• bu saatten sonra değil ağzınla kuş, götünün ağzıyla balık tutsan yine olmaz.
  • başka evrende mi yaşıyoruz? akp iktidara demokrasi ile gelmedi mi? her seçimde en yüksek oyu almadı mı? akp'ye en çok oyu kazandıran yıllarıdır uyguladığı ve bugün artık türkiye'yi muhtemelen tarihinin en büyük krizine sokan ekonomik politika değil miydi? türk halkının büyük çoğunluğu çalıyor ama çalışıyor diyerek akp'ye oyunu vermedi mi?
    demokrasinin en saf örneği olan halk oylaması ile anayasa ve hukuk sistemimizi değiştirmedik mi? referandumun temel sloganı yargıyı demokratikleştiriyoruz değil miydi? balyoz ve ergenekon davalarına hukuk üstünlüğü, türkiye'nin sivilleşmesi denmedi mi?
    türkiye'nin büyük çoğunluğu şeriyatçıdır. demokrasi gelirse laiklik ortadan kalkar. bu ülkede laiklik ve cumhuriyet, mustafa kemal atatürk'ün başını çektiği küçük bir azınlığın destansı mücadelesi ile elde edildi. o zaman demokrasi olsa hiç bir devrim yapılmazdı. bugün bile atatürk devrimlerini savunanların sayısı artsa da hala net olarak azınlıklar. demokrasi ile bu ülkede atatürk devrimleri birer birer yıkılır diyenlere geri kafalı, dinozor, faşist gibi türlü yaftalamalar takılmadı mı?
    türk halkı kısa vadeli çıkarını, cebine giren parayı düşünen daha dün ne olduğu hatırlamayan, tarihini bilmeyen, öğrenmek istemeyen ve ders çıkarmayan bir halktır. bu insanlara seçim şansı verirseniz bir kaç yıllık refah için ülkenin geleceğini satarlar demediler mi? bu halk bütün vatanı yabancılara peşkeş çekmiş ama sarayında cariyeleriyle lüks içinde yaşayan osmanlı padişahını sonuna kadar destekledi. cumhuriyet mustafa kemal'in bir oldu bitisiyle ve bolca baskıyla elde edildi. cumhuriyet için çok kan döküldü. ekmelettin ihsanoğlu'nun babası dahil çok kişi cumhuriyet düşmanı olduğundan ülkeden kaçmak zorunda kaldı. bu gerçekler, türk halkının sonuna kadar padişah yanlısı olduğunu bilmiyor musun? bilmiyorsan öğrenin.
    bunları biliyorsanız ve hala demokrasiyi savunup, demokratik türkiye'de özgürce yaşayabileceğini, atatürk devrimlerini koruyabileceğini, çağdaş bir ülke gibi ekonomik sisteme sahip olabileceğini zannediyorsan aptalsındır.
    son 16 yıldaki akp sistemi ve bugün türkiye'nin geldiği durum tam da türk demokrasinin gelmesi öngörülen durumdur. beklenen sonuçtur. aksi olsa şaşırtıcı olurdu.
    halk, şirketler, devlet borç batağında, liderimiz sarayında.
    bu apaçık gerçeği fark edemiyor. bu büyük ekonomik kriz başlangıcında dahi hala bizi krize getiren demokrasiyi ve sermayeyi koruyan hukuku destekliyorsanız. ne diyeyim ki? söylenecek çok şey kalmıyor.
  • yunanistanlilar şoyle tembel boyle beceriksiz diye taşak gecmistik, 'gulme komsuna gelir basina' atasozu aklimiza hic gelmedi.
  • yukarılarda biri yumurtlamış. "özel sektör borçları yüksek ama kamu borçları düşük, özel sektör sıkıntıya düşerse kamu bunu karşılarmış". madem mesele buydu, döviz bu kadar artmadan sevgili hükümetin verseydi ya garantiyi piyasaya. senin o çok beğendiğin hükümetin öyle bir çıkarcı ki, özel sektör borçlarına garanti verirken bile particilik gözetir.

    sorun nettir. 2002 de başlayan akp politikaları iflas etmiştir, ancak bu iflas kabul edilmediğinden fatura tüm ülkeye kesilmektedir. aslında akp nin kendisi bir faturadır.

