• yaklaşık altı aydır yaşamış olduğum dönüşümdür.halk arasında evlilik hazırlığı olarak bilinir.her şey bundan altı sene evvel üniversite sıralarında başladı.hayatımın baharındaydım,gençtim,güzeldim,yakışıklıydım.dördüncü rakı kadehini doldururken daha da güzelleşiyordum o zamanlar.siki taşşağına denk,keyf içinde geçen yatalak üniversite yaşamımın güzide bir anında latince "tanrıçaus çarpılus" olarak telaffuz edilen, halk arasında "karnından sıpa,sırtından sopa eksik edilmeyen" olarak bilinen bir ahu ile karşılaştım.fakülte kantininde dangalak sınıf arkadaşlarımla "kaputsuz etli puro"nun midede hazımsızlık yapacağı üzerinde sıkı bir tartışma yaşarken bir anda slow motion tekniğinde bir dünya güzeli geçti yanıbaşımdan.o ne güzellikti.o ne endamdı,o ne bakışlardı.ah ulan ah...

    ha ne diyordum lan ben? neyse efendim, çeşitli atraksiyonlar vasıtasıyla bu melaike hanım ile bakışma,tanışma,konuşma evrelerini süratle geçtikten sonra bir gece vakti yürekten kopan cep telefon aracılıklı "herkesin bir şarkısı var benim şarkım olur musun" menşeili çıkma teklifinin ardından 43 dakika sonra ancak gelen "kim?? ben mi??" kısa mesajının bedende yarattığı cinnet hissiyatı destekli duvara kafa geçirme seanslarından sonra flört etmeye başladık.günler,aylar,yıllar birbirini kovalamaya başladı.ulan bir baktık üniversite bitmiş.yıllar bizi olgunlaştırmış,sekiz senelik köpeğim reco hakkın rahmetine kavuşmuş,hayatta yenebilecek en değerli dost kazıkları yenmiş ve bağırsak yoluyla dışarı bırakılmış.

    artık bir şeyler yapmanın vakti geldi demeye başlamış içimdeki şerefsiz dürtükçü.halbuki ben daha gencim,güzelim ve hala dördüncü dublede sean penn karizmasını kendime yakıştırabiliyorum.ama bir eksiklik var bünyede.banyodan banyoya cıscıbıldak kalan vücudun en nadide yeri göbek,göt kısımları büyümeye başlamış.tıfıl ve şerefsiz yağ hücreleri vücudu ele geçirmeye başlamış.sabahları yataktan kalkıldığında beyaz yastık kılıfına dökülen saç telleriyle nakış dikilebilecek hale gelinmiş.aynaya bakıldığında artık robert de niro karizmasıyla "sağ eli silah yaparak nişan alma" hareketi yemiyor.şakakları terkeden saçlar tepeye doğru ilerlemeye başlamış.velhasıl kelam "yaşlanıyorum ulan ben" bunalım noktasına girdi girilecek.işte tam da bu anda sevdicek geliyor insanın aklına.hayalde sevdicek resminin yanında artık sadece ben yokum.arka fonda bacadan siyah dumanını usul usul bırakan bir pembe pancurlu ev var.yemyeşil bahçesinde gönlünce piçlik yapan tıfıl tıfıl şerefsiz yavrucaklar var.iki tokat atsam da kendime gelemiyorum artık.bir noktadan sonra bir erkek evladı o pozu dimağında oluşturduysa evlilik dönemecine girilmiş demektir.

    ondan sonra gelsin kız isteme seansları,nişan törenleri,halaylar,sait amcanın göbeğinde rakı bardağını oynatması,kız tarafından bir piç evladının nişan salonundaki kristal avizeyi kırmayı başarması,kabarık bir faturanın kol gibi göte girmesi...yine de zihinde pembe pancur var.mutluluk hayalleri var.bana tapan bir eş ve şerefsiz yavrucaklarım var...

    işte tam da bu noktada o pembe pancur pancarlaşmaya tadını kaçırmaya başlıyor:

    birinci evre

    -aşkııııım!
    -efendim yavrum hayatım güzelim
    -ben bugün çeyiz için düdüklü tencere aldım
    -iyi bok yedin..kaça yedin o boku?
    -ama kızmayacaksın
    -tamam tamam söyle
    -jumbodan aldım 500 milyoncuk
    -ne dedin ne dedin?
    -beş..yüzz..milyoncuk..baloncuk?
    -ulaaaan!
    -ama hani kızmayacaktın
    -ulan bana verseydin o parayı ben her yemek piştiğinde öterdim!
    -ay aşkım on taksit yaptılar ne var ki ödenir işte...
    -pancur?ehehe evet evet pancur hala pembe eheh

    velhasıl kelam kısıtlı bir maaşla evlenme zorluğu rocco siffredi estetiğinde insanın önüne çıkmaya başlar.ev kirası,su faturası,elektrik faturası,apartman aidatı,çöp vergisi,eve alınacak mobilyalar,emlakçı parası,düğün dernek, balayı...

    ikinci evre

    -aşkıııım!
    -aha da boku yedik..efendim yavrum hayatım güzelim?
    -bil bakalım ben bugün ne aldım?
    -bir gün de babaları alsan ne olur lan ha ne olur?
    -18 parça kahvaltı takımı aldım
    -oğhhh oğhhh..kaça girdi?
    -ne girdi?
    -kahvaltı takımı kaça maloldu?
    -600 milyoncuk
    -laaaaaan!
    -ama fildişinden yapılmış hayatım!
    -filini dişini sikerim lan! seramiğin götüne kıran mı girdi lan!
    -ay sakin ol hayatım..on iki takside böldüler
    -tabii amına koyim bölününce çözülüyo tabii
    -ahah bak boşuna sinirlendin
    -tabii tabii..pancur lan pancur..hem de pembe...eheh..yoksa pancar mı?hımmm...

    sorunlar bununla bitmez.nişanlılık evresinde yüce vatanım nişanlı erkeğe azap olacak bir sürü gün düzenlemiştir.şeker bayramı,kurban bayramı,kabotaj bayramı,bok bayramı,püsür bayramı...ve doğal olarak bayram gezmeleri ve takım elbise forması altında kayınpeder-kayınvalide ziyaretleri..

    üçüncü evre

    -ee damat nasıl gidiyo işler?
    -iyidir babacığım
    -evlilik ne zaman?
    -valla şu mobilya işini halledersek ehe..
    -niye? maddi sıkıntın mı var?
    -yok efendim eheh olur mu hiç(senin kızın bi yerinde durmuyo ki filiyle,dişiyle,düdüğüyle uğraşıyoruz)
    -e artık evlenin bir sene geçti nişanlanalı
    -tabii babacığım tabii ehehe(pancuru düşün..pancur..soktuğumun pancuru)

    dördüncü evre

    artık borç batağına batmış bedbaht damat adayı ümüğünün sıkıldığı son evrede bir umut kiralık ev peşinde koşmaktadır:

    -güzelmiş abi ev...ev sahibi ne istiyo?
    -750 depozito ayda 800 milyon altı ay peşin
    -....
    -....
    -....
    -noldu abi?
    -eheh biraz pahalı geldi(ulan senin altı ayını peşin siker götüne sokarım!bu ne laaaan!)
    -daha ucuza zor bulursun abi
    -bi düşünelim(amını düdüğünü...pembe?pancar?pancur?ühühühü)

    işte bu sebeptendir ki evlilik hayallerinize pembe pancurlarla,yemyeşil bahçelerle,birbirinden sevimli eşek sıpalarıyla başlamayın.üstünüze öyle bir güzel sıçıyorlar ki pembe pancur göte giriyor,girdikçe düdükten ses geliyor,fildişi dürtüklüyor,elinizde sap gibi pancuru veriyorlar al bunu ye açılırsın diyorlar.pancuruna soktuğumun hayatı...
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap