• wasp'ın organizasyondan çimento istediğini öğrenince bu adam da bu gece bizi - yani sahne önündekileri - sicilya mafyası usulü diri diri çimentoya gömmezse neyiz diyerek en pespaye halimizle çıktık evimizden. fakat konser mekanına varınca gördük ki madem bu gece ölme ihtimali var cesedim şık görünmeli diyerek kaplan desenli dar ve göğüs degajeli t-shirtünü, kırmızı file çorabını, siyah tütüsünü giyip gelmiş herkes. belediye işçisi yağmurluğunu aratmayan kostümümle içeri alınmaz mıyım acaba diye düşüncelere gark oldum. kaldı ki seyircinin ne kadar az olduğunu görünce sahne önündekileri de öldürürsem ben kime çalarım diye düşünmüş olsa gerek ki blackie lawless çimento isteğinden vazgeçmiş. demek ki bizim e5'te gördüğümüz ve solladığımız çimento kamyonu aslında maslak'a gitmiyormuş. e olan da bizim kursağımızda kalan giyinip kuşanıp, süslenip püslenip konsere gidip piyasa yapma hevesimize oldu. tüm trendsetter katılımcıları takip edemedim ama kaplan desenli t-shirtlü hanımkızımız çakmağınız var mı diye yaklaşıp derken arkamıza geçerek sıraya kaynadı. haliyle biz de konser sırasında hemen yanıbaşımızda birinin omzuna çıkıp memelerini gösteren bu kızın sıraya kaynamasına önayak olmanın haklı gururunu yaşadık. yalnız blackie lawless dünyada barış daim olsun mesajı veren bu performans karşısında kıza sırtını dönünce kızcağızın şevki kırılmış olacak ki konser boyunca bir başka çılgınlık yapmadı. yaptıysa da ben kaçırmışım. hay aksi... bir de tuvalette birbirinin makyaj malzemelerini kullanıp allanıp pullanan kızlarımız vardı ki bunlar konser boyunca hoplayıp zıplayıp kafa sallarken ellerinden düşürmedikleri sigara değil de helium tüpüymüş de ondan sesleri speedy gonzales gibi çıkarmışcasına mümkün olan en tiz tondan "blackieee! waaaaaaaaasp!" diye bağırıp çağırdılar. manowar konserinde "whimps and posers, leave the hall!" çığlıkları atan pantera bilmemkim de oradaydı ve wasp yayını yapan bir minibüse yaslanmış haldeki güruhundan ikisi "fuck axl rose!" "yeah! i love slash!" diye karşılıklı iletişim kuruyordu. ben de içimden "get in the ring!" diyordum bu ikiliye.

