• aslında toplumumuzda bu genç arkadaşımıza gösterilen teveccüh (bkz: engin geçtan) hocanın aşağıdaki ifadelerinin bir nevi yansımasıdır.

    'çevresindekilerin aşırı beklentileri sonucu yaşından büyük davranan çocuk, "yaşına göre çabuk olgunlaşmış" olarak beğeniyle karşılanır ancak çocukluğunu yaşamaktan vazgeçmek zorunda bırakılmış olmasının onda yarattığı anksiyete görmezden gelinir'
  • çocuk kavramının zihnimizdeki karşılığıyla örtüşmeyen bir profili olduğu için kiminizde antipatik etki bırakmış akıllı bıdık. atakan’ da bahsi geçen görüntülerden gözlemleyebildiğim kadarıyla ciddi bir lq (linguistic intelligence) zenginliği söz konusu. kabaca neresinden tutarsanız tutun okuma, anlama ve yorumlama yetkinliği ileri düzeyde. antipatinizin bu gerçekliği buzlamasına izin vermeyin. alanının uzmanları tarafınca değerlendirilmesini temenni ediyor ve kendisine iyi bir hayat diliyorum.
  • şu başlığa entry girenlerin -ben dahil- yüzde doksanından fazlasını donunda sallayacak olan çocuktur. yok gidip top oynasın, yok istatistik kasmış. aklınız ermedi değil mi? :)
  • biri şu çocuğun üzerine kibritçi kız, küçük prens atabilir mi
  • çocuk tiyatrosu, dolayısıyla da pedagoji okumuş alelade bir insan olarak ne abartılması ne de yerilmesi gerektiğini düşündüğüm çocuktur. abartılmasın zira soyut işlemler dönemine girip girmediğini bilmiyoruz. ve lütfen yerilmesin çünkü henüz çocuktur.

    genel olarak çocuklar bu yaşlarda ilgilerini çeken konularda bilgi depolamaya meyillidirler. bütün dinozorları tanıyan, yaşadıkları dönemleri, fiziksel özelliklerini ezbere sayan çocukları düşünün, ya da eski mısır, vampirler, teknoloji hatta illuminati gibi konularda gece gündüz "araştırma" yapanları. bunun bir sebebi meraksa diğeri de yaşıtları ya da övgü almak istediği yetişkinler arasında bir şeyin uzmanı olarak kimlik kazanmak olur genelde. çocuk beyninin kümülatif bilgiyi depolama kapasitesini de unutmayın. neredeyse bir gecede on kıta istiklal marşı ezberlemişizdir hepimiz. ilerleyen yaşlarda hem konvansiyonel eğitimin yükü hem de ergenliğin kendine özgü öncelikleri nedeniyle bu savant benzeri eğilim gittikçe silikleşir ve sosyal hayatta çok yönlü iletişim kurmalarına katkı sağlayan "genel kültür"e yönelirler.

    şimdi başa döner ve bu çocuğumuzun soyut kavramları anlayabilme yetisini sorgularsak okuduğunu iddia ettiği kitaplardaki fikirleri birbirlerine ne derecede eklemleyebildiği, ne kadarınınsa bunlar üzerine olan tartışmalardan, hatta yetişkinlerin açıklamalarından kaynaklanan ikincil özetler olduğu bir soru işareti olacaktır. çocuğun zeka gelişiminin yaşıtlarına göre ileri olduğunu kabul edersek de yine felsefe okumalarına temel teşkil etmesi gereken tarih, siyaset, sosyoloji gibi alanlarda bilgi birikiminin olup olmadığı sorgulanmalıdır. videodaki çıkarımları bana ilk ihtimalin daha yüksek olduğunu gösterdi açıkçası. belli ki platon'un gerçek adı, felsefi akımların özet tanımları gibi bilgi parçacıklarına erişebileceği bir çevrede yaşıyor ve bunları tekrar ettiğinde bir ödül mekanizması işliyor. tıpkı videoda "çak" yapan yetişkin gibi.

    son olarak, -maalesef- ben de bu tür hasletlerin övüldüğü bir ailede yetiştim. annem 11 yaşında sofi'nin dünyası'nı okuyup bitirmemle övünürdü. ki gerçekten bitirmiştim ama kurgusal olay örgüsü dışındaki felsefe derslerini okurken aslında pek bir yere oturtamadığımı, haliyle keyif falan da almadığımı çok net hatırlıyorum. aklımda felsefe okulları, filozoflar, temel ontolojik sorular gibi parçacıklar olduğundan sorulduğunda birkaç cümle ediyordum ve bu kadarı bile deli gibi övülmeme sebep oluyordu. sonradan sonraya bunun ne kadar anlamsız olduğunu fark ettim ve gerçekten sevdiğim kitapları okumaya başladım. demek istediğim, bir çocuk bu yaşta pür kuramsal bilgiye maruz kalmadan da yaşama dair sorunlar üzerine düşünebilir. roald dahl, j.k rowling okumakta ya da iyi çocuk filmleri, tiyatro oyunları izlemekte bir beis yok. bunların birçoğunda temel etik kavramlar, sebep-sonuç ilişkisi, farklı bakış açılarını sorgulayarak kendi sonuçlarına varma gibi düşünsel pratikler zaten bulunur ve hikayeleştirme-özdeşleşme-duygusal bağ kurma yoluyla daha kalıcı bir kavrayış düzeyi yakalanır.

    spinoza okumasın demiyorum, yine okusun fakat umarım ailesi çocukluğun en büyük ve geri döndürülemez hazinesi olan sınırsız ve kuralsız merak ile hayal gücüne de yatırım yapmaları gerektiğini biliyordur. zira ömür boyu ciltlerce felsefe tarihi okunabilir ama özgür bırakılmış merak olmadan yeni fikirlere ulaşmak imkansıza yakındır.
  • 23 nisan'da reis ile görüşmesi gereken çocuktur. reis aradığı danışmanı sonunda buldu.

    edit: twitter linkinin altında videoyu yükleyen kullanıcının notu biraz kalbimizi kırmıştır. notta "video çocuğun aleyhine kullanılabileceği düşünülerek kırılmıştır" yazıyor. ulan küçücük çocuğun aleyhine iş yapacak soysuzlardan korkar hale geldik, yazık be.
  • bir yerden sonra kafa açıyor çocuk. aşırı zekadan çok otizmle yakınlığı bulunan bir rahatsızlık gibi bi durum da olabilir. taktığı bir konuda aşırı bilgi ama sıradan bir şey hakkında bildiği tek kelime dahi olmayabilir.
  • çocukluk yaşanmalı, çocuk gibi ki hayat muhabbeti temeli üzerine gelişsin.
  • felsefe okuyan arkadaşa gönderdim, yarışı yanlis dedi, emin olamadım.
  • ulan çocukta duruşa bakışa bak, bir de bana bak! at hırsızı gibi geziyorum ortalıkta bu çocuk ise ununu elemiş derviş hırkasını giymiş üstüne. (bkz: seni tanimak istiyorum yigidim beni mutlaka ara)
hesabın var mı? giriş yap