6 entry daha
  • uzun zaman sonra babamla aynı evdeyiz. nadir telefon konuşmalarından ve eski hatıralardan falan hatırlıyoruz birbirimizi. evin içinde bir şey ararken birden seccadeyi rastgele serip uçuşa geçmiş bir halde yoluma çıkıyor, telefonda biriyle konuşurken bi sigara yakıyorum, dumanı üflemek için kafamı çeviriyorum, bakıyorum ki yanımda namaza durmuş. bazen kıllığına yapıyor, ama o uzun hikâye.

    yukarıdaki entriden dokuz sene sonra. babam sabah namazını müteakip facebook'a giriyor, bunun bi öğle namazı öncesi, bi de ikindide son kontrolü var. herkesin babası gibi aşağı yukarı. twitter'la arası yok, sarmamış, "biraz da twitter'a bakalım" diyen anneme, "milletin şunu yedim, su içtim, osurdum" yazmasına mı bakacağım diye rest çekiyor.

    babam internette beni görmüş! kılık değiştiriyorum, isim değiştiriyorum, insanlığımdan çıkıyorum, yine de beni buluyor. yapıştırıyor like'ı, kafasına eserse bi yorum patlatıyor, taş plaktan bir şarkı paylaşırsam sektirmeden +1'liyor, keyfi yerindeyse dalgasını da geçiyor tabii, şanındandır. ondan sonra yazdığım bir şeyi bulup facebook'a gönderiyor; çocukken birlikte balığa gittiğimiz torcu ali abı, datço, bilet amca, kaya diplerinden eliyle tuttuğu balıkları donunda biriktirip sonra da pişirip bize ikram eden sinek hüseyin amca hep facebook'talar. bir like da oradan, "aslan yiğenim" diyor biri, "tam benim kafa ha..." diye yorum yapıyor öbürü, lan 40 yaşındayım, n'oluyoruz?

    zühtü pekmez'in "babamı internette görün" dediği şey şimdi başıma geliyor. internette her yerde babamı görüyorum artık. internette bile babamın oğlu oluyorum sonra. "ne dilediğine dikkat et" diye boşuna demiyor olabilirler mi diye düşünürken bakıyorum ki patates salatasını hazırlayıp sohbete gelmiş. anlatıyor. "oha lan, bu nasıl hafıza?" apışıp kalıyorum. sonunda, "tamam lan o zaman" diyorum, biraz da biz babayı izleyelim.

    ama bir yandan da anlıyorum ki wishmaster gerçekten varmış.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap