2 entry daha
  • ablam. dört kardeşimden en büyüğü. küçüklüğümde o kadar çok sayıda türlü türlü kadın ve kıyafet resmi çizerdi ki gelecekte yapmak istediği işin bu olduğunu düşünürdüm. hele hele bir yerde kadın kaşı gözü çizilecekse ülkede başvurulacak tek otorite oydu sanki. evdeki gazetelerin kenarı köşesi silme kadın gözü dolardı. nadiren boş bir müsvedde varsa onda da bol vatkalı kadın kıyafetleri.

    onunla ilgili en canlı anılarımdan biri dört yaşıma ait. yaşımı iyi biliyorum çünkü annemin felç* geçirdiği zamandı. 1980 yazı. annem içerde yatak odasında çıt çıkarmadan yatarken ablam salondaki yemek masasında kurabiye hazırlıyordu. camdan güneş ışığı vuruyor, radyoda ise mırıltı gibi arkası yarın oynuyordu. düz bir hamuru çay bardaklarıyla keserek yuvarlak şeklini veriyordu. ortalarına da reçel koyuyordu. benim de kurabiye yapmama izin vermişti. dört yıllık hayatımda ilk defa bir yetişkinin işine karışmama izin verilmiş. o keyifle onunkiler düzgün benimkiler yamuk olmak üzere bir tepsi kurabiye yapmıştık. daha yeni tanımaya başladığım hayatta annemin neden günlerdir uyanmadığını bir süreliğine unutmuş, dünyanın en huzurlu vaktini geçirmiştim.

    inşaat mühendisliğini bitirdikten kısa bir süre sonra evlendi. haliyle bu eğitimini güzel bir yuva ve pırlanta gibi iki çocuk inşa etmekte kullandı. bununla yetinmedi ilkokul öğretmeni olup yüzlerce güzel çocuk da yetiştirdi. günümüzde trivial pursuit'te yenilmez olduğuna dair efsaneler dolaşır. henüz test edemedik.

    halen çok güzel çiğbörek ve potoplika yapar. bak ama o ortası reçelli kurabiyelerden yaptığını bir daha hiç görmedim. sanki onlar sadece bir seferliğine 1980 yazında kafası karışık bir çocuğu mutlu etmek için yapılmış gibi. ne güzel.
hesabın var mı? giriş yap