• dolarin 6 lira bandini asmasiyla icimizden gecmistir. hala kriz yok diyen birileri var mi?
  • durdurulamayacak olan krizdir.
  • maç bileti gibi bir ürünle anlatılmaması gereken kriz. türkiye'de futbol normal adam işi olmadığı için, maç da epey kritik olduğu için stad hınca hınç doldu. futbol taraftarı ilginçtir, senden daha fakir adamın binlerce lira değerindeki kombinesi vardır cebinde. avm'ler dolu, herkesin altında mercedes bmw var diyenlere dönüyorsunuz. dün istinye park'taydım beymen'i vakko'yu falan geçiyorum burun kıvırdığımız zara'da bile millet alışveriş yapamıyordu. adamın biri karısına kızıyordu hatta bir şey alamayacağımız yerlere neden beni sokuyorsun diye. mağazadan çıkarken kardeşim ''abla farkettin mi herkes arap'' dedi. ben de ''evet çünkü türkler'de para kalmadı'' dedim ve o an güvenlik görevlisi haklısın der gibi bana güldü. bak pazar günü istinye diyorum, zara diyorum ben buraların 4-5 sene önceki hallerini bilirim iğne atsanız yere düşmezdi.

    abd-çin ticaret savaşıyla ve çoğu ülkede yaşanan farklı kollardaki balonlarla beraber global anlamda sarsıcı bir kriz yaşayacağımızı düşünüyorum hala.

    (bkz: everything bubble)

    edit: maç biletinden örnek veren arkadaş ironi yaptığını söyledi asjdhjsdfhdj neyse ibret-i alem olsun diye dursun burada.
  • (bkz: 6 mayıs 2019 istanbul seçimlerinin iptal edilmesi)

    ekonomik kriz için tarih arayan varsa, buraya bırakayım dedim.

    t: aç bırakacak krizdir. inşallah sadece aç bırakır.
  • bakın bir de şöyle düşünün artik pakistan, afganistan, iran, irak, suriye ile ayni lige katıldık. bulgaristanla, ukrayna ile rekabet edicen de olacak. bu ligde kesin sampiyon biziz. seneye demokraksi garanti.
  • ysk'nın istanbul seçimlerini iptal kararı ile daha da acıtacak krizdir. ülkenin yeni bir seçim ekonomisini kaldıramayacak olması bir yana, antidemokratik bir ülke olduğumuzu kendi kendimize tescillediğimiz için yatırımcı da kaçacaktır.
  • istanbul seçimlerinin iptali haberi de geldi. kur fırlayacak diye ödleri kopuyor, piyasalar kapandıktan sonra açıkladılar.

    peki hazır mısınız yeni bir fakirleşme dalgasına? akp kendini mutlak güç sahibi olarak görüp, sürdürülebilir olmayan bir yönetim biçimini devam ettiriyor. bu da nüfusun yüzde 94-97 sine fakirleşme olarak geri dönüyor. bu öyle bir fakirleşmeki cebinde paran bile olsa alacak soğan patates bulamıyorsun. seçim tekrarı haberi zaten bir dalga vuracak.

    akp, ibb'yi alırsa yine kendini mutlak otorite olarak görüp zaten pahalıya patlayan yönetim biçiminin masraflarını daha da adaletli vergilerle tabana yayacaktır, bu da yüzde 94-97'nin daha da fakirleşecek olması demek. yani, hazır mısınız fakirleşmeye?

    yüzde 15 işsizlik, yuzde 25 bişiler faiz, 6 lira dolar kuru; bak akp istanbul'u alınca daha bunlar daha da fecileşek. yok akp istanbul'u allem edip kallem edip alacak; bu da size fakirleşme olarak dönecek, bu oyları da sizler atacaksınız. soruyorum, hazır mısınız bi etap daha fakirleşmeye? hazır mısınız kendi elinizle kendinizi fakirleştirmeye?
  • 2019 yılı vergi yılı olacak sözümü her ay tekrar tekrar kanıtlayan kriz.

    elbette, vergi yılı olacak dediğimde birçok kişiden farklı mesajlar aldım. kendilerince hepsinin haklı olduğunu söyleyebilirim. ancak, bu haklılık olaya nesnel değil de öznel bakıldığı için görmekte zorlanılan bir kriz oluyor. oldu ve olacak.

    krizin derinleştiği yıl, 2019 olacağı gibi bu kriz ekonomi başta olmak üzere birçok konuda da kendini gösterecek. seçim krizi, siyasi krizler, sosyal olaylar, hukuk krizi ve dahası. ( bu satırları yazdığımda istanbul seçimlerinin yenilenmesi açıklanmamıştı ). ancak bu kriz, erol mütercimler'in ilginç bir şekilde salladığı, 2018 - 2019 yılında kan gövdeyi götürecek türünde bir kriz de olmayacak. kendisine kalsa, son 2 yılda 10 kere iç savaş çıkmış, her iki kişiden biri, diğerini öldürmüştü.

    her neyse bu başka bir yazının konusu.

    bu ay tüfe ve üfe açıklandığında, yayımlanan oranlar teorik olarak ekonominin çok az da olsa iyiye gittiğini gösterse de pratikte aslında işlerin pek iyiye gitmediğinin habercisiydi.

    özellikle tüfe'den yaşanan az miktarda gerileme, üfe'nin az miktarda artışı ile bağdaşmayan bir uyumsuzluğu vardı. el altından, zorla bankaların mevduat hesaplarına verdiği faizler düşürülürken, bu ay içerisinde el altından düşürülen faizlerin de kısmen yükseltildiğini işittim.

    gıda enflasyonu 30%'lara tırmanıyorken ve birçoğunuz, birçoğumuz eğlencemizden, sağlığımızdan, öğrenim, öğretim hayatımızdan, iletişim hakkımızdan feragat ediyorken, tek kısamadığımız ya da gözümüze batan "gıda" fiyatları olduğu için açıklanan tüfe oranları pek gerçekçi gelmiyor.

    ekonomi için, yaz aylarının gelmesi, turizm canlanması ve yaz sebzelerinin ( kışın yediğimiz sera sebzelerinin ) ucuzlaması ile bir miktar rahatlama sağlanacaktır.

    ancak, bugün açıklanmış istanbul seçim sonuçları ile genel bir erken seçimin olacağının habercisi oldu. seçimin bu kadar sulandırılması, belediyeler eli ile yapılan siyasi aktivitelerin sekteye uğraması, özellikle 15 -16 milyonluk şehrin siyasi olarak el değiştirmesi siyasi olarak dengeleri farklı taraflara kaydırmıştı. seçimin sulandırılması ile aslında devletin yerini sağlamlaştırdığı hukuk temelini de sarsmış oldu. sarsılan bu güven, yurtdışında, türkiye içine yatırım yapacak olan şirketleri de etkileyecek. daha da dengesizleşmiş hukuk kurallarının dahi uygulanamaması, devletin bütün görünür organlarına sızdırılan başta feto olmak üzere tüm cemaatlerin, devlete, millete karşı siyasi ve askeri darbesi ile yatırım yapılabilir bir ülke olmaktan çıktığımızın nedenlerinden sadece biri oldu.

    bütün bu olaylar yaşanıyorken, çok da aldırmadığımız ama aslında önemli olan vergiler de gündemimizdeydi. cep telefonlarına %50 ötv vergilendirilmesi, diğer vergi kalemlerinin, farklı ürünlerdeki artışı bize birkaç şeyi anlatıyordu.

    - şimdilik imf ile anlaşmayı düşünmüyoruz.

    - imf ile anlaşmayı düşünmediğimiz gibi pek de planlı olmayan vergi düzenini değiştiriyoruz. daha fazla vergi alacağız. sene sonununda aynı kalemlere %1 dahi olsa yeniden zam yapabiliriz.

    - şirketlere olan vergileri azaltacağız. halktan alınan vergileri arttıracağız. çünkü bütün bu ekonomik krizin sebebi halktır.

    - cep telefonu vb son tüketici odaklı teknolojik aletleri üretmek yerine sadece vergi arttırarak, satılan her 2 telefon ile 1 telefon üretiyoruz. bunun içinde alın teri dökmüyoruz, ar-ge yapmıyoruz. yıllarımızı harcamıyoruz. böyle devam edeceğiz. devleti tembelleştireceğimiz gibi özel sektörü de tembelleştireceğiz. özel sektörde yandaş şirketlerin ar-ge yapmadan, çin meşeli toplama ürünleri satmalarına ve bundan kar etmelerine göz yumacağız.

    - yukarıda ki madde ile eğitime de önem vermemiz gerekmediğinden, eğitim harcamalarından da rahatça kısabiliriz gibi sonuçları çıkarmak mümkün oluyor.

    şöyle kaba hesapla, bugün toplu kalkınma planlarını uygulamaya geçirsek, en erken ve en geç ne zaman 1 dolar 1.5 tl zamanlarına dönebiliriz ve hayat kalitemiz artar hesabı yapalım.

    hemen planlamaya koyulsak, bütün malzemeler, lojistik vb her şeyimiz tamam olsa;

    azami ve her şeyin mükemmel gittiği, doğal afet, saf, temel ürün tedariğinde sıkıntı yaşanmadığı şartlarda;

    + tarım için 1.5 yıl
    + hayvancılık için 3.5 yıl
    + endüstri ve sanayi gelişimi ile bu alandaki yetiştirilen kişilerle beraber 6 yıl
    + yazılım sektörü için 5 yıl ( c+, c++ gibi low level diller için )
    + eğitimin düzelmesi için 15 yıl ( lise üniversite eğitimlerini düzeltebilmek için ilköğretim eğitimlerini düzeltmek şart olduğundan, düzeltilmesi en zor alan eğitim ) orta uzun vadede, birçok araştırmaya göre [ -ki bu araştırmaları daha sonra paylaşma hakkımı saklı tutuyorum ] kısa vadede ki önlemlerden daha fazla ekonomiye katkısı oluyor.
    + hizmet sektörü için 4 yıl.
    + sanayide içten yanmalı motor için 10-15 yıl. jet motoru için 15-25 yıl.
    + uzaya araştırma uyduları, mars için araştırma robotu için 10 - 15 yıl.

    ( bütün bunlar için ayrılacak kaynakların tam olduğunu ve yetişmiş eleman eksikliğimiz olmadığını varsayıyoruz. yani bir bilgisayar oyunu gibi görürsek, sim city ve age of empires, oyunun başında hile yapıp her gelişimi açmış olmamız, sınırsız insan ve para kaynağımız olması gerek )

    şöyle çok kaba bir bakışla, şu anda topluca kalkınma planlarını uygulamaya başlasak, en yakın 4-5 yıl sonra zor günleri atlattık diyebileceğiz.

    ideal sürenin ise 10 - 15 yıl olduğunu söylemek yanlış olmaz. ilginçtir ki bu süre ile eğitimin tamamen ve iyi bir şekilde dönüştürülmesi ile aynı süreye tekabül ediyor.

    bu hesaplamayı şu yüzden yazdım. siyasi olarak artık hangi parti başa gelirse gelsin, bu ülkenin önünde 15 yıl gibi zorlu ve fedakarlık yapacağı bir dönem olacak. elbette bu planlar şu anda ki küresel ve yerel ekonomiye bağlı kaba taslak oluşturulmuş plan ve süre ikilisinden oluşuyor. nitekim abd'nin mortgage gibi krizi daha olursa, avrupa'da buna benzer bir şeyler olur da dünya ülkeleri ucuz paraya boğulursa, o zaman bu süreler epey kısalacaktır. bu durumda da başta olan, hükumetlerin yapacağı planlara da bağlı olacaktır.

    nitekim böyle bir şansı yakalamış bir ülke olarak 17 yıllık akp iktidarında bu şansı değerlendiremedik. daha doğrusu ölü bir yatırım olan ama çabuk büyüme sağlanabilecek inşaat sektörünün kalkındırılmasına ayırdık. sonuç olarak, piyasalar 17 yıllık iktidar yönetiminde, beklenmedik bir şekilde kendilerinizi kriz içinde buldular. krizi yaratanın, krize çözüm bulması ve bu durumdan çok kolay bir şekilde çıkarması da pek olası değil.

    bütün bunlara ek olarak,

    temel ve teknik analizlerde, 2019 3. çeyreği için yani yaz aylarını kapsayacak bir şekilde, kabaca %25 ihtimalle döviz kurlarında bir düşüş gözüküyor. ancak bu düşüş olursa, yep programında ki 2019 yılı için ortalama dolar kurunun tutması için 4. çeyrekte olacak kur oynaklığının daha fazla olabileceğini gösteriyor. böyle bir durum da, piyasada üfe oranları artacaktır. çünkü belirsizlik artacaktır. tüketici belli ürünleri yine piyasada bulmada zorlanacaktır. tüfe oranları da artacaktır.

    böylece, 2016 sonlarından beri yazdığım gibi tekrar entry'imi bitiryorum. dövizle borçlanmayın. ev, araba vs alacaksanız 2019 üçüncü çeyreğinin bitmesini bekleyin. mümkünse yurtdışına iş yapın. ülkemizde, iş fırsatları kovalayın. daha doğrusu piyasada hangi işler krizde tutabilir, hangi işin altından kalkarım, bu işin piyasası nedir, lojistiğini nasıl yaparım gibi sorularla krizden karlı çıkabilirsiniz.

    misal, bazı ekonomistlerin yazdığı, anlattığı gibi inşaat şirketlerinin bir kısmının sektör değiştirdiğini duyuyorum. ar-ge'si olmayan, yap-sat olabilecek işlere girişiyorlar. bunlardan biri yemek işi.

    mesela bu sektör ile ilgili araştırma yaparak, ham madde ürünü temin edebilmek epey kazançlı olacaktır. özellikle, tarım ve hayvancılıkla uğraşmak bilançoları birkaç yıllığına rahatlatacağı gibi ilerleyen dönemlerde destek olacaktır.
  • ülkemizle birçok konuda ortak özelliklere sahip, kırılgan beşli adı verilen ülkelerin, şeytan üçgeni; döviz, enflasyon ve faiz oranlarına bakalım. döviz kuru, faiz ve enflasyona oranla daha değişken olduğu için döviz kurunda sadece 2019'u, enflasyon ve faiz oranlarında son bir yılı baz aldım.

    kırılgan beşlinin, 1 ocak 2019 tarihindeki dolar kurları;

    usd/türk lirası 5,28
    usd/brezilya reali 3,88
    usd/güney afrika randı 14,35
    usd/hint rupisi 69,63
    usd/endonezya rupisi 14.380

    kırılgan beşlinin, dolar karşısındaki güncel kurları;

    usd/türk lirası 6,10
    usd/brezilya reali 3,95
    usd/güney afrika randı 14,76
    usd/hint rupisi 69,33
    usd/endonezya rupisi 14.292,50

    kırılgan beşlinin, 2019'un ilk günü ile güncel kur arasındaki değişim oranları;

    usd/türk lirası % 15.31
    usd/brezilya reali % 1.80
    usd/güney afrika randı % 0.79
    usd/hint rupisi % -0.34
    usd/endonezya rupisi % -0.61

    brezilya reali ve güney afrika randı, dolar karşısında cüzi miktarda kayıp yaşarken, hint rupisi ve endonezya rupisi, dolar karşısında az da olsa değer kazanmış. oysa türk lirası sınıfındaki diğer ülkelerden sıyrılıp dolar karşısında yüzde onbeş değer kaybetmiş.

