6 entry daha
  • berbat bir zirveydi.. bir daha kendi organize ettiğim zirveye katılırsam iki olsun.. bir kere çok sıcaktı.. bütün camlar açık olduğu için sadece iki metrekarelik bir alanı serinleten bir klima ve eminönü alt geçidinde seyyar satıcıların ellerinde sattıklarından daha fazla rüzgar üflemeyen zass marka ucuz yollu kotarılmış bir vantilatör zirveye katılan kırkbeş kişiden en az kırkının şakır şakır terlemesini kaçınılmaz kıldı.. zirvenin son saatinde devreye giren ikinci klima da bu hezimeti engelleyemedi kanaatimce.. sıcağın etkisiyle hayal miydi bilemiyorum ama bir ara garsonlardan birinin pantalonunun paçasından bir kuyruk sarktığını görüp "ulan" dedim "cehennemde miyim?" gerçekten çok sıcak, sımsıcak, sıcacık bir zirve oldu.. kendimi tebrik ediyorum.. hele o klimaların ürettiği suların kaplara doldurulması ve kaplar dolup taştıkça komiler tarafından boşaltılması tam seyirlik bir rezaletti hani.. benden kaçmadı tabii.. hatta bir ara taşan bir kap zamanında farkedilmeyince frackman reloaded'ın oturduğu minder ıslandı yanlış görmediysem.. dolayısıyla kaba bölgeleri de ıslanmış olan frackman serinleme açısından zirvenin en şanslı kişisi mertebesine yükseldi gözümde.. hiçbir hizmetten kaçınılmayan bir zirveydi nitekim.. ayrıca klimaların ürettiği sular sayesinde bir hafta sucudan su almama gerek kalmadı.. su hayatın vazgeçilmez bir parçası tabii.. tuvaletlere, bulaşıklara, yemeklere, içmeye, çaya, rakıya kullan kullan gitsin klima suyunu artık.. servis çok yavaştı ayrıca.. garsonlar yetersiz kaldı.. milletin önünde boş bira bardakları dakikalarca dururken ortalıkta garson göremediğim zamanlar oldu.. olmaz ki ama.. garson dediğin daha bira bitmeden kapar bardağı müşterinin elinden anında ikincisini getirir.. hatta üçüncüsünü, dördüncüsünü, beşincisini.. az bira satıldı doğal olarak garsonların bu beceriksizliği yüzünden.. servis yavaştı dediğim gibi.. sonra hesaplar karıştı.. hareketli bir kalabalık olunca hesap takip etme konusunda garsonların feleği şaştı.. önce herkese ayrı adisyon tutmaya niyetlenen garsonlar milletin nicklerini yazmayı bırakın okumayı başaramayınca bu plan suya düştü.. masa olarak adisyon açmayı deneyen biçareler bir masada gördüklerini aynı masada ikinci kez göremeyince bu girişim de sonuçsuz kaldı.. bir ara garsonlardan birinin "bütün hesaplar benden laann.." diye bağırdığını duyunca duruma el koydum ve adisyon tutmamalarını söyledim.. "herkes kalkarken ne yiyip içtiyse söyler ona göre hesap alırsınız" dedim.. kulaklarına inanamayarak baktılar bana.. biri "ama abi eksik söyler müşteri" dedi.. "yok yok" dedim.. "bunlar bildiğiniz müşterilerden değil.. herkes tam söyler merak etmeyin" diye teminat vererek içlerine su serptim.. nitekim zirvenin sonunda sadece ikiyüzelli ytl açık verince sözlerimin haklılığı da ispatlanmış oldu.. şaka şaka.. doğrusunu isterseniz zirvenin sonunda doğru dürüst hesap yapamadık.. ben garsonlara üç adet adisyon tutmalarını söylemiştim.. birine menüleri, diğer ikisine ayrı ayrı menü dışı yiyecek ve içecekleri yazacaklardı.. ama bunlar tutmuş menülerin ikinci veya üçüncü içeceklerini de menü dışı içecekler adisyonuna eklemişler.. tabii gecenin sonunda ne gitti ne ödendi çıkamadık işin içinden.. neyse.. son derece çağdaşça herkesin yediğini içtiğini kendisi söyleyerek hesap alınması orchant gibi kötü niyetli kişilerin hesap geçirildi spekülasyonlarını önlemek açısından da süper bir yönüydü zirvenin.. yalnız bir ara polifonik osuruk'un kendisine "çöp şişiniz servis miydi dürüm müydü?" sorusuna "nerden bileyim onu içmeden önce soracaktın" demesi taa içimde bir yerlerde bu konuyla ilgili bir ikircik kıvılcımı pırıldattı ama neyse.. sonuç olarak her yönüyle çağımıza yakışır bir zirveydi.. çok berbat bir zirveydi dediğim gibi.. oturacak yer bulamadı bir çok katılımcı.. ben katılımcı sayısını otuzbeş olarak belirlemiştim ancak kırkbeş kişi gelince ortalık karıştı doğal olarak.. üstelik katılacağını söyleyip zirveye gelmeyen dokuz kişiyi de hesaba katarsak gelmeyen arkadaşlara teşekürü bir borç bilmek boynumun borcudur yani.. anlaşılan o ki bir sonraki zirvede alt katı da işin içine dahil ederek dükkanı tamamen zirveye tahsis etmek gerekecek.. bu konuyu enine boyuna bir düşüneyim bakalım.. zirve harici gelen müşterilere "dükkan rezerve" deyip geri çevirmek bir olumsuzluk mudur yoksa "vay be mekana bak ne kadar popüler oturacak yer bulamıyoruz" dedirterek hava atmak ve geri çevirilmiş olsa da müşteride olumlu bir izlenim bırakmış olmak mıdır? düşünmek lazım.. kanaatimce çok kötü bir zirveydi işte.. insanlar her ne kadar çok memnun kaldıklarını söylediyse de bunu nezaketlerinden yaptıklarını anlayacak kadar sağduyu sahibi biriyim neyse ki.. gerçi adanalı ustamız gerçekten çok leziz kebaplar yapıyor orası doğru.. adamın hakkını vermek lazım.. ayrıca zirveye özel hazırlanmış menüler de olumlu bir etki yarattı sanırım sözlükçüler üzerinde.. normal fiyatlarından daha pahalıya gelen "çaylak menüsü"nü kimsenin sipariş vermemesi de kayda değer bir husustu bence.. buradan yetkililere sesleniyorum.. bu arkadaşlardan herhangi birini bir gün çaylak yapmaya niyetlenirseniz bu durumu lütfen göz önünde bulundurun.. zirvenin sona kalan iki masası arasında çıkan mercimek savaşı'na da değinmekte yarar var ayrıca.. erken kalkanların tarihin akışını değiştiren bu savaşa tanık olamayışları ne bahtsızlık yarabbim.. polifonik osuruk'un nereden çıkardığını kendisinin de uzun süre çözemediği kırmızı mercimekleri yan masaya atmasıyla başlayan savaş diğer masanın karşılık vermesiyle bir anda kızıştı.. kısa sürede dumanlı kafaların savaşı unutup başka derin konulara dalmasıyla ben de rahatladım.. aksi takdirde mercimeklerin bitip de masalar arasında bardakların tabakların uçuşması hiç de olmayacak bir şey değildi hani.. şimdi ikinci zirve organizasyonumun hazırlıklarına başladım.. adı da "biracıda şarap içilir mi zirvesi" olacak sanırım.. bakalım.. belki bu sefer kazandığım tecrübe sayesinde daha eksiksiz bir zirve organize edip ilkindeki kadar rezil olmam.. veeeeee.. bu zirveye katılan, katılamayan herkese teşekkürler........... sürç-ü lisan ettiysem affola..

    özel istek üzerine edit: sevgili morsiyah bu entry'de kendisini anmadığım için çok içerlemiş.. kendisine hak verdim ve ilk düzenlediğim zirveye katılmadığı için kendisini buradan lanetle anıyorum.. ayrıca başka içerleyebilme ihtimali olan travis and tyler durden için de aynı hisleri taşıdığımı da belirtmek isterim..

    edit 2: ranini'den bahsetmemek de olmaz tabii.. zirvenin organizasyonu ve zirve esnasındaki katkılarından dolayı ranini ve orchant'a da sonsuz teşekkürler.. onlar olmasaydı naapardım bilemiyorum.. özellikle de zirvenin ortasında zirvenin yarısını toplayıp aşşaadaki kahvehaneye okey oynamaya gitmiş olmaları desteklerinin son raddesiydi.. zirveye renk kattı.. ben de okey oynamaya gelmek isterdim ama naapiyim organizatör olarak zirveye yönelik sorumluluk duygusu izin vermedi bu harekete katkıda bulunmama..... yok yok.. hakikatten desteklerinden ötürü çoookkk teşekkürler her iki dostuma da...
hesabın var mı? giriş yap