*

  • 70. cannes film festivali'nde jüri büyük ödülünü kazanmıştır.
  • robin campillo'nun yazıp yönettiği 2017 yapımı film. yanlış hatırlamıyorsam 120 bpm insan kalbinin dakikadaki (per minute) ortalama atım sayısı idi.
    hiç konuya falan da değinmedim, bilmiyorum, ne kadar saçma çorak bir giri oldu bu böyle . kusuruma bakmayınız ahali.
  • filmekimi 2017'de izlenebilir. act up paris örgütünü ve eylemcilerini konu ediyor.

    (bkz: act up)
  • pedro almodovar'ın basın toplantısında ağladığı kadar varmış.

    --- spoiler ---

    toz zerreciklerini sevdiğim film. o kadar uzun süre ve benim için büyüleyici bir atmosferde gösterildi ki bunlar, sean'in küllerinin savrulduğu sahnenin de buraya bağlanmasını isterdim. hatta bekledim. başta bu kadar üzerinde durulmasının sebebi bu olsun istedim. olmadı.

    --- spoiler ---
  • eşcinsel aktivizmi iktidarin beden kontrolu politikalarına kafa tutarken zamanla da bircok şeyi de değişime uğrattı. normallerin normallerine kafa tutmak ve onları yapisokume uğratmak yaşamı bedenleri özgürlüğü sevmekle ilgili isyankar ruhların cesaretiyle azmiyle aşk ve tutkuyla ilgili.

    film aids farkındalığı yaratmaya çalışan çoğunluğu hiv pozitif bireylerden olusmus escinsel aktivist bir grubun çalışmalarına ve proaktif tutumlarina dair. genel olarak vermek istediği mesajı vermiş ve son sahnesiyle oldukça da sert vermiş bir film. aids farkındaki açısından türünün en nadide parçalarından.

    filmin eleştirilecek tarafları var mı elbette var.ilk başta aklıma gelen suresinin fazla zorlama oldugu mesela. yine filmde duygusal geçirgenlik minimumda; ama sorun sanki fazla minimumda kaldığı. hikâye ne kadar sert işlenirse işlensin konu açısından gerekli duygusal zeminin az çok yaratılmış olması gerekir en temel sorun da bu belki filme dair. en azından biraz daha ikili diyaloglar cogaltilsaymis daha mi güzel olurmuş ? sanki evet. bunlar harici dediğim gibi turunun en iyilerinden. izlenmesi sart filmlerden.
  • robin campaillo'nun act up paris günlerinden esinlendiği aids konusunda farkındalık yaratmaya çalışan grubu anlatan film. ilk yarısında grubun yaptıklarına ve aids sorunlarına odaklanışı ile belgesel tadında iken grupta yeşeren bir aşk hikayesine doğru çekiliyor kamera. sean ve nathan'ın doğallığı içinde devam ediyor film. (bkz: filmekimi 2017) kapsamında izlediklerim arasında bende en çok yer eden oldu. (bkz: dallas buyers club)'ı sevmiş ve etkilenmiş bir insan olarak bu filmin ondan kat kat iyi olduğunu söylemem gerek. biraz uzun süre olarak ama gözünüz korkmasın lütfen. hala izlesem mi diyen varsa uzun uzun eleştiri adı altında güzellemesine şuradan erişebilir.
  • yönetmen robin campillo'nun kendi aktivist gençliğinden de yola çıkarak act up paris ayağını anlattığı 2017 yapımı film. filmde tabii ki aşk, hayat ve arkadaşlıklardan bahsediliyor ancak temel olarak yoğun şekilde eşcinsel erkeklerden oluşan grubun acil şekilde hiv ile alakalı geniş araştırma ve bilgilendirme talepleri ve buna ulaşmak için seçtikleri eylem metodları ve bu metodların sonuçları üzerinde duruluyor. bu açıdan peter bradshaw'un the guardian'daki yazısındaki deromantize ve politize edilmiş blue is the warmest colour benzetmesi çok yerinde.
    --- spoiler ---

    açılış sahnesinde act up grubunun medikal bir toplantıya sızarak sahneye sahte kan fırlatmasını izliyoruz. film genelinde ise toplantı salonlarında yaptıkları toplantı ritüellerini, tartışmalarını ve başkaca eylemlerini izliyoruz. campillo sonuca odaklı olmak istemiş ve grubun polisle olan karşılaşmalarını hiç uzatmamış ve nezaretteki hallerini hiç göstermemiş. bununla birlikte bir yandan da grubun sıkı aktivistlerinden sean ve gruba yeni dahil olmuş nathan'ın aralarında oluşan aşkı izliyoruz.
    --- spoiler ---
    filmin süresinin uzunluğu ve yapılan kurgunun seyirciyi komfor alanından uzaklaştırdığı söylenebilir ancak bu durum fikrimce ölmekte olan insanlar için ölümün sıkıcılığını ve trajedinin ağırlığını biraz daha derinden hissetmemize yol açıyor.
  • başka sinema kapsamında izlediğim ve oldukça sert bulmakla birlikte beğendiğim film.

    filmin hiçbir karakteri derinlemesine incelememiş olması asıl konunu karakterler değil de hareketin kendisi olması açısından ele alındığında rahatsız edici değildi. son dakikaların tek bir karaktere odaklanmasının ise verilen bir savaşın neye karşı olduğunun izleyiciye aktarılması ve hissedilen çaresizliğin yansıtılması açısından iyi bir karar olduğunu düşünüyorum.

    izleyin bence
hesabın var mı? giriş yap