31 entry daha
  • dönem filmi. dönem filmi olduğu için modern bir hikaye değil. sorgulamalara tamamen kapalı bir film.
    burun kıvırdığımız siktirik bir istanbul masalı dizisinin bir hikayesini elin ingilizi film yapınca çatır çutur sorgulamaya girişiyoruz. komik.

    --- spoiler ---

    1960'ların hikayesi olmasına rağmen pride & prejudice romanındaki gibi bir anne-baba var. kabul. tam ebleh ingiliz ailesi. burnundan kıl aldırmayan, dışarıya kapalı, eğitim şart diyen ama kazkafalı bir toplumun çekirdeği.

    jenny greco'nun nasıl jenny hepburn'e dönüşebildiğini ve hepburn olarak kalma isteğini de izledik. jenny dediğin tipik deneme-yanılma insanı. eşekten düşmeden eşekten düşeni anlamıyor. olivia williams da bunun canlı kanıtı gibi filmde, her ne kadar kelimelerle ifade edilmese de. "ne yapsın jennycik daha 16 yaşında" diye düşünerek yol gösterici olmaya çalışıyor. ama helen hunt... ne helen hunt'ı... oha... koskoca emma thompson'ı helen hunt yabtım. yuh... hiç de öyle yapmıyor. basıp yolluyor siktirnameyi. öyle bir education neferi ki, "doğru budur", "yanlış budur", "yapılan hataların telafisi yoktur". halbuki hırsızın hiç mi suçu yok? bu arada emma çok yaşlanmış yav.

    bir de bi babanın bi tanecik kızını üzecekler de bu da yanlarına kar kalacak. yek yeea?

    benim filmde en sevdiğim sahneler ise helen hanım kızımızın oynadığı sahnelerdi. çok güldürdü hatun beni. özellikle de jenny'i "ya salla latinceyi, 50 yıl sonra latinler bile latince konuşmayacak" diyerek teselli ettiği sahne ile üniversitede ingiliz edebiyatı okuma muhabbetinin döndüğü sahne süper komikti. gerçi bu sahneler sanırım sadece bana komik geldi, benden başka kimse gülmedi.

    ha bir de paris, özlem duyulan bi şehir, haklısın jenny hepburn.

    --- spoiler ---

    --- spoiler2 ---

    o muz hikayesi neydi öyle lan?

    --- spoiler2 ---

    ya bu peter sarsgaard'da kiefer sutherland + michael madsen tipi yok mu sizce de?
89 entry daha
hesabın var mı? giriş yap