• beşiktaş'ın 3-0'lık bir skorla kazandığı maç.

    maçın kırılma anı beşiktaş'ın golü bulması oldu. 46'da fernando muslera'nın büyük hatasıyla cenk tosun topu boş kaleye yuvarladıktan sonra taktiksel açıdan çok şey değişti ve galatasaray edilgenleşti.

    başlangıç stratejileri:

    kazanmak zorunda hisseden şenol güneş, hiç eveleyip-gevelemeden, önde baskıyla maça başladı. beşiktaş önde baskı setine çabuk oturma özelliğine sahip. bu yüzden ön taraftaki oyuncular, rakip savunmacılara basarken "acaba arkada açık bıraktık mı?" tedirginliği yaşamıyor. ayrıca beşiktaş hücum hattı prese yüksek tempoda ve istikrarlı katılabiliyor. bu yüzden, beşiktaş'ın gerideki hatları da "acaba x prese katılacak mı/ne kadar katılacak?" tedirginliği yaşamıyor.

    beşiktaş'ın, 3 adet savunma stratejisi var ve zaten avrupa'nın kalburüstü birçok takımı da aynı stratejilere mahir: 1- rakip kaleciye dek önde baskı. 2- 3. bölgede başlayan savunma seti. 3- 2. bölgede başlayan savunma seti. örneğin fenerbahçe deplasmanında, şenol güneş 2. stratejiyi tercih etmiş, rakip kendi 1. bölgesini geçtiğinde beşiktaş kompakt bir savunma yaparak fenerbahçe'nin pasla orta alana girişini engellemek, fenerbahçe'nin orta alanda top kaybetmesini veya uzun oynamasını sağlamak istemişti.

    bugün ise, 1. strateji uygulandı. beşiktaş kaleciye dek baskı yaparken pas kanallarını çok iyi kapatıp, presi kaleciye çok çabuk ulaştırabiliyor. bu sebeple rakiplerin özellikle 2 stoper+kaleci üçgeninde çabuk hareket ederek, setteki kaymayı bozması gerekiyor. bu bağlamda; zaman zaman geriye deplase olup topu çıkarmak isteyen fernando, bunu uygulayamadan arkadaşları topu uzaklaştırmak zorunda kaldı.

    yalnız yine de galatasaray buna hazırlıklıydı ki, birkaç kez de top geriden orta alana çabuk çıkarıldığı gibi, orta alandan hücum hattına da ivedilikle iletildi. bu, galatasaray'ın hücum stratejisini de içeriyor.

    kazanmak zorunda olmayan igor tudor ise, oyunu iki buçuk sac ayağı üzerine kurmuştu: 1) merkezi kapat. 2) hücuma çabuk ve direkt geç. 2.5) beşiktaş'ın solunu/kendi sağını kullan.

    galatasaray, beşiktaş'ı orta çizgide bafetimbi gomis ile başlayan bir setle karşıladı. beşiktaş'ı merkeze sokmama/beşiktaş'ın ürkütücü pas sirkülasyonunu sekteye uğratma düşüncesindeydi tudor. 4-3-3 kullandı (ki takım çoğunlukla 4-1-4-1 gözüktü), beşiktaş savunması set hücumunu başlatıp orta alana gelene dek, atiba hutchinson younes belhanda'nın, tolgay arslan ise badou ndiaye'nin markajındaydı. oğuzhan özyakup'un da fernando markajında olduğunu ekleyeyim. dolayısıyla, tudor, oyun kurulumunda beşiktaş merkezini topla buluşturmak istemedi. beşiktaş savunma seti orta alana kadar geldiğinde çok kez öne giden tolgay ise ndiaye tarafından takip edilmedi: ndiaye ve belhanda orta alandan daha geriye rakipleriyle beraber gitmiyor, hattı orta alanda tutarak bir kalkan oluşturmaya çalışıyordu.

    bu plan, bu haliyle işe yaradı ve beşiktaş merkeze giremedi. lakin, beşiktaş sadece bu adımla kekeleyecek düzeyde değil. top beşiktaş stoperlerindeyken, gökhan gönül ve adriano'nun; stoperlerin yanında bir opsiyon olarak kalması yahut basıp gitmesi; kendi kanat oyuncularına yönelik bir kalabalık veya pasifizasyon yaratmaması sayesinde, orta alanın biraz önünde, iki taç çizgisinde beşiktaş kanat oyuncularına çıkıp, onları destekleyen beklerle varyasyon imkanı buluyordu.

    şenol güneş'in takımı kalabalığın içine oynamaktan korkmuyor ve tüm oyuncular, kalabalığın içinde yalnız hissetmeyecek kadar yetenekli. türkiye'de beşiktaş ve bir parça medipol başakşehir haricindeki her takımı sarmalayan bir virüs; kalabalığın içine oynayamamak.

    dolayısıyla, galatasaray merkezi kapatıp, savunma setiyle beşiktaş'ı kenarlara, etkisiz bölgelere yönlendirdi. topu kaptığında ise garry rodrigues'in çizgi tarafından adriano arkasına koşuları + geçişte sofiane feghouli'nin dusko tosic-adriano tarafına deplaseleriyle, beşiktaş'ın soluna yönelik hücumlar gerçekleştirdi (bir kanatta sayıca orantısız üstünlük kurma isteği; overload). gomis ise özellikle geriye, bazen hafifçe kenara deplase olup savunma arkasında alan açmak, gelen paslara duvar olmak gibi bir pivot görevindeydi. geçen hafta, yeni malatyaspor'un da adriano tarafına atılan ters toplarla tehlikeye bölgeye giriş planı vardı. açıkçası beşiktaş'ın iki rakibi adriano'nun hangi zaafına istinaden bunu uyguluyor bilmiyorum; bunun için pozisyonları tek tek izlemek yardımcı olabilir... ama adriano özellikle ters kanattan çizgiye doğru, merkezden ise arkasına doğru atılan toplarda gerçekten bir zorlanma gösteriyor. elbette bu, adriano'nun eskisi kadar çabuk olmamasıyla ilintili.

    ilk 30 dakika, beşiktaş, aceleci davranmadığı, sete oturduktan sonra sirkülasyona başladığı hücumlarda babel-adriano-quaresma-gökhan gönül 4'lüsüne dek top kaybı yaşamadı. gereksiz aceleyle kurulan birkaç pozisyonda ise galatasaray hücuma çabuk geçiş fırsatı yakaladı.

    tudor beşiktaş'ı etkisiz bölgeye kanalize etmeye çalıştı, peki topu nasıl kazanacaktı? klasik; kenarlara merkezlerin yardımıyla; bek-merkez-kanattan oluşan 3'lü sıkıştırma yaparak. uygulama adına irdelenmesi gereken noktalar var: a) galatasaray'ın orta alandan başlayan savunma setinde takımı enden fazla geniş buldum. burada orta alanda oynayan oyuncular, pozisyon almaya değin bireysel problemleri ön plana çıkıyor:

    a1) garry rodrigues, top kendi kanadına ve tarafına geldiğinde ideal pozisyonu alamadı. savunmaya sürekli katıldı, ancak daima fazla çizgide, kenarda kaldı. bükülmeye müsait göründü. (genellikle) birkaç metre daha içte ve önde kalması, o taraftan merkeze atılacak topları durdururdu (şanslıydı ki yanında olması gerekenden fazla koşan ndiaye oynuyordu).

    a2) ndiaye ise savunma setleri sağa yaslandığında gerçekten fazla koştu ve zaman zaman sağa fazla yapıştı. dinamik bir oyuncu, düşünerek değil oynayarak çözüm bulan oyunculardan ama aynı seyirde devam eden bir maçta, garry-ndiaye tarafına gelecek tolgay-ozi deplaseleri topun merkeze oradan girmesini sağlayabilirdi.

    a3) feghouli kendi kanadından gelen ataklarda, alan-adam değişimi, bek önünde pozisyon alma, bindiren rakip bekin beke bindirilmesi gereken anlarda vs. çok daha iyiydi. ama ters kanattan gelen ataklarda gökhan gönül'e fazla bağlı ve dolayısıyla fazla çizgide/uzakta kaldı. sanırım geçişlerle ilgili ona verilen görev dolayısıyla, yine tersindeki kanatta beşiktaş top dolaştırırken, feghouli'de hep bir öne doğru meyil "şu topu kapalım da gideyim" gördüm.

    b) galatasaray enden geniş kaldığından; yeterince başarılı alan daraltamadığından, zaman zaman orta alana kadar gelmiş beşiktaş ve karşılarındaki 10 galatasaraylı oyuncudan ibaretti tablo. yani, galatasaray'ın bir seti var fakat topu kapma planı yok gibiydi. dolayısıyla ilk yarım saat galatasaray'ın uygulaması başarısız değildi, beşiktaş'ı kitleyecek gibi göründü, rötuşlara ihtiyaç vardı. lakin vurma planı yoktu. vurmak bir kenara, topu kazanma planı net olmayınca, galatasaray gittikçe edilgenleşti ve oyun beşiktaş'ın hamlelerine yöneldi.

    beşiktaş ise ilk yarım saat iki kenardan istediğince çıkamadı ve çok sayıda orta yapıldı. ki, anderson talisca olmadığından, bir nevi amaçsızca/içeride yalnız olan cenk'e ortalanan toplar geri gelip duruyordu. bir beşiktaş setinde, buna çözüm adına, tolgay'ın geride kaldığını ve atiba'nın kafa vurmak üzere ceza alanına yöneldiğini gördüm. forvet arkasında ceza sahasıyla kavgalı ozi olunca, şenol güneş böyle bir artçı plan da yapmıştı. beşiktaş'ın iki kenarda istediğince çıkamama sebebi ise tolgay-ozi-cenk'in kenarlara yeterince yardım etmemesindendi. cenk'in kenarlara girmesi, galatasaray'ın ekmeğine yağ sürebilirdi; kenarda sayıca kalabalık bir beşiktaş, ancak forvette kimse yok... dolayısıyla sazı eline alması gereken evvela oğuzhan'dı ve oğuzhan tüm bunları bir türlü çözemedi/pasif kaldı. merkez veya 10 numara, üst düzey bir oyuncunun rakip takım stratejisini çözerek buna karşı oyununu değiştirmesi/planlama yapması 10, üst düzey olmayan ama uluslararası bir oyuncunun 15-20 dakika sürüyor (öznel gözlemlerime, analizini yaptığım maçlara göre taktiksel standardın üst düzey olduğu maçlarda rakip stratejisini -genel hatlarıyla- çözümleme süreleri; kevin de bruyne 9 dakika, xabi alonso 11 dakika, ander herrera 12-14 dakika, josef de souza 14-19 dakika...). oğuzhan'ın bu durumu düşündürücü, tabi kenardan gelen telkin ilk 30 dakika için farklı, sonrası için farklı olabilir.

    30'dan sonra ise özellikle oğuzhan'ın stoper-bek arasına deplaseleriyle beşiktaş daha fazla çoğalır göründü, 35'ten sonra tempo bir vites yükseldi, somut tehlike olmasa da galatasaray geriye yapışıyor, beşiktaş kaleye yaklaşıyordu.

    ilk yarıda jason denayer ve gökhan gönül'ü çok beğendim. denayer, quaresma'ya hiç geçilmedi. birebir ve dengede yakalandığı anlarda top kapma yeteneği yüksek, çabuk ve hamleli. çok zor çalım yiyor. quaresma'nın klasik düellolarıyla çok iyi başa çıktı. oyundaki durumu ve yardıma ihtiyaç olduğunu gören gökhan gönül de tempo yükseltti ve o tarafı deşmek için hayli çabaladı. karşısındaki feghouli'nin de hiç de kötü bir performans vermediğini düşünürsek, ilk yarının son bölümünde sahanın o tarafında seyirlik bir mücadele oldu. kanımca maçın oyuncusu da, ayrıca galatasaray'ın maç boyu yaptığı tek sette feghouli'nin şutunu engelleyen gökhan idi.

    tudor, beşiktaş'ın yeni malatyaspor maçına iyiden iyiye çalışmıştı. şenol güneş ise galatasaray'ın medipol başakşehir maçına... bu yüzden, beşiktaş'ın galatasaray'ı az da olsa açık yakaladığı pozisyonlarda, mariano-maicon arasına girmeye çalışan cenk tosun ve babel'i gördük; maicon'un eljero elia karşısındaki hantallığı, mariano'nun o maçtaki tüm birebirlerde kadraj dışında kalması şenol hoca'ya cazip gelmişti. tudor bunu muhtemelen bekliyordu ki, mariano-maicon iki devrenin ilk dakikaları hariç, 46 dakika boyunca yapışıktı ve mariano hücuma alışıldık desteğini vermedi.

    sanırım hakkında kitap yazdığım ilk yarıyı kısaca özetleyeyim: galatasaray, beşiktaş'ı orta alanda savunma setiyle karşıladı, beşiktaş ise muslera'ya dek önde pres yaptı. galatasaray, beşiktaş'ı kenarlarda kalabalık sıkıştırmaya çalıştı fakat orta alanın enden başarılı daralmaması/baskı yönlendirmesi başarılı olmadığından, savunma setine çabuk oturan galatasaray'ın topu nasıl kapıp da hücuma geçeceği belirsizdi, türkiye'deki takımların %98'i 4-2-3-1 oynadığından, beşiktaş kenara kanalize edilmeye alışık, 4-2-3-1 oynayan birçok takımın amacı topu kenara oynatıp orada beklerden kazanmak, şenol güneş ise buna antitez olarak kenara oynamaktan korkmuyor ve yetenekli oyuncuları sayesinde oyunu kenara oynayıp oradan çıkıp her şeye devam edebiliyor (çoğu takım kenara oynamaktan korkuyor), oğuzhan'ın kötü oyunu nedeniyle iş kenarlardaki birebirlere kaldı lakin talisca olmadığından, galatasaray savunması yapılan ortaları rahatça karşıladı.

    ikinci yarı:

    henüz bir dakika dolmamışken muslera'nın sağdan yere doğru yapılan ortadaki büyük hatasını cenk affetmedi ve beşiktaş 45 dakika aradığı golle ummadığı anlardan birinde karşılaştı. claudio taffarel gittiğinden beri, galatasaray'ın kaleci antrenörlüğü departmanında "muslera halleder, nasılsa o çok profesyonel" düşüncesi var. sanki muslera maç öncesi ısınmalarda da istediklerini yapıyor ve yeterince zorlanmıyor. yanı sıra, aynı departmanın kadrodaki üç kaleciyi enteresan ısındırma yöntemleri hasebiyle muslera maça olması gerektiği kadar ısınmıyor. aynı sorunu (metotlar son 2-3 haftada değişmediyse) bu sezon fenerbahçe'de de görüyorum.

    skor ve rakip açıldıktan sonra beşiktaş'ın ideal ortamı oluştu. tudor ise geriye düşmeye yönelik bir kurguya sahip değildi. nasıl açılacağını bilemeyen galatasaray oyun disiplininden koptu ve bu ortamda brezilya gibi oynayan beşiktaş mikrofonu aldı. galatasaray enden-boydan, her taraftan açılıp dağıldı. yalnız, bu "fazla" düşüş, sezonun erken açılması hasebiyle malum; "galatasaray devre sonuna doğru fiziksel olarak yorulacak" mitini düşündürdü.

    galatasaray orta alanda dominant bir yaratıcıya sahip değil. fernando-ndiaye-belhanda'dan belhanda'yı yaratıcı kabul edersek (ki oyun içi devamlılığı epey düşündürücü) tek yaratıcı oyuncu da galatasaray için yeterli değil. ayrıca, galatasaray'ın gomis dışında skoreri de yok, dolayısıyla galatasaray'ın orta alanda skorer ve yaratıcı oyuncu ihtiyacı var. gerekirse geçici bir çözüm (örn: yaşlı bir oyuncu) ile bu problem yamalanabilir. sezonda 9-11 atacak bir 10'dan devşirme kenar, veya belhanda sola atılacaksa, 10 gerekiyor. sahadaki 8 oyuncunun bu sezon geldiğini düşünürsek bir mühendislik hatası söz konusu. la liga ve premier league ortalamasını alırsak, sofiane feghouli de kariyeri boyunca 7 maçta 1 gol ortalamasına sahip. sol kanatta babel kadar skor üreten bir oyuncu olsa evet ama yokken feghouli'nin alınması ve takımda gomis dışında skorer olmaması oldukça manasız. yanı sıra, konusu açılmışken; maicon-feghouli-ndiaye türkiye standardının üzerinde, kaliteli oyuncular ama üçüne verilen bonservisi fazla buluyorum (uçuk piyasaya rağmen). standart buysa, 18-19 milyon euro'ya aynı standartta 3+1 hatta beşiktaş standardına çekersek epey oyuncu bulunabilirdi. neden bonservisi elinde/kiralık vs. oyunculara hiç yönelinmedi, sürekli bonservisli oyunculara meyledildi açıkçası anlayamadım. üstelik takımlarının tamamı ffp nedeniyle kan ağlayan portekiz'de uygun fırsatlar varken...

    beşiktaş ise rakip açıldığında parlıyor. ikinci yarı herkes klasını gösterdi. gary medel'in de sonradan girdiğinde dinamizmiyle yaptığı katkıyı beğendim, bu kullanılabilir; rakipler için "aman tanrım bu da gol atmaya çalışıyor" hissiyatı oluşturuyor. belki devre arasında domagoj vida'nın gelişiyle kenarda oturacak dusko tosic'in de verdiği emek, zaaflarını giderme çabası takdire şayan. beşiktaş'ın yapması gereken, deneyimlenmiş bir b planına kavuşmak ve talisca-tolgay-oğuzhan üçlüsünden iki ideal oyuncu çıkarmak.