    wasp sahneye geç çıktı erken indi. neye uğradığımızı şaşırdık. her ne kadar 1,5 saate yakın sahnede kaldılarsa da ve her ne kadar yerlerinde duramadılarsa da dişimizin kovuğunu doldurmadı. basçının ağzına alıp üzerimize püskürttüğü salyalarıyla karışık suyla kutsanmamızı saymazsak şovun ş'sini göremedik. tüm bunlar bir yana, blackie lawless'ın performansı yaşına rağmen büyüleyici kendisi de gitarındaki death from above yazısı da göz alıcıydı. on your knees ile başlayıp i wanna be somebody ile biten konserde* çalınan diğer parçalar arasında hatırlayabildiğim kadarıyla l.o.v.e machine, wild child, the idol, sleeping (in the fire), chainsaw charlie (murders in the new morgue), tear down the walls, blind in texas, hate to love me.
  • deliler gibi eğlendiğim konserdir. sahnede daha vahşi ve çılgın bir blackie beklerken çok daha ayakları yere basan ve profesyonel bir adam buldum. tek problem konserin çok kısa olmasıydı ama bunun sebebinin blackie'nin geçirdiği ciddi rahatsızlık olduğunu düşünüyorum. ahmet çakar usulü girelim olaya;
    1-ortam gayet soğuktu, keşke sahnenin yanlarını bir şekilde kapatsalardı, zira orada 2 saat performans sergileyen adam zatüre olabilir.
    2- grup elemanlarına gelirsek basçı acaip sempatikti ve sahnesi iyiydi, özellikle kızların gönlünü kazandı. gitarist vasattı o duygulu wasp sololarında hiç bir şey hissedemedim, soloları çok kötü çaldı.
    3- blackie sahneye inanılmaz yakışıyordu, kesinlikle çok mesafeli değildi seyirciye aksine sempatikti. mesela seyircinin attığı havluya yüzünü silerken yaptığı mimikler yanağından makas alma isteği doğurdu. bir rock starın olması gerektiği kadar cooldu. ne eksik ne fazla.
    4- izninizle konserin en tatlı ve ateşli seyircisini seçmek istiyorum: konserin hemen başında birisinin sırtına çıkıp blackie'nin gözlerinin içine bakarak göğüslerini okşayan ve hızını alamayıp bluzunu sıyırıp çıplak göğüslerini blackie'ye sunan sarışın. kesinlikle konserin en rock'n roll anlarından birisiydi.
  • ilk önce taylan ayikile isinmaya basladik konsere.ilk defa dinlememe ragmen cok basarili buldum gercekten taylan ayik ve grubunu.ozellikle onlarin gitaristleri de goz doldurdu, eglendirdi.
    daha sonra cimlere oturup zamanin gelmesini bekledik ama gelmek bilmedi.sonra baktik ki dolusuyor insanlar soyle kuytu ama guzel bir yere gecerek sahneye en duzgun aciyi yakalamaya calistim.
    icimden olasi playlistleri siralaraken kalbim daha da hizli carpmaya basladi ve birazdan wasp in o sahnede olacagi gercegi sanki yeni ogrenmisim gibi yuzumue carpti.cevrede az insan vardi ama yine de herkesde o gazi gorebiliyordum.
    daha sonra ustat sahneye cikti.once arkasi donuktu.heyecan ile bekliyordum "hadi lan basla!!!" diye soylenirken bir anda on your knees ile muhtesem 1.5 saate basladik.
    konsere baslamadan "ulan bugun yerimde rahat durup adam gibi izleyecem" demem ragmen konser basladiginda kendimi tutamadim ve ziplayip,bagirip,kafa salliyip kendimce eslik ettim ustat blackie ye.
    seyirci bence gayet iyiydi.iyi eslik ettik, iyi costuk.blackie de costurdu sagolsun.ama blackie de bir seye dikkat ettim.adam o kadar kendini kaptiriyor ki onunde mikrofon yokken bize bir seyler soyluyor celalli celalli ama ah blackiecim duyamiyoruz ki ne diyorsun?!?!
    ben hep o urkutucu mikrofon olur diye dusundum ama olmadi.cimento da yoktu halbuki cok merak ediyordum ne olacak diye.konserin sonunda sarhos insanlar bizi guldurdu sagolsunlar.
    ben tuvaletimi yaparken bir abimiz kapida belirdi.ve hepimizin anasina bacisina kufretti.nedeni de wasp in uc yuz kisiye soylemesi kadar sacma bir sey olmamasiymis.on bin kisi olmasi gerekiyormus, wasp cok mutevazi imis ve cok buyukmus o olsa bir sarki bile calmazmis.belki biraz hakli olsa da "ah be abicim bizim anamıza bacımıza sövecegine git sokaklara bagir biz gelmisiz lan zaten!" dedim icimden ama disimdan soylemedim zira korktum dusundum ulan simdi kafami pisuara sokar diye.
    guzel bir konserdi.eglendik costuk.waspi da gormus olduk iste.son bir soz soylemek istiyorum ama! ulan manowar geldi blood of the kings calmadi.wasp geldi animal calmadi.boyle adalet mi olur?
  • 15 senelik hayalinin (wasp'ı canlı dinlemek ve ön grubu olarak yer almak) gerçekleşmiş olduğunu performansı boyunca yineleyen taylan ayık ve grubunun wasp'tan daha iyi bir performans ve ses düzeniyle sahne aldığı bir konser oldu. mean man çalmadılar, forever free çalmadılar, the real me çalmadılar hevesim kursağımda kaldı. sahne şovunun yokluğu içime öyle bir oturdu ki, keşke yanıma bir kuru sıkı tabanca alsam da blind in texas esnasında havaya iki üç tane sıksam; en azından wasp'ın yaratamadığı atraksiyonu ben yaratırım diye geçirdim içimden. yani uzun lafın kısası konser vasattı ama çocukluk sonu, ergenlik başı kahramanımız blackie lawless'ı canlı izlemiş olup belki dünyaya birkaç sene daha geç gelmiş olsak varlığından (en azından şimdi duyduğumuz heyecanla) haberimiz bile olmayacak olan bir akımın en önemli temsilcilerinden birisini gördük; erkin koray'ın o ünlü lafındaki gibi "malın iyisine yetiştik" daha ne..
  • sahneye çıkarkenki introları entersan bir şekilde the doors the end'di.hatta sahneye çıktıklarında hala çalıyordu.nooluyor dedim bir an tabi.
  • en önden izlediğim ilk konser olma ayrıcalığına sahip, rüzgar gibi geçti tanımlamasını sonuna kadar hakeden rüya.

    bulgaristan konseri setlistinin neredeyse aynısını çaldılar. o konserde çalınan 13 parçaya karşılık istanbul konserinde 11 parça çalındı. 6. sıradaki yeni parçaları mercy ve 5. sıradaki arena of pleasuredan mahrum bırakıldık. kalan parçalar sıraları ile aynı.

    ne olup bittiğini anlayamadan başladığı gibi bitti. blackie lawless konser esnasında bizleri öksüz bıraktı. (öksüz dünya) vcd, dvd, vhs, live albümler ile tanıdığımız lawles, 10 eylül gecesi sahnede gördüğümüz lawless'dan çok farklıydı. bu da içimde bir parça burukluk olarak kaldı ama, olsundu, wasp istanbula gelmişti, bir rüya daha gerçekleşmişti, wasp canlı olarak dinlenmişti. bu konseri unuttuk. artık önümüzdeki konserlere bakıyoruz.
  • ilk duyduğum anda inanamayıp çocuğumu keserim diye çığlık attığım ,en iyi konser albümleri listemde ilk üçe giren live in the raw ın 1987-1991 arası walkmanimden hiç çıkmadığını hatırlatan, o yüzden öncesinde, sonrasında, iptaliyle, yeni tarihini bekleme süreciyle, forumlarda girdiğim polemiklerle, yanlış basılmış sahne önü biletiyle , airbrush sanatçısına* özel yaptırdığım el yapımı tşörtüyle 20 yıldır beklediğim ama 70-80 dakikada bitmiş son 3 ayımı dolu dolu meşgul etmiş platonik buluşma.

    live in the raw un hayatıma damga vurmuş olması ondan 11 yıl sonra 1998 de gelen 2 cd lik konser albümü double live assassins i sevmemi bile engellemedi.bu sebeple wasp konser performansını izlemek benim için erişilmez bir deneyim mertebesine yükselmişti.

    amaç haline gelen bu konser öncesi yaptığım planlamalardaki aksaklıkların ardı arkası kesilmiyordu.öncelikle konser için istanbul uçağına binmeme 2 saat kalmış olmasına rağmen aylar öncesinden onlarca mail ve anlaşmazlıklarla sipariş verdiğim, sayesinde royal mailve ptt ile papaz olduğum el yapımı tşört ortalıkta yoktu.sahne önü biletlerimizde normal bilet yazması sorunu biletixle , "mute productions" la yapılan yazışmalara rağmen türkiye faktöründen dolayı için için huzursuz ediyordu.konser tarihinde bir kere feyk yediğimiz için acaba acaba diye geçen göreceli uzun süre sonrası problemler birer ikişer çözülmüş ve blackie aşağıdaki setlistle ve bütün heybetiyle sahnedeydi.

    intro:the end
    medley:on your knees/hate to love me
    l.o.v.e. machine
    wild child
    widowmaker/sleeping in the fire
    the headless children
    the idol
    i wanna be somebody
    .........encore*
    chainsaw charlie (in full)
    .........encore*
    blind in texas

    ön tarafında blackie nin portresi bulunan ve arkasında "forever free in turkey" 10/09/06 refresh the venue yazan tşörtüm beklenmedik bir şekilde popüler olup konserin bayrağı olunca blackie nin bile dikkatini çekti ve ben de o gazla konserin sonlarına doğru kendimi tşörtü 3 metre önümde duran blackie ye fırlatırken buldum *. tam kucağına düşen ve önceden uzun uzun incelediği tşörtü arkasında yazanlardan dolayı sahnede açıp göstereceğini düşünürken blackie terini silip kalabalığa geri fırlatmakla yetindi.tşörtü nasıl olduğunu anlaymadığım bir şekilde geri almam benim adıma konserin mucizesiydi.

    kasetle başlayıp cd ile devam eden wasp maceramda wasp konserlerinin ** en keyif aldığım ve diğer gruplardan ayıran tadı blackie nin şarkılardan önce minik hikayelerle, gaz anoslarla ve host tadında yaptığı girişlerdi ki istanbul konserinin en büyük hayal kırıklığı bu atraksiyonların olmamasıydı.kaldı ki istanbula ilk defa geliyordu ve biz onu 20 yıldır bekliyorduk.* .ekim 2006 sonlarında çıkacak yeni wasp albümü dominator den parça çalmayı bırakın bahsetmedi bile.
    blackie nin soğuk tavırları, sahnede kalma süresinin kısalığı, izleyiciyle beklenenin aksine hiç diyaloğa girmemesi ve bulgaristan konseri setlistinden eksilttiği 2 parçaya rağmen 10 eylul 2006 wasp istanbul konserinin uzun, keyifli ancak yorucu konser tarih ve takvimimde ilk üçe oynayan konser olduğunu konser ertesi gün farkettim.

    bir garip not :bizden sonrak ilk konser olan 12/09/06 uk dudley/jb's konserinde de istanbul konseriyle aynı setlistin çalındığını görmek bende saçma bir rahatlama yarattı.*
  • kısaca wasp ın sanayi mahallesinde verdiği ve buna rağmen blackie lawless in frontman duruşuna hayran kaldığım konserdir.
hesabın var mı? giriş yap