• daha "not" yazmayı bile bilmeyen, dilini adam gibi kullanamayan tiplerin eleştirdiği adamın yazısıdır. daha herif yazıyı okumamış, damlamış ama "ucuz ve kalitesiz yazıyor" diye.

    ah ulan, biz de sen ve senin gibilere zaman kaybı olarak bakıyoruz da, bakma işte.
    ucuzluk, kalitesizlik yorumlarınızdan akıyor da, anlayacak kapasiteniz yok.

    hemen hemen her yazısı gibi, çatır çatır doğruları yazmıştır özdil.
    okuyun, okutun.
  • şu yazıya bile muhalefet edecek insanların olduğunu bilmek, bazı şeylerin durumunun ne kadar vahim olduğunu gözler önüne seriyor.
  • maalesef adam yine haklı.
  • kindar nesil ile mücadele edemezsiniz.

    neden mi? siz otopark meselesi yüzünden adam öldüremezsiniz.

    neden mi? siz işe girmek için türlü türlü yalanlar söylemezsiniz, cumhuriyeti yıkma kurumu olan tarikatlara aza olmazsınız.

    sizin silahınız yok. adamların her bireyinde ikişer üçer yivsiz av tüfeği var.

    sizin bir çoğunuz sokakta kavga dahi etmemiştir. beyefendi diye hitap edersiniz.

    sizin eşine olan muhabbetiniz vardır, onların ise otoritesi. siz medenice hareket ederken onlar vahşice kadınları öldürür.

    kısaca balkondan tencere çalarak, bayrak asarak mücadele edemezsiniz...

    mücadeleyi verenler de katledildi. uğur mumcu, ahmet taner kışlalı, necib hablemitoğlu...

    en kısa örnek metrobüste tek başına kalan avukat kızın yalnızlığı gibi yalnızız. bu savaşı çok kötü kaybettik. cehaletin atom bombasından daha etkili bir silah olduğunu keşfettiler. 1946'da birini bize attılar. 1952'de teslim aldılar. kindar nesil ile mücadele etmenizin imkanı yoktur.

    hepimiz fallout oyunundaki gibi süper mutant virüsüne tabi olacağız, starcraftaki gibi zergleşeceğiz.

    malesef sn. özdil mücadeleyi balyoz ve ergenekonda kaybettik, bir avuç insandık... ben de oradaydım. ablamın eşi için oradaydım. beşiktaştaydım, silivrideydim, hasdaldaydım. soruyorum sessiz çığlık eylemlerinde bir avuç değilmiydik... fetö piçi muhteremdi o dönemler her birimizin eşi tanıdığı sürülmedi mi? işsiz bırakılmadı mı? hangi dostumuz, hangi tanıdığımız yanımızda yer aldı...? kaybettik kardeşler... belki o günler milyonlar olsaydık kaybetmeyecektik ancak bir avuçtuk...

    amerikadan çuvalın intikamını kurtlar vadisi filmiyle aldığımız gibi fetö ve amerikancı dincilerden de börü dizisiyle alıyoruz. tam bu sırada bir hakim tarikat şeyhine soruyor, oluru var mı ? adamın biri tayini çıksın diye başka bir güruhtan ders almaya başlıyor...

    nerede kalmıştık? kindar nesil mi? söyleyin bakalım nasıl mücadele edecekmişiz?
  • imza atılır bu yazıya. karşı tarafa bu kadar kin kusan, nefret eden empati yapmayan bu insanların tamamı bir gün biz ne yaptık diyecekler ve inanın çok geç olacak. dengelerin er veya geç değişmesi gibi bir durum var. yarın güç karşı tarafa geçtiğinde üzülürsünüz.
  • burada bu yazıya eleştiride bulunanların ben de zekasından şüphe ediyorum. neyse çok doğru yazmış ama şu da var benim bakış açım tabii, insanlar ve bu toplum hep kötüydü aslında, ama kurallar işliyordu, kötülük baskılanıyordu, yanlış algısı vardı, yoksa sapık hep sapıktı, kötü ve iki yüzlü dedikoducu kitle bol miktarda vardı. sonra bir çözülme oldu ve insanlar artık kötülüğü bastıramaz oldular, kin, nefret, saldırganlık, sapıklık, olmayan dini temellere de dayandırılarak meşru hale getirilmeye çalışıldı ve çalışılıyor. sosyal medya ile de bu kötülük iyice yayıldı, artık gizlemeye gerek duymuyorlar, içlerindeki pis, iltihaplı, kokuşmuş herşeyi dile getiriyorlar, fiiliyata döküyorlar, çünkü zaman onların zamanı, meydan onlara ait, ne yazık ki...
  • bu ülkede gündelik yaşamda karşımıza çıkan öyle insanlar var ki, öldüklerinde beyninlerinin üniversitelerde patolojik ve biyo-kimyasal olarak incelenmesi gerekiyor. otoriteye bağlılık ve bağnazlık faktörlerinin beyinde neden olduğu tahribatın organik boyutunun anlaşılması belki gelecekte insanlığa barış yolunda bir ışık yakar.
  • doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış misali... yılmaz özdil'in de bu yazılar yüzünden sürekli ayrıştırıldığını, itibarsızlaştırıldığını düşünüyorum. bugün sosyal medyada "yılmaz özdil gibi yazı yazmak" diye bir geyik dönüyor. dalga geçercesine taklit ediliyor. bunun böyle olacağı belliydi açıkçası. çünkü bir şekilde itibarsızlaştırılması gerekiyordu.

    yazının içeriğine gelirsek diyecek, ekleyecek bir söz yok pek. bu ülkeye, 'ölümleri kıyaslama, en güzel kim ölmüş sınıflandırması' 16 yıl önce geldi. artık öldükten sonra bile işiniz bitmiyor. halkın sizi terazinin kefesine koyup notunuzu vermesi gerekiyor 'nasıl ölmüş?' diye...
  • üç kuruşluk beyinleri ile, türkiye'yi sadece mahallesinden ibaret sananların, türkiye'de yaşayanların sadece çevresindeki insanlardan oluştuğunu sananların, doğrular karşısında utancından neyi savunamayacağını şaşırmış insanlar gelmişler burada "tamamen boş bir yazıdır", "bir yazar değil, derleyici sadece", "ucuz ve kalitesiz yazıyor" diyorlar.

    bu adam belki sizlerin istediği gibi "avrupa bizi kıskanıyor, şöyle büyüdük, ekonomimiz böyle güçlü" diyerek yalama yazarlık yapmıyor. yeri gelmişken ekşi sözlükte kıytırıktan iki yazı yazıyorsunuz diye bende, sizlerde yazar değiliz. sadece bizlere bu sözlükte verilmiş isimdir "yazarlık".

    "bu adamın yazdıklarını savunacaksınız" diye de bir şey demiyorum. savunmayabilirsiniz, fakat körü körüne savunmak ve körü körüne bu adam doğru demek ayrı şey, bu adamın yazdıklarını ve diğer kaynakları karşılaştırarak vicdan süzgeçinden geçirmek ve de insani duygularla bir sonuca ulaşmak ayrı şeydir.

    ben şu anda bu adamı savunuyorum. çünkü yazısında belirtmiş olduğu şeyleri vicdan süzgeçinden geçirip, kendi imkanlarım ile başka kaynaklardan öğrendiğim aynı konular üzerinde düşündüğüm de insanlığım bana bu adamın yazdıklarındaki doğruluğu gösteriyor. tarafsız olarak.

    bu adam benim tarafım da diye destekleyip savunmuyorum. bu adam bu ülkede az kalan doğruları ifade edebilen 3-5 yazardan biridir diye savunuyorum. bu adam doğru bildiklerinden şaşmadığı için destekliyorum.

    artık o kadar alışmışız ki "fikirlerime uymuyor" dediğiniz insanları aşağılamaya.
    fikrine uymayabilir, seninle aynı görüşte olmayabilir fakat doğruları yazabiliyor olmak bir erdemdir.

    siz hiç gidip berkin elvan konusunu annesinin ağzından dinlediniz mi bilader? ben dinledim. bin bir düşüncelerle girdiğim o evden çıktığımda 2 sokak ötedeki arabama bir saate zor gittim. bu kadar vicdansızlık nasıl yapılmıştı aklım almadı. medyaya yansımayan o kadar çok şey var ki. kimsenin bilmediği o kadar gerçekler var ki.

    "yuhladılar berkin’i miting meydanında… evladını elleriyle toprağa veren annesini yuhladılar." zaten bu cümle başlı başına konuyu ve ne demek istediğimi anlatıyor aslında. tabi daha yılmaz özdil'i anlayamamış adamlar beni mi anlayacak? hiç sanmıyorum.

    bu adamın tüm yazdıklarını toplayıp koyun bir tarafa. eğer çocuğunuzu biat etmeyen, kul olmayan, embesil gibi sünepe yetiştirmeyip, sorgulayan, araştıran, merak eden bir çocuk olarak yetiştirme başarısı gösterirseniz günün birinde sizlere şu yazıda geçenleri derse çıkarıp önüne koyarsınız.

    bize okulda demokrasinin tanımını daha farklı öğrettiler sanki...
    elime geçen gün bir kitap geçti baba, senin gençliğinden kalan.....
    biz ankara"ya taşınmadan önce memleketimizin ismi gaziantep"miş ve bir sürü şehit vererek gazilik ünvanını kazanmış.
    neden şimdi oraya kürdistan diyorlar baba?

    baba sizlere türk"ler ve kürt"ler kardeştir demişler.
    peki kardeşlerim neden bizleri öldürüp ayrı devlet kurdular ?

    baba o kitapta atatürk diye birinden de bahsetmişti, o her kimse bursa"da bir nutuk vermiş.
    ben şimdi bile ne kastettiğini anlayabiliyorken sizin gençliğiniz bu kadar mı cahildi de o uyarıları dikkate almadınız?
    neden hesap sormadınız yöneticilerinizden ?

    o az önce bahsettiğim atatürk size bir hitabe yazmış ve size hain yöneticilere ve uşaklara karşı uyarmış....
    ve hitabenin sonunda "muhtaç olduğun kudret damarlarında ki asil kanda mevcuttur" demiş...
    baba kanımız bu kadar bozuk mudur ki ülkemizi bu hale getirenlerin yakasına yapışmadınız?

    o kitapta okumuştum "ne mutlu türk"üm diyene" yazıyordu.
    peki baba ben neden mutlu değilim ?
    türk"üm demek suçsa ve kötü bir şeyse siz eskiden neden söylerdiniz?

    baba biz kurtuluş savaşı denen bir şey yaşamışız.
    kitaba göre dünyanın gördüğü en şanlı savaşmış ve o savaşta binlerce şehit vermişiz.
    madem bu vatandan bu kadar kolay vazgeçecektiniz de neden o kadar şehit verdiniz?

    hiç mi kitap okumadınız, hiç mi sizi uyaran olmadı? hiç mi göremediniz ülkemizin peşkeş çekildiğini....
    eğer farkında olduysanız ve sessizce evinizde oturduysanız, sizin o hainlerden ne farkınız kaldı?
    allah"ın huzuruna hangi yüzle çıkacaksınız baba ?

    senin eski cd lerden dinledim baba, bizim de bir istiklal marşımız varmış..
    o marşı körü körüne mi ezberlediniz?

    atalarımız sizi her fırsatta uyarmış; demiş ki: "
    ey türk titre ve kendine dön"
    baba ne zaman titreyeceksiniz?
    ankara"yı da kaybettikten sonra mı?

    baba sen en son bağımsız olan türkiye cumhuriyeti"ni gördün.
    bir hasan tahsin,
    bir sehit şahin
    bir sütçü imam yok muydu aranızda ?

    yazıklar olsun sizin gençliğinize...
    bu günleri göreceğime hiç doğmasaydım baba ....
    türk"lüğünüzden utanmadınız...hiç olmasa insanlığınızdan utansaydınız baba ...
    bu vatan göz göre göre altınızdan kayarken hiç olmasa şerefinizle ölemediniz mi?

    diye soracak olursa nasıl olduğunun tüm cevaplarını bu adamın yazdıklarını çocuğunuza vererek öğrenmesini sağlayabilirsiniz.

    yada boş verin ya siz kim bunları anlamak, anlatmak kim. daha yılmaz özdil'i anlayamamış adamlar beni mi anlayacak? hiç sanmıyorum.
  • vaktinde bir futbol kavgasi yuzunden taksim'in gobeginde iki ingiliz bicaklanip olduruldugunde o zaman calistigi star gazetesi'nde on sayfadan "two size: sokakta boyle, sahada boyle" diye manset atan vatandasin kaleminden cikan yazidir!

    insanligimizi kaybettik he mi yilmaz ozdil? haklisin, lakin bu corbada senin de tuzun var ve hic de oyle sanildigi kadar az degil!
hesabın var mı? giriş yap