• "hükümet son derece müsamahakardır. türkiye demokratik olmasaydı, bunlara müsamaha gösterilmezdi." demiştir hüseyin çelik

    müsamaha derken? nası lan?
  • ulan daha bu günün sabahında, hükümetin başbakanı "onlar mesajı almıştır" diye yargıyı alttan alttan dürtmedi mi? yargı kararının neyini bekliyoruz? yargıya güveniyor muyuz ki?

    yine bir sikime derman olmamıştır. olmayacaktır.
  • halit ergenç: "bu süreç içerisinde de kim şiddet gösterdiyse, elinizde görüntüler varsa..." vs vs. polis şiddetini bireysel olarak polislerin üzerinde bırakacaklar. emri verenler, yetkili abiler, valiler, il ve ilçe emniyet müdürleri ve bilumum bu işin arkasındaki tipler bu şiddetin sorumluluğundan, bu vahşetin hesabını vermekten sıyrılacak.
  • gencecik insanların katledildiği, sakat kaldığı, ve halen komada hayat mücadelesi verdiği bu direniş, çocuk kandırmacaya benzeyen hükümet ve medya işgüzarlığıyla bu şekilde neticelenemez. hükümetin şu anda attığı hiç bir somut adım yoktur. sadece oyalama, göz boyama ve ardından unutturmayla devam edecek süreçle standart taktiklerini uyguluyorlar.

    asıl neticelenme nasıl gerçekleşir:

    bu katliamın sorumluları:
    içişleri bakanı muammer güler istifa etmeli
    istanbul valisi hüseyin avni mutlu istifa etmeli
    istanbul emniyet müdürü hüseyin çapkın istifa etmeli
    ankara valisi alaaddin yüksel istifa etmeli
    ankara belediye başkanı i. melih gökçek istifa etmeli (tamam lan bunu kişisel olarak belki arada kaynar diye sıkıştırdım)
    izmir emniyet müdürü ali bilkay direk açığa alınmalı
    ethem sarısülük'ü öldüren polis hakkında bilerek ve isteyerek adam öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülen dava açılmalı.

    tvlereki ve sosyal medyadaki görüntüler incelenmeli ve koruması gereken halkına zulmeden, işkence eden, kafasına kapsül sıkarak öldürmeye çalışan polisler hakkında soruşturma açılmalı, bu soruşturmalar bitene kadar açığa alınmalılar. içlerinde kapsülle direk direnişçilerin kafasına sıkanlar hakkında cinayete teşebbüs davası açılmalı.

    akabinde gezi parkına dokunulmamalı, akm aynı kalmalı fakat iyileştirme çalışmaları yapılmalı.

    en sonunda da bunca şeyin sorumlusu başbakan recep tayyip erdoğan bütün bu istifaları açıklayarak "seve seve" özür dilemeli.

    hadi eyvallah, rantınız kısık olsun.

    edit: ve tabi en önemlisi kişisel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmaması ve kimsenin hayat tarzı ve yaşam biçimine dokunulmaması konusunda yeni kanunların ve bu tür girişimleri önleyici yasaların yeni anayasada olacağı taahhüt edilmeli.
    edit2: halk oyalaması (bkz: #34573661)
  • neticesinde halit ergenç'in gezi parkından 2 tane ağacı sakallarının arasına saklayabileceği görülmektedir.
  • kanımca iki perdelik bir oyunun ilk perdesidir. bu aşamada "çevrecilerle anlaştık" mesajı verilip ikinci perdeye geçilecek. tabi parktaki kimse bu "anlaşmayı" tanımayacak, direnmeye devam edecek.

    ikinci perdede birden "çevrecilerle alakası olmayanlar kaldı parkta, müdahale etmemiz gerek" denilip yine çadırlar sökülecek. kamuoyu şiddeti artık meşru görecek. "istismar eden marjinaller" temizlenecek. aynen böyle olacağına eminim.

    yemek tarifi gibi oldu biliyorum.
  • şiddetten sorumlu olanlar polise emir verenlerdir. bunlar derhal istifa etmelidir. gezi boşalsa bile vicdanlarımızda derin bir yara olarak kalacaktır.
    iktidar sürdürdüğü 3-5 ağaç politikasına herkesi nasıl ikna etmiştir?
    adana, ankara, izmir, dersim ve onlarcasının sesi ne olacak?
    dehşetle izliyorum. meşruluğu kalmamıştır dediğimiz bir iktidardan bahsederken gidip bu söylediklerine kandık öyle mi?
    bizi dinle birbirimize düşürmeye çalışan ve özür dilemeyen bu adama?
    yazıklar olsun keşke bu kadar basit olduğunu bilmeseydim, ölümlerin ve yalanların kolayca unutturulduğunun.
  • taksim dayanışma platformu da fos çıkmıştır. yargı kararını beklemek ne zaman büyük bir lütuf oldu. gerilimin uzamasına karşıyım ancak bence sonlanmamış neticedir.
  • ikna odasında yapılmışa benzeyen görüşmelerin finalidir.

    (bkz: biat)
  • çok kararsız kaldığım bir şekilde neticelenmiştir. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık. tam bir rte taktiğiyle sonuçlanmıştır. şimdi geziden ayrılmayın desem, birinin bana provokatör demesini geçtim kendi kendimi provokatör hissederim. geziden ayrılın desem, bütün bir eylemi sadece iki-üç ağaç için direnen üç-beş çapulcu seviyesine indiririm.

    sanatçıların ve taksim derneğinin de neden bu denli süt dökmüş kediye döndüklerini de anlamış değilim. taksim'den haklı talepler alınmadan çıkılmamalıdır kanısındayım. bugün git yarın gel gibi bir zihniyetle, haklı bir eylemin, üç beş ağaç seviyesine indirilerek gezi protestosunun itibarsızlaştırılmasına izin verilmemelidir. evet mesele aynı zamanda ağaçlardır da, ama esas mesele hak ve özgürlüklerdir. başbakan'ın ağzımıza bir parmak bal çalıp, "hadi hadi evinize." demesini hiç bir sanatçı hiç bir dernek üyesi haklı gösteremez. çünkü yarın yine aynılarının olmayacağının garantisini vermemiştir.

    vali hakkında tek bir açıklama bile yoktur ki görevden alınması gerekir. keza emniyet müdürü de aynı şekilde. ve bu sırf istanbul için geçerli değil, olayların, yaralanmaların ve ölümlerin yaşandığı bütün şehirlerde yapılmalıdır. fakat bu konu hiç gündeme getirilmemiştir. başbakan'ın babacan tavrından bahsedilmiştir sadece.

    belki tayyip erdoğan'ın geri adım atması bile bir başarı olarak görünebilir ama çerçeveye uzaktan baktığımızda aslında büyük de bir başarısızlık olduğu görülebilir. günlerdir eylemcilere bir ana avrat sövmediği kalan başbakan, şimdi babacan bir tavırla karşımızda yalanını bu halk yemez.

    esas yapılması gerekenler yapılmalı, ondan sonra halktan gezi parkından çıkması istenmelidir. sonuç olarak, hiç kimse cezalandırılmadan, hiç kimse görevden alınmadan ve daha bir gün önce direnişe destek veren avukatlar yaka paça göz altına alınırken, aynı zamanda da ankara'da ve belki de bilmediğimiz bir çok şehirde hala insanların kafası gözü yarılırken, aman gezi parkı kurtuldu hede hödö demek, hiç bir sanatçıya hiç bir derneğe yakışmaz.
hesabın var mı? giriş yap