• bütçe açığını kapatarak, bütçe dengesini kurma amacıyla sürekli borçlanmaya başvuran hükümet, borç yönetiminde ise “ne alacağını ne borcunu biliyor.” denetimler sonunda 2017 sonunda dış borç stoku tutarının 2 milyar, uluslararası sermaye piyasalarında ihraç edilen tahvillerin 40 milyar lira fazla, yurtdışından sağlanan kredilerin ise 38 milyar lira eksik kayda geçtiği belirlendi.
  • ekonomik kriz hızla yükseliyor, halkın buna hazır ve bilinçli olması gerekiyor yoksa çok ciddi çöküşler yaşabiliriz maalesef. aslında dolar ve euro'nun tüm dünya genelinde büyük bir yükselişte. tabi dünya'da dönen ticaretin büyük bir kısmı bu kurlarla yapıldığı içinde büyük bir etki yaratıyor doğal olarak. bu kurlar tüm dünya'da yükseldi evet ama, nedense türkiye, çin, iran ve rusya gibi ülkelerde absürt bir seviyeye ulaştı. bunun nedeni de çok basit aslında trump geldiği günden beri kendi gücünü göstermek adına amerika'nın neredeyse bütün potansiyel gücünü kullandı ve agresif bir politika izledi (tıpkı erdoğan gibi), ve bu agresifliği en çok da sevmediği sevmediği ülkelere gösterdi, hiç beklenmedik yaptırımlar uygulandı. bunun sonucunda doğal olarak bu ülkelerde dolar çok önemli bir yükselişe geçti ve amerika'nın arasının çok iyi olduğu euro bölgesi de bu yaptırımların izinden gidince euro'da yükseldi doğal olarak. ama genel yükselişin asıl sebebi dolar'ın yükselişidir, o zincirleme bir yükseliş başlatmıştır.

    aslında 80 milyonluk türkiye'nin güçlü bir ekonomiye sahip olduğunu herkes biliyor, 2008-2012'ye kadar süren global kriz'den zarar almadan çıkan ülkelerden biri olması da bunun kanıtlarından biridir, çok önemli bir başarıydı. bundan sonra sonra türk lirası 2013'lere kadar rekor seviyede yükseliş grafiği çizdi, fakat bu tarihten sonra öyle bir salındı ki dünya'nın da krizden çıkmasının etkisiyle ciddi bir gerilemeye başladık. şimdi de rekor seviyede gerilemeler yaşıyoruz. bir kere bu kadar sallantılı bir piyasa hiçbir zaman iyi değildir, yabancı yatırımcı gelmeye çekinir. dolar'ın bu yüklelişi bir süre sürecek bu artık bilinen bir şey, önümüzde kasım ayında amerikan ve türk seçimleri var diye hatırlıyorum bu dönemde daha da yükseleceği söyleniyor. fakat bir süre sonra da kesinlikle düşüşe geçecek böyle kalması imkansız, çünkü hızlı yükselen herşey düşüş göstermeye mahkumdur. hatta belki de eskisinden daha kötü bir duruma gelebilir. bizim yapmamız gereken bu süreçten en az zararla çıkmayı hedeflemektir. hatta ve hatta 2020 civarlarında küresel bir ekonomik kriz olabileceği söyleniyor, bu da trump'ın şu an ki tavırlarından kaynaklanacak diye tahmin ediyorum. tabi amerika'nın krize girmesi euro'nun krize girmesini tetikler, bu ikisi krize girdikten sonra da diğer piyasalar kolay kolay kaçamaz bu durumdan dolayısıyla zincirleme bir şekilde ekonomik kriz yayılır. işte sonra trump koltuktan inebilir, amerika yeni bir başkan seçer. bu başkan ekonomileri çok kötü olduğu için türkiye ve diğer birçok ülkeye iyi niyetle yaklaşır. işte bu noktada bizim yükselişe geçme şansımız oluşabilir. çünkü kaba bir hesap yaparsak, şuan 2018 biz krizden çıkana kadar 2020 olur, bu civarlarda dünya krize girer ve biz krizden sağlam bir şekilde çıkarsak ülkelerin çoğu bize sarılmak zorunda kalacaktır, amerika da dahil. gördüğünüz gibi bu kriz evet kötü oldu ama iyi bir şekilde yönetirsek kazançlı da çıkabiliriz. zaten klasik bi laf vardır: her krizden birileri mutlaka kazançlı çıkar. işte biz kazançlı çıkan taraflardan olursak kriz çokda kötü değil bizim için.

    ama acı bir gerçek var ki, 2008-2012 arasındaki kriz'den kurtulmamızda aslında bizim dünya'dan kopuk olmamızın desteğiyle başarılabildi. gelişmiş ülkeler dünya'yla o kadar sağlam bağlantılar halindeydi ki krizin etkilerinden kaçamadılar. türkiye ise maalesef olması gerektiği gibi değilde biraz küresel ticaretten kopuk olduğu için, bu destek ve bir kaç doğru adımla krizden etkilenmedi. bu iyi durum mu derseniz tartışılır. türkiye o kriz döneminde ne güçsüz ülkelerden biriydi ne de güçlü ülkelerden biriydi, bu ikisinin ortasındaydı zaten bu ortada olan ülkeler zararsız çıkabildi genelde. ama eğer güçlü bir ülke olmak istiyorsak küresel ticaretle güçlü bağlantılar kurmak zorundayız ve güçlü ülkeler arasına girmeliyiz böylece, ki gerek dünya'nın en güçlü 20 ekonomisinden biri olmamız gerek tarihimizle öyle olmamız gerekir. ki o dönemde kriz'den kurtulduk doğru, ama şimdi dünya refah bir hayat yaşarken bir kriz içindeyiz, çok bir şey değişmedi. ki bence şimdi gireceğimize o zaman girseydik daha iyiydi, çünkü şimdi bir çok büyük şirket ülkemizden çekilecek veya ticaret hacmini küçültecek ve belki de bu yüzden başka ülkelere yelken açacaklar. ama global kriz döneminde olsaydı bu şirketler yine gidicekti evet ama dönmek üzere gideceklerdi. çünkü kaçabilecekleri başka bir ülke yoktu, bütün dünya krizdeydi.

    maalesef bu süreçte halk olarak etkileri hayatımızın birebir içinde hissedeceğiz, şu anda marketlerde bile yavaş yavaş krizin etkileri görülmeye başladı bu daha da yükselecek doğal olarak. bizim alışveriş süreçlerimizde sürekli bilinçli hareket etmemiz gerekiyor. ülkedeki iş adamları yurt dışından ham madde veya mal ithal etmemesi gerekiyor bir kere, biz de halk olarak yabancı markaların ürünlerini almamaya dikkat etmeliyiz.

    aslında bu durum böyle düzeltilmez, devletin uzun vadeli bir organizasyon hazırlayıp ekonomiyi tam anlamıyla dayanıklı bir hale getirmesi gerekiyor. ama madem ki bu duruma geldik, artık halk olarak yapmamız gerekenleri yapmak 'zorundayız' maalesef. görünen o ki halk olarak daha çok çalışıp daha az harcama yapmak durumunda kalabiliriz. yani bu demek ki; yaşam standartımız düşüşe geçecek, kalitesiz yani rahat olmayan bir hayat yaşacayağız bir süre. tabi biz yıllardır böyle bir durumun içinde olduğumuz için o kadar da hissetmeyebiliriz. çünkü zaten yıllardır kriz yavaş yavaş büyüyor. ne kadar kötü bir durumda olduğumuzu anlamak için teknolojik ürünlerin fiyatlarına bakabiliriz mesela. kriz'den önce ne kadar pahalıydı şimdi nasıl dokunulmaz hale geldi. teknolojinin nimetlerinden gelişmiş ülkeler bol bol faydalanırken biz yapamıyoruz, çünkü alamıyoruz. yada düşün bugün yurtdışına tatile gitmek istesen kaç maaşını feda etmen gerekiyor bunun için, ama amerikalı, fransız, ingiliz vs. bir maaşıyla buraya gelip krallar gibi tatil yapabiliyor. bunlarda onların hayat standartlarının ne kadr yüksek bizimkinin ise ne kadar düşük olduğunu gösterir. yani hayat onları cennetten bir köşe bize ise çok farklı şeyler. umuyorum ki uzun vadeli bir planla ekonomimiz kalıcı bir şekilde düzeltilir, çünkü günümüz dünyasında bu durum bütün hayatımızı etkileyecek en önemli etkenlerden biridir. ne demiş düşünür bir zamanlar: fakire şükretmeyi öğret ki zenginin düzeni bozulmasın. yani: bekleme, çalış ve gelişim göster!
  • dolar düştü diye kriz mriz yok diyen bir kesim var arkadaşlar lütfen bi marketleri gezin bakalım gramajı düşmeyen bir şey kaldımı görün
  • arkadasimin deposu var irili ufakli bir cok firmaya kiraya veriyor depolarini 2 aydir buyuk olan firmalardan bile kirasini alamadigini soyluyor
    adam birde insaat yapmis borclari var gelirinin %60 i ile borclarini kapatiyormus
    suan kira gelirlerimin %30 unu zor aliyorum bu ayki borcumu cepten ödedim ama parada suyunu cekiyor
    kiracilar kira ödeyemiyor avukatlarla yapisicam enselerine ama olan calisanlara olacak zaman taniyayim diyorum ama benim borclarda beklemiyor ne yapacagimi sasirdim diyor
    ki bu arkadasimda baya varlikli...
    o bile bu durumdaysa bundan 5 ay sonrasini hayal dahi etmek istemiyorum
  • millete çinliler gibi pirinç yedirmeye başlatmış krizdir. herkes altı liraya tavuklu pilavla karın doyuruyor. amerikan hamburgeri satan ünlü markaların önü bomboş. kimse yirmi liraya hamburger menü yiyecek durumda değil artık. 2019’da daha da ilginç şeyler göreceğiz .
  • ya iyi güzel yazıyorsunuz da ankara’da ankamall her zaman yoğun. yemek katında kuyruklar var. dün gece alkollü mekan %90 dolulukta idi. 2liralık kahveyi 10 liraya satan irili ufaklı bütün kahveciler dolu.

    çok karamsar bir insanımdır. masraflarımı tasarruf amaçlı yarıya indirdim. ama bu insanlar neyine güvenip böyle harcıyor anlamıyorum? ya da ne işle uğraşıyorlar da böyle gamsızlar!

    bir yandan da iş ortamına bakıyorum izmir etrafı istanbul etrafı dev müşterilerimiz sipariş iptal edip duruyor. çok garip durumları aynı anda gördüğüm anlamadığım bir durum, düzen var...
  • bugün iş yaptığımız bir kaç firmayı ziyarete gittik. uzun zamandır ödeme alamadığımız yerler vardı. malesef firmalardan 3 tanesi kapanmış, batmış ya da işi durdurmuş. onca insan işşiz kaldı. beni en çok üzen bu oldu doğrusu. bu adamlar evlerine ekmek götüremeyecek ne yazıkki. hatta bu iş durduranlardan birisi de hızlı tren için tünel yapan firma. bir çok ev inşaatları da durmuş durumda.

    çoğu fabrika 2 veya 3 vardiyelerini teke indirmiş. gene bir sürü çalışan çıkarılmış. olan her zamanki gibi garibana oluyor. şimdi dolar inmiş. bu saatten sonra inse ne olacak. adamlar batmış gitmiş.
  • bugün avukat olarak karşı taraf şirket sahiplerinin silahlı tehdidine maruz kaldım bilirkişi ile birlikte, istanbul’un göbeğinde, hem de 2 farklı dosyada 2 alakasız kişi peş peşe silahla, vurmakla tehdit etti hem beni hem bilirkişiyi ve ikimiz de geri vites yapmak zorunda kaldık. bu arada bu şirketler de inşaat şirketi.

    he amk he, dolar düştü kriz bitti. bunu gidin de borcu gırtlağa gelmiş, kaybedecek bir şeyi kalmamış şirket sahiplerine anlatın.
  • türk lirasının son günlerde yaşadığı değerlenmeden sonra ısrarla dile getirilen bir talep var; türk lirası ciddi şekilde değer kaybettiği için zamlara maruz kaldık, türk lirası değerlendiği için zamlar geri çekilsin; yani zamlar dolar/tl 6.5-7 seviyesine göre yapıldı dolar/tl 5.5-5.7 seviyesine geri geldiğine göre zamlar da geri çekilmeli. merkez bankası ve tüik verilerine göre bunun doğruluğunu kontrol edelim.

    eylül ayı reel sektör eğilim anketine göre;

    ocak ayında ankete katılanlar arasında maliyetim arttı diyenlerin, artmadı diyenlerden farkı %50, ocak ayında zam yapanların yapmayanlardan yüzdelik farkı ise %35. kabaca piyasanın %15'i maliyetlerini fiyatlara yansıtmamıştı.

    eylül ayında ise maliyetim arttı(gelecek üç ay) diyenlerin artmadı diyenlerden farkı %65 olmuş ama zam yapmayı planlayanların yapmamayı planlayanların oransal farkı %40 civarında yani piyasanın neredeyse %25'i maliyetlerini fiyatlarına yansıtmamayı planlıyor.

    (bütün rakamları yuvarladım.)

    türkiye'de şirketlerin bu kadar büyük çoğunluğu nasıl zam yapmıyor diye sorarsanız onun da cevabı stoklar; yine aynı reel sektör eğilim anketine baktığımızda çok uzun yıllardan beri şirketlerin siparişleri düşmüş stok artmış, stok düşmüş sipariş artmış bu yolla da üfe aylar sonra tüfe'yi etkilemiş.

    son iki ayda siparişlerde dramatik düşüşler var ama stoklarda büyük artışlar olması gerekirken aksine stoklar da düşmüş bunun anlamı üretimin yüksek maliyet sebebiyle azaltılmasıdır. bu durumdan şu tespite ulaşabiliriz;

    piyasaya sürülen ürünlerin nispeten daha azı daha önceki aylarda üretilmiş(nispeten ucuz)ürünler o yüzden %3-4 enflasyon bekler iken %6 enflasyon gördük(bütün tahminler hatalı sonuç verdi.) fakat piyasada halen 3-6 ay öncenin üfesinin etkisi hakim yani bizim bu ay gördüğümüz %46 üfe henüz tüketici fiyatlarına yansımadı. basitçe ifade edersek firmalar zam yaptılar ama bu zamlardaki maliyet halen dolar/tl 5 liranın maliyetidir.(genelleme yaparsak)

    dolar/tl 5.5'a düştü diye zamların geri çekilmesini beklemek zor.

    ekleme: piyasadaki bütün ürünleri genellersek bahsettiğim durum geçerli yoksa tabi belli ürünlere odaklanınca durum farklıdır.

    peki dolar/tl'nin 7 lira olduğu maliyeti görür müyüz?

    enflasyonda kötüleşme devam ederse tabii ki görürüz, enflasyonda ciddi bir iyileşmeden de söz etmek için erken link

    enflasyonda bir düzelme olursa ise 7 lira maliyetinin önemli bir kısmını tabii ki şirketler rekabet edebilmek için karşılayacaklar; bu güne kadar şirketler neden zam yapmaktan kaçındılar ise yine aynı sebepler ile zam yapmamaya çalışacaklar(rekabet) ama işlerin yavaşlamasının da maliyetler üzerinde olumsuz etkisi vardır, üretim azaldıkça sabit masrafların maliyetinin birim ürün üzerindeki etkisi artar o etkiyi de gidermek için reel sektörün ne yapacağını tahmin etmek ne yazık ki zor değil.

    ekleme: yazara ait yorumlar yazarın görüşlerini yansıtmakta, kişi ya da kurumların yatırım kararlarını etkilemeyi ya da yönlendirmeyi amaçlamamaktadır.
hesabın var mı? giriş yap