• halen elektrik kesintisi diye bir sey var. torunlarimiza not olarak dusulsun.
  • insanoğlu önce konuşmayı öğrendi, sonra saymayı. derken kelamı kaybolmasın istedi, alfabeyi ve sayıları yarattı kayıt tutmaya başladı. derken soluk alıp veren her şeyin doğuşu, büyüyşü ve ölümünü bir döngüye oturtmak, ölçmek istedi; akıp giden şeye zaman adını verdi. zaman kaybolmasın istedi, tarihi yarattı. tarihe düştüğü notlar üstünden düşündü, bildiklerini başkalarıyla paylaştı uygarlığı yarattı. günler uzadı yıl oldu, yıllar uzadı yüzyıl oldu, yüzyıllar binyıl oldu. kişioğlu kelamını yazmaya başladığından beri 5000 sene katetti, uzaya çıktı, atomun gücünü emrine aldı. lâkin bir şeyi unuttu: onu yaratan tabiatı ve tabiatın kurallarını. hırslarına tabiatı kurban etti; öyle ya tekamül için kaynak lazımdı ve tabiat anası ne istese verir, ne yapsa sineye çeker; verdiğinin karşılığında bir şey istemezdi. ama şimdi, miladi takvimle 2007 yılında işler değişti. insan artık ocak ayını 20 dereceye yakın havalarda geçiriyor, toprak artık ona ekmeğini yaptığı tohumu, içtiği suyunu vermeyi reddediyor. kişioğlu artık şapkasını önüne koyup düşünecek: ya kendine çekidüzen verecek, tabiat anasının kuralı kaidesi neyse ona uygun hayat sürecek yahut 21. yüzyıl onun dünya üzerinde egemen canlı olarak yaşadığı son zaman dilimi olacak. seçim sizin, seçim hepimizin.

    (bkz: küresel ısınma)
    (bkz: there stood the last oak tree)
  • bir kelebeği bile intihar ettirebileceği öne sürülen yüzyıl.
    artık ne olduğumuz değil, nasıl göründüğümüz önemli.
    güzel miyim?kaç like aldım? kadına şiddete hağyır! aşkımla güllaç keyfi. keyifli hissediyor-gülmekten gözünden yaş gelen gülücük- ohohoy kafka alırım bir dal.geçen yine dedem ölmüş, mezarlıktayız (it has already checked in) aşkