• yoklukla imtihan edilmekten iflahi kuruyan x kuşağının sonuç olarak ürettikleri yanlış politikaların yanı sıra teknoloji çağına geçişe maruz kalmış nesildir.

    ne tam anlamıyla x olup monoton yaşamayı, azla yetinmeyi, teknolojiden uzak olmayı becerebilmiştir ne de tam bir z gibi makinelerin, yazılımların çocuğudur.

    kafası hem nostaljik çalışır hem de modern çağın koşuşturması ve yabancılaşmasına duhul olmuştur.

    yine de en iyi bu nesil hayal kurmasını bilir. geçmişi ve geleceği harmanlamak sancılıdır ama görmesi/görebilmesi haz verir.
  • bence çocukluğunu son kez doya doya yaşayan son nesil olmasıyla şanslı nesildir. bence mutsuz hissetme nedenleri çocukluğunda, gençliğinde bulduğu hayattaki tadı bu zamanlarda artık bulamamasıdır. çünkü hayat çok yapay, sanal gelir.
    bizim zamanızda her şeye emek verilirdi. örneğin internete günde en fazla 1 saat anca girebilirdiniz. bir şarkıyı yüklemek için günlerce araştırma yapmanız gerekirdi. film izlemek için korsan cd alıp bunun ilk seferinde çalışır çıkmasını beklemekti ki o da sinema çekimi.
    erkenden sabah kalkıp televizyonun başında çizgi filmleri beklerdik. bu neslin pizza sevmesinin nedenidir sabah erkenden yayınlanan (bkz: ninja turtles) sonrasında (bkz: looney tunes) (bkz: spiderman) vb.
    sevdiğimiz şarkıyı bir kez olsun dinleyebilmek için saatlerce (bkz: kral tv) (number one tv) başında beklerdik. şimdiki gibi tekrar tekrar dinleyip 2 günde şarkıdan sıkılmak yoktu. gerçi o zamanlar bilgisayardan değil enstrümandan üretilen gerçek melodiler vardı.
    sokağın çocuklarıydık. sabahtan akşama hayatımız sokaktı. futbol, basketbol, voleybol, yakan top, saklambaç vb. oynardık. ailemiz de sorun etmezdi. çünkü o zamanlar sokaklarda komşuluk vardı. herkes herkesi kollardı. mahallenin gençleriydik biz.
    eskiden arkadaşlık daha gerçekti. bir yere toplandığında sadece sohbet edilirdi. herkes birbirine odaklanırdı. şimdiki gibi ilginin kayacağı telefon, tablet, bilgisayar olmazdı. en fazla televizyon açılır orada da hafif müzik.
    aşkların başlangıcı da daha gerçekti. facebook, instagram, blog üzerinden atılan mesajlar, beğenmeler olmazdı. ya gider kendin konuşurdun, ya mektup yazardın ya da arkadaşların aracı olurdu.şimdiki gibi başka yerlerde hangi erkek ya da kızların olduğunu görüp ona buna yazmazdın. maymun iştahlı değildik.
    eskiden ilişkiler bu kadar göz önünde de olmazdı. çünkü insanlar ilgi delisi değildi. ne yaşadığını sadece en yakınındaki bir kaç kişi bilirdi. insanlara " bak ben ne kadar sosyalim" mesajı vermek gibi bir kaygın olmazdı. çünkü bir arkadaşınla konuşmak için whatsapp'da mesaj yazmak yerine evine gitmen ya da dışarıda buluşman gerekirdi.
    daha sayılacak çok şey var da benim ilk aklıma gelenler bunlar. bu neslin gerçekten hissettiği tek bir duygu var; (bkz: biz büyüdük ve kirlendi dünya)
  • bir şeyler yapmak için sürekli buluşan, karnı acıkınca eve bile girmeyip zile basan ve annesinden sepetle en hızlı yapılan şeyi yapmasını isteyen sabırsızlığın temsilcisiydiler. kendilerine ayrılan alanın sınırları ile ilgilenmiyorlar, kendi oyunlarının sınırlarına neresi giriyorsa orası ile ilgileniyorlardı. onlar için zamanın hızına yetişmek mümkündü. çünkü onları kandıran bir hukukları yoktu ve doğrudan meselelerini halletiyorlardı. her zaman büyüklerinden bir adım önde olmayı bildiler. onların zayıf noktalarını iyi biliyorlardı ve onları değişmeye zorluyorlardı. kötülüğün ve vicdansızlığın en aşağılık türlerine maruz kalmalarına rağmen insanlara veya topluma nefret biriktirmediler. çünkü onların etiğinde ‘’kötülüğün sahibinden olduğu’’ anlayışı vardı. sahipleri iyi bilirlerdi. mesela bir dut ağacına dalmadan önce sahibi varsa da yoksa da plan değişmezdi. çünkü dut ağacının bir sahibi olamayacağını düşünürlerdi. öyle saçmalık olmazdı onlara göre ve arkasından dolanmanın yolu da arkadaşlığın ereğiydi. ‘’saybisi geliyor’’ dendiğinde yakalanmaktan o kadar korkarlardı ki sonra o kaçış anlarını birbirlerine anlatamazlardı. onların arasındaki meselelere özel mülkiyet girmemeliydi.
    bilgisayarların elli ve kollu hatta gövdeli olduğu zamanlarda sevdiler teknolojiyi. sokakta futbol oynayan arkadaşları da vardı, evde ailesi tarafından zorla ders çalıştırılanı da. hesaplarını adilce görmenin yolunun kendi aralarındaki hukukta saklı olduğunu da biliyorlardı. eğitim denen işkencenin her türlüsüne maruz kaldıkları için sözsüz, yazısız bir eğitim dayanışması vardı arkadaşlıklarda. rekabetin konusunu onlar belirlemek, kurallarını da onlar koymak istiyorlardı. öyle olmadı. mutsuz oldular. ama umutsuz olmadılar. 20’li yaşların ortalarında destansı bir direnişin, muazzam bir jenerasyonun olgun savaşçıları oldular. ön açıcı tartışmaların tarafları bu nesilden çıkmıştır.
  • mutsuzluklarının baş sebebi katsayı uygulaması olan nesildir. birçoğu öğretmenlerin basmakalıp 'şu bölüme gitme buna git, sayısal yaz orada bi' dünya meslek var, mühendis olursun. sayısal yazmayacaksan en azından tm'ye git ki işletme okuyasın' ifadeleriyle geri dönülemez tercihlerini yapıp katı katsayı uygulamasıyla sınava girdiklerinden istemedikleri bölümü sırf açıkta kalmamak adına yazmış ve istemedikleri bölümleri bitirerek, istemedikleri işlerde çalışmaktadırlar.

    kimse de dememiş ki ne istiyorsan onu yaz, istediğin bölümü okursan, bölümünde akademik kariyer yapma imkanın olur, sevdiğin alandan para kazanırsın diye. tabii sayısal okuyunca hayatın kurtuluyor, işletme bölümünü bitirince şirketler genel müdürlük için seni bekliyor ya, öğretmenlerimiz bizi düşündüler sağolsun!
  • (bkz: 1988) mutsuzspor

    2016 ve 28 yaş laneti. geçecek.
  • iki arada bir derede kalıp kararsızlıkları yüzünden mutsuz olan nesildir. hiç bir zaman tatmin edici derecelerde sonsuz bir mutluluk sahibi olamayacaklardır. yarım porsiyon insanları.
  • ya tam doğu olacaksın ya da tam batı olacaksın. aynı güzel ülkemin doğu ile batı kültürü arasında kaldığı gibi nostalji ile teknoloji arasında kalmış nesildir.
  • 1989 doğumluyum. rakı içtiğin gün ölmezsin derler diye, bugün de yalnız ölmemek için rakı içtim. içiyorum.
  • 80'ler yaşanmalıktı beyler bayanlar...özeldi, hele türkiye'de...

    maalesef 80'leri kaçırmış nesildir...mutsuzluğu ondandır...
  • 1990 yılında doğarak ucundan yakaladığım nesildir. esas mutsuzluğumuzun sebebi çocukluk yılları değil de gençliğimizin baharında bizi içine alan kaostur.

    malumunuz üzere gençlik yıllarımız kürtaj cinayettir, kızlı erkekli evde kalmayın, en az 3 çocuk, kadınlar mümkünse çalışmasın, kadınlar doğurup ölsün gibi ültimatomlarla geçti. bu şekilde kadının ve insanın ötekileştirildiği bir coğrafyada genç olmak bizi nasıl mutlu edebilir ki.
hesabın var mı? giriş yap