• murakami'nin en kötü kitabı. 1000 sayfa olmasına rağmen içinde 50 sayfaya sığacak bir hikaye yok. kitap, anlamsız finaliyle de sorduğu soruları cevapsız bırakıyor. ki sonuncusu bir murakami okuru için alışıldık bir durum. ancak bitmek bilmeyen tekrarların varlığı keyifli bir okuma sürecini mümkün kılmıyor. ayrıca kitaptaki aşk ve neden sonuç ilişkileri o kadar absürd ki, insan kitabın içine bir türlü giremiyor. mesela başkarakter, 100 metre öteden birini sadece arkasından görüp onun 20 yıldır görmediği çocukluk aşkı olduğunu anlayabiliyor. eğer daha önce hiç murakami okumadıysanız başka bir kitabını deneyin ama bunu asla. okuyanlar içinse bir amme hizmeti sunuyorum ve size bu tuğlanın özetini yazıyorum.

    --- spoiler ---

    tengo bir matematik öğretmeniydi, çocukluk aşkı olan aomame'yi arıyordu. (s. 1)

    aomame, bir jimnastik salonunda eğitmendi aynı zamanda kadınlara şiddet uygulayan adamları öldüren bir seri katildi. (s. 33)

    tengo'nun patronu ona 17 yaşında bir kızın yazdığı hikayeyi revize etme görevi verdi. tengo ikilemde kalsa da kabul etti. (s. 71)

    aomame'nin aklında çocukluk aşkı tengo vardı. aomame, küçük kızlara tecavüz eden bir dini oluşumun liderini öldürmekle görevlendirildi. (s. 112)*

    tengo'nun revize ettiği hikayenin yazarı fuka-eri, dini liderin aslında kızıydı. roman satışa çıktı, ödüller aldı, satış rekoru kırdı. aomame gökyüzünde ayın yanında küçük bir ay daha fark etti. bu durum tıpkı revize ettiği romandaki gibiydi. tengo'nun peşine ushikawa adlı garip gurup suratlı bir adam takıldı. (s. 233)

    aomame dini lideri öldürdü. bir apartman dairesinde saklanmaya başladı. aomame gökteki iki ayı fark etti. (s. 312)

    tengo, fuka-eri ile garip bir cinsel ilişkiye girdi. (s. 455)

    aomame, nasıl olduysa hiç görüşmeden tengo'dan hamile kaldığını varsaydı. (s. 552)

    tengo'nun sorunlu bir ilişkisi olan babası rahatsızlandı. tengo, babasının yanına bir bakım evine gitti. (s. 664)

    aomame evin dışındaki kaydıraktaki gördüğü adamın nasıl olduysa tengo olduğundan emin oldu. peşinden koştu yetişemedi. (s. 692)

    tengo aomame'yi bulmayı arzuladı. (s. 701)

    aomame tengo'yu bulmayı arzuladı. (s. 804)

    tengo aomame'yi bulmayı arzıladı. (s. 852)

    aomame tengo'yu bulmayı arzuladı. ( s. 911)*

    aomame tengo'nun izini buldu. (s. 945)

    olayları çözmeyi isteyen garip gurup kafalı adam ushikawa, aomame'nin bağlantısı sayesinde öldürüldü. (s. 952)

    tengo ile aomame buluştular ve çifte ayın olduğu evreni terk ettiler. (s. 1000)

    --- spoiler ---

    not: sizi ağır bir yükten kurtardım, rica ederim. başka ocaklar sönmesin.
  • üçüncü cildi de basılmış japonya'da. baskı sayısı şaka gibi: haftasonuna 500.000 adet yetiştirmişler, hafta içine de 200.000 adet yetiştirilecekmiş. sonra kalk buralarda japon modernleşmesiyle türk modernleşmesini karşılaştırmaya kalk, densizlik yap. burada mevzu ahmet altan'ın kitaplarında olduğu gibi 1 liradan 1 milyon kitap satmaya çalışmak da değil. çağdaş, popüler ve düzgün edebiyat yapan bir romancının son yapıtının, hele bir devam kitabı olan yapıtının, ilk baskısının 700.000 yapılması. ortada dan brown kitaplarında olduğu gibi büyük temalar, dinsel ve siyasal dedikodular ya da vampir kitaplarında olduğu gibi dev promosyon çalışmaları da yok. belki harry potter fenomeni bir parça özgün gözüküyor, ama o da müthiş bir prodüksiyon desteğine ulaşmıştı yeni kitaplarda. henüz daha içeriğine ulaşabilecek durumda değilim, ama yine de murakami'ye bir kere daha şapka çıkartırım.
  • kitabın türkçe tercümesini okudum. orjinalinde de öyle midir bilmiyorum ama ben artık ömrüm boyunca bir daha "kendisinden yaşça büyük bayan arkadaşı" gibi bir tamlama görmezsem mutlu olurum...

    bunun dışında bitirmek için mücadele ettiğim ve can çekiştiğim bir kitap, ki daha önce murakami'den okuduklarımda, zemberekkuşu'nun güncesi de dahil, hiç böyle olmamıştım. murakami'nin ağzından bir lütfiye fıdıllıoğlu tonlamasıyla "alın 1200 sayfayı, hadi size iyigünneeeer" hayal ettim...
  • meşhur hacmi şöyledir;
    http://i49.tinypic.com/348g5ld.jpg

    başladık bakalım, allah utandırmasın.
  • bu kitabı okurken bir noktayı kaçırdım, burayı daha dikkatli okuyayım diye kasmayın. murakami nasıl olsa her şeyi en az dört-beş kez yeniden anlatıyor.
  • şu kitap bittiğinde hissettiğim rahatlığı anlatmam için kelimeler yetmez. "senin askere gelmene gerek yok, biz böyle iyiyiz" deseler bile bu kadar rahatlamazdım. üzerimden tonla yük kalktı. bittiği için kurban kesecektim ama şu aralar talep fazla olduğu için fiyatlar almış başını gitmiş.

    1256 sayfanın 200' ü memeden oluşuyor. yok memeleri dolgunmuş, yuvarlak yuvarlak portakal gibiymiş, yok giydiği t-shirt memelerinin sıcaklığını belli ediyormuş, yağmur yağarken memeler adamın yüzüne yüzüne göz kırpmış. yahu meşe ağacından kendine meme yapan marangoz fedai abi bile bu kadar değil. meme meme diye kitap bitti.
  • almanca, felemenkçe ve ukrayna dili'nde çevrilmiştir. oha abi ukrayna dili ya ünlemünlem!bir1
  • murakami'nin pek çok kitabının içinden şarkılar geçer. bu kitaptaki şarkıların listesi hemen hemen aşağıdaki gibi:
    leoš janácek "sinfonietta"
    michael jackson " billie jean"
    nat king cole "sweet lorraine "
    ella fitzgerald "ıt's only a paper moon"
    277- the sound of music film müzikleri
    278- bach "bwv 846-bwv 893- bwv 244"
    288- john dowland " lachrimae "
    291- haydn " cello concerto
    440- louis armstrong wc handy " blues derlemesi plağı"
    441- louis armstrong wc handy " atlanta blues" ( aynı albüm- b yüzü 6. şarkı)
    489- bach " matthäus-passion"
    536- sonny and cher " the beat goes on "
    618- ıt's only a paper moon
    668- rameau, telemann
    669- marcel dupré
    677- duke ellington, benny goodman, billie holiday
    678- louis armstrong "chantez les bas"
    699- the rolling stones " mother's little helper", "lady jane"
    700- the rolling stones "little red rooster"
    986- sibelius "violin concerto", schumann " carnaval"

    kitabı bitirdikten sonra ister istemez murakami'nin okuduğum diğer eserlerini düşündüm ve içlerinde en zayıf bulduğum kitap 1q84 oldu. murakami'nin kurgudaki başarısı ve müthiş hayal gücünü bir kenara bırakırsak kitabın gereksiz bir şekilde uzatıldığını söylemek mümkün. hatta bazı yerlerde bu tekrarların, okuyucuya belli başlı ayrıntıları hatırlatma niteliği taşıması için yapıldığını düşünüyorsunuz. olay uzadıkça daha önce aktarılmış olan önemli ayrıntılar ilerleyen bölümlerde yazar tarafından sıkça tekrar ediliyor, bu tekrarlar da bir noktadan sonra sıkıcı olmaya başlıyor. bunun sebebi kitabın japonya'da ciltler halinde satılması olabilir belki.
    kitapta yazar karakterleri aracılığıyla bazı yerlerde hayatımızda mantığın pek çok noktada devre dışı kaldığını söylüyor. bu, kitapta bazı bölümlerde mantık aramamamız gerektiğine bir gönderme gibi aslında. ayumi, aomame'ye bu dünyada mantığa yer yok, der. tengo, insanın ruhu mantık, azim ve şehvetten oluşur diyen aristotales miydi, diye sorar komatsu'ya. komatsu cevabından sonra, mantık, azim ve şehvetin bir araya gelip masa başında hararetli tartışmalara girdikleri bir anı hayal etmek keyifli değil mi, der tengo'ya. tengo da, hangisinin yenemeyeceğini az çok tahmin edebiliyorum, diyerek cevaplar onu. ben de bazı bölümlerde kopukluk hissetsem de mantığı devre dışı bırakıp yazarın hayal gücünün akışına bıraktım kendimi.
    1256 sayfalık bir kitaba hatırı sayılır bir zaman ayırıyorsunuz. bahsettiğim küçük olumsuzluklara rağmen okuduğuma pişman olmadığım bir kitap 1q84. okusam mı, diye düşünüyorsanız ve murakami'nin kurgusu size hitap ediyorsa derim ki hiç beklemeyin.
  • en rahat okunan bölümünün 400 ile 800 üncü sayfalar olduğu murakami kitabı. edebi açıdan değil tamamen fiziksel kuvvetlerden dolayı. kendisini okuyacağım diye yatakta girmediğim pozisyon kalmadı efenim. (başta belirttiğim sayfalar arasındaki bölümleri okumak için kitabı yatakla duvar arasına sıkıştırıp bir kolla da devrilmesin diye destek yapınız.)
  • okuduğum diğer murakami kitapları arasında iyiden kötüye bir sıralama yapacak olursam yaban koyununun izinde'nin üzerinde, zemberekkuşu'nun güncesi'nin altında kalan bir kitap. sahilde kafka ve haşlanmış harikalar diyarı'nınsa epey gerisinde kalıyor. murakami puanlı at yarışı bülteni yazsa yine okurum, o ayrı bir mevzu.

    şimdi beni hayal kırıklıklarımla baş başa bırakın.
hesabın var mı? giriş yap