1555 entry daha
  • dünya polislerinin yeteneklerinin sınandığı bir yarışma yapılacakmış bi tarihte. polislerden 3 gün içinde bir fil bulup getirmeleri istenmiş. ingiliz polislerin fili bulmaları yaklaşık yarım gün sürmüş. fransızlar ingilizlere göre daha başarısız olsalar da gün sonunda fili bulmayı başarmışlar. mozambik polisi tanıdık coğrafyadan da destek alarak 6 saatte bulmuş bir fil. son ekip de türkiye'den. yarışma jurisi türk ekibin dönmesini tam 3 gün beklemiş. artık ümitlerin tükendiği anda belirmiş türk ekibi, pusulası kaymış bir zürafa ile birlikte. yarışma jürisinden bir görevli türk ekibin liderine yarışmada amacın zürafa değil fil yakalamak olduğunu, kısaca başarısız olduklarını sölemiş. türk ekibin lideri gülümsemiş, zürafanın fil olduğunu kabul ettiği imzalı ifadesini göstermiş önce. sonra sakince zürafaya dönmüş;

    -nesin lan sen, diye sormuş zürafaya.
    +abi allah belamı versin filim, demiş zürafa ve ağlamaya başlamış.

    yanlış adamı gözaltına almak, dayak, işkence, polis terörü alışkın olduğumuz şeyler artık. vukuatımız çok. polis kadar bizler de suçluyuz bu durumun bu hale gelmesinde. özellikle darbe dönemi sağolsun gözaltında kaybolan insanlar, evlerine yarım dönmüş çocuklar öyle olağanlaşmış, öyle kanıksamışız ki insanın aklı almıyor. benim başıma gözaltılık, tutuklamalık bi şey gelmedi ama polisle ilgili bi kaç ufak tefek meselem var;

    şimdiye kadar polisle karakolla işim olmadı demiştim fakat öyle bir polis teşkilatımız var ki bi şekilde bulaşıyor sana. dünyada kaç ülkede insan polis görünce tedirgin olur bilmiyorum. gerçi bizim memleket başlı başına garip memleket zaten. gece arkadaşlarımla eğlendim, otobüsten indim eve doğru yürüyorum. yanımda bi ekip otosu durdu. böyle hani kızları arabayla takip eden hayvanlar olur ya, onlar gibi takip ediyor araç beni. insan tedirgin oluyor. ön koltukta oturan polis memuru seslendi de gerilim bitti hiç değilse;

    -kardeeeş, çok dertli görünüyorsun kardeeş.
    +anlamadım memur bey?
    -dertli dertli yürüyorsun, karadeniz'de gemilerin mi battı?
    +yo, dertli değilim. eve yürüyorum.
    -iyi ver bi kimliğini de bi bakalım madem.

    sonra dün akşam pasaport kontrolündeyim. kollarımı pasaport kontrol bankosuna koydum. kabahatim buymuş;

    -ellerini çek ordan, dedi polis. mıyır mıyır ağzının içinden de konuştuğundan ne dediğini bile tam anlayamadan çektim elimi.

    -o bankoyu da ne güzel yapıyorlar öyle, tam el koymalık di mi?
    +anlamadım memur bey.
    -öyle açık bırakmışlar bankoyu her gelen kolunu dayıyor.
    +memur bey sayısız pasaport kontrolünden geçtim, buna laf eden ilk memur sizsiniz. böyle bir yasak olduğunu bile bilmiyordum. -bu arada yasak meselesini de araştıracağım-
    -ben oraya koyduğun elini tehdit olarak algılıyorum.
    +anlayamadım?
    -ya beni vurursan?
    +neyle vurucam sizi? bu kadar kontrolden geçip sizi vurmam, vurabilmem aklınıza yatıyor mu? hadi geçtim onu, diyelim ki vuracağım sizi. bu kadar kamera önünde neden yapayım?
    -ya ben bankonun müsait olmasından kollarınıkoyan çok insan olduğunu diyorum. neden tepki gösteriyon? -aynen böyle-
    +tepki göstermiyorum. pasaport kontrolünden geçmeye çalışıyorum.
    -ben sana bi şey demedim ki, koyma kollarını oraya dedim.
    +memur bey, pasaportta mı bir problem var?
    -yok da ben kollarını koyma diye dedim. sen tepki gösterdin.

    bu 2 mesele de lafı edilecek meseleler değiller aslında ama bence bizim polisin en büyük problemini ortaya koyuyorlar. bizim polislerin vatandaşa saygısı yok. ben daha bana siz diye hitap eden polise denk gelmedim ki bakkala, manava bile siz diye hitap ederim ben. ama maşallah bizim polis memurlarının hepsi asker arkadaşım, öyle bir enseye şaplak göte parmak samimiyetinde konuşuyorlar.

    polis sayısıyla ilgili çok eleştiri var malumunuz. aslında bizim problemimiz polis sayısı değil bence. yanılmıyorsam 250 bin üzerinde memur var emniyet teşkilatında. yaklaşık 350-400 kişiye 1 polis düşüyor bizde ki bu oran ispanya, almanya, italya gibi ülkelerin altında. rusya'da 1.1 milyon polis var. avrupa birliği uyum yasaları uyarınca bu oran 250 kişiye 1 polis gibi bir orana getirilmeye çalışılıyor. dünya ortalaması 300 kişiye 1 polis. bizim problem başka. nicelik değil nitelik. 22 yaşında çocuğun beline veriyorsun silahı, eline veriyorsun demir copu, geçiriyorsun sırtına üniformayı, adam da takıyor aviator gözlükleri, kendini robocop sanıyor. manitaya poz atıcam diye sokakta gariban dövüyor, babası yaşında adamlarla saygısızca konuşuyor, senin verdiğin vergiyle aldığı maaşıyla sana efelik yapıyor. zaten bizde kimse şikayetle uğraşmıyor, seyrek şikayetleri de teşkilatımız hasıraltı ediyor, adam dokunulmaz oluyor. tebrik ederim, başa çıkamazsın bu adamla artık.

    bu insanların bu hale gelmesinde 2 etken var; ilki eğitim malumunuz. vasat öğrencileri kötü bir eğitimle polis yapıyoruz. konuşmaktan aciz insanlar bir şekilde polis oluyorlar, nasıl anlayamıyorum. ikincisi ve en önemlisi de benim gibi sessiz kalan vatandaşlar galiba.
2600 entry daha
hesabın var mı? giriş yap