• böyle büyük yayınevlerinin göz göre göre böyle rezaletlete izin vermesini aklım almıyor. hele hele de bir yazarın yayın haklarını elinde tutan tek yayıneviyse. hemingway okumak isteyen birinin tek türkçe alternatifi bilgi yayınevi olduğundan el mahkum alıyor çoğu insan. kitapları okuyan herkes de ingilizce bilip çapraz kontrol yapmak zorunda değil.

    güvenip, para verip aldığımız kitabın çevirisi hatalarla dolu olacaksa yayınevleri ne işe yarıyor ki? alalım orijinal dilinden okuyalım o zaman kitapları. en azından boktan çeviriye para vermemiş oluruz.

    yalnız bunu yapan o kadar çok yayınevi var ki, hangi birini almayacağını şaşırıyor insan. can yayınları olsun, epsilon yayınevi olsun. hatta yeri geliyor, tek cilt kitabı iki cilt halinde basıp her birine uçuk fiyatlar biçmek gibi çakallıklar da yapıyorlar. zaten kitap fiyatları almış başını gitmiş, bir de işini hakkıyla yapmayan yayınevlerinin bastığı kitaplara mahkum oluyoruz.
  • skandal olmayan durumdur. verilen örneklerin hiçbirisi yanlış çeviri değildir. belli ki çevirmen "türkçeleştirmek" adına belli başlı argo sözcükler ve deyimler eklemiş.

    "1.sayfa:
    “you can name your own price."
    "çocuğun adını koymak sana ait..."

    bu cümlenin anlamı "istediğin parayı isteyebilirsin." gibi bir şey. adam az önceki teklifi kabul etmediği için bunu diyerek kabul ettirmeye çalışıyorlar. çocuk falan yok, çocuk da nerden çıktı? adam da zaten bu diyaloğun devamında "iş parada değil. yapamam, hepsi bu." diyor."

    denmiş mesela, çocuğu burada gerçek "çocuk" olarak alan birinin çeviri karşılaştırması yapması aşırı komik geldi açıkçası, oysa o kadar araştıran birisi bırakın deyim sözlüğü karıştırmayı sözlüğe yazsaydı bile (bkz: çocuğun adını koymak)'ın bir iş gerçekleşmeden önce fiyatını belirleme anlamına geliyor olduğunu görürdü. dolayısıyla bu örnekte de bu anlamda kullanılmış burada bir yanlışlık yok?

    ""...and they looked like they had plenty of money.
    "...para tuttukları da her hallerinden belliydi. "

    bu örnekte de verilmek istenen anlam fazla paraya sahip oldukları, iki cümlede de aynı anlam var, burada da bir yanlışlık göremedim?

    "“ı never saw him after the shooting started.”
    "şenlikten sonra hiç görmedim...""

    çok cımbızlandığı için anlam çıkarmak zor ancak türkçe'de kavgalara, tartışmalara vs şenlik denebiliyor gayet. burada da bir sorun göremiyorum ben.

    "“listen,” ı told him.
    "bak reis" dedim"
    bu örnekte de kültürel uyarlamanın bir örneğini görüyoruz, kaç sayfalık çeviri yapan adam "listen" yazan yere "reis"i ingilizce bilmediği için ya da çeviri yapmayı bilmediği için mi ekler allah aşkına.

    burada başlığı açan yazara göre temel sorun word-for-word çeviri yapılmaması ancak çevirmenler tek bir strateji kullanmak zorunda değil zaten cicero zamanında mı yaşıyorsunuz?

    herhangi bir yayınevini savunduğum yok ancak altında yazılan yorumlar da insanlarımızın linç kültürüne ne kadar yatkın olduğunun net bir göstergesi. önce oturup bi bakın bakalım söylenen şeyler ne kadar geçerli ondan sonra dava da açılır linç de edilir.
  • 1-2 yazar tarafından çok saçma şekilde savunulan skandal. amatör olarak yıllarca manga ve anime çevirisi yaptım ve evet, word to word çeviri değil, çevirdiğiniz dilin özelliklerine, söylemlerine ve konunun çevrilen dildeki jargonuna göre yorum yapılır.

    fakat burada olan bundan çok daha farklı.

    para tutmak bir deyimdir ve orada o anlamda, çeviren "yav bu da olur herhalde" dediği için kullanılamaz.

    "listen"ın karşılığı da çoğu zaman "bak iyi dinle beni" tarzında çevrilir. türkiye'nin hiçbir yerinde, eğer 17 yaşındaki bir serseri değilseniz, listen "bak reis" diye çevrilmez. kitaptaki karakterin de 17 yaşındaki bir serseri ile uzaktan yakından alakası yok.

    “you can name your own price."
    "çocuğun adını koymak sana ait..."

    burada bir hata yok. tek diyebileceğim çocuğun adını koymak pek bilinen bir deyim değil.

    velhasılıkelam, skandal gibi skandaldır.
  • çeviri hataları diyorsunuz da... bir sayfada aynı ismin 3 farklı şekilde basıldığı bir kitaba sahibim ki bu da önemli yayınevlerinden. kendilerini bir mektupla ikaz ettim. bir yayınevinin asli görevi olan türkçe yazımı başaramadan çeviride başarılı olmasını beklemek bence olağanüstü bir iyimserlik. ya hu anadilde yazılan kitaplarda bile hatalar var.

    diğer yandan bu hatalara makul seviyelerde katlanmanın doğru olacağını düşünüyorum. banka ve tekelci yayınevlerinden kurtulmadan daha iyisiyle karşılaşacağımızı sanmam.

    ha, bu dediklerim başlığı açana katıldığım anlamına gelmemeli. kendisinin art niyetli olduğunu sanıyorum. türkçesini oku, ingilizcesini oku, sırf yayınevini gömeyim diye tek tek karşılaştır. bu bir analiz olsa iyi kısımlarından da bahsedilmeliydi ki öyle bir tutum yok. eleştiri olsa ifşaya gerek kalmazdı.

    edit: bir hata gördüm sanki
  • ulan biz diyoruz
    "hey dostum, sorun istemiyorum lanet olsun" lardan
    "seni lanet olası pislik" lerden
    kurtulalım, çevirilere az özen gösterilsin, mümkün mertebe türkçeleştirilsin.
    adam diyor "ortada çocuk yok". he tamam, herşeyi birebir çevirelim, metafor neyim bilmeyiz biz.

    t: lanet olası çevirilerin google translate ile yapılmaması, anlıyor musun dostum?
hesabın var mı? giriş yap