    bu tür dalgalanmaların hem içsel hem dışsal faktörleri vardır. çok uç bir konu olmadığı sürece, türkiye için dışsal sayılan bir faktör diğer 4 ülke için de dışsal sayılır. diğer 4 ülkenin para birimleri dolar karşısında anormal derecede kayıp yaşamadıysa; liradaki değer kaybı, içsel faktörlerden kaynaklı demektir.

    para kuş gibidir, güvenli dal arar. huzursuzluk varsa uçar.

    kırılgan beşlinin, 2018 mayıs ayı faiz oranları;

    türkiye % 16,5
    brezilya % 6,50
    güney afrika % 6,50
    hindistan %6,00
    endonezya % 4,75

    kırılgan beşlinin, güncel faiz oranları;

    türkiye % 24,00
    brezilya % 6,50
    güney afrika % 6,75
    hindistan % 6,00
    endonezya % 6,00

    kırılgan beşlinin son bir yıldaki faizlerinin değişim oranları;

    türkiye % 45,45
    brezilya % 0,00
    güney afrika % 3,84
    hindistan % 0,00
    endonezya % 26.32

    kırılgan beşli ülkeleri arasında faiz oranları, brezilya ve hindistan'da değişmemişken, güney afrika'da cüzi miktarda, endonezya'da ciddi miktarda, türkiye'de ise olağanüstü miktarda artmış.

    kırılgan beşlinin, 2018 mart ayı enflasyon oranları;

    türkiye % 10,23
    brezilya % 2,68
    güney afrika % 3,80
    hindistan % 4,28
    endonezya % 3,40

    kırılgan beşlinin, 2019 mart ayı enflasyon oranları;

    türkiye % 19,71
    brezilya % 4,58
    güney afrika % 4,50
    hindistan % 2,86
    endonezya % 2,48

    kırılgan beşlinin, 2018/03-2019/03 dönemlerindeki enflasyon oranlarının değişimi;

    türkiye % 92,66
    brezilya % 70,89
    güney afrika % 18,42
    hindistan % -33,17
    endonezya % -27,05

    brezilya, güney afrika ve hindistan'da nisan ayının enflasyon oranları henüz açıklanmadığı için mart ayını baz aldım.

    kırılgan beşli ülkeleri arasında hindistan ve endonezya'da enflasyon oranları son bir yıl içinde düşerken, güney afrika'da makul artış olmuş. brezilya ve türkiye'de neredeyse iki katına çıkmış enflasyon bey.

    bir türk vatandaşı;
    -2018 mart ayında pazarda 1000 liraya yaptığı alışverişi şu an 1197 liraya yapabilir.

    -2018 mayıs ayında çekeceği 12 ay vadeli 5000 liralık tüketici kredisini geri ödemesi 5500 lira civarı iken aynı şartlarda bugün çekilen kredinin geri ödemesi 5900 lira civarı yapıyor.

    -1 ocakta 250 dolarlık bir telefon için 1320 lira vermesi gerekirken aynı telefona bugün 1525 lira vermesi gerekiyor.
    (bir türk vatandaşı başlığıyla yazdığım son üç paragraf tamamen ortalama rakamlardır ve vergi, komisyon, satıcı kârı gibi faktörler dahil değildir anlayacağınız üzere.)

    ülkemiz için şeytan üçgeni kontrolden çıkmış gibi duruyor.
  • kriz zaten başladı ama resmi başlangıcı hükümetin enflasyona yenilip vatandaş yiyecek alabilsin diye maaşları eskiden olduğu gibi yüzde 200 300 artırmak için karşılıksız para basmasıyla olacak. o da kar etmeyince buhrana hoşgeldik.
hesabın var mı? giriş yap