• özlüyorum lan bunu bazen. geçen gün evde tek başıma kanal 6'da yavuz bülent bakiler'i amaçsızca dinlerken farkettim. kıştır, ramazandır. okuldan dönmüşüm. arkadaşlarla haytalığa takılmamışım, soğuk çünkü. sıcak evime gitmişim. beybaba işte, hala çalışmaktadır. ders mers hak getire, akşamüstü sıcacık evimdeyim işte. salonda tek başıma televizyon izliyorum, bir o kanala bir bu kanala bakıyorum. derken iftar saati yaklaşıyor, tüm kanallar iftar programına geçiyor. inançlı biri değilim oruç filan da tutmuyorum, tutmuyoruz ama bizim evin de akşam yemeği saati yaklaşmakta. annem mutfakta tek başına sessizce yemek yapıyor. nezledir, bir yandan da ara sıra burnunu çekiyor, duyuyorum, aklından mutlaka bir şeyler geçiyor, kimbilir ne . yaklaşık bir 10 dakika var ki evde hiç ses çıkmıyor. annemin yemek yaparken çıkardığı küçük tencere tava ocak yakma sesleri ve kısık sesli televizyondan gelen davudi ses hariç. onun dışında diyalog yok, telefon çalmıyor, kapı çalmıyor. ev saadeti, ev huzuru aslında bu belki de. belki de öylesine seyrettiğim iftar programına ara verip mutfağa gideceğim birazdan ve tavaya atılmak üzere hazır bekleyen çiğ köftelerden bir tanesini ağzıma atacağım, ya da henüz kızartılmamış muska böreğinin bir tanesini kaşla göz arası çalacağım ama o kadar da gizli değil, anneme yakalanmak için çaba da sarfedeceğim şüphesiz, ki fırça yiyeyim. sonra yine televizyonun başına geçeceğim, kanallar arasında dolanacağım. o ara yoğurtçu geçecek belki de mahalleden, annem seslenecek mutfaktan yoğurtçuya ses et diyerekten, camı açıp mahallemizin yoğurtçusunu çağıracağım, hava iyice kararmış, salon biraz soğuyacak, alışveriş bittikten sonra hemen camı kapatacağım. birazdan babam gelir, hep beraber yemeğe oturacağız. pek duyarlı oldu ama yapacak bir şey yok, çıkıverdi klavyeden.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap