• filmin hemen başında, çocukların kaybolduğu sahnede, çocukları aramak için evden koşarak çıkan hugh jackman, bahçede karşılaştığı yan komuşuya "çocukları gördün mü?" diye sorar, komşu da "görmedim" diye cevap verir.

    o komşuyu filmin neredeyse sonuna kadar çocukları kaçıran kişi zanneden, ve mevzuyu şıp diye çözdüğünü sanan, mevzu ne zaman ve nasıl o elemana bağlanacak diye iki saat bekleyen mal da benim.
  • yazilanlari okudum, size laflar hazirladim.

    oncelikle puanim 9/10. filmi izlemediyseniz burada birakin, spoiler falan.

    # "senaryoda gedikler var, arasindan fistik atiyorum"

    insan gercekten hayret ediyor. 4 entrinin 3'u "senaryo'da sikinti var" diye basliyor, illa ki de "yukarida anlatildigi gibi" diye not dusuyor. lan yukari bakiyorum yarrak kurrek yorumlar.

    simdi damardan girmeden once su notu da ben dusmek istiyorum: arkadaslar, anlamamak ayip degil, ama okuz gibi, buzagi gibi "bence coh bohtan bi senaryo" yazmak olmuyor, olmamali. ulan dana, sara sara film izliyorsun, filmi durdurmadan isemeye sicmaya gidiyorsun, sonra ayrintilari kacirip filme bok atiyorsun. isin en komigi, biz buralarda ve baska ortamlarda yillardir yarrrak gibi gozumuze sokulan flash-back'leri, hatirlatmalari elestirirken "salak amarigan seyircisi yuzunden biz magdur oluyoruz" geyikleriyle kendimizi avuturuken, bunlari yapmaktan cekinmis bir film sozde senaryo gedikleri elestirisiyle yerden yere vuruluyor. bu vesileyle, basta jerry bruckheimer, george lucas ve steve spielberg olmaz uzere butun holivut yapimcilari ve yonetmenlerinden ozur diliyorum. filmlerinizi izleyen kitle gerizekaliymis, siz hakliymissiniz.

    simdi ufak ufak senaryo'daki sozde eksikliklere giricem, iyi okuyun buralari:

    # "la bu dedektif hani super zekaydi, her olayi cozuyordu, ne oldu buna bir anda mal oldu"

    cidden en cok sasirdigim hususlardan bir bu. lan evladim, adam daha once onune gelen her olayi cozmus, bize gelen bilgi bu. oncelikle bu herif kac yasinda ki kac olay cozmus olabilir. 10 bilemedin 20. yani ayni rolde morgan freeman oynasa cok etkili bir referans olabilirdi bu ama 30-35 yasindaki bi herifin onune gelmis her olayi cozmus olmasi adamin einstein oldugunu gostermez, gerizekali olmadigini gosterir.

    "ama adam gerizekali yeaaa" diyeceksin, kuvete sokup kaynar su doktureceksin kafana. gotunu kasimaktan dikkat edebildin mi bilmiyorum, eleman tek basina dedektiflik yapiyor. virginia'da 68 yildir cumhuriyet bassavciligi yaptigim icin bildigim bir sey var arkadaslar, dedektiflerin partneri olur, partnersiz dedektifte bir durum vardir. bir suru sey olabilir tabii, ama bir aciklamasi abimizin bagli oldugu polis departmaninin gorece fakir olmasi. yine eminim super dikkat etmissindir, zavalliii magduur alex'in takip edilmesi talebine yuzbasi "he canim he he" demis ve fakat sonradan "ona harcayacak param yok olm kafan mi iyi" diyerek basindan savmistir. yani senin anlayacagin bir imkansizliklar durumu soz konusu. bunlari niye anlatiyorum, sundan: onu niye oyle yapmadi, bunu niye boyle yapmadi diye sordugunuz tum sorularin cevabi bu gercekci polis tasvirinden ileri geliyor. kadin "odama kizim girdi aha da camdan atladi aha burdan" dediginde bir fili 2 ay depresyona sokacak ilac karisiminin komodininin uzerinde durdugunu gorup "evet tabi olabilir yaziyim ben bunu (hey allam ya)" diyor. "ama bu durumu arastiramaz miydi?", arastirabilirdi tabii, ama herifin isi basindan askin, tek basina olayi cozmeye calisiyor ve neyi arastirip neyi arastirmayacagini cok dikkatli secmesi lazim cunku zamani kisitli.

