115 entry daha
  • hiç katılmadığım savaştı, sererdim battaniyemi bacaklarıma, alırdım hırkamı sırtıma idare ederdim ama yaz ortasında yorgan döşeklik grip olunca yeter dedim. allah allah allah nidalarıyla klima karşıtları safında cepheye ben de dalıcam artık.

    bakın zorum klimayla değil. benim de klima arkadaşlarım var. leon’un çiçeğini taşıdığı gibi her yeni taşındığım eve klimamı da taşırım. arabada da keza klima hep açıktır. ama işte neticede akdeniz iklimine uyum sağlamış memelileriz, sabit tutmakla yükümlü olduğumuz bir vücut sıcaklığımız var, bunu becerebileceğimiz ideal bir ortam sıcaklığı var ve o ideal ortam sıcaklığı da sıfır kelvin değil!!!

    bizim ofiste erkek yok, herkes askılı tişört, püfür püfür etek ve şıpıdık terlikle işe gelebilir, ve dahi geliyor da. bizim ofiste menopozdan muzdarip kimse yok. bizim ofiste herkes iri yarı, rus güllecisi gibi kanlı canlı da tek üşüyen ben kara kuru minyon da değilim. klimanın altında, önünde, karşısında oturmuyorum. yani yok oğlu yok, bu savaş söz konusu olduğunda akla gelen hiçbir makul sebep veya klişeye uymuyoruz. en uzunu 1.60, en kilolusu 55 kg, en yaşlısı 35’inde kadınlar ve yazın o ofis 14ºc ‘de rejimde, sıcaklık bunun üstüne çıkınca “ayhşş çok sıcak oldu” oluyor. abartı mecaz değil ha, mouse’u tutan sağ elim donuk, masamın üzerinde unuttuğum günlük süt 2 günde bozulmuyor işte daha ne diyim!!!

    bu işe deli olma sebebim üşümekten çok saçmalığı. bak püfür püfür incecik kıyafetler giydiği yazın 14-15ºc’nin üstüne sıcak oldu burası diyen bu hanım kızlar, kışın, kaloriferlerin köklendiği, oda sıcaklığının 25-26ºc olduğu ortamda, kalın kazaklarını, yün çoraplarını giyinmiş halde işe gelip, hiç sıcaklıktan şikayet etmeden oturuyor. nasıl oluyor yahu bu? yetmiyor, kazaklarının kollarını ellerinin üstüne kadar çekip kalorifer peteğine yaslanarak iki elleriyle bitki çayı içiyorlar “brrr çok soğuk” diyerek. aynı insanlar bak. biliyorum şu anda karşımdaki 14ºc ‘de terleyen bu cıbıl kız, 6 ay sonra üzerine koyun dolayıp 25ºc’de üşüyecek. metabolizma aynı metabolizma??? nasıl oluyor bu diye düşüne düşüne kafayı yiyorum aylardır. sonunda pek güvenememekle birlikte tek açıklama bulabildim. sanırım bunlar dokunsal değil görsel insanlar. yani dış dünyadan gelen veriler içinde beyin gözden geleni baz alıyor, diğerlerini sallamıyor. şu anda onun da derisi beynine “brr, buz gibi lan burası” diyor olabilir, ama gözleri pencereden bakıp dışarıdaki sıcaktan tüten çölleşmiş toprağı görünce beyin derinin söylediğini iplemeyip “öff ne sıcak lan dur terleyeyim” komutu veriyor. tam tersi, kışın da deri “abi burası 45ºc oldu, azcık soyunsak mı” diye sinyal üstüne sinyal gönderirken camdan bakan gözler dışardaki kar fırtınasını çektiğinden beyin “oha donacaz, titreteyim de giyinsin iyice” tepkisi veriyor.

    o yüzden çözümümü buldum. ne kimseyle muhatap olurum, ne sinsi gibi klima kumandası kovalarım. plan şu: yazın ofisin jaluzilerini hep kapalı tutup duvara dev bir karlı buzlu dağ fotoğrafı asacağım. tipi, boran, göz gözü görmeyecek böyle, bakanın ciğeri üşüyecek, ossaniye bademcikleri şişecek. kışın da tam tersi, o fotoyu kaldırıp bu defa güneşin altında eriyen bir çöl fotoğrafı koyacağım. baktın mı ateş basacak yaldır yaldır kupkuru sıcaktan. bi de bu psikolojik klimayı deneyeyim bakalım, hem %100 organik iklimlendirme işte, işe yararsa doğaya bi katkım olmuş olur. yaramazsa da kaz tüyü kaban alırım artık seneye yaza girerken napim.
448 entry daha
hesabın var mı? giriş yap