3586 entry daha
  • (bkz: çamur)
    işte hayata dair iç burkan detayların en babasıdır çamur.
    nereden mi biliyorum ?
    şöyle;
    bir gecekondu mahallesinde büyüdüğümü defalarca yazdım. ama, buna rağmen "garibanlık anım" olmadığını da biliyorum. çünkü; bahsi geçen garibanlık, biraz da şartların hissettirdiğidir. ama o şartları yok da sayabilirsiniz tüm garibanlığınıza rağmen.
    ama elimi kolumu bağlayan tek şeydi çamur.
    eski türk filmlerindeki o kırmızı toprak çamurlu mahalleleri hatırlıyor musunuz ?
    gözünüzün önüne getirin. işte aynı öyle.
    gri bir kabanım var. anneme ağlaya zırlaya aldırmışım. mahalle çeşmesi var. öyle evde musluktan su akması filan. yok öyle şeyler. hatta 1978-79'lu yıllarda gaz lambası ışığında ders yapıyorum. öyle bir yoksunluk.
    gri bir kabanım var. kendimi içinde çok korunaklı hissettiğim. ısındığım. çok da seviyorum. mahalle çeşmesinden su taşıyorum, hem de şu omuz üstünden geçirilen uzun çubukların ucunda.
    her yer çamur. bata çıka eve yetişip, suyu boşaltıp. tekrar gidiyorum.
    gri bir kabanım var. içinde ısındığım...
    parmak uçlarım buz tutardı. sıramı beklerken.
    çeşme başı kavgaları.
    zaten çeşitli insan var mahallede.
    alevi, sünni, kürt, türk.
    ama çeşme başında eşit herkes ve çamurun içinde.
    eve gelene kadar kafamın tepesine kadar çamura bulaştığım günler o günler.
    aslında o kadar hayatımızın içindeki, eve bidon bidon taşıdığımız suların yarısını, o çamuru temizlemek için kullanıyoruz.
    biraz da komik.
    hiç bırakmadı peşimi çamur.
    gri bir kabanım var.
    içinde kendimi çok sevdiğim.
    gecekondu mahallesinden o sosyetik okula giderken de başıma bela bir şey çamur.
    tertemiz asfaltlarını kirletiyorum çünkü yanımda getirdiğim çamurlarımla.
    okulda gıcır gıcır ayakkabıları ile kızlar var.
    öyle acayip ki onların dünyası benim için.
    sanki başka gezegenlerde yaşıyormuşuz gibi.
    onları, benden ayıran bir şey de çamur.
    aramızdaki kırmızı çizgi gibi.
    ne kadar parlıyorsa ayakkabıların o kadar insansın biraz onların yanında çünkü.
    çamur görüntüsünün aksine, seni görünmez yapan da bir şey.
    o yüzden, her sabah sınıfa girmeden okul tuvaletine gidip, önce çizmemdeki çamurları temizlerdim, akşam dönerken sırtıma kadar sıçrayacağını bile bile.
    o beni kendinde var etmeye çalıştıkça, ben kendimi onda yok etmeye de çalışıyordum.
    sürekli münakaşa ediyorduk, sürekli çamurla.
    gittiğim ışıltılı okulda, bana nereden geldiğimi ve en fazla nereye gidebileceğimi söylüyordu leke leke.
    hala saçımın uçlarında, sırtımda, ayak bileklerimde hissediyorum o'nu.
    çamura bulanmış bir çocukluğu, yıkasanız da temizleyemiyorsunuz.
    belki bu yüzden biraz korkak,
    biraz tereddütlü,
    biraz şaşkın,
    biraz ama biraz umutlu,
    çokça çamurluyum...
7580 entry daha
hesabın var mı? giriş yap