    simdi bu dedektif kardesimizin onune gelen diger butun dosyalari nasil cozdugunu acikliyorum. dinleyin picler. bir ailenin kucuk oglu/kizi kacirilmissa, yuz olayin doksaninda aile icinde birilerinin bu iste bir parmagi vardir (kesin bilgi yayalim). yine eminim dikkat etmissindir, dedektif kardesimiz zamaninin yarisini aileden suphelenerek geciriyor, neden, cunku buyuk ihtimal "bu isin icinden bunlar cikacak yine" diye dusunuyor. hatta soyle diyeyim, bu olasiligi yonetmen sizin beyninize ince ince yedirdigi icin sonlara dogru joy kardesimiz "sen de ordaydin, agzimiza bant takti (cumle biraz dusuk, kasitli tabii ki)" dediginde bir gerilme "yok artik ya" hali geldi bircok kisiye. burada bu sahneye anlamayanlara alt baslik aciyorum:

    ..........# "joy niye hugh jackman'i agzini bantlamakta sucladi"

    abicim ne diyeyim bilmiyorum. dakika basina 18 dikkatsizlik yapiyorsunuz, senaryoyu yazan adam su an brooklyn koprusunden kendini atiyor biliyor musun? bebe uyandiginda bol flulu, bol blurlu bir flash-back yasiyor. buraya bir alt baslik daha yapiyorum:

    ....................# "lsd nedir, bira gibi bir sey mi?"
    .................... degil. kafa yapiyor. halusinojen. ruyalar ruyalar. aha yilan geldi la kac...

    ..........geri donelim. bebe kafa iyiyken hugh jackman'in sesini duyuyor, cunku kendisi o ara eve gelmis bol gondermeli bir konusma yapiyor yasli kariyla (bu diyalogu yeniden izlemenizi oneririm, ben de bi ara filmi tekrar izlersem pur dikkat dinleyecegim), joy da bunu o dumanli kafasiyle duyuyor. olay bu.

    evet, geri donelim, dedektif gerizekali mi? aile disinda olaya karisabilecek kisiler kim olabilir, gavurlarin sex-offender dedikleri, tacizci tecavuzcu bir suru pislik insan var. bunlar halk icinde yasabiliyorlar cezalarini cektikten sonra, fakat polis bunlari yine de kayit altinda tutuyor. bizim dedektif, yine tek basina, bunlari bir ziyaret ediyor. buraya yine bi alt baslik aciyorum:

    ..........# "pederin evinden cikan adam ve butun peder hikayesi cok gereksizdi yeaaa"
    .......... degildi. neden? su yuzden, yine cogunlukla kacirilmis, bizim detektif pederin kafasina kafasina vururken yetimhane (ya da oyle bir sey) yetistigini, pederin kafasini betona yapistirmaktan zevk duyacagini soyluyor, bu da dedektif kardesimizin gecmisine dair duydugumuz nadir detaylardan biri olarak kayda geciyor. bunun disinda, bunu aciklamak zorunda oldugum icin gercekten insanlik adina utaniyorum, fakat orada olu cikan adam bizim manyak karinin evden kacan kocasi. cok dikkatlisin ya hatirlarsin manyak kari "5 sene falan olduydu bizim herifle tartistik giddi biddaha gelmedi" demisti. iste herifcioglu demis ki "yeter lan cocuk kacirip oldurmek istemiyorum artik" diye evden cikmis, pedere gitmis itiraf etmis. bir alt baslik daha geliyor:

    ....................# "peder niye polise gitmedi?"
    .................... abicim, herif belli ki cocuk tacizcisi, tecavuzcusu. bu adamin cezasini kendi kesmek istemis belli ki, icindeki sucluluk duygusu ile. e dogru bir sey yaptigini bilmesinin otesinde dedigim gibi herif cocuk tacizcisi yaftasini yemis biri, polisle ugrasmak istememesi cok normal.

    cok sikildim valla yaza yaza. kisaca soyle diyeyim: dedektif ne gerizekali ne de einstein. ortanin ustu biri buyuk ihtimal, onune gelen dosyalari da sansi ve kitabi takip ederek cozmus. gelecegi parlak, rahat birakin lan adami.

