2803 entry daha
  • hakkındaki güncel görüş ve yorumların özetini çıkardım, arasına giriyorum:

    ''sarıgül'ü sevmiyorum ama sevdiğim sırrı'nın adaylığı da akp'ye yarar (çünkü mevcut seçim sistemi), o yüzden mecburen sarıgül diyorum''

    bu pozisyonun en temel itici güçleri:

    a) sarıgül'ü sevmiyorum
    b) topbaş'ı hiç sevmiyorum

    olsa gerek.

    yani,

    iki sevmediğin arasında seçim yapman gerekiyor ve en sevmediğine kıyasla dozunda sevmediğini seçiyorsun. ve bu kazanım oluyor.

    yani,

    sevmediğin, istemediğin birisinin seçileceği garanti, bu kısımla da barıştın, barışmadıysan bile anlaştın, anlaşmadıysan bile pes ettin ve iğrençler arası sıralama yapıyorsun.

    dahası,

    akılcı hesaplarla, muhakemelerle bu kararını destekleyip, meşrulaştırıyorsun,

    üstüne,

    bu husustaki fikirlerini yayıp paylaşman, benimsetip anlatman, tartışıp savunman gerekiyor.

    ne için? en iğrenç olmasın diye.

    aga en iğrencin bir üstü o kadar eforu hak ediyor olabilir mi? kendi hayatına biçtiğin değerin ederi bu olabilir mi?

    bu ayrımı siktiredelim, daha incelikli bir ayrım olsun.

    bunca ihtisap ve hesap, yargı ve muhakeme, ince eleme sık dokuma selamete giden yolda kademe kademe, basamak basamak, derece derece ilerleme sratejimizin parçası olsun.

    yani evet sarıgül'ü sen de sevmiyorsun (çünkü kötü) ama sarıgül (kötü) eğer istanbul'u alırsa akp (en kötü) sallanır, böylelikle en kötüden-kötüye geçiş yapmış oluruz. arada bir derece iyi'ye geçmiş olacağımız için kötü'den az kötü'ye, az kötü'den vasat'a, vasat'tan az iyi'ye, az iyi'den iyi'ye, iyi'den çok iyi'ye geçebilecek ivme kazanırız. strateji bu.

    bu stratejiye de tereddüt dahi etmeden yukarıdan alıp son soruyu tekrar ediyorum:

    kendi hayatına verdiğin değerin ederi bu olabilir mi?

    bir yerine çare olarak 'bildiğin kötü' sıkışmış herhangi bir stratejinin gideceği orta vadeli istikamet cidden 'daha iyi' olabilir mi?

    'en kötüye göre iyi', en kötü aradan çekilince kendi başına iyi kalamıyorsa, yani asli niteliği kötüyse, nasıl olacak da kötü'den daha iyi'ye geçişin ilk basamağı olacak?

    hele bir yaptığın seçmen aritmetiğini bir gözden geçir: en kötü'yü makbul, muteber ve muktedir yapan şey halihazırda aldığı destek değil mi? bildiğin kötü'yü en kötü'ye kırdırma yarışında da bildiğin kötü kazanınca en kötü'yü destekleyen, destekleyebilen rakamlar da dev bir oynama olacak mı?

    yani 80lerde dalan'ın gidip sözen'n geldiği gibi sarıgül kazandı, topbaş gitti diyelim.

    kötüyle, kötünün idaresinde kaldın. ne olacak? kötü, kötülüğünü gösterecek, memnuniyetsizlik oluşacak, yeni en kötü'lüğe terfi etmeyecek mi?

    bir sonraki yerel seçimlerde, tıpkı bu sefer olduğu üzere, büyük iktidar savaşı yine bu stratejik savaş meydanında yapılmayacak mı?

    sözen gibi sarıgül'ün de karşısına işgal ettiği makam ve iktidara gözünü dikmiş karizmatik, nefesi güçlü, merkez seçmene hitabı kuvvetli bir abi'yi getirip koymayacaklar mı? 'bizim kötü, eski en kötüye karşı kaybetmesin' diye bu sefer de yine umudun, ihtiyacın değil korkunun, garezin baskın çıktığı bir yöntem izlemek zorunda kalmayacak mısın?
    bir sonraki seçimde 'sarıgül'ü sevmiyorum ama yeni rte çıkmaması için onu desteklememiz lazım' diye daha bile sevmeye sevmeye yine sarıgül'ü savunmayacak mısın?

    ne olacak o zaman aşamalı devrim kuramın, iyi'ye ulaşma stratejin? battal olacak. bir önceki aşamaya döneceğiz. niye? çünkü ilk aşamada iyi'yi değil, bildiğin kötü'yü seçtin. kötü bir seçim yaptın, kötüden hareketle iyi bir sonuç alman da mümkün değildi.

    sorumu yineliyorum:

    kendi hayatına verdiğin değerin ederi bu olabilir mi?

    eğer ki tüm bu ihtisabının, muhasebe ve muhakemenin temelinde

    'mevcut seçim sisteminde iyi seçilemez, aşamalı sistem olsa hadi neyse' önkabulü yatıyorsa, düşmanın o önkabul. düşmanın seçim sistemi.

    ve o sistem değiştirilebiliyor abicim, değiştir.

    kuralları fifa tarafından belirlenmiş futbol ligi izlemiyoruz. sen altın gol olsun diye bastırırsan oluyor. 3 korner bir penaltı diye tuttursan kurallara yazdırabiliyorsun. oyunun kurallarını futbol taraftarı mantığıyla kabullenir, kanıksar ve o aralıkta top çevirmeye başlarsan senin aleyhine üretilmiş kurallarla kalitesiz maçları izlemeye mecbur kalıyorsun. zorunda mısın?

    seni alenen bu kadar çaresizleştiren, bu denli kötü seçimler yapmaya iten düzeneği değiştirmeye efor harcasan daha iyi'yi seçme şansın, şansımız olmayacak mı?

    'değiştiremeyiz' deme, önce dene, sonra 'değiştiremedik' de. değiştirmek için iyi bir gerekçe veriyorum: hayatına biçtiğin değeri doğrudan artırmak. sevmediklerin arasında seçim yapmak zorunda kalmamak.

    eğer sırrı abe'nin, ya da, herkesin gönlünün sırrı abe'sinin seçilmesine engel seçim sistemiyse, onun değiştirilmesi için *herkesin* bastırması gerekiyor.

    yok insanların ezici çoğunluğunun gönlünden geçen topbaş ya da sarıgül'se, ki olabilir, o zaman 'sevmiyorum ama' çekmeyin.

    seviyorum işte var mı diyeceğin? deyin, alenen savunun. yeter ki kıçı kırık bir demokraside dahi insanların kendi seçimlerini niye yapmamaları gerektiğine dair 'hesaplı' eleştiri yapmayın.
2851 entry daha
hesabın var mı? giriş yap