1 mayıs 2014

• öylesine haysiyetsizleştiler ki... faşizmin, kokuşmuşluğun öylesine doruklarında geziniyorlar ki; artık eskisi gibi, "paraleller olay çıkartacak, provokasyon yaratacak!" demiyorlar. "paraleller öldürmeyecek, gaz atmayacak, terör estirmeyecek!" diye manşet atıyorlar.
  
  böylelikle yakın geçmişte polis terörü vasıtasıyla işledikleri tüm cinayetleri kabullenmiş oluyorlar ve bundan da hiç gocunmuyorlar.
  
  kokuşmuş rant ve talan saltanatı, 1 mayıs'ta yine aynı kudurmuşlukla saldırmayı sürdürecek.
  
  bu iş artık 1 mayıs meselesi olmaktan çıkmıştır. proletarya, emek, sınıf gibi laflardan hiç hoşlanmayanların bile bu 1 mayıs'ta alanlarda, meydanlarda, sokaklarda yerini alması gerektiğini düşünüyorum.
  
  dünyadaki mevcut konjonktürde bile bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda kalan bu türden sapık bir diktaya karşı özgürlük diye haykırmak isteyen herkesin 1 mayıs'ta, haziran direnişinin getirdiği dayanışma ruhuyla alanlardaki yerini alması gerekiyor.
• şimdi hükümet dese 1 mayıs şenlik havasında kutlansa taksim'de diye, olay çıkar mı? çıkmaz elbette tıpkı 2010'da oldugu gibi halaylarla panayır havasında kutlanır, hak ettigi yerde taksim'de... o zaman provokatör kim?
• bir sene ortalıkta görünmeyen sendikaların taksim ısrarı nedeniyle hükümete koz vereceği bir gün olarak gündeme gelecektir.
  
  sendikacılık, genel ve uzun soluklu bir muhalefettir. seçim sonrası hükümetin oyalama taktiğine düştüler bir güzel, taksim de taksim diyecekler.
  
  memlekette sendikalaşma, emek gibi kavramlar yerlerdeyken, sınıf yerine etnik gruplar dolacak taksim'e, ya da çıkmaya çalışacak. direnişdiye, başbakan'a, anadolu'nun gerici kesimine bir ay yetecek malzeme verilecek.
  
  yıllardır söylüyoruz, önce güçlenin, adam akıllı muhalefet ve sendikacılık yapın. sonra çıkın taksim'e...
  
  (bkz: 1 mayıs 2008/@prdeay)