    # "her yere labirent cizen eleman cok geresizdi snne be slak"

    ulan en cok sinirimi bozan sey bu. arkadas, bu labirent olayi ilgimi cekti, bu konu uzerine kafa patlatmis birileri var midir acaba diye actim burayi, seviye 8 yas resmen, oraya gelinememis. simdi benim anladigim su: bu ugursuz teyze ile kocasi cocuklarini kansere kaybettikten sonra muhtesem bir u donusu cekip dincilikten agresif satanistlige gecis yapmislar. allah bizim canimizi yakti, biz de insanlarin inanclarini sikecegiz diyerek milletini colugunu cocugunu kacirmaya baslamislar. bu sirada her ne hikmetse labirent olayina kafayi takmislar (buyuk ihtimalle su "invisible man" kitabini bunlar da okumus). piclik olsun, pustluk olsun diye cocuklara lsd/ketamin icirip "bu maze'i (bulmaca-labirentli) cozersen serbestsin" diyorlar, ama cozum cok maalesef. maksat piclik olsun anladin mi? yasasin kotuluk! hesabi. iste bu eleman da bi sekilde kacmis bunlardan. ama lsd/ketamin beynini bozmus cocugun. saga sola labirent ciziyo bebe.

    neyse ne diyorduk, labirent isinde bi is var, anlayan yazsin lan buraya iste.

    ciddi bir elestiri icin sonradan geri donebilirim.
  • --- spoiler ---

    jake gylenhaal un gerek boynuna kadar ilikleyerek giydiği kravatsız gömleği gerekse de pensilvanya bölgesinde çalışmasıyla hizmet hareketine selam çaktığı filmdir. abi adam bide polis yahu. ne abi mi?

    --- spoiler ---
  • çocuğu olanlar seyretmesin. katharsis ski nedeni ile feci bir yürek çarpıntısıyla, diken üstünde izliyorsunuz filmi. finaline rağmen çarpıntı geçmiyor. bu arada sanırım büyük çoğunluk atlamış ve bunun sonucunda senaryoda kopukluk olduğunu, çoğu noktanın havada kaldığını söylemiş. lakin ki öyle değildir:

    --- spoiler ---

    -pederin evindeki ceset ne alaka?
    -pederin evinden çıkan ceset, psiko teyzenin kocası. dedektif finalde adamın kolyeli resmini görünce, cesetteki kolyeden anladı olayı eline silah aldı, psiko teyzeyi yakaladı. psiko teyze ve pederin anlattıkları ile adamın hikayesi netleşiyor.

    -yılanlar ne iş?
    -kopya kaçırmalar yapan adam, psiko teyze ve kocasının kurbanlarından. diğer çocuklar gibi labirent bulmacası ve (kadının bahsettiği gibi) adamın yılan takıntısı ile kafayı yemiş.

    -labirent peki?
    -üstte de dediğimiz gibi, labirent çocuklara dayatılan bulmaca. fiziki bir yer temsil etmiyor. olayın aydınlanmasına direkt katkısı olmuyor. sadece finalde dedektifin aymasına ve dikkatini toplamasına faydası oluyor.

    -siyahi kız “sen ordaydın, bizi bantladın” falan diyor, ne alaka?
    -“sen oradaydın” diyor ama “ağzımızı sen bantladın” demiyor. (ıt put tape on our mouths) keller’in sesini duymuşlar yani. bir de flashback sahnesinde seyirciyi yanlış yönlendirmek için keller’in paltosuna benzeyen bir palto giymiş psiko teyzeyi diğer kızı tutarken göstermişler. o kadar üç kağıt olsun artık. bak bu sayede bir yarım saat daha gerile gerile izledin filmi.

