• göztepe'de çalıştığımız binanın girişinde bir kedi takılıyor...

    geçen gün öğle yemeğine giderken derinden bir miyavlama duyduk. biraz kulak kabartınca kedinin kanala indiğini (veya düştüğünü) gördük. ben bir-iki pisi çektim, "gel oğlum" filanlar ama kâr etmedi... arkadaş da "çıkar o" deyince açıkçası kanal 3 metre derinliğinde ama bir iki yerine yaslanmış tahtalar filan görünce dedim herhalde buradan çıkar dediğin gibi. aklıma başka bir ihtimal getirmedim, kedi yani sonuçta.

    bugün iş arkadaşlarımdan bir - ikisi -kedi sevdiğimi de biliyorlar- "nido için en yapabiliriz?" deyince dedim "o daha çıkmadı mı!" yem filan atmışlar ama hayvanın çıkmaya niyeti yok ya da çıkamıyor! öğle arası bakalım dedim, hayvan 3 gündür aşağıda en az...

    kanalın yanına indim seslendim uzaktan derinden bir ses geliyor. kurbağalıdere'ye bağlanan tarafa değil de evlere doğru olan bölüme kaçmış. yan tarafta kağıt toplama istasyonu gibi bir şey var oradaki atıl bir merdiveni biraz onarıp kanal içine salmışlar. kanalda çok su yok allah'tan. indim kanala...

    it filmindeki gibi karanlık bir tünel... içeriye doğru biraz gireyim dedim su 4-5 parmaktan derin, ayakkabım su alacak. yukarıdan "çizme varmış kağıtçılarda getirelim mi hocam" deyince dedim getirin ama içimden de buraya nasıl girerim kısmı tam bir muamma! çizme de sanırım bayağıdır atıldı, içerisinde örümcek ağları! dedim şuradan marketten bir iki de poşet getirin çoraplar rezil olmasın!

    çizmeleri poşet yardımıyla giydim, telefonumun fenerini ve gemileri yaktım... yem koyduk ama bir iki miyav ettiyse de görünmedi kedi ortada. daldım içeri doğru, çizmeler yarıya kadar su içinde, kanalizasyon suyu! 30-35 metre sonra kanalda bir dirsek var, tam da orada kaçış rampası misal bir beton yapı yapmışlar kedi oraya çıkmış köşeye pısmış.

    şimdi direkt sudan betonun üstüne atlasam belki de korkacak, o yüzden arkasına doğru, tünelin biraz daha iç kısmına girdim. bu dirseğin olduğu yerde su daha da derin ama kenarı balçıktan bir tepecik, bata çıka tünelin ikinci düzlüğüne çıktım. oradan hafifçe yaklaşıp betonun köşesinde pısan kedinin yanına yaklaştım.

    bu kedi zaten mülayim, bina girişinde hep severim, kötü bir şey yapmaz ama bu vaziyette köşede ne olur ne olmaz diye temkinli yaklaştım. önce yanına oturdum, biraz tırsarak kafasını okşadım. cidden çok korkmuştu. sonra betonun üstüne çıktım ürkütmeden. kucağıma almak için yokladım, sorun çıkarmadı. hemen aksiyona geçmedim. biraz sevdim, rahatlattım. zira oradan suya düşmeden tünelin ilk düzlüğüne atlayacağım kedi ile beraber.

    hem şefkatle hem de sıkıca sardım ve betonun sütünden aşağı atladım, çok etkilenmedi. ancak kanalın sulu kısımlarında biraz huzursuz oldu. o da kurtulacağını hisseder gibiydi. ışığa yaklaştıkça heyecanlandı ama ben hareketlenmesine izin vermedim. kaçarsa her şey yeniden başlayabilir. hemen ötede iş makineleri kurbağalıdere ıslahı için ciddi gürültüyle çalışıyorlar. açıkçası ben bile korkarım!!

    dereye salınan merdiven çok sağlam değil, beraberce çıktık, kedi iyice heyecanlandı. son bir iki basamakta onu artık yukarı doğru ittirdim çıktı... şükür. hemen de binanın önüne gidip millete sırnaşmaya başladı!

    üstüm başımı kontrol ettim, çizmeleri çıkardım, gönül huzuru ile binaya döndüm. üçkağıtçı beni görünce bir iki sevgi gösterisinde bulundu tabi ama kedilerde minnet duygusu hiçe yakın olduğundan çok da abartmadı.

    velhasıl bugün iş yerinde geçici bir kahramanlık anım oldu, alkışlar filan, dedim abartmayın... kediler iyidir, koruyalım onları. tüm hayvanları.
  • bu kadar zorlu olmasa da benzerlerini birçok kez yaşadığım ve yürekten kutladığım operasyondur. elleriniz dert görmesin!
hesabın var mı? giriş yap