• son filmi the grand budapest hotel'in baş karakteri m. gustave için, bir sahnede, şöyle denir;

    - onun yaşadığı dünya, o doğmadan çok zaman önce yok olmuştu. ama o, bu illüzyonu fevkalade bir nezaketle devam ettirdi.

    sanki wes anderson kendi filminde, kendini anlattı bana bu cümleyle. evet, onun içinde yaşadığı gibi bir dünya da yok. ama o, her defasında mükemmel bir şekilde bize bu dünyayı anlatmaya devam ediyor.
  • dünya insanlarını kategorize etmemizi sağlayan yönetmen.
    the darjeeling limitedi yeni izlemiş birisi olarak, dünyadaki insanların üçe ayrıldığından adım kadar eminim.
    1) wes'i hiç bilmeyenler, alakası olmayanlar, o kim ya diyenler. (ileride herhangi bir filmini hata kaza izleyip ikinci gruba dahil olma oranları %95 civarındadır.)
    2) wes'i bilenler, bir ya da birkaç filmini izleyip sevmeyenler, tuhaf, garip, sıkıcı, anlaşılmaz, gereksiz vb. bulanlar
    3) bu gruba ise sadece wes'i sevenler demek istemiyorum, daha çok wes'in mizahını babasının evine gelmiş kadar büyük bir rahatlıkla özümseyen, anlayan, hayran olan, onunla birlikte eğlenen, wes anderson filmlerinde yalnızlık hislerinin az buçuk silkelendiğini hissedenler. (bu güruh woody allen, coen brothers ve larry david mizahini da seven, 2001 space oddysey'in gelmiş geçmiş en iyi film olabileceğinden şüphelenen, richard linklater'a saygı duyan ve muhakkak avrupa sinemasında birtakım isimlere kendini yakın hisseden bir güruhtur. dünyanın değişik coğrafyalarında yaptığım sondaj çalışmalarıyla da doğruladığım üzere sayıları oldukça azdır. 1. ve 2. gruba kıyasla bildiğin kuş kadar bir insan topluluğundan bahsediyoruz sizin anlayacağınız.)

    işte benim şu fani dünyada bir türlü çözüme kavuşturamadığım, seneler içinde hayatımın en büyük sorunu halini almış olan şey de, bu kuş kadar az olan üçüncü grupta o malum "felç edici türk solu tandansı"nın görülmesidir. bir türlü bir araya gelememe, gelse de eline yüzüne bulaştırma hastalığı yani.

    bu grup, kuşluğundan habersiz ya da kuşluğunu yadsır bir havayla, sanki dünya üzerinde anlaşabileceği binlerce insan varmış gibi, bir türlü yan yana gelememekte, gelse de birbirini mutlu edememekte, etse de değerini bilememekte, değerini bilse de devamını getirememektedir. hayatta kardeşlik, dostluk, sevgi, barış çığlıklarını en çok atanların, bir türlü ortak bir düzlemde birbirlerini mutlu etmeyi başaramaması çok acıklı değil mi sizce de? valla sizi bilemiycem, ama bu durum, benim yüreğimde bir yare, kafamda bir ağrı, kanımda bir prozactır.

    neyse işte, böyleyken böyle.
    haa bu arada, ay lav yu wes, sözüm sana değil, alınmayasın.
  • bugun dolmusta giderken hakkında yeni yeni dusuncelere sahip oldugum yonetmen.. dusunuyordum ki bu adam filmlerinde hep belli tur filmlerin parodisini yapiyor.. bottle rocket, gangster filmlerinin; rushmore kolej filmlerinin; the royal tenenbaums aile filmlerinin; the life aquatic with steve zissou belgesellerin; the darjeeling limited de yol filmlerinin birer parodisi.. tam bir parodiye uygun olarak, turun onemli ve klise karakterlerini aliyor ve onlari olabildigince yamultup nevisahsina munhasir bir hale yola koyuyor bu adam. bugun dolmuste bunu dusundum ben.
  • izlediginiz bir filmin aninda onun yapimi oldugunu anlayabileceginiz nadir yonetmenlerden. sinemayi bir tiyatro sahnesi gibi isleyerek karsiniza cikartan, olaylara, insanlara, mizansenlere ve filmin dogasina onem veren ozgun yapimci.
  • instagram filtresi gibi yönetmen.
  • beynimin en güzel kıvrımı.

    iddia ediyorum, her gün bir yeni wes anderson filmi görmek isteyen 1.000.000 kişi bulabilirim.

    ooooooo şanzelizeeee.

    anjelica huston'dan bir adile naşit, bill murray'den bir münir özkul, diğerlerinden de afacan kardeşler elektriği şoklayarak adeta bıkmadan milyor kez izleyeceğim filmler yaratan insan. yürü be!
  • kederi ve vazgecmeyi, dramatiklestirmeden, abartmadan ve gayet siradan bir duygu olarak anlatmayi cok iyi beceren yonetmen.

    bu adamin filmlerinde insanlar derin dusuncelerle ve gozyaslariyla gecirilen saatler sonucunda intihar etmeye karar vermezler. aynaya bakar, yarin intihar edecegim der ve bileklerini keser ya da motosikletiyle giderken bir anda olmeye karar verir ve bilincli olarak bir yerlere carpar. olmediklerini gorunce depresyona girmez, yuzleri gozleri dagilmis bir sekilde hicbir sey olmamis gibi yasamaya devam ederler.

    ve depresyonsuz bir kederin aslinda ne kadar komik, ne kadar eglenceli, zaman zaman olumle icice olmasina ragmen ne kadar hayat ve umut dolu olabilecegini bize gosterir. sonucta keder de diger duygular gibi bir duygudur ve insanlari mutlaka surum surum surundurmesine gerek yoktur.

    bana gore en iyi isi ise the darjeeling limited filmidir.
  • garip, farkli, ilginc ve tabikide gorkemli filmlerin yonetmeni. sanirim bir wes anderson filminden keyif alabilmenin en onemli sarti onun kendine ozgu stili ile daha onceden tanisik olmak , daha da otesi bu stili benimseyebilmis olmak. cunku wes anderson buyuk kitleleri mutlu etmek, box office rekorlari kirmak icin filmler yapmiyor. onun filmleri sessiz karakterlerin, huzunlu renklerin, renkli kisiliklerin ve yanliz topluluklarin filmleri. cok kaliteli filmler yapip, inanilmaz senaryolar yazdigi icin degil yanlizligi bu kadar renkli bir sekilde seyirye suna bildigi icin unutulmayacak bir sanatci.
  • kendisi stefan zweig'dan esinlenip, the grand budapest hotel gibi harika ve eğlenceli bir film çekmiş. ben, zweig'ın hayatından ancak bir dram çıkarabilirdim. işte aramızdaki fark.
  • filmlerindeki simetri anlayisi bana her zaman rahatsizlik veren yonetmen. bu kadar mi simetrisi olur her sahnenin. ınsan bunu bilerek izleyince daha bi gozune batiyor. ozellikle (bkz: the grand budapest hotel) de bu durum tavan yapmistir bende.
    sahnelerin hepsi ince ince cizilmis, milimetrik hesaplanmis adeta. her sey, ekranin orta noktasina oturtulmus gibi. ve bir noktadan sonra garip bir rahatsizlik verse de bu durum size, buyulu bir hava olusuyor ekranda bu sayede. insan kontrol edilemez bir sekilde daha cok icine giriyor boylelikle filmlerin. kendinizi adeta kaptirip gidiyorsunuz o sahnelere. adini koyamadigim ve bambaska olan bir havasi var wes anderson filmlerinin.
hesabın var mı? giriş yap