• kafam çok dağınık, uykusuzluk ve en kötüsü sinir bozukluğu. artık dayanamadım ve ağladım bu gece. tıbbi yardım ulaştırdığımız revirde. orayı, telaşı, insanların paniğini ve o panik halinde çabalarını görünce. güneş? de ben de dayanamadık. ama birbirimizi durdurduk daha fazlası olmaması için.

    geceye beşiktaş'tan 200 kşilik bir grup ile harbiye'ye yürüyerek başladık. ve çoğu harbiye valikonağı arasında geçti. polis uzun süre azar azar atarak toplanan kalabalığı dağıttı durdu. ancak anladığım kadarıyla "tam dağıtın" emri aldılar 1 - 1:30 civarı. tahminin sebebi kaçmak zorunda kaldığım 2 ara sokakta polisin bizi takip etmesi, 3 tanesiyle çok kısa mesafede göz göze gelmem ve hiç acımadan üzerime sıkmaları. can havli ile 2 arabanın arasına atladım ve belki canımı zor kurtardım. arkasında olduğum arabanın farları ve çamurluğu parçalandı bombalardan ki o çamurluğun dibine kapaklandım. öbür taraf duvar ve sıkışıp kaldım. sonra bir hızla atlayıp diğer ara sokağa girdim ama sektirerek burnumun dibine bir tane daha attılar.

    herkes panik halinde ara sokaklara iyice yayıldık. maalesef cenk? benim kadar şanslı değildi. tesadüf beraber olduğum gruptan bir arkadaş ayağını sarıyordu. tam bitti derken saldırmaya devam ettiler ve cenk'i malesef yaralı haldeyken kaybettim.

    o kadar insanı vali konağı yapı krediye kadar sürdüler. orada kartal'dan bir sürü tıbbi malzeme getirmiş bir grup bulduk, maskesizler ve tecrübesizler. malzemeyi ulaştırmak için yardım teklif ettik alıp hep beraber revir aramaya çıktık. uzun çaba sonunda amerikan hastanesi yakınında gizli bir revir bulup malzemeleri bırakabldik. ve de soluklanma fırsatı bulduk.

    ordan çıkıp harbiye ordu evine kadar yürüdük yine. geri çekilmişlerdi. ama maalesef toma'yı bekiyorlarmış. tam osmanbey'e gidelim kararı almışken toma yoluyla yeniden dağıtıldık. ara sokaklardan osmanbey yoluna çıkmayı başarmıştık ki oradan gelen gruplar insanların dağıtıldığını ve kesinlikle gitmememizi söylediler.

    sabah 5 buçuk civarı beşiktaşa dönüp enerji depolamaya karar verdik ve eve geldik.

    an an yorumsuz bütün yaşadıklarım bunlar. zaten artık yoruma mahal de yok. ve benim, bizim yaşadığımız devede kulak. cihangirde, parkta, taksim yakınlarında çok korkunç hikayeler var.

    şuan saat 07:25 ve nişantaşında atılan bombaların sesini duyuyorum hala. onlarcasının sesini.

    belki sinirim bozulmuş ağlamış olabilirim ama, ölmedim. ölmediğim müddetçe de buradayım ve karşınızdayım. açıkça söylüyorum, tavrınız buysa, şiddet, savaş ise hep böyle olacaksa, tek çıkış yolunuz, tek son hepimizi öldürmeniz.

    buyurun öldürün!!!
  • ben gidiyorum arkadaş ne kadar kalabalık o kadar direniş.

    peşin edit: ispiyonunu siktirtme pis şakirt...

    demiştim editi: kim tutar beni bundan sonrası yok! ben evden çıkar...
  • bir ateist olarak diyorum ki: umarim ben yanlisimdir ve sizin inandiginiz bir tanri vardir ve o belanizi verir!
  • az once taksim polis departmanini aradim.
    dedigim tek sey "su an yuzlerce yaslinin ve cocugun oldugu bir parka gaz bombasi atmaya utanmiyor musunuz" du. gelen cevap suydu

    "siktir git lan, orospu cocugu"

    bence bu bile bugunku durumu ozetlemeye yeten bir durumdur.
  • akp'ye oy verenlerin bu tablodan memnun olduğunu bilmek, gaz bombasından daha acı.
  • çok afedersiniz ama bazı orospu evlatlarının sevinçle karşıladığı müdaheledir.polise insanlara zarar verme hakkını verenlere sadece daha beter acılar yaşarlar umarım diyorum.
  • 6 aylık bebekli kadının üzerine işediler gibi komik, saçma ve bariz uydurma bir habere günlerdir ağlayan piçler, şu anda onlarca ufak çocuğun üzerine gaz bombası atılmasını ağızlarından köpükler saça saça alkışlıyor ya ben deliriyorum arkadaş. bu şerefsizler hep mi bu kadar insafsızdılar yoksa yaşanan yoğun muhafazakarlaşmanın bir etkisi mi bu?
  • halk su an köprüyü geçiyor evimin balkonundan bildiriyorum, buradaki orospu çocuklarına inat...
  • hayatımın en özel gecelerinden birine sebep olan müdahale.

    polis saldırınca harbiye tarafında bir otele sığındık. sağolsunlar çok yardımcı oldular, iyi baktılar bize.

    lobide otururken sırtına plastik mermi gelmiş bir genç ile sohbet ederken yanındakilerle de sohbete başladım.

    aynı tekstil fabrikasında çalışan 3 işçiymiş.

    sırtına plastik mermi geleni anladığım kadarıyla karadenizli bir gen., üstünde fenerbahçe forması var. zaten onu plastik mermiden formanın kumaşı ve sırtında adının harfleri korumuş.

    bir diğeri galatasaray formalı, tahminime göre orta anadolulu, iri kıyım bir kardeş. en heyecanlıları da o. fabrikada dolaplarına rte posteri asanlara inat atatürk posteri asmış, biri buna laf atmış, bu da tezgahtan makası kapmış, elemanı kovalamış da arkadaşları durdurmuş.

    üçüncüsü de yaş olarak hepimizden büyük bir abimiz. alevi, diğer iki genç buna çok büyük saygı duyuyor, onun sözünden çıkmıyor. ama o çok sade bir kıyafetle gelmiş, bir de elinde torba var.

    - abi bu ne?
    - ya çocukların karnelerini gösterip işbankasından hediye kitap aldım, onlar
    - bu kitaplar şimdi çok değerli ama
    - zaten önceden de öyleydiler

    dedi ve torbadan aziz nesin, nazım hikmet kitapları çıkardı.

    polisler çekilince otelden çıktık, izdihamda kaybettiğim arkadaşlarımla buluşmak için onlardan ayrıldık. uzun uzun sarıldık, helalleştik...

    kıssadan hisse, ulan başbakan, tek işe yaradığın şey beni bu adamlarla tanıştırmak! başka da bir faydanı gördüysem camide grup seks yapayım!
  • ''unutursak kalbimiz kurusun!!!''
hesabın var mı? giriş yap