• terminal dayağı nedir bilir misiniz? ya da aramızda yiyen var mı? (benimki de soru amına koyim, terminal dayağı yemiş adamın aramızda ne işi olsun? tanıyorum bir tanesini, en son 'şoförünüzün yüzü çok asık, şikayet edec' dediğini duyduk. anlamadık. nur içinde yatsın) ben yine de açıklayım dostlarım: normalde yoğun rekabetten ötürü birbirlerine ölesiye düşman olan bu yazane çalışanları, ulaşım sektörüne karşı harici bir tehlikeyi hissettikleri an öylesine ruhani bir bağlılıkla birleşir ki, hilalmiş, yarımaymış, dolunaymış hiç farketmez; allah ne verdi ise/yaradana sığınıp taktiği ile muhatabını derdest ederler. osmanlı ordusunda görülmemiştir o organizasyon yani. düşün. öyle ki bulunduğun yerde de dövmezler seni, nerde olursan ol, alır seni ilk perona paketlerler ve hattuşaş-hatay can seyahat-şampiyon hersekli-erzincanlılar-urfa cesur-adıyaman gülaras-star batman-malatya beydağı turizm-niğde aydoğanlar-abone turizm-lüks adana-ismail ayaz-mersin itimat-mardin petrol-çayırağası peronlarını gezdire gezdire, il il memkelet memleket adamın yurdunu sikerler. dayak yerken de bir yandan kendini avutursun 'olsun, varan ve ulusoy'un nezih çalışanları alır beni bu barbarların elinden' diye. tabi bilmezsin ki asıl en sakatı onlardır. en pis ve en kıl yolcuyla uğraşmaktan kristali çizmiş herifler. sonrasında da 'kim bunu hastaneye kaldıracak la' diye birbirlerine girerler. olan sana olur tabi, ömür boyu hasarlarını taşırsın. elinde direksiyon düüüüt bürümp bürümp dıgıl dıgıl dıgıl diye gezer durursun öyle. gloria jean's'den kendine kot bakar, bir de üzerine garson dayağı yersin(o da feci olur).

    ulen yaz geldi ya, yine hortladı şu şehirlerarası yolcu taşıması işi yapan firmalarla ilgili ''kek vermediler! muavini gece uyuyordu! altı saatlik yolu sekiz saatte geldik! köy minibüsü gibiydi! maskeli beşler izledik! asidi kaçmış kola içtik! kliması az üfürüyordu! kliması çok üfürüyordu! herifler hala sütrak klima kullanıyordu! muavini ter kokuyordu! çok hızlı gidiyordu!'' (tamam bu son ikisini ben de tolore edemem) entryleri. ben anlamıyorum ve bu konuda yardım bekliyorum, hiç mi hayatınızda kanaatkar olayım, tolore edeyim, çok majör olmadıkça çıkan aksaklıkları olgunlukla karşılayım, idare edivereyim gibi yaklaşımlarınız yok sizin arkadaş? nasıl şartlarda yetiştirildiniz? sizi pamuklara mı sarıp büyüttüler, hiç mi hiç zorluk çekmediniz ve yaptığınız her işi aynı mükemmellikte mi başardınız? yemekteyiz başlığına 'bulmuşlar bunuyorlar. bok yesinler ayol' diyenler de aynı kişiler ha.

    sen konsepti yanlış anlamışsın birader. konserve kutusu gibi beş bin liralık araçla on dakikalık mesafedeki terminale gittiğinde taksiye 30 lira veriyorsun, bu ağrına gitmiyor; adam memleketin bi boka benzemeyen mıcır fışkıran yollarına bakmadan -sırf rekabette geride kalmayım diye- milyon dolarlık otobüsü emrine amade ediyor, en ücra köye kadar o otobüsü sokuyor, servisiydi, wirelesiydi, televizyonuydu, klimasıydı her türlü konforu önüne sunup, bir de koltuğunu sigortalatıp otuz beş liraya seni beş yüz kilometrelik yere götürüyor da yine de memnun edemiyor benim monaco prenslerim ile danimarka prenseslerimi. neyle neyi satın almak istiyorsun bi anlatsana? ulen ben yazın sikinde taksiciye klima açsın diye rüşvet verdiğimi bilirim.

    nedense şu hayatta iki insanı sevmem! birincisi: adam bi meslek erbabıdır, örneğin ayakkabı satıyordur, sorarsın herife 'abi ayakkabılar sende ne kadar?' diye, 'değişiyor' der. lan amcık! değiştiğini ben de biliyorum. sen bana 3 mü 5 mi? 10 mu 20 mi? onu söylesene. değişiyormuş! yok ya... diğeri de 'parasıyla değil mi?' adamları. hee bi sizin paranız kıymetli amına koyim. biz zaten götten kazanıyoruz o meredi. biraz empati..! o aldığın biletten yazanecisiydi, şoförüydü, hostuydu, muaviniydi, değnekçisiydi, mazotuydu, bakımıydı kaç kişi ekmek yiyor düşündün mü? var benim otobüs sahibi bir tanıdığım, adam kendimi bildiğimden beri senet ödüyor. iyi bir otobüs trilyonlarla ifade ediliyor. adam onun borcunu bitirirken model eskiyor yenisini alıyor, haydaa dön başa. niye, rekabette geride kalmayım, model eskirse, konforsuz araçla iş alamam diye. dünya'nın en iyi otobüsleri türkiyede geyiği yapmak istemiyorum ama görmüyor musunuz turistik yerlerdeki yabancı plakalı tur otobüslerini? hepsinin ağzı yüzü bir yanda! hani sana o otobüsü verseler, galiba oracıkta havale geçirirsin amına koyim.

    tamam kaba sabalığı, ilkelliği hiçbir zaman savunmam ama bir de insanların yaklaşımından memnun değiller. ve yazılanlardan ''eğitimsiz adam, cahil işte ne olacak? bak ben misler gibi üniversitelerde okuyorum, sen ise en fazla lise mezunusun! hıh' altmetnini öyle bir alıyorum ki... eğitimli arkadaş, uzağa gitmene gerek yok, şurada yüzlerce insanla mesajlaştım(hayatım sözlük amına koyim) bir tane bile üniversite okumayanına denk gelmedim. ama bak sol framedeki abukluklara, yazılanların çiğliğine, sığlığına ve düzeysizliğine... e bu memleketin eğitimlisi sen isen, eğitimsizi de o olacak dimi? sen altı saatlik yola gidersin, yol boyunca anan baban sevgilin diken üstünde olursunuz. allah'ın izniyle bi sağ salim iniverse diye elli tane dua ederler arkandan, telefonunu açar açmaz altı tane mesaj gelir 'inince ara' diye. e bu adamların hayatı can pazarında geçiyor. onlar ne yapsın? adam günde bin kilometre direksiyon sallıyor. bir kazada ilk ölecek olanın kendisi olduğunu bile bile hemde. ama onlar çok kaba ve görgüsüz! ölsünler amına koyim.

    olur ya şu memlekette sözüm geçer ise ilk olarak 'empati', 'sosyal zeka', 'beşeri iletişim' ve 'duygusal zeka' konulu dersleri ilkokuldan itibaren üniversite bitene kadar zorunlu ders haline getirecem(aslında benim de ihtiyacım yok değil hani. ben de girecem derslere). hindistan'dan rengarenk otobüs ithal edecem, buradakileri de oraya yollayacam. en azından hindu'ların hayır duasını alırım amına koyim. siz de tavana, kenardaki merdivene asıla asıla takılın amına koyim. kıymet bilmezler sizi!

    ***

    + abi bu arkadaşa portakallı topkek vermemişsiniz, bu da işbu sebepten ötürü tüm karayolu ulaşım sektörünün anasından girdi bacısından çıktı, sülalesinden girdi trakasından çıktı(elma kurdu gibi pezevenk)hızını alamayıp, karayolları genel müdürlüğü 16. kısım şefliğine kadar sövdü. bir de elinde klavye yazmadığı mecra kalmadı. getireyim mi?
    - kendisine gerek yok. onu yetiştiren ebeveynlerini ve 'eğitimini' üstlenenleri getir.
    + e bi terminal dayağını hak etmiyor mu?
    - o bile bir emektir. hak ediyormu sence
    + abi soru eki be
    - ha

    ***
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap