444 entry daha
  • o değil de hemen sınırımızda ve bizim de geleceğimizi etkileyebilmesi olası bir saldırı oluyor, biz seksen milyon insan olarak, koskoca bir ülke olarak 3(üç) gün içinde bu konuyla ilgili konuşmayı tartışmayı bırakıyoruz.

    sanki diğer ortadoğu devletlerine uygulanan tarifeden çok farklıymış gibi suriye için de, ilk uygulandığından sonra defalarca farklı şekillerde kullanılan bir strateji değilmiş gibi hala ölenin mi öldürenin mi haklı olduğunu tartışıyoruz.

    sanki bombalamak için o coğrafyada yaşayanların önem verdiği zamanların denk geldiğini daha önce defalarca görmedik.

    sanki dünyayla dalga geçer gibi, kimyasal bir tesisi bombalamanın o kimyasal-biyolojik silahın en azından o kenti yok edeceğini dünyada kimse bilmiyor gibi.

    canlı yayında muhabirin saçını koklayarak kimyasal test yapan dünyanın en etkili medya organları aslında dünyanın ne kadar değiştiğini söylüyor bize. hem doğanın, hem de irili ufaklı bütün dinlerin erdem ve mecburiyet saydığı adalet duygusunu körelten insanın dünyayı ne kadar değiştirdiğini.
    büyük medeniyetler adaletten uzaklaştıkça diğer medeniyetler ona uydu. ve dünyada belki milyonlarca yıldır geçerli tek anlaşma olan "adalet" anlaşmasını ihlal etmeye başladık. önce büyük toplumlar küçük toplumlardan adaletini esirgedi, sonra eşit toplumlar hırslarına kapıldı, sonra toplumun içlerine sirayet etmeye başladı ve en sonunda birey birey kaybediyoruz hala adalet duygumuzu.

    biz kaybederken bile hala sürekli gıdıklanıyor adalet duygumuz. saddam'ın kimyasal silahı var hadi dövelim, çünkü o halkına "adaletli" davranmıyor. ama yanında bir milyon insanı da öldürelim.

    esad kimyasal silah kullandı hadi bombalayalım.

    her ne kadar ortadoğu'da kendi ülkelerini ve halkını"dış mihrakların saldırısına" bu kadar savunmasız bırakan basiretsiz yöneticiler bu işte büyük vebal sahibiyse de, bu bombalayanların ne kadar cani olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

    mesele bu saldırı değil, bundan sonrakiler de değil aslında. bundan öncekilerdir daha çok düşünmemiz gereken. neden hep aynı şeyler geliyor başımıza? sadece ortadoğu'da yaşayan bir insan olarak değil, ayrıca insanlığın parçası olan bir insan olarak hepimizin sorması gerek bu soruyu. neden bir kısmımız, bir kısmımıza adaletsiz davranıyor?

    bizi sevgiyle, saygıyla, ortak akılla, adaletle yönetmek yerine, kendi fani ömrüne endeksleyen yöneticileri neden seçiyoruz? acaba biz de mi aslında en eski anlaşmayı ihlal eden toplumlarız?

    bizi adaletle yönetecek yöneticiler şeçemediğimiz sürece, yöneticilerimizden hesap soramayacağımız sürece, adil sistemler kuramadığımız sürece, insanlık olarak bir olamadığımız sürece, başka toplumların dertleriyle dertlenmediğimiz sürece, insanlığın kendini koruyamayacağını ne zaman anlayacağız acaba?

    suçlu ne esad, ne amerika, ne ölenler, ne öldürenler. suçlu hepimiziz, adalet duygularını koruyamamış insanlık.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap