• dizideki murat karakteri * ile gökçeada'da kısa bir dönem aynı evi paylaşmıştım. sevgilisi gökçeada'da okuduğu için; haftasonları git-gel yapardı.

    sevgilisine evin anahtarını verdiği için; başka bir hatunla yakalanmıştı gerizekalı. kıçına tekmeyi yiyince bütün faturalar ve kira üzerime kaldı. adam resmen kendini oynamış. bundan 7 sene önce de beceriksizdi, dizide de beceriksiz.
    ayrıca bana hâla 110 tl borcu var..
  • bol bol umut sarıkaya karikatürü çıkar bu diziden.

    -"londra'da dans eğitimi aldım."
    -"toronto'da izlemiştim onları."
    -(arkada bir çemçük ağız belirir) "toronto'da izlemesen şaşardım can manay."

    (bkz: aşırı şekilin maceraları)
  • hiç izlemedim, reklamlarından yola çıkarak birkaç şey söylemek istiyorum. abi internete özel dizi yapıyorsunuz, konu yine aşk, zenginlik, kasıntılık.

    ya şu sanki hiç sıçmıyormuş gibi dolaşan karakterleri izlemekten bıkmadı mı insanlar? kesin bunların hepsi sırayla birbirlerini de sikecektir ileride. sigara, alkol ve donlu öpüşme sahneleri mi yani internetten dizi yayınlamanın olayı? lan birisi de içerisinde aşk geçmeyen bir dizi yapsın. bir zenginlik fakirlik olmasın.

    son dönemlerde, behzat ç. ve leyla ile mecnun hariç bütün dizilerdeki karakterler, fazla eğitimden, fazla çekicilikten, fazla zenginlikten ölme noktasına geliyorlar ama tek dertleri sikişmek. hayata bakış açıları lise 2'ye giden varoş bir ergenden farksız. böyle saçma sapan bir şey olabilir mi ya?

    sıradışı insanların başından geçen sıradanın sıradanı olayları konu edeceğinize bir kere de sıradan insanların başından geçen sıradışı olayları konu edinin, lütfen artık.
  • araca değil,

    pikapa değil,

    kamyonete değil,

    - al şu çantayı amorağa koy.

    (bkz: volkswagen amarok)

    vay davar vay.
  • 1. bölümde berrak tüzünataç ozan güven'le soru cevap yaparken şu repliği bekledim ozan güvenden.

    -dalyarak öyle soru mu sorulur.

    ayrıca güzel dizi yapmışlar tebrik ederim.

    edit: 3. bölümde samsung markasını bir gözümüze sokmadıkları kaldı.samsung virali gibi bölümdü.
  • şu mehmet günsür ne çekti ozan güvenden ya. muhteşem yüzyıl'da rüstem paşa oldu kuyusunu kazdı mustafanın, şimdi de sevgilisine göz koydu. bi rahat bırak artık be.
  • çokta fi²

    edit: çok fazla kişi kareyi nasıl yazdığımı sormuş. tek tek cevap veremedim kusura bakmazsınız umarım.

    klavyede sol alt tuşu + 253

    253 kısmını numpadden yazmanız gerekir.

    ayrıca;
    alt+ 251 = ¹
    alt + 253 = ²
    alt+ 252= ³
  • kitabı okumadım. sezon finalini de az önce izledim.

    --- spoiler ---
    dizi başladığından beri, içten içe avucunu yalamasını istediğim can manay karakterinin; sonunda duru'yu yaladığı bir final oldu.
    --- spoiler ---

    içten içe hep "benim sevgilim var amk abazası" diyen bir duru hayal ettim. öyle olsun istedim. çünkü bu olayın bir benzerini yaşamışlığım var.

    öğrencilik yıllarım. sahibinden kiralık ev arıyoruz, ama nafile. kiralık evler ya öğrenciye verilmiyor, ya da emlakçıdan.

    öğrencilere yaptığı kolaylıklarla tanınan bir emlakçıdan bahsediyor arkadaşlar. soluğu ofisinde alıyoruz.
    emlakçı şehir dışında olduğu için, yerine elemanı bakıyor.
    adı gizem. dünyalar güzeli bir hatun.

    kendisinin de oturduğu apartmanın en üst katında boş bir daire olduğundan ve düşünürsek seve seve kolaylık yapabileceklerinden bahsediyor.
    hep beraber bahsettiği daireyi görmeye gidiyoruz.

    "sen buna kiralık daire demişsin ama, bu bildiğin uçan daire."

    deniz manzaralı, geniş teraslı, bütün eşyaları henüz alınmış, eşyalı kiralık lüx daire.
    kirası 900 tl. o yıl öğrenim kredisi aylık 240 lira yatıyordu, gerisini siz hesaplayın.
    öğrencilik şartlarında o evi tutmamız mümkün değil.

    ben o dönem yerel bir radyoda program sunuyorum. öğleden sonra başlayan ve akşama kadar süren bir program. şehirdeki aktivitelerden falan bahsediyor, hediyeler dağıtıyoruz. fırsatlar şehri adında sıkıcı ve reklam kokan bir program.
    ama inkar edemem, iyi para kazanıyorum.
    ben kazanıyorum kazanmasına da; arkadaşlarımın durumu pek parlak değil. bu evi tutarsak; kirayı ödemeleri imkansız.

