne bornovası?" soruları kafamda uçuşurken, kendimi izmir metrosu'nda parmaklarımı dizime vururken buluverdim. yanımda şaşkın gözlerle bana bakan bir teyze vardı, "geldik evladım" dedi.

    evet, rüyaymış meğer mını skiim. metroda uyuyakalmış ve böyle bir rüya görmüşüm. az önceki ses "lütfen trenden ininiz" dedi bu kez. "trenini skiim" dedim içimden. indim, küçükpark'taki sidici'ye uğradım, kate'in iki adet filmini aldım. salak bir tebessüm yayılıverdi yüzüme, her şeye rağmen mutluydum.
230 entry daha
hesabın var mı? giriş yap