    -sonu muğlak, ne oldu?
    -kızın düdüğü bir çok sahnede geçti. dedektif düdüğün hala kayıp olduğunu biliyor. finalde de düdük sesi duyuyor. ikinci bir aydınlanma ile keller’i kurtarıyor tabi.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    film boyunca duvarlarda gördüğümüz geyik resimleri sürekli ilk sahneyi bize hatırlatmaya çalışıyor.

    ormanda tamamen savunmasız, hatta birazdan onu öldürecek katillerinin gözlerine bakacak kadar kötülükten bihaber geyik vurulduğunda, daha sonra kamyonetin arkasında cansız bedenini gördüğümüzde, ve 'şükran' yemeği için ciğeri doğranırken (ve geyikler için üzülmeye ne gerek var, mcdonalds'da burger yerken üzülüyor musun repliğini duyduğunuzda) eğer üzülmediyseniz, işte tam da bu yüzden tüm film boyunca ne hissedeceğinizden emin olamadınız.

    ama insanın mecbur değilken can almasını meşru gördüğümüzde, filmin tüm karakterleri yerli yerine oturuyor.

    --- spoiler ---
  • bir kız babası olarak kesinlikle ağzıma sıçan bir film oldu kendisi.

    --- spoiler ---

    bir hastane yolu o kadar uzun olmamalı.

    --- spoiler ---
  • sıkıntılı senaryosuna rağmen oyunculuklarla ayakta kalmaya çalışan bir film.

    --- spoiler ---

    filmin senaryosundaki açıklıklar daha önceki entrylerde dile getirilmiş. çözemediği dava olmayan dedektifin zorla kahraman edilmeye çalışılması eminim bir çok kişiyi rahatsız etmiştir.
    film karlı bir ormanda çok yakın mesafeden bir geyiğe nişan almış keller ve oğlunun arkadan görüntüsüyle başlıyor. keller burada avına giden yolda tanrısına dua ediyor. işleyeceği günahlar için af diliyor. ilerleyen sahnelerde keller bu sefer av olmuş ancak tekrar avcı konumuna geçmek için alexi kaçırıyor ve onu kilitli tuttuğu yerde birkaç kez daha dua ettiğine şahit oluyoruz. pasif beklemektense suçluluğundan şüphe duymasına rağmen 10 yaşında bir çocuğun zekasına sahip alexi kaçırması kellerin edilgenlikten çok etken olmaya çalışmaya çabaladığını gösteriyor. felaket durumlarında kullanmak üzere bodrum katında kurduğu sistem aslında hayal ettiği distopik gelecekteki lider ve ailesini kurtarıcı hayallerinin bir uzantısı. sistemin işleyişine göre düzenini kuran keller hiç hesap etmediği psikopatolojik davranışlı insanlar tarafından zor durumda bırakılıyor. ancak bu durumda bile şüphe toplayan ilk kişiyi fiziksel şiddetle ele geçirip psikolojik üstünlüğü elinde tutmaya çalışıyor. kimin av olduğunu sorguladığımız dönemde kelleri ormandan geyiği vururken giydiği turuncu kıyafetlerle kızını umutsuzca ararken görüyoruz.
    eve dönüş yolunda kamyonetin kasasındaki ölmüş geyik kellerin bitmiş empati yetisini simgeliyor. babası intihar etmiş bir gardiyan olan keller, oğluna babasından öğrendiği en önemli şeyin; dünyayı zor durumda bırakacak sel ve deprem gibi durumlarda ölümle yaşam arasında kalan tek şeyin insanın kendisi olacağını söylüyor. intihar ederek kendisini yalnız bıraktığını düşündüğü babasını ise, miras kalan evi harap bir halde bırakarak cezalandırmaya çalışıyor. dualarında bile kendisine zarar verenleri bağışladığın gibi bizi de yapacağımız kötülükler için bağışla diyor. kızına aldığı hediye bile tehlike anında kullanması gereken bir düdük. kızının bulma çabasıyla evden gizlice çıkıp aramaya gittiği bu düdük kaçırılmasına sebep oluyor. finalde ise rüzgarın uğultusu içinden cılızca öten aynı düdük kellerin hayatını kurtarıyor. düdüğün belli belirsiz duyulması aslında kellerin ölümle yaşam arasında kendisinin olamayışı ve bir başkasına muhtaç kalması durumunda duyduğu onur kırıklığından kaynaklanıyor sanki.
    en sevdiği şarkı ulusal marş olan keller militarist duygularla kendisini bekleyen fırtınalı geleceğe tamamen hazırlanmışken ilk kez gerilimli bir sahneyle kızları kaçıran kişinin ağaçların arasından evin kırımızı renkli kapısını izlediğini görüyoruz. kendisi av olduğundan habersiz keller rahat koltuğunda güvende otururken duyduğumuz ses franklinin amatörce çalmaya çalıştığı ulusal marş oluyor. bu müzik kellerin minimalize iç dünyasında oluşturduğu güven ve kesinlik duygusu gibi titrek ve amaçsızca avcının kulaklarına ulaşıyor.
    bu sahneden sonra film sembolize formundan çıkıp daha çok sürükleyici olma kaygısına düşüp dramatize bir hal alıyor. izleyici aldatmak için yerleştirilmiş bazı sahneler tekrar tekrar gösterildikten sonra edebi değerini kaybeden film tesadüf dolu kurgu saçmalıklarıyla gittiği yoldan saparak bambaşka bir hal alıyor. birkaç yönetmen tarafından ayrı ayrı çekilmiş ve montajlanmış toplama bir eser gibi tahmin edilmiş sona doğru ilerliyor.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    keller, aşırı dindar ve duşta bile ulusal marş söyleyen biri. babası intihar etmiş bir gardiyan. muhtemelen zor bir çocukluk geçirmiş. intihar eden bir babanın oğlu olmak üstesinden kolay gelinebilecek bir şey değil. babası ona hayattaki en önemli şeyin "hazırlıklı olmak" olduğunu öğretmiş, o da bodrumunu doğal afetlere karşı hazırlıklı olmak için malzemelerle doldurmuş. ama kimse küçük kızının kaybolmasına hazırlıklı olamaz. olağanüstü durumlarda insanların birbirine sırt çevireceğini, ölümle arasındaki tek şeyin kendi olacağını söylüyor bu yüzden kızı kaybolduğunda durumu kendi başına çözmeye kalkıyor. oğlu geyiklerin nüfusunu azaltmak gerektiğini böylece aslında onlara iyilik yaptıklarını söylüyor. keller'ın kendi yavrusu kaybolunca durum pek öyle olmuyor.

