96 entry daha
  • - şöyle giyinin, böyle giyinmeyin

    - gülümseyin ama az değil, çok da değil

    - şunu içer misin derlerse içmem demeyin ama gelince de içmeyin, içermiş gibi yapın ama az.

    - odaya girerken önünüzü ilikleyin, saçınızı yalayın, sırtınızı dikleştirin...

    - dişinizde yeşil bi şey kalmış mı hep kontrol edin

    - konuşurken ötekinin gözüne bakmayın, burnuna da bakmayın, çok susmayın, çok konuşmayın, soru sorun ama az soru sorun ve de şunu sorun ama bunu sormayın...

    ve de en önemlisi, bütün bunları yaparken kendine güvenli olun!

    !!!

    şöyle tavsiyeleri gördükçe cin ifrit oluyorum. alttan alta kişiye tam bir zavallısın mesajı veren, özgüveni tamamen sikip atmaya yönelik bir yığın -güya- tavsiye sıralandıktan sonra, ay canım rahat ol ya kendine güvenli ol deniyor. bunun sonucu da tarih, kendine zerre kadar güvenemeyen, ve bunu ezberlenmiş yöntemlerle örtbas etmeye çalışırken de teraziyi tutturamayıp küstahlaşan adayların başarısız iş görüşmeleriyle dolup taşıyor.

    kararında, içi dolu özgüven çok önemli tabi ki ancak bu, yokken var gibi göstermeye çalışılacak bir meret değil. öyle zoraki cool durmakla, teatral bir -sözüm ona- kendini ağırdan satmakla, görüşme sonunda önceden ezberlenmiş atarlı soru sormakla özgüvenliymiş gibi olunmuyor. bu yüzden, masanın her iki tarafında sayısız iş görüşmesine girmiş biri olarak, niye görüşme sırasında kendinize güvenmeniz gerektiğini naçizane hatırlatmak istiyorum.

    iş görüşmesinde kendinize güveniniz, kıyafetinizin ütüsünden gelmez.

    boyalı ayakkabıdan, hafif makyajdan, çalışılmış gülümsemeden...

    üç yabancı dilden, erasmus'tan, bosch‘taki stajdan...

    boğaziçi, odtü diplomasından, harvard mba derecesinden, mit doktorasından gelmez.

    tıpkı 10 yıllık iş deneyiminden, ge’deki şeflikten, ford’daki referanstan gelmediği gibi.

    iş görüşmesinde kendine güven, günde 10 saat it gibi orada çalışacak olma olasılığından gelir genç! masaya koyduğun o koca emekten gelir, başka hiçbir şeyden değil.

    biliyorum iş görüşmelerinin bir kurum ile bir kişi arasında, hem de kurumun mekanında yapılıyor olması, iş görüşmesine gidende psikolojik bir eziklik yaratıyor zaten ki, üstüne şu tip tavsiyeler de gelince kişide o kurumun sanki kendisine lütfen, sevaptır diyerek iş vereceği, bunun için kendini sevdirmesi, beğendirmesi, o şirkete „kendini iyi satması“ gerektiği şeklinde bir algı hasıl oluyor. bu algı, şirketlerin de tam istediği zaten ki, kendisi de maaşlı çalışanlar olmalarına rağmen şirket adına görüşmeye girenlerde de kendilerinde bir üstünlük görme, bir ota boka dudak bükme hali hasıl oluyor. işin çileden çıkaran tarafı, kimse de bunu yadırgamıyor, kimse lan bu ne saçmalık demiyor. ben demeye geldim işte bugün. ve diyorum:

    lan bu ne saçmalık!!!