    2002 den sonra uluslararası piyasalardaki dolar bolluğu bu hükümet tarafından talep edilmiş ve ülke içerisinde tamamen toprak rantlarına yatırılmıştır. inşaat ve toprak rantlarının artık sonuna geldik. döviz girişlerinde özellikle 2010 dan sonra yaşanan şaibeli girişlerin faturaları da kesilmeye başlandı artık. şu aşamadan sonra döviz bulmalarının tek yolu yine toprak satmak. ığdır ovasının satıldığı haberleri boşuna çıkmıyor.

    akp işin içinde olduğu sürece bu iş düzelmeyecek. başkası düzeltebilir mi ondan da emin değilim. zira cumhuriyet tarihinde yaşamadığımız ve ilk defa yaşayacağımız bir sürece girdik artık.
  • 9 kasım 2016'da işe başlayan bir arkadaşın durumuna bakalım.
    bu kişi işe başladığı tarihteki kur üzerinden sözleşmesindeki tl karşılığı maaşıyla 2050 dolar alabilirken bugünkü kurla sadece 1450 dolar alabiliyor. sözleşmesi dolarla yapılmış olsaydı bugünkü maaşını tl'ye çevirdiğinde 9.600 lira alacaktı. bu arkadaşın 18 ayda yaşadığı kayıp aldığı zamma rağmen %30.

    belli ki dolarda kalan yaya kalır şeklindeki ekonomi politikamız işe yaramıyor. suçu dış güçlere atmak, evdeki yoksulluktan apartman komşularını sorumlu tutmaya benziyor.
  • benim ingiltere'den gelen misafirimle sbarro adlı pizzacıdan iki menü aldık.
    gayet de doyurucu bir menüydü ve iki menü toplamı ingiliz parasıyla 3,50 birim ödedik.
    yani adam başı 1,75 pounda karnımızı doyurmuş olduk.
    bu yer alışveriş merkezinde yüksek kira ödeyen bir yer. bu işletme yıllık isim hakkı da ödemek zorunda.

    bu şu demek oluyor; önümüzdeki yaz çok büyük zamlar gelecek ve çok işletme kapısına kilit vuracak. döviz sahibi insanlar için ucuzdan mal toplama zamanı olacak aynı zamanda.

    ülkemiz artık yabancılar için çok ucuz iş gücü ve bedavaya tatil yapabildiğin bir yer olacak.
    değer üretemezsen başkaların oyun alanı olursun.
  • eğer olacaksa acilen başlaması gereken kriz.
    kusura bakmayın öbür türlü sadece bize girecek iktidar değişse de değişmese de.
    batacaksak beraber batalım, yeter lan!

    hayatımı karbonhidrat üzerinden devam ettiriyorum, genç yaşımda tansiyon ve kolesterolüm yükseliyor. daha ne olacak sanki.

    (bkz: geldikleri gibi giderler)
  • dolar almış başını gitmiş, her şey dolarla alınırken hala “benim dolarla ne işim var?” diyenlerin olduğu güzelim ülkede hala farkında olunmayan krizdir.

    et yiyemeyenlerin antibiyotikli tavuk yiyerek beyinleri örümcek ağlarından müteşekkil hale gelmiş. fabrika diye bir şey yok. olanlar ise ne gereği var diye düşünüp inşaat sektörüne girmiş. “omo onsootto on oz yoz forklo os yopoloyor” diye algı oluşmuş. he canım he, ekonomik kriz yok. euro 5’ten büyüktür. pardon dünya 5’ten büyüktür olacaktı o.
  • her yil kücük bir kriz icindeyiz diye dusunuyordum zaten. ancak dolar:
    ocak 2018 : 3.76
    mayis 2018:4.67
    olunca,insan bu seneyi daha bir sorguluyor.
  • (bkz: türkiye ekonomisini bekleyen esas büyük tehlike)

    özet: kurumsal firmalar için yapılan kredi yapılandırmalarının bir nevi dışlama etkisi ile kısa-orta vadede küçük ve orta ölçekli firmaların kredi kaynaklarına erişimlerini tıkayacağını ve seri iflaslara yol açacağını düşünüyorum. bu konuyu anlattım.
hesabın var mı? giriş yap