    keller'ın durumu ele alma biçimi görünen tek şüpheli alex'e işkence etmek. franklin buna karşı çıkıyor ama eşi devam etmek için ikna onu ediyor, işin ucunda kendi kızları da var. aslında burada yönetmen alex'in kaçma girişimini bize karşı kullanıyor. alex'in suçlu olduğunu düşünmemizi istiyor. yine aynı şekilde bob taylor karakteri biraz kafa karıştırmak için işin içine giriyor. holly ve kocasının kurbanlarından biri ve soru işaretlerinin artmasına sebep oluyor. ama onun sayesinde keller'ın inancını hiç kaybetmeyecek biri olduğunu anlıyoruz. birch ailesi resimleri gördüklerinde ölümü kabulleniyorlar ama keller için pes etmek yok. alex'in yanına gidip dua ediyor. sonra da holly'nin yanına gidiyor. holly bir zamanlar çok dindar olduklarından ama oğullarını kanserden kaybettiklerinden sonra işlerin değiştiğini söylüyor. peder holly'nin kocası tanrı'yla savaşan biri olarak tanımlıyor. burada keller'ın alex'i kaçırmadan önce arabasının radyosundan dinlediği "geçmişte yaşadıklarımız, başımıza bir kötülük geldiğinde neden sabırlı olmamız daha sonra yaşadıklarımız da neden tövbekâr olmamız gerektiğini bize gösterir. bu dünyada kötülüklerle ve kederle iç içe olduğumuzu ona hatırlatıyor. insanın başına gelen kötü şeyler insan olduğu için değil sınırı aşacak kadar günahkâr olduğu için gelir. insan günahkâr doğmuştur ve bu yüzden de dünyaya sıkıntı çekmek için gelir." kısmı hatırlamak önemli. filmin sonunda keller'ın duaları kabul görüyor. kızı kurtuluyor, babasının dediği gibi her duruma hazırlıklı olmak için kızına aldığı düdük sayesinde (muhtemelen) kendi de kurtuluyor. holly ve kocasının insanların inancını kırmak için çocuklarını kaçırmaları inancını her durumda inancını korumayı başaran keller için geçerli olmuyor. gerçi holly'nin dediği gibi keller bu yolda kendini kaybedip şeytana dönüşüyor, suçlu olup olmadığını bilmediği birine ölümüne işkence yapıyor ama olsun. sonuçta mcdonalds'a gittiğinde inekler için üzülüyor musun?
    --- spoiler ---
  • sinema eğitimi almadığım için maalesef bilemiyorum, filmlerin renkleri türlerine göre mi seçiliyor yoksa bu benim izlediğim filmlerin rengine takmam şahsi obsesyonum mu ama 'sıradan gibi gözüken bi mahallede, alayının psikopat olması' durumuna tam da uygun olarak kahverengi olmuş bi film..
    geriliminin altında bi dram barındırıyo aslında.. biz türk halkı olarak, televizyonu açtığımız anda sapıklık, öldürme, vahşet, haksızlık, ahlaksızlık gibi kavramları izliyoruz.. en sevilen dizimiz yengeli baldızlı, en reytingli dizimiz tarihin en büyük entrikacısının hayatı, en komik dizimiz bile aile babasının 'sert' olması üzerine kurulu ve temelde komik değil trajik olan bi dizi..

    kısacası 2 çocuğun kaçırılması ve bulunmaması değil bana sorarsanız filmi bu kadar gerilim yapan.. dibizimde yaşayan insanların, rahiplerin, sıradan kendi halindeki adamların içlerindeki çürümüşlük ve bunu asla göremeden bilemeden yaşayıp gitmemiz..

    hugh jackman denen şaheser ve haneke kokulu bi çaresizlik birleşince, ortaya müthiş bi film çıkmış.. aksiyon sıfırın üstünde 3, dram görmeyi bilene 5 üstünden 10..

    hepimiz günümüzün minimum 2 saatini trafikte, yolda orda burda, merdiven çıkarak, insan keserek, feyste millet gözetleyerek geçiriyoruz.. en dolu olanımız bile, işinin ortasında gözünü boş işlere dikiyo.. o yüzden bi filmin arkasından 'zaman kaybı' demeyi ve diyenleri çok net gerizekalı buluyorum.

    hayatında gitmediğin yerleri, hayatında tanımadığın adamları tanıştırıyo sana sinema.. bu şansı veriyo.. kimini seviyosun kimini sevmiyosun.. ama hepsi yenilik.. hele evde pcnin başında şizofrenleşme yolunda emin adımlarla giden türk halkı ve özendiği abd halkı için bulunmaz nimet.. üstüne populer adamları da izleme keyfi..

    neden bu film kötülenir çözemedim.. filmlerden yaşam sevinci, hayatın sırrını bekleyenleri psikiyatriye davet ediyor bu filmin bütün sinemaseverlerce ve ebeveynlerce izlenilmesini diliyorum..

    çocuğum olursa da, bensiz bi yere gönderirsem beni eşşekler siksin.
  • gayet güzel bir polisiye gerilim filmi. son dönemde alanının en iyilerinden biri hatta.

    --- spoiler ---

    filmdeki labirent bağlantısı açıkça verilmiş. neden görülemiyor anlamıyorum.

    kadın tutsak tuttuğu çocuklara labirent dergisi alıp "hepsini çözeni bırakacağım" yazmış üstüne...

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap