• dizide tabiki mantık hatalarına rastlansa da benim için efsane dizidir. ilk iki bölüm haricinde her bölüm en az bi kere "vay amk" dedirtir. paradoks,bilim kurgu biraz da dr. who tarzı dizi sevenlere önerimdir. bundan sonrası spoiler içerir.

    --- spoiler ---

    tahminimce the witness in kim olduğunu sonuna kadar güzel merak ettirdiler. fakat the witness james ve cass in oğlu çıkmalıydı. en son yaptıkları olivia ters köşesi hiç mantıklı olmadı. sözlükte de yazıldığı gibi the witness in bağlantı kurduğu ev olivia için bir şey ifade etmiyor veya olivia, cass'in öldürülmesine neden karşı çıksın.
    --- spoiler ---
  • hak ettiği değeri bulamamış şahane bir sci-fi dizisi. zaman yolculuğu konusunda yapılmış en iyi dizi hatta. ben bu diziyi izlemeye başladığımda kendimi durduramıyorum, birkaç bölüm izlemeden bırakamıyorum. tabii bu benim abartma huyumdan ve dizi manyağı oluşumdan kaynaklı olabilir ama dizi cidden sağlam. klişelerle dolu değil bir kere, karşınıza sürekli farklı bir şey çıkıyor izlerken ve hem çok şaşırıyorsunuz hem de çok rahat bir şekilde takip edebiliyorsunuz olay örgüsünü. sırf izlenilirliği arttırmak için yalan rüzgarı tadında aşk üçgenleriyle doldurulmuş sözde sci-fi dizilerine göre çok üst seviyede bir dizi zaten.

    dizinin yıldızı kesinlikle jennifer goines rolüyle emily hampshire. kadın oynamıyor döktürüyor. oynadığı karaktere bayılıyorum. keşke gerçek hayatta var olsa, arkadaş olabilsem kendisiyle. sırf jennifer karakteri için ayrı bir dizi çekilse tutar öyle bir karakter. canımsın emily hampshire, çok yakışıyorsun bu role.
  • 4. sezonunu yayınlamamakta ısrar eden netflix yüzünden 3. sezondan sonrasını düşük görüntü kalitesiyle dizi sitelerinden izlemek zorunda kaldığım dizi. bet reklamları ve saçma sapan ses kalitesi yüzünden tadım kaçtı. torrent kullanamıyorum çünkü bilgisayarım çok yaşlandı, ölmek üzere, o yüzden telefondan izliyorum. netflix haddini bil, yaptığın çok ayıp.
  • her yeni bir sezon, bir öncekiyle bağlantılı gibi görünen fakat yeni mevzuların ağırlığında gelişen olaylar...

    ilerleyen her sezonuyla, zevkle oynanan bir bilgisayar oyununda bölüm geçiyormuş gibi hissettiren ilaç.
  • 4.sezonu izlerken o kadar çok keyif alıyorum ki, bitecek diye korkumdan yavaş yavaş izliyorum uzun süredir.

    bu dizi benim için çok ayrı bir yerde, her sahnesi efsane, her bölümü ayrı heyecanlı. içinde jennifer goines diye bir karakter var bir kere. deacon bile acayip orijinal bir karakter. dizi o kadar iyi ki, bir tane bile düz karakter yok, en çok gördüğümüz kişi de en az gördüğümüz kişi de orijinal tipler. senaristleri öpmek istiyorum alnından. bu kadar yaratıcı olunmaz. her seferinde yok artık daha neler çıkacak başımıza dur bakalım diyorum, sonra fazlasıyla karşılaşıyorum. çok çok iyi. en az bir kez daha en baştan izlenmeyi hak ediyor.
  • sonunda dayanamayıp bugün bitirdiğim şahane ötesi dizi. o nasıl bir final ama. hem ağlattı hem gülümsetti. çok çok başarılıydı her anlamda.

    bir dizi dört sezon boyunca hiç mi saçmalamaz? hiç mi sıkmaz, bunaltmaz. dolu dolu geçti her bir sezon, her bir bölüm. keşke şöyle on sezon falan olsaydı da doya doya izleseydim.
  • zamanında küçük emrah'ın tanımladığı zamana ne çare bilimkurgu dizisidir. faydalar faydasız, imkanlar imkansız, uzayan gecelerde saatler zamansızdır. jennifer ciğerimizin köşesidir.
  • bu dizide toplantı odasında geçen her sahnede kafayı yiyiyorum çünkü alttan ışıklandırmalı aptalca bir masa tasarlamışlar ve belgeleri onun üstüne koyup okuyorlar. ışığı okunacak yazıya değil arkasına tutarsan o yazı karanlıkta kalır okuyamazsın. ince kağıtlarda kağıdın arkasındaki ve önündeki birbirine karışır bu da sorun yaratır.

    fütüristik tasarım yapmalıyız bilim kurgu çekiyoruz derken saçmalamanın manası yok. masa ulan altı üstü, niye alttan ışık veriyorsun. röntgen filmi inceliyor sanki. koy ışığı tepeye işte.

    cassie; tam bir türk kızı. dünya yok olacak gelmiş diyor cole biz şimdi neyiz, adını koyalım ilişkinin, her şeyi düzeltirsek bize ne olacak.

    ramsey ilk bölümlerde iyiydi güzeldi. 8.bölüm ile sıçmaya başladı. zorlama bir hikaye eklediler, gittikçe de boka batırdılar. en son lost'ta michael kafasını çocuğuyla bozmuştu böyle, they took my son, waalt waalt diyerek kafamızı sikerdi.

    bölümleri gerizekalıya anlatır gibi yazdıklarından, bu iki salağın cole'a attıkları tripler için gidip yalan makinesine bağlandılar zaten bir bölümde. dizi zaten ipuçları verip teori kastırtmıyor, dümdüz izle geç modunda yapmışlar. unuttuğun şeyi zaten ilgili sahne gelince flashback ile yeniden sana gösteriyor. kötü karakterleri ise hep bu ne ayak ya kafasıyla izliyorsunuz.

    deacon; bomboş bir karakter. altını doldurmaya çalışıyorlar beceremiyorlar, wildcard olarak kullanıp duruyorlar. zaten tesiste üç beş kişisiniz, figüran gibi duran bilim insanlarına da motivasyonlar verseydiniz. türk tipi akademisyenin* altında çalışan ve hayatı olmayan asistanlar gibi dolanıyor garibanlar.

    ben geleceği pek distopik bulmadım açıkçası. herkes yağmacılık yapıp duruyor. kaç sene geçmiş yağma yapa yapa bitmedi mi ulan bu erzaklar? 25 sene dayanır mı ulan konserve! her neyse. world building bence vasat.
  • zaman yolculuğu konusunu işleyen güzel bir bilim kurgu dizisidir. son sezonlara doğru az saçmalasalar da zor bir konuyu güzel bir şekilde işlemişlerdir. en önemlisi de dizi finalini yapmıştır diğer diziler gibi ortasından sezon finali yaparak bitirilmemiştir
  • birkaç dakika izlediğim ve oyunculukları çok kötü bulduğum dizi.
hesabın var mı? giriş yap