3013 entry daha
  • mevcut kur seviyesinin yıl sonunda enflasyona da yansıması ile türkiyeden başlayacak bir likidite krizinin tüm dünyayı etkileyeceğini düşünüyorum . gerek siyasi gerek ekonomi gerek askeri anlamda dünya piyasasında söz sahibi abd , çin , rusya, japonya gibi ülkelerin hiçbirinin eli sağlam değil. ayrıca eğer tarih tekerrür edecek olursa her iki dönem abd başkanından birinin (w.bush orta doğu - h.bush nikaragua - richard nixon şili) ülkesini krize ve savaşa götürdüğünü düşünecek olursak trump beyler böyle giderse türkiyeye gerek kalmadan abd-çin krizi ile kıvılcımı ateşleyecekler.
  • objektif bir durum tespiti olarak;

    tl'nin reel getirisi gelişen ülkeleri solluyor
    https://www.dunya.com/…eleri-solluyor-haberi-417412

    oysa ki aşağıdaki haber, aslında türkiye'nin neden faiz yükseltmesi gerektiğini veya en azından bugünkü seviyeyi daha uzun süre koruması gerektiğini, çok güzel ortaya koyuyor.

    'faiz lobisi' fena çakıldı
    http://www.karar.com/…iz-lobisi-fena-cakildi-888562

    bıyıklı olsun bıyıksız olsun, türkiye'ye -gönüllü veya mecburen- inanıp zararına çıkış yapmayan yabancı yatırımcı kar etmeyi bırak, kur yerinde sayarsa neredeyse 10 yılda dolar bazında zararını sıfırlayabiliyor, ancak bir seçim dönemi 5 yıl. demek ki, ister siyasal istikrar deyin ister serbest piyasayı yüceltin, yatırımcı güvenini yükseltmek ve yeni para bulmak istiyorsak bu "reel" faiz oranı en az 5 yıl devam etmeli. dünyada negatif faiz örnekleri azaldıkça para bulmamız daha da zorlaşacak. şimdi kendimize sormamız gereken şu; "böyle bir tablo ortada iken ve faiz piyasa dinamikleri ile belirlenmiyor iken, yabancılar zarara girmek uğruna türkiye'ye neden borç versin?

    ben açıkçası raylara bağlanmış ve trenin üzerine gelişini sadece izleyebilen biri gibi hissediyorum.
  • bu yaziyi 24 haziran secimleri basligina yazacaktim ama bu baslik sanirim daha dogru olacak.

    herkes secim sonuclariyla ilgili bir tahmin yapiyor, ayni zamanda sacma tartismalar girla gidiyor. ben oyumu coktan verdim*, kimsenin de oyunu etkilemek gibi bir niyetim yok ki tahminimce zaten herkesin oyu hemen hemen belli olmustur. ancak kisir tartismalar arasinda pek cok onemli konu araya kaynayip gidiyor. bazi konularin da secim surecinde, hic yoktansa son gunlerde one cikmasi lazim diye dusunuyorum ve ekonomiyle ilgili birkac konuyu asagiya birakiyorum ki, belki en azindan akli basinda birinin farkindaligini arttirabilirim:

    1- ekonomi hayt huyt ile yonetilmez, en fazla ekonomik bilesenler baskilanir. ekonomi tarihi verilerle, gecmisten dersler cikarilarak ve en onemlisi gunumuz dunyasinda butun gelismeleri takip ederek olasi degisimlere-firtinalara karsi gerekli onlemleri almak-careler uretmek yoluyla yonetilir. dusmanin olsa dahi ekonomik realiteye uygun davranmak gerekir. ekonomik aktiviteler gundelik his degisimlerinden bagimsiz olmalidir, hele hele bilimle ters dusen fantastik degisim sinyalleri bize cok pahaliya patlayabilir. ornek olarak mayis ayindaki faizle ilgili aciklamalar sonrasi piyasanin darma duman olmasini hatirlarsiniz.

    hata/aldatmaca: dunyada hem dolar icin hem euro icin para sikilastirmasinin olacagi yillardir bas bas bagiriliyordu. kabul edin veya etmeyin, gercek su ki 2013e kadar dunyadaki para bollugundan kendi boyutuna gore en fazla faydalanan ulkelerden biri olan turkiye maalesef bu fonlari uretime, teknolojiye, argeye yatirmak yerine binalara, asfaltlara gomdu. turkiye'nin bu konuda tarihi firsati kacirdigini artik kabul edelim.

    ayrica cok bilinen aldatmacalar :
    (bkz: dis guclerin oyunlari)
    (bkz: almanlar bizi kiskaniyor)
    (bkz: en iyi biz biliriz, bizzz !!!!!111!!!!)

    peki cozum ne? zaten yukaridaki paragrafta belirtmeye calistim, yineleyeyim ki, bilimin isigindan ayrilmadan, dunyayi dogru okuyup gelecege dair projeksiyonlar cikarip proaktif onlemleri planlamak ve hayata gecirmek. istenirse yapmasi yazmasindan daha kolay, yeter ki istensin. guclu hukumet sistemlerinde yeter ki siyasiler istesin, her turlu devrimsel gelismeyi hayata gecirebilirler.

    2- yapisal reformlar her ekonomistin dilinde. lakin her onemli olup da becerilemeyen/becerilmek istenmeyen gelisme gibi, bunun da ici bosaltilmis durumda. bunlar uzun vadeli reformlar ama ulkemizi icinde bulundugu orta duzey sarmalindan cikaracak olan da bu reformlar. hic zaman kaybetmeden ekonomide, siyasette, egitimde ve daha bir suru ana konuda yapisal reformlara baslanilmali.

    hata/aldatmaca: bizim kimseden ogrenecek bir seyimiz yok. eskiden gazyagi siralari vardi vs vs. offfff yazarken icim sisti!

    peki bu reformlar neler?
    sevgili mahfi egilmez hocanin pek cok makalesinde bu konu islendi. ben sadece yapisal reformlar rehberi yazisini birakayim buraya. 5 dakikanizi ayirip okuyabilirsiniz ki bence iktisat derslerinde ilk okutulmasi gereken yazilardan birisidir.

    3- buyume ile kalkinma birbirinden farkli olgulardir. maalesef halk nezdinde siyasetcilerin en cok manipule ettikleri konularin basinda buyume geliyor.

    orantisiz, onu arkasi dusunulmemis, surekli butce acigi veya cari acikla gerceklestirilen yuksek buyumenin ugur gursesin deyimiyle freni patlamis otobusun hizli gittigiyle ovunmesinden farki acep ne ola? kalkinma olmadigi icin aciksiz buyuyemiyorsun, sonra da ya kamu zararlarindan-butceden darbeyi yiyorsun, veya doviz artisi-faiz artisi sarmalina giriyorsun. sikintiyi yasiyorsun ama akillanmiyorsun da... her 5-10 yilda bir ayni senaryo tekrarlaniyor, peki sen cozum uretmek yerine ne yapiyorsun?
    (bkz: bunlar dis guclerin oyunu)
    come on man!

    bakin bugun turkiye'nin enflasyonlu ortamda durgunluga yani (bkz: stagflasyon)a girmesine ramak kaldigi konusuluyor. "bol ve ucuz para bitti zor kararlar bizi bekliyor" baslikli yazisinda abdurrahman yildirimda ayni riske isaret ediyor. artik ortamlarda ciddi ciddi stagflasyon riski konusuluyorsa ciddi sikinti var demektir. yani durgunluk var, enflasyon cift hanelerde, fiyatlar artiyor lakin issizlik dusmuyor! gel de cik isin icinden... bir de bizim gibi cari aciga muhtac ekonomide doviz patlamasi kacinilmaz olur.

    peki biz nasil kalkinacagiz? aslinda cevabi 2. maddede var; yapisal reformlar ile.

    aldatmacalar:
    (bkz: dunyada en cok buyuyen x. ulke olduk)
    (bkz: buyume hizimiza a ulkesi bile yetisemedi)
    (bkz: onlar izler, biz buyuruz!)

    cozum: kalkinmaya oncelik vermek. gerekirse 10-15 yil boyunca dusuk buyume + dusuk acikla yasayip eksiklerimizi onarmak. sonrasinda zaten ucacaksin!

    4- dogrudan(dolaysiz) ve dolayli vergiler arasindaki adaletsizlik: kisaca dolaysiz vergi gelir uzerinden; dolayli vergi ise harcama uzerinden alinan vergi turu. misal gelir vergisinin kurumlardan pek alinamamasi (dolaysiz verginin alinamamasi-alinmasi icin caba sarfedilmemesi) ve ozellikle calisan kesimin bundan sikayetci olmasi durumu *. ayni zamanda inanilmaz duzeylerde olan akaryakit uzerindeki vergilere ses cikmamasi (dolayli vergi) garabeti.

    bu konu aslinda yapisal reformlar arasinda yer aliyor. ancak adalet zedelenmesine sebep oldugunu dusundugum icin ve toplumun tum katmanlarini ilgilendirdigi icin buraya almayi sectim. bir de ben secim surecinde bu konuyu ele alacagini bir tek iyi partiden duydum, eger baska parti sozunu bile ettiyse burayi editlerim. adamlar cidden denetimleri arttirip gelir vergisini duzene sokacaklarini beyan ettiler ki halen inanamiyorum. bu konu siyasiler icin en riskli konulardan birisi, lakin ulkedeki adaletsizligin ve duzensizligin de bence bas mimarlarindan.

    peki dolaysiz vergi nasil duzene girer? cok mesakkatli bir konu ama genel olarak denetimlerin tam-herkese-esit olcekli-tabana yayilarak yapilmasi gerekir ki gelir vergisinin bir dogrulugu saptansin ve duzene girmesi saglansin.

    vergi kanunlari halkin anlayabilecegi sadelige getirilir ki eger yapilirsa sanirim yeminli mali musavirler issiz kalir. ayrica ondan bundan cart vergisi-curt vergisi karmasasi kaldirilir.

    faturasiz satis olayi bir tarihin tozlu raflarina kalkar *sonra da dolayli vergiler insafli duzeylere cekilerek dolaysiz-dolayli vergi oraninin gelismis ulke ortalamalarina getirilmesi gerekir.

    yapilmasi yazilmasindan daha zor, ilk zamanlar ciddi miktarda oy kaybettirir ama ulkenin gelecegini duzene sokmus olursunuz. ben halen demokratik sistemde hicbir partinin bu konuyu enine boyuna duzenleyecegini sanmiyorum, cunku siyasetcinin istedigi oy; bu konu da ona oy kaybettirir.

    5- merkez bankasinin (mb) ozetle temel gorevi fiyat istikrarini saglayip turk lirasinin degerini korumak.

    kim ne derse desin mb bagimsiz olmali. bagimsizligi da lafta degil, gercekten uygulamada olmali. simdi bagimsiz lafini tersinden anlayan/anlamak isteyen bir kesim kahvehane muhabbetlerinde halka diyormus ki "dunyada hic bir sey bagimsiz olamaz, oyleyse biz yonetmezsek dis gucler yonetir!"

    sevgili kardesim, mb'nin bagimsizligindan kasit mb'nin turkiyeden bagimsizligini ilan etmesi degil; siyasilerin gunluk oy hesabiyla yapacaklari baskilardan ari bir sekilde bilimsel, bagimsiz, dunya gelismelerine gore adimlar atmasidir. bagimsizlik mevzusu kanununda yazilmis ama fiiliyatta yurtdisi piyasalarda kesinlikle soru isareti. hele son faiz arttirimlarinda cumhurbaskanindan izin almak icin 2 tam gun beklendigi mevzusunu pek cok gazete yazari dile getirdi, eger dogruysa durum cok vahim. mb baskani boyle durumda derhal istifa etmeli.

    disarida pek cok gelisme oluyor, dolar dunyada degerleniyor, gelismis ulkeler birbiri ardina faiz yukseltip (yada yukseltecegini beyan edip) parayi kendi ulkelerine cekmeye calisiyor/calisacak. bu durumda bizim mb ne yapacak? ille her faiz arttiriminda onay mi almasi gerekir? bence merkez bankamizin -ozellikle son 1 yildir- pek bir guvenirligi kalmadi, bunun tesis edilmesi lazim. buna da mb baskanini degistirerek baslanabilir.

    bir de her biseyde dis gucler aramaktan vazgecsek iyi olacak. prof ozgur demirtasin mealen dedigi gibi, sen kendini guclendirirsen dis gucler sana viz gelir tiris gider.

    umarim bazi konularda farkindaligin artmasini bu entry saglar. artik kek-cay konusmak yerine ciddi konular tartisilmali. buyuk bir durgunluga dogru yaklasiyoruz, kufemizde birseyler olsun bari!

    edit: yazim yanlisi
  • 2. yarıda küçüleceğimiz kesinleşti.
    borcunuzu kapatın! ortalama son 1-2 ayınız!
    kısa vadeli borçları ödeyemediğimiz gibi zaten fed faiz artırımı sayısı 4 de kesinleşti gibi.
    sonrası buhran! kim başa gelirse gelsin.

    borçlarınızı kapatın son 1-2 ayınız!
    paranız var ise ve bundan sonraki 2-3 yıl içinde kesinlikle değiştirmeniz gereken elektronik alet, beyaz eşya, telefon var ise değiştirin.

    edit: yatırım tavsiyesi değildir yazmam gerekiyordu yazdım.
  • amerikan oyunu demek isterdik ama değil.
  • sözlükte (bkz: 2017 ekonomik krizi) 12 ayda 385 sayfa yazılmışken (bkz: 2018 ekonomik krizi) ilk 6 ayda 404 sayfaya ulaşmıştır bu bile bir göstergedir.
  • en temel gıdalardan;

    1 kilo domates 5 lira.
    1 kilo soğan 5 lira.
    1 kilo patates 5 lira.

    patates.

    5 lira.

    ucuzluk marketlerinde bile kilosu 4,7 veya 4,8 lira.

    son yıllarda hakkaten şahlandı bir şey bizlere doğru, ama ekonomi mi yoksa başka bir şey mi bilemedim..

    allah kimseyi açlıkla sınamasın.

    edit: imla
  • 2015 te satın aldığım brother 1111 yazıcı 160 tl iken an itibariyle 500 coin olmuş. başka sözüm yok hakim bey.
4987 entry daha
hesabın var mı? giriş yap