102 entry daha
  • --- spoiler ---

    yoldan geçen arabalarından, içilen şarabına, yemek yapılan tencerelerinden, giyilen gömleğine, kazağına, eteğine hatta dans edilen ışığına, okunan kitabına kadar kıpkırmızı bir hikaye “cahil periler”. aşka, ama ondan da çok sevgiye dair derdini, üzüntü, şaşkınlık, korku, öfke, pişmanlık, utanç,… arasında gidip gelen karakterleriyle anlatan bir film.

    ilişkisindeki yabancılaşmayı müzedeki küçük bir oyundan ibaret sanan antonia belki de ilk defa massimo’nun kendisini aldattığını öğrendiğinde fark ediyor kıskançlığın da aşka dahil olduğunu. oysa hep, “tanıdığını” düşündüğü kocasının ona söylediği yalanları şüphesiz bir gerçek olarak kabul etmek “huzur”du onun için. massimo’nun ölümüyle şaşkın ve çaresiz kalan antonia’nın michele’nin varlığını öğrendiğindeki telaşı, hüznüne karışan öfkeden ve tabii ki pişmanlık ve utancından olsa gerek. yoksa kocasının eşcinsel olduğunu öğrendiğinde vitrin camında kendini kontrol etmesi neden? göl kenarında otururken annesine dediği gibi, antonia kocasını iki kez kaybetmişti.

    michele içinse massimo’nun kaybı acı ve öfke getirmiştir. cenazesine bile katılamadığı için kızgındır antonia’ya. yıllardır sadece antonia’dan arda kalan zamanlarda paylaşabilmiştir sevgisini massimo’yla ve der ki “onu elimden almaya çalışma.”. michele’deki keder öyle bir hasete dönüşür ki bir yemek sırasında antonia’ya ait olduğu dünyayı hatırlatmak istercesine “o bizlerden biriydi.” diye anlatır massimo’yu.

    massimo’nun ölümü her ikisi için de derin bir kayıptır. antonia, belki massimo’nun sevgisini tekrar bulmak, onu daha fazla tanımak için yavaş yavaş michele’ye ve onun yalıtılmış sevgiyle kaplı evine sığınır. michele’yse elinde massimo’dan kalan bir deste fotoğraftan fazlasını istemektedir ve antonia’da massimo’ya dair bir hayat bulunca kaybını onunla yakınlaşarak kapatma yolunu seçer. belki de bir gece terasta yaptıkları konuşmada kendisinde fotokopisi olan “kırmızı” kapaklı kitabın aslının antonia’da olması onda bir tanışıklık hissini, bir aşkı yakalama isteğini uyandırmıştır. artık antonia michele için, michele de antonia için massimo ya da başka bir deyişle aşkın kendisi olmuştur. bir gece antonia ve massimo’nun bir zamanlar yaşadığı göl kenarındaki evde öpüşmeye başladıklarında massimo da onlarla birlikte arkalarındaki duvarda belki de evdeki tek “kırmızı” şey olan tabloda varlık kazanıyordur.

    filmde tüm bu yaşananların çevresinde -aslında belki de tam merkezinde- yalan ve gerçek üzerine bir tartışma sürüp gitmektedir. sevilmeme, istenmeme düşüncesinin getirdiği korku herkesi çatışmaya süreklemektedir gerçekle yüzleşme vakti geldiğinde. bundandır hastane koridorundaki suskunluk, ızdırap. bundandır gerçekle her temasta solunan ölüm havası. michele hastanede ernesto’nun başında durup da söyleyecek kelime bulamadığında pişmanlık mı duyar ya da serra kendine işkence eden polisin hapse girdiğini öğrendiğinde ne için üzülmektedir? gerçekliğin ölüsü de ağır mıdır, insanlarınki gibi? yoksa cehalet gerçekten de erdem midir? film bize sorular bırakarak kapanır ama bir konuda cevap vermeden de bırakmaz: sevgi, kırılmayan bir bardaktır.

    --- spoiler ---
50 entry daha
hesabın var mı? giriş yap