    - ev bu. öğrenci için ne kadar uygun olur bilmiyorum ama; daha güzelini bulamazsınız bunu iyi biliyorum. alt katta da ben oturuyorum.
    + tamam tutuyoruz.

    kız öyle güzel ki; radyodan aldığım bütün parayı evin kirasına gömmeye razıyım.

    - lan oğlum mal mısın? kişi başı 300 tl kira yapar. ne tutması, ne kiralaması.
    + aynen lan. ben maksimum 150 lira verebilirim.
    "tamam oğlum ya, sikicem para muhabbetinizi. üstünü ben karşılarım, ev çok güzel."

    şaka değil, evi cidden tutuyoruz. harunla orhanın payına düşen toplam kira 300.
    geri kalan 600 lirayı kendi cebimden karşılıyorum.

    tek hayalim var, alt kattaki gizemle yakınlaşabilmek. tamam belki can manay gibi evini dikizlemiyorum ama; sebepli sebepsiz zilini çalıyor, tuz istiyor, sürekli bir şeyler soruyorum. kendimi eve davet ettirmek tek amacım. ama bir türlü pas vermiyor.

    + internet şifreni alabilir miyim gizem? radyoya bir mail göndermem gerek. çok önemli.
    - ne radyosu ya?
    + aaa ben sana söylemedim mi? ben radyoda program sunuyorum.
    - sen ciddi misin?
    + aynen. truva fm. haftaiçi hergün öğlen 2'de başlıyor.
    - ne programı bu?
    + şiir ve sanat üzerine bir sohbet programı. * konuklarım falan oluyor, istersen dinle yarın.
    + dinliycem mutlaka.

    kafama sıçayım. senin neyine şiir ve sanat üzerine radyo programı. kaybedenler kulübü müsün sen? altı üstü kardeşler kundura'nın bir alana bir bedava kampanyasını tanıtıp; ilk arayan dinleyene çakma converse hediye edeceksin. şiir ve sanatmış. mal!

    ertesi gün radyoya gidip; reklam metinlerini ve yayın akışını alıyorum. iki kadın giyim mağazası, bir de mobilyacı reklam vermiş. bir tane de kitabevi açılmış. 10 kişiye kitap hediye edip, reklam yapacaklar.

    heyecanlı bir şekilde yayına başlıyorum.

    kitap evinden konuya girip, şiirden çıkıyorum. cemal süreya'dan bir şiir okuyup, bir şarkı molası veriyorum.
    kadın giyim mağazasından konuya girip, kadınlardan ve aşktan bahsediyorum.
    sesime de böyle boğuk boğuk, bohem bir hava katmaya çalışıyorum ki daha çekici olsun.
    programın ismini diyaframdan reklamlar olarak değiştirsek; yemin ederim sırıtmaz.
    saçmalıyorum, saçmalıyorum, saçmalıyorum..

    - merhaba. yaa kusura bakma bu saatte rahatsız ettim ama; sıcak şarap yapıyordum. bizde karanfil kalmamış, sende varsa biraz alabilir miyim?
    + wooouuuwww. sıcak şarap mı?
    - aynen. bu arada dinledin mi bugün programı?
    + dinleyemedim canım yaa. erkek arkadaşım geldi bugün, film falan izledik. fırsatım olmadı.

    beynimden vurulmuşa dönüyor, karanfili alıp eve gidiyorum.
    yarım saat geçmeden kapı çalıyor ve o geliyor.
    elinde 2 tane şarap kadehi, yüzünde mahçup bi gülümseme, tüm güzelliğiyle karşımda.
    tıpkı bu bölümde can'ın kapısını çalan duru gibi. istekli, kararlı ve çok güzel.

    - yaa sen öyle sıcak şarap falan deyince canımız çekti. erkek arkadaşımla biz de içmek istiyoruz. fazla yaptıysan 2 kadeh alabilir miyim?
    + yapmadım yaaa ben sıcak şarap. vazgeçtim, içesim yok pek.

    hayallerim yıkılıyor, kahroluyorum. bu da yetmezmiş gibi; yayın akışının dışına çıktığım için ertesi gün işimden oluyorum.
    hayatım sikiliyor.

    neden ulan neden?
    karizmatik ses tonuysa; aynısını ben de yapıyorum.
    program sunuculuğuysa, bende de var.
    ulan telefonum bile samsung be vicdansız.

    ne eksiğim var benim manaydan. su mu? su içmiyorum diye mi söyle.

    su demişken sayın dinleyenler. ilk arayan 3 şanslı dinleyicimize; kalabak su'dan 19 litre damacana hediye.

    hayır hayır delirmedim, gözüme şanslı psikolog kaçtı.
  • 12 bölümle sezonu bitiren, bolca reklam senaryolu internet dizisidir.
    isimlere takıldım ben, şöyle ki:

    sadakat göstermeyen bir sadık.
    saf ve temiz olmayan bir duru.
    derinliği olmayan sığ bir deniz.
    öğrenci bir bilge.

    aylar sonra gelen edit :
    can alan can.
    teşekkürler.
    @symphisis pubis ( kendisi henüz çaylak ama önerisi ile suser.)
  • hani can manay premium dan başka su içmezdi. gurmelik küvete kadarmış.
hesabın var mı? giriş yap