    uzun sayılabilecek bir iş hayatı geçmişim var. maharet değil, ki zaten dağ başında kendi domatesimi madımağımı yetiştireyim isterdim, olmadı. akademisyen olayım istedim, tren kaçtı. hiç değilse kendi işimi kurayım, patron, işçi, kapıcı, mühendis, çaycı hepsi ben olayım istedim, o da denk gelmedi. neyse işte bu özel şirket/iş hayatı döngüsüne girip, söve tıslaya da olsa dönen dişlilerden biri oldum ben de. genel olarak iyi bir iş görüşmesi geçmişim var. hatta neredeyse aklıma yatan/işe gireyim istediğim her görüşmeden iş teklifi aldım diyebilirim sanırım ve bu görüşmelerin hiçbirisinde öyle ezik büzük durmadım. okuldan yeni mezun kıçı boklu bir çaylakken bile elimi kolumu sallaya sallaya gittim görüşmeye. bir şey içer misiniz dendiğinde sütlü neskafe istedim -ama süt yerine süt tozu kullanıyorsanız sade olsun lütfen- diye de ekledim. sizin sorunuz var mı şirketimiz hakkında dendiğinde aklıma gelen zibilyon tane şeyi sordum hemen. 5 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz dendiğinde, verilen sikik kariyerist tavsiyelere inat "şimdi olduğum yerde, buradan memnunum" diye cevap verdim. bazısında yorgundum, kambur oturdum, bazısında neşeliydim espri yaptım, bazısında sinirlendim görüşmeciyi tersledim. bilmediğim bir şey sorulunca geçiştirmedim, burunlarına baka baka ve hiç tereddütsüz "onu bilmiyorum, o konuda çalışmadım, bu konu hiç ilgimi çekmedi" dedim. sosyal yönüm pek gelişkin değildir, hele girişken, yırtık biri hiç değilim. benimle iş görüşmesi yapan adamlar/kadınlarla bir arkadaş ortamında karşılaşmış olsak misal, yanlarında sıkılıp çekinir, muhtemelen pek lafa bile girmezdim. oysa iş görüşmesinde aynı insanların karşısında aslan kesiliyorum. bunun arkasında ne cv'im, ne bitirdiğim okullar, ne referanslarım, ne o tip kariyerist dallama faktörler yok. günde 10 saat çalışıcam lan orda, 10 saat yahu, bak yazıyla onnnn saat... babasının hayrına almıyo ki beni işe, 10 saat çalışıcam olm! o görüşmede masaya koyduğum şey emeğim. düşünsene, aklın erdiğinden beri, bunca yılda biriktirdiğin hayvan gibi bilgiyi, bi tomar yeteneği, günde 10 saat tek bir işe yöneltsen ateş çıkarırsın ordan ateş. günde 10 saat, haftada 5 gün mobilya yapsan misal, veya tam mesaini kitap okumaya ayırsan, veya domates yetiştirmiş olsan veya araba tamir etsen... neyse merakın ilgin, otur hesapla lütfen. çalışacağın 5 yılda, veya çalıştığın 10 yılda ne kadar iş çıkarmış olurdun? kıçıkırık bir höthüt anonim şirketine tahsis ettiğin emeğin büyüklüğünü bir gör... günde 10 saat, haftada 5 gün emeğimi, zamanımı kendim için kullanabilmiş olsaydım şimdiye belki kendime tamamen el eseri bir otomobil yapmış olacaktım. fazladan hiç okuyamadığım 5000'den fazla kitabı okuyacak, hiç dinleyemediğim 70,000'den fazla albümü dinleyecektim. belki 756 tablom, 44 romanım, 17 konçertom olacaktı ne bileyim... otur hesapla işte. sen bu kadar emeği koyuyorsun masaya ve bunun karşısında kim, hala, hangi yüzle karşıdakinin götünü okkalaman gerektiğini ima ediyor anlamak mümkün değil.

    neyse... diyeceğim o ki, iş görüşmesine giderken ne burası, ne kariyer sitelerindeki dallama öğütler... otur iki shot das kapital oku, bi artı değer teorisi çak genç! giderken yolda da kreator, servant in heaven king in hell dinledin mi tozunu attırırsın o görüşmenin. nihayetinde kanını zaten emdireceksin o kaçınılmaz da, kurtarabildiğin her damla kardır.
201 entry daha
hesabın var mı? giriş yap