    geçen sezonun gerisinde bulmama rağmen başakşehir, avrupa'da açık savunma bulunca türkiye'deki kapalı savunmalardan bunalan beşiktaş yapı olarak şampiyonluğa daha yakın görünse de, galatasaray'ın en azından son 2 haftaya dek şampiyonluk potasında kalacağını düşünüyorum. yalnız, bu sezon şampiyonluk adaylarının şu ana kadarki ilk yarı performanslarını karşılaştırdığımda, genel olarak takımları şampiyonluğu hak etmeyecek denli kusurlu bulduğumu söylemeliyim. umarım şampiyonun defolular arasından çıktığı bir sezon olmaz. bunda, bundan sonraki form durumu kadar, devre arası transfer dönemi de önemli olabilir.
  • en azından şu hayatta beşiktaş var, bu gece yine bana bunu söylettin beşiktaşım teşekkürler...
  • galatasaray'ın delik deşik olduğu maçtır. dua etsinler ki beşiktaşlı futbolcular, "ceza sahasına girince futbolu unutmak" adlı hastalığa yakalanmışlar. ben böyle bir şey görmedim o oğuzhan'ın, medelin, quaresmanın vs. pozisyonları kaçırılmadı, resmen anlık olarak futbolu unuttular. yoksa biraz becerikli olsalar ikinci bir 6 kasım vakası gerçekleşse kimse şaşırmazdı. tabi maicon faktörünü de unutmamak lazım. cidden çok iyi bir savunmacı.
  • cimbom’un yenilmesi beni üzmemiştir çoğu zaman. rezil olması ise kahretmiştir. 40 yaşında ve 35 yıldır sarı kırmızı maç izleyen bir hasta gs’li olarak söylüyorum; ben böylesi fena olduğumuz bir nmaç hatırlamıyorum. gs melekleri yardım etti yoksa 7 8 oluyordu. q7 sağolsun adam hattrick yapacaktı kaleyi bulamadı. bu takım ilk günden beri bas bas söylüyoruz sol kanatsız yine iyi getirdi buralara kadar diye. denge oyunu olan futbolda solun yok solun. sol kolsuz muhammed ali gibisin hala bir önlemin yok. tebrikler beşiktaş’a ve burada salak saçma küfürlü enrtyler ile terbiyesini bir kenarda bırakmamış centilmen taraftarına. başarıyı hakediyorsunuz.
  • beşiktaşın galatasarayı ezdiği, sümüklediği bir maç olmuştur. keşke tarihi farka gitseydi şöyle 7-8 atabilselerdi. oha çüş demeyin ihtimali vardı.
  • az önce sakin kafayla özetini izlediğim maç.

    ilk yarıda aslında iki takım da birbirine bariz üstünlük sağlayamamış. top ve oyun kontrolü genelde beşiktaş'daymış ama iki takım da net pozisyonlar harcamış. özellikle rodrigues'in pozisyonu çok net. futbol garip bir oyun. rodrigues atsa maçın tüm seyri değişecek, belki de o net pozisyonları kaçıran galatasaray olacaktı. beşiktaş'ın ilk yarının bir başında bir de sonlarında harcadığı net pozisyonlar var.

    şenol güneş devre arasında takıma ne dedi bilmiyorum ama ben hayatımda böyle bir beşiktaş görmedim. ilk yarının başında golü bulduktan sonra, tosic'in golüne kadar 7-8 tane %100 net pozisyon harcamışız. cenk olsun, quaresma, oğuzhan, gökhan olsun... tosic adeta bi atamadınız be deyip gelip atmış, bir de sağ ayağıyla. sonra yine net pozisyonlar kaçmış, yine quaresma ve bu sefer medel de kaçıranların arasında. sanki herkes şenol güneş'e gol kaçırma sözü vermiş gibi. sonra dalga geçilen negredo oyuna girmiş, defansın arasından geçip, muslera'ya çalımı atıp topu boş kaleye çok soğukkanlı biçimde göndermiş. maç 3-0 bitmiş ama beşiktaş'ın çok net olmayan 3, çok net olan 8 pozisyonunu saydım. galatasaray'ın da gomisle kaçırdığı 2 şut var.

    tarihi fark olabilirdi ancak galatasaraylılar beşiktaş'ı küçümsemenin ne kadar yanlış olduğunu anlamıştır diye düşünüyorum. artık beşiktaş maçlarını da derbi sayarlar diye düşünüyorum. beşiktaş taraftarındaki haklı gururun nedenini de anlamışlardır diye düşünüyorum.
  • 10-0 bitecek maç 3-0 bitti . iyi averaj yükselmedi.teşekkürler beşiktaş ın beceriksiz futbolcuları
  • beşiktaş şu an lige 2 gömlek fazla. hagi li galatasaray dönemi gibi.

    bizim takım da işte yarak kürek oynuyor.

    not: musleraspor.
  • aslanın kediye dönüştüğü maçtır.
  • beşiktaş resmen süpürdü bizi.. bütün camiayı tebrik ederim
hesabın var mı? giriş yap