• merhabalar, öncelikle ben bir ekşi yazarı değilim, bu da instela'dan
    iyiliksever bir yazar arkadaşın hesabı...çok uzatmadan
    sizi de yarısında çıkarmadan, konuya geçeyim, hatta olayı anlatayım...

    dün akşam saatlerinde kadıköy'de bir arkadaşla görüştük, çocuk erken kalkınca ben de tembel tembel metrobüse yürüdüm...
    metrobüs beklerken o kalabalık içinde yanımdaki kızın telefonunda ekşi'nin açık olduğunu gördüm, yüzüne dikkat etmedim ama mavi paltosunu fark ettim.

    metrobüs geldi, hani olağan üstü hal durumlarında kıtlık yaşanan bölgeye devlet bir ekmek kamyonu gönderir de insanlar birbirini ezercesine saf dışı bırakır ya, işte öyle hücum ettiler açılan kapılara, en son böylesini nur yerlitaş'ın da içinde bulunduğu balmain izdihamında görmüştüm.tabi mavi paltolu ile en arkada kaldık herkes binince. ben binerken kendisi de hamle yapınca "buyrun" dedim teşekkür ederek bindi ardından ben bindim.

    tüm koltuklar dolu olduğundan metrobüsün ortasındaki körüklü boşlukta karşılıklı ayakta beklemeye başladık... sonra yüzüne dikkat ettim, esmer ve çok güzel bir kızdı 1.70 boylarında.

    fikirtepe durağına kadar bir kaç kez göz göze geldik... ben bakarken o yakaladı, o bakarken ben yakaladım derken uzuncayır durağı geldi, metro aktarması olduğundan orada metrobüs balık istifi gibi dolar... yanımdaki adam kalkınca ben oturdum, kız da çaprazda ayakta...

    ''winter is coming'' ve kapılar açıldı metrobüs doldu taştı.
    kızın etrafına yüksek sesle sohbet edip yavşakca gülen 4 5 tane apaçi konuşlandı.
    kıza bakmıyor adeta gözleriyle yiyorlar zaten sıkış pıkış. normalde yaşlı hamile ya da engelli olmayan kimseye yer vermem ama bu kız öyle değildi, bilmiyorum gün içinde böyle kızlar görüyorsun tabi ama bakıp geçiyorsun bu kızda beni çeken bir şey vardı, o hep tanıyormuş hissi.

    seslenmek istemedim göz göze gelmek için bakmasını bekledim, o tekrar bakınca (tebessüm ederek buyrun böyle gelin) dedim.

    o kadar naif gülümseyerek 'peki' dedi ki hoşuma gitti çok... o kalktığım yere oturdu ben de koltuğunun başındaki demire tutunuyorum
    yanında ayaktayım... ekşi'nin hala açık olduğunu görünce kararsız kalsam da afedersiniz, yazar mısınız diye çıktı ağzımdan.

    "aslında değildim ama arkadaşımın fazla hesabı vardı giriyorum ben de' diye yanıtladı tebessüm ederek... sonra kafasını tekrar telefona gömdü whatsapp'a girdi, ''artık bir şey diyemem, gerisi yakışık almaz'' diye içlenirken "şeyy siz de mi yazarsınız" dedi.

    "yok ben başka sözlüklerde uzun zaman yazdım ama ekşi'de hala onay listesindeyim" diye cevapladım... gülümseyerek ''iyi bakalım'' dedi.

    o sırada acıbadem'de inmek isteyen bir boz ayı cesedimi çiğneyip inmeye ant içmiş gibi öyle bir çarptı ki sırtıma, gögüsüm kızın kafasına hafifçe değdi, adama kafamı çevirip * * "yavaş be" dedim.ardından kıza dönüp özür dileyecektim ki gülümseyerek "sorun değil hayattayım" dedi.

    hazırcevaplığı ve sempatikliği açıkcası ''bir güç var'' bu tesadüf olamaz düşüncesine soktu şahsımı. o sırada telefonu çaldı arkadaşları bekliyormuş indiği yerde, dolayısıyla onunla inme fikrim suya düştü, bir yandan da benim durağım geliyor, ekşi nikini soracaktım ama hesap yok diye o an vazgeçtim. keşke sorsaydım. numarasını alacaktım ama ya sadece kız cana yakın biriyse, bırak anı mahvetme dedim.

    tüm bu düşünceler içinde ağzımdan "ee iniyorum ben" çıktı bir tebessümle.

    "yüzünde çok küçük bir burulma mı gördüm yoksa öyle mi görmek istedim bilmiyorum ama burada mı oturuyorsun dedi durağa 100 150 metre kala,
    '' yok her akşam burada nedensizce inerim'' dedim gülümsedim
    o da gülümsedi "kast ettiğim iş ya da akraba ziyaretiydi'' aslında dedi, gülümsedim biliyorum dedim, bildiğini biliyorum dedi tebessümle,
    kapıya yürüdüm. .

    ''bildiğimin bilinmesinden hiç bu kadar iyi hissetmemiştim'' dedim içimden.

    kapının orada dönüp son kez bakmak istedim
    hem de metrobüste, ulan mümkün mü araya iki üç adet albino ayısı girmiş görüş kaybolmuştu.
    onu son kez göremeden inmenin burukluğunu yaşarken dönüp cama baktım, evet bakıyordu o da, allah kahretmesin ulan belki de istemeliydim o numarayı dedim, ağzımı okumasını istercesine sessiz şekilde ''hoscakal'' dedim, metrobüs hareket etti, o anda dudaklarından "sen de" yi okudum ve gitti.

    not; eğer buradaysan ya da bir şekilde başlığı görürsen...
    neyse ne diyorum ki ben.kız tarafınla konuşuyor gibi gerildim işin ilginci.

    imza; üzerinde lacivert ceket, lacivert pantolon, gri boğazlı kazak ve siyah palto olan kumral genç.( kötü kombinasyondu kabul ediyorum)

    not2: ''burada mı oturuyorsun'' diye sorma sebebi havada kalmasın,
    metrobüsün tüm durakları için bu soru size saçma gelebilir,
    bir yer hariç ''burhaniye metrobüs durağı''

    edit: 40'a aşkın mesaj geldi, olm nolur trollemeyin lan, bilmem ne nickli zenci ''o benim'' deyip smile koymuş bir de, istemsizce güldüm ama heyecanlanıyorum da her mesajda.yapmayın olm.

    --- spoiler ---
    teşekkürler edit'i; hala ses yok kendisinden, başlığı geç saatte açtığımdan mütevellit olabilir,
    gün içinde en az bir defa girer diye düşünüyorum, dolayısıyla beğenilen listesine sokan herkese
    ayrı ayrı teşekkür ederim.bu hesabı da sahibine bu gece iade edeceğim ona da teşekkürler.

    son olarak, özel mesajda ''mavi paltolu'' olduğunu iddia eden daha sonra bir erkek olduğu ortaya çıkan, ama yine de benimle görüşmek isteyen enteresan yazara da selam ediyorum...
    --- spoiler ---

    not; mesajlarda ne üşengeç adamsın, niye erkenden indin minvalinde çokca düşünce belirtilmiş.
    olm ben 3'lü koltuğa yatıktan sonra kumanda uzakta kalmışsa, açık olan kanalı izleyen adamım.

    edit; (bkz: cizıs krayst)

    biri mavi paltolu olduğunu iddia eden uzun bir mesaj attı.
    ''şu an ailemleyim döneceğim mesaj olarak'' notu vardı mesajının sonunda.umarım o'dur.(detay soracağım)
    bir cengiz atay ''hadi be''si çekip hepinizi saygıyla selamlıyorum.

    olur ya da olmaz ama sonuç olarak siz güzel adamlar ve kadınlarsınız,

    (bkz: bilmem kaçıncı edit); hala kendisinden cevap dönmesini bekliyorum soracağım detaylar için,
    şayet o ise, 5.günün şafağında avcılar söğütlüçeşme metrobüs hattına bakın.
    korna çala çala gelen bir 34z göreceksiniz.
    ___________________________________

    (bkz: buldum onu buldum) (bkz: buldum onu)

    --- spoiler ---

    uzun mesajı atan o'ymuş, inanasım gelmiyor o işte o,..
    tüm detayları söyledi, o lan, metrobüste bir kere gördüğüm bir daha görmeyi ummazken hem de...
    cidden mutlu ettiniz...bu nasıl iş...
    ama numarasını hala göndermedi, benim lacivert ceketli
    olduğumdan emin olmak için sorular soruyor lakabını da sevmiş
    ismimi belki de hiç söylemeyeceğim dedi. ''sırf şımarıklık sırf''
    ankara'ya ailesinin yanına geçmiş bugün, yerinde de durmuyor ki. (yazarken numara geldi)

    hesabı arkadaşa teslim ediyorum,
    özel mesajlara cevap veren ben olmayacağım artık, komple gidiyorum
    işte aranızdan...
    --- spoiler ---

    son kez içtenlikle hepinize teşekkür ediyorum.
    14 şubat sevgililer gününüz de kutlu olsun.

    https://youtu.be/e1d5vvca8fo?t=10

    --- spoiler ---

    merhabalar tekrar, gün içinde bu iş olmayacak diye bir video hazırlamıştım,
    mavi paltolu'dan cevap gelmeyince uzun süre, esprili bir videoyla çıkış yapayım dedim.
    tekrar usluca gidip çaylak sırama giriyorum.

    https://youtu.be/tzowlupxcjk

    --- spoiler ---

    yukarıda bahsettiğim mavi paltolu olduğunu iddia eden sonra erkek olduğu ortaya çıkan
    yazarın, mavi paltolu'yu bulmama rağmen ısrarla kendisinin o olduğunu iddia etmesi de ayrı güldürdü.
    demin uzun bir mesaj atmış, hasta herif ya, ahah, seviyorum sizi.

    son gelişme olarak; kendisi ankara'dan okul için dönünce görüşeceğiz.
    biraz mesajlaştık gece bir 15 dakika da konuştuk uyumadan.
    bir çay içmemizde fayda gören sevgili jüri üyesi ekşi yazarlarına teşekkür ediyorum.

    ezel'de bir replik vardı ''biliyor musun iyi kötü yalan, bu hayatta bir gidenler var bir de kalanlar, bir de
    ikisini de yapamayıp tam ortada duranlar''

    umarım siz hep olmak istediğiniz tarafta olursunuz.

    ''sağolun'', denmek için değil cidden siz hep ''sağolun'' hoşcakalın...
  • ''lacivert ceket, lacivert pantolon, gri boğazlı kazak..''

    o nasıl bir kombinasyon lan, kapıcılar kralındaki 'oğlum ibraam' gibi..

    öyle hatun kovalaman da ayrı bir cesaret..
  • çaylağım demeyeydin iyiydi. bari ssg ile olan anlasmazliklarim nedeniyle uçuruldum falan diyeydin.
  • o kadar sohbet et, muhabbete gir, kız terslemesin, şu bu sonra gel telefonunu internetten bulmaya çalış. "bağırmayan taraftar siktirsin gitsin" ne kadar anlamlı bir cümle aslında lan. bağırmamışsın ki oğlum sen, hakkın yok bu maçı izlemeye artık. ama yine de bu entry vesilesi ile bir şekilde "up" yapmış olalım. 14 şubat arifesi kendi çapımızda yardımcı olalım böyle.

    tanım iki nokta peş peşe üst başa beş köşe dediğim başlık dedirttiren kız.
  • çok uzatmayacağım.

    bu erkek milletini anlamak zor. geçen metrobüs bekliyorum, arkadaşlarla buluşacağım. neyse geldi araç. millet harala gürele atladı önüme tıkış pıkış biniyor herkes. neyse ben çekildim geriye ezilmeyeyim diye. millet bindikten sonra baktım tilkinin biri eliyle buyurun yapıyor. bir gülme aldı beni içeriden. şekil yapıyor hergeleye bak dedim, bozuntuya vermeden bindim. sanki sen el etmesen biz buyurmayacağız.

    neyse oturacak yer yok geçtim körüklere. baktım bu tilki de peşimden geliyor. dedim eyvah yüz verdik sanacak. neyse bakmıyorum tarafına. o sırada the revenant başlığında leo için ne yazmış ekşici piçler diye sözlük'e bakıyorum. sonra farkettim ki bu çakal da benim telefonu dikizliyor. hemen açtım whatsapp'ı. arkadaşıma yazıyor gibi yapıp, "ne bakıyon la telefonuma dingil" yazdım, görür de utanır belki diye. ama yok. o mesafeden ne yazdığımı da görememiş beceriksiz. tepkisiz, hala dikkatimi çekme peşinde.

    bi ara uzunçayır'da millet doluştu araca, bu da bana yer veriyor aklı sıra. ulan böyle mallar olmasa aç kalacağız yeminle. hemen atladım tabi boş koltuğa. içimden de "sen istediğin kadar yürü koçum bana, benden hiçbizikin alaman" diyorum.

    neyse bu sözlük falan muhabbete girmeye çalışıyor o sıra. tersliyorum ben de, "yok yea benim hesap yok işte arkadaşın hesabından giriyorum falan" diyorum ki nick mick ister musallat olur başıma neme lazım. ama sonra anladım ki sünepenin biri, adımı soracak göt bile yok kendisinde.

    hani nezaket bizde kalsın dedim "sen yazar mısın peki?" diye sordum. bir şeyler geveledi. "iyi bakalım" gibi çok net bir "e hadi siktirgit biraz" anlamına gelen o iki kelimeyi çıkardım ağzımdan ki yol alsın. ama nerdeeee... günümüz abazası işte yapacak bir şey yok.

    şu hep merak ettiğim villaların olduğu durakta bu "iniyorum miniyorum" bir şey dedi. ulan dedim adam zengin mi yoksa? hemen tavrımı değiştirip "burada mı oturuyorsun?" diye sordum. baktım yine geveliyor bir şeyler, belli ki beni etkilemek için inecek sonraki metrobüsle şirinevlere gidecek keko. neyse bir şeyler daha saçmaladı ama ben hiç siklemedim. "biliyorum biliyorum" falan yaptım artık basıp gitsin diye.

    indikten sonra baktım hala beni kesiyor, bir yandan da açmış ağzını at kişnemesi gibi bir hareketler falan. tutamadım kendimi ben de içten bir "hassiieee" narası çıkardım ağzımdan.
  • yok artık. geçenlerde aynı böyle bir olay yaşadım. metrobüsteydim tamam. mavi paltom vardı tamam. ayı olmayan metrobüs zaten yok o da tamam. telefonda sözlük açıktı, o da tamam. memesi kafama değdi, aynen.

    hepsi uyuyor la. lakin ki şöyle bir sıkıntı var. ben erkeğim pampa. ben değilmişim neyse ki.

    çok korktum sözlük, bana kaktıracaklar diye çok korktum :(
  • amme hizmeti geldi. kendimi feda ettim ve hepsini okudum. durumu olmayanlar için kısaca anlatayım.

    genç arkadaş metrobüse biniyor. güzel bir kız görüyor kıza yer veriyor. kızın kafasına çarptığı yetmiyormuş gibi cep telefonunu dikizliyor. ekşi açıkmış hemen atlıyor nickin ne diye. kız da arkadaşımın fazla hesabı var ordan giriyorum diyor. çocuk zaten çaylakmış. kızın mavi paltosu var. ha bir de indikten sonra kıza camdan hoşçakal demiş kız da siktir be demiş ama arkadaş bunu güle güle şeklinde anlamış. hezeyanlar falan filan.

    hadi yatın geç oldu.
  • dün işten çıkmışım. malum hafta yorgunluğu. eve gidiyorum atladım metrobüse. neyse bi zaman sonra okullu ergenlerinde dolmasıyla çiftleşme pozisyonunda ilerliyoruz. yolu yarıladık, eve varıp çavuşu tokatlama planları yapıyorum, hayallere dalıyorum falan.

    mavi paltolu bi kız kalabalığı yara yara yanıma kadar geldi. ben de arkasında dikiliyorum. "yaa biyfendi müsade edermısınııız?" diye itekledi. daha neyin müsadesini istiyosa. hem suçlu hem güçlü. bi baktım engelli olimpiyatlarında ki atletler gibi sıçrıyo. tam da önümde bomboş bir koltuk. direk oturdum tabi. sonrası kıyamet.

    vay efendim "kadına hiç saygı kalmadı, bayanlara yer verilir, ekşiye rezalet başlığı açıcam" konuşup duruyor. ben de mal gibi dinliyorum. millet de iyice uyuz oldu buna. yani deplasmanda olan oydu. baktım susmuyo;

    "hanımefendi ayakta duramıycaksanız binmeseydiniz. millete sürtüne sürtüne buraya kadar geldiniz. önümde ki koltuk boşalınca kancık eşekler gibi oturmaya çalışıyosunuz. kusura bakmayın yer falan veremem. engelli değilsin, yaşlı değilsin. ama belki hamile olabilirsin git bi baktır." dememle birlikte;

    "allah allah allah" nidalarıyla yolcular alkış kıyamet etrafımı çevirdiler. durağa da gelmiştim zaten. son bir bakış attım yüzüne. kısık bir ses tonuyla; "senin ben amına koyim" dedim ve indim. metrobüs hareket etti. o anda dudaklarından; "seni çılgın şey, yakalarsan koy" dediğini okudum. söğütlüçeşme'ye doğru 4'lüyü yakıp kutlamalar eşliğinde klakson yapa yapa ilerlediler. sonraki durakta karıyı metrobüsten fırlatmışlar. köpekler gibi pişmanım nolur o hatunu bul sözlük.

    buldum kızı buldum. şu an sevişiyoruz.
    bu pompişler sizin sayenizde oldu.
    hepinize çok teşekkür ediyoruz. hoşçakalın.

    6 hafta sonra..
  • gençler bahçelievler bende ,diğer durakları size bırakıyorum aramaya devam http://i.hizliresim.com/gol3bb.jpg

    edit: kız bulundu mu şimdi , söyleyin boşuna beklemeyelim abi

    http://i.hizliresim.com/bjn4bg.png
  • belki benim kağıt param döne dolaşa onun cebine girmiştir. olamaz mı, olabilir.
hesabın var mı? giriş yap