• coronanın bundan haberi var mı, covid-19 bunu beğendi, 15 haziran 2020 2.dalganın gelmesi

    edit akbayram: üstteki arkadaş entry sildiği için bu entarimin esprisi kalmadı.

    üstteki entry şöyleydi: "şimdi hemen bu entry nin altına 'coronanın bundan haberi var mı, covid-19 bunu beğendi, 15 haziran 2020 2.dalganın gelmesi' gibi şeyler döşenmeyin"
  • güle güle mis gibi ev kahvaltısı. içinde her türlü mikrobu barındıran sanayi poğaçası merhabalar mk.
  • çok hızlı gerçekleştirildiği için riskler barındıran normalleşme.

    1- spor salonlarına hiç gerek yoktu.
    2- uzaktan çalışanların ofislere dönmesine hiç gerek yoktu.
    3- hamile ve engellilerin işlere dönmesine hiç hiç gerek yoktu.
    4- toplu taşıma planlanmadan tüm istanbul sokağa salınmamalıydı.
    5- seyahat kısıtlamalarına devam edilmeliydi. millet memleketlerine, anasına babasına gidecek. otobüsle gidecek, nereden baksan risk.

    efendim bazı saçmalıkları da düzeltelim: 2.dalgadan sözetmek için 1.dalganın bitmesi gerekir. 32 bin aktif vaka varken biten bir dalgadan söz edemezsiniz.

    şu virüs mutasyona uğradı diyen ayaklı elektron mikroskoplarına da bir alkış gönderiyorum. hem de başka yerde uğramamış, türkiye'deki uğramış sadece, gümrük memuru gibi virüs maşallah. virüs olduğu gibi duruyor, birşeye uğradığı yok.
  • normal mi,
    14 gün sonra göreceğiz normali, anormali.

    (bkz: koronasız köy kasaba kalmayacak)
  • normale dönmek değil, normale dönmek istemek.. her gün yine birileri yakınlarını kaybediyor, her gün haberlerde görüyoruz kaç kişi vefat etmiş, yüzyılın vebası bu illete aşı bulunmadan gerçek anlamda normale dönme olmaz. asansörde maskesiz bir tip görünce sinirleniyorum binmiyorum. dikkat edin, şakası yok.
  • aklıma şu karikatürü getirmiştir.

    bizim halk zaten normale çoktan dönmüştü fakat sadece mekanlara giremiyorduk. sağda solda, cadde kenarlarında, parklarda, kaldırımlarda yiyip içip sosyalleşiyorduk.
  • manastıra dönüş.

    bir süredir gülün adı'nı(bkz: il nome della rosa) okuyorum. bütün hikaye sanki benim 1.5 yıldır çalıştığım kurumda geçiyor. manastırın duvarlarını kampüsten ayıran çizgi nerede bulamıyorum. hayal dünyası garip, flu ve geçişken.
    başlangıçta bu zihin oyununa anlam veremedim. çık artık şu mekandan yeni bir mekan inşa et diye diye kitabı yarıladım.
    bu sabah yeni normalde ilk iş günü, saat sabah 5.30 elimde sarı diş fırçası gözlerim kapalı, huşu içinde diş temizliyorum. aniden kendimi manastıra dönen bir rahip gibi hissettim. meğer benim çabalayıp çabalayıp aidiyet kuramadığım bu kurum sürekli bir katlin mekanıymış.
    şimdi yoldayım. düşünüyorum ve gerçekten merak ediyorum. william mıyım adso muyum, kütüphanede sıkışan bir rahip miyim, yakında ölür müyüm öldürülür müyüm?
  • ölen ciksin kasiyor stratejisine gecildigini gosteren hede
  • insanlar en çok yağlı poğaça ve börek yemeyi özlemiş gözlemlediğim kadarıyla. börekçilerin içi dışı full insan kaynıyor.
  • istanbul’a iki tane dev gibi sahra hastanesi yapılıyor. müşteri lazım
hesabın var mı? giriş yap