2879 entry daha
  • "yollardan insan manzaraları" isimli sergim new york'un en bi süper sanat galerisinde siz aylık geliri 1.000.000 usd'nin üzerinde olan sanatseverler için bekliyor.

    canım okuyucularım bu hafta bir yenilik yapıp en başından beri yazmaya uğraşıp beceremediğim kronolojik entrymi sizlere takdimimdir. beğenmezseniz de söylemeyin. neyse...

    -haziran'ın 17'sinde saray'da evleniyoruz deyince ben bi tuhaf oldum çünkü memleketimin adı saray. "nerede evleneceniz lan kültür merkezinde mi?" diyesim geldi. bu tabi kimseyi enterese eden bi detay olamadı.

    -nihal'in balayı tasvirini duydunuz değil mi? balayı değil bal mevsimi, hatta bal yılı yapacak allahın görgüsüzleri... kenya'dan giriyoruz sibirya'dan çıkıyoruz. evlendik ya çok bi bok yemiş olduğumuz için taçlandıralım dedik.

    -beşir tırtosu da nasıl yemediyse içmediyse artık, üst baş da yok, hep bankaya depolamış maaşçıkları... ah hizmetçiler ciğerinizi biliyorum.

    -"hilmi önal'ı yerden kazınacak hale getirdik" diyor arsen hala... yerden kazınacak hal o ev ve o arabayla mümkünse, beni de o hale getirin ziyagil kardeşler... samimiyim.
    sizin yükseklik hesabınıza göre denizler altında nereden baksan 20000 fersah dipteyim. bi holdingim bile yok anlıyor musun?

    "evlilik heyecanını kimbilir hangi cümlelerle kirletecekler" sözü ile benim aklımda düğün esnasında adnan'a yapılacak türlü pislik belirdi valla. mesela adnan'ın gözünün içine baka baka behlül'ün sırtını yumruklayıp "hadi bakalım damat, kır belini" desek çok şahane bir şekilde kirletmiş oluruz heyecanı. "adnan bey bu gece sizin kıza uyku yok ehu ehu" diye de kirletebiliriz mesela. hilmi yapabilir bunu.

    -"koskoca adnan'ın yancısısınız, istese fabrikaya müdür yapar cemile'yi" diyordum ki meğer cemile'm gurur yapmış da ondan torpil mekanizmaları işlemezmiş. şart değil canım gözüne soka soka torpil yapması. bi telefonuna bakar.

    -"eski yalı'dan kurtulacaksınız, belki daha büyük bi mutfağınız, daha büyük odalarınız olur" mu? eberreh artık. nihal'in ziyagil'likten hilton'luğa, kardashian'lığa geçiş sürecini izlediniz sayın seyirciler.

    hayır naapçan? abdi ipekçi arena'da mı yaşayacan, daha ne büyüklüğü? mardan palace'ı mı satın alacaksınız oturmak için?

    -bu hafta allah bin razı olsun ki bi cruise gemisi içini görme şerefine nail olduk dünya gözüyle. reklamları izledik de kime reklam? ekonomik parametreleri cruise seyahatine yeten insanlar aşk-ı memnu'dan özenip de mi gidecekler buna?

    -"en üst kattaki balkonlu süit olsun"
    fıstık'ı da ister misin nihal?
    binersin üstüne, vurursun kırbacı; ayağını yerden keser. he?

    -ya yaa süper, mega, ultra errrkeğimiz behlül'ün bir meziyeti daha ortaya çıktı ki kendisi "tırto bowling"de ilk atışta zerre yadırgamaksızın strike çakabiliyor hemi de o patates kroket parmaklarıyla. bi gün da halı sahaya çıksın bütün golleri o atsın istiyorum.

    -bihter de gemi seyahatinin parasını ödeyerek çok bi hediye verdi hakkaten. aman ne güzel hediye. ula zaten varyemez amca gibi bi havuzunuz eksik altın doldurmadığınız, balayını bihtoş çekse ne yazar? çekmese ne yazar?
    ne zor lan zenginlik, bak yine... ne hediye alsan dert anacığım. hiç beğenmedik mesela balayı alınca biz. bana alsalar bi gemi seyahati hediyesi 40 yıl köle olurum öyle akrabaya ama zenginlik olunca çok yavan geliyi. sası sası.

    -"balayında sen bile aklımıza gelmeyeceksin"
    öyle tavşan gibi düzüşeceğiz ki beynimize kan gitmeyecek, zaman mekan kavramından bağımsız olacağız, lost kafası yaşayacağız, sevişirken paralel evrene geçit yapıp öbür walter bishop'la cranberry juice içeceğiz... sabahlara kadar mokoko, oooh disko disko... anla ve kıskan artık bihter.

    -beşir öleceğim diye sinyal çekiyo ha babam farkındaysanız. ortak hesap açmalar tren tren (evet tren tren, buharlı tren gibi) öksürmeler, memleket metaforu yapmalar (babam: "memleket karacaahmet herhalde") ama sikleyen yok.

    -behlül, eski sevgili bahsi açılınca pek bi bozuldu. e sarı kafalım bu kadar takıntılıydın madem bu konulara istanbul'un yarısının üstünde geçmeyecektin ya da adam gibi ayrılacaktın kızlardan. ooh ne güzel şey be hem karnım doysun, hem pastam dursun, hem fırıncının kızını sikeyim. ne ala memleket.

    -adnan:
    "bi önal'a güvenmeyecektim"
    önal dediği de ırk sanki mına koyim. kaç önal tanıdın, epi topu üç.

    -bu bizim katiye yırtıyo ya kendini hizmet aşkıyla, neden? hizmetçilikten öte köy mü var? ileride bölüm şefi mi olmayı planlıyo? ziyagil köşkünün ceo'su mu olacak?

    -"siz istemeden ya da isteyerek bana bir zarar veremezsiniz matm... şrraks (tokat efekti) " buyur verdi zarar. çekti ağzına şilleyi. al zarar işte, isteyerek.

    -süleyman'ın hayali de küçük bahçeli bir evmiş. süleyman değil laura* sanırsın...
    senin o küçük bahçeli ev yapacağın yere belediye kaç kat imar izni veriyor biliyor musun? kaç daire verirler arsa karşılığı haberin var mı? trakya'nın en ücra kasabalarından birindeyim bize bile rahat yok nerden bulacaksınız bahçeli evi? etiler'den villa mı alacaksınız kııız?
    bu küçük bahçeli ev sikini ilk kim uydurdu lan? dizilerde her dar gelirlinin hayali bu... ne yakacaksın bebeğim? elindeki üç kuruş parayla kaloriferli bi daireye başını sokcağına romantiklik yapıp bahçeli ev alacaksın da tezek yakıp mı ısınacaksın?

    -bülent'çik merdiven başından "postalanacağını" duydu. bitmedi tükenmedi gizli konuşmalara kulak misafiri olmaca. zemin kat "kulak misafir salonu". 30 bölüm çatır çatır yenge, yeğen, bacı, gardaş demeden pompiş döndü bir allahın kulu görmedi, duymadı o kapı aralıklarından ama gaz çıkarsan asgari 3 kişi kulak misafiri oluyor. sex proof kulaklı bunlar.

    -sedef bizim şıldır gözlü kokoşların yanında pek bi kuru kaldı lan. ama tabi müthiş, süper, ennn erkek behlül haznedar'ı köpek edebilen bu yegane kadının bağdat caddesi girişine heykelinin dikilmesi için halk sokaklara dökülmüş vaziyette. az önce öyle bi duyum aldım.

    -kimdi o telefondaki behlül? nerdesin behlül? yemeğe gel behlül, kıyafet dene behlül, otur behlül, pati ver...

    -bu rahmetlik inci ziyagil'i anlatmalarına bakarsan ivana trump sanacağuk. ne övüldü o gerdanlığı... adnan da en nihayetinde bi g 20 ülkesinin, onlarca herhangi zengininden biri yani. rothschild soyundan değil ya bu. gerdanlığı da kendi ekonomik gücü kadar.
    hayır yani elmas dediğinin güzelliği parasıyla ölçülmüyo mu? ucuza güzeli var da zevksiziz diye mi alamadık?

    -ne demiş çehov amca? "oyunda duvara asılı bir silah varsa o silah patlamalıdır." iki bölümdür adnan'ın dabancası boku bokuna fırlayıp durmuyor don iliğinden fırlayan çük gibi kasadan. bihter de gördü? "adnan senin tüfengin mi var?" diye sordu. anlayın artık. bunu sıkacak kafaya. görün şimdiden suç aletini.

    -nihal:
    "behlül pişman mısın?"
    o soruyu teknede kutuyu açtırdıktan hemen sonra adam kıçını dönüp uyumaya başlamadan hemen önce soracaktın nihal'cim, yersiz kaçtı.
    yoksa behlül seviştikten sonra kıçını dönüp uyumuyor mu? ay östorojen salgılıyorum galiba.

    -behlül:
    "nihal gerçek kuzenim değil..."
    nihal feyk kuzenim. kodoşluğumuza kılıf ettik akrabalık bağlarını.

    -sedef dünyayı gezmiş uçarı sanatçı... amerika'dan çağırıyorlar galeri için, sevgilisi de yazar. ya anam siz daha şirket köşelerinde, kübikıl içlerinde mesaili mesaili, amele gibi çalışın. millet dünyanın anasını belliyor tehheyyy...

    -nihal, behlül'e yan bakanı defterden siliyor... "ne gözü kör aşıkmış" dememizi bekliyorlar herhalde.
    hassiktir diyorum hassiktir. ölmüş anası gelse, dese ki "evlenme behlül'le"; onu bile tekrar elleriyle gömer bu. yemiş kafayı.

    -nihal:
    "yeniköy'deki bütün evleri biliyorum, hangisi ki?"
    sarıyer tapu ve kadastro'dan emekli herhalde bu... yalı yalı geziyo haspam görüyon mu?

    -smokin standart bişi değil mi? allısı, güllüsü, kuşlusu mu var? üzerine olur ya da olmaz tek seçim kriteri bu, nesini beğenecen ki smokinin?

    -çetin:
    "lisedeyken böyle bir safkanım vardı"
    lisedeyken benim de bianchi marka, kırmızı dağ pisikletim vardı çetin. 20 fitesli. anlıyor musun beni?

    -nesrin pek bi bozuldu katya'nın eşya taşımamasına. e matmazel de taşımadı? dost ya matma? katya nasılsa hizmetçi tabi taşısın pis amele. nolur accık da bize verse? matmazel'in frençleri bozulur aman. resmen sınıf ayrımı.

    -her pazartesi itin götüne sokuluyorum sayın okuyucu, sen de ot gibi bakıyorsun. listeye sokan sensin ama çemkirmelerin muhatabı ben oluyorum. hiç yakıştıramıyorum. yine de seviyorum sizi bageti havyara banıp yer gibi.

    edit: bu entry'i hangi akla hizmetse melih gökçek başlığına yazıp yolladım ilkin.
6603 entry daha
hesabın var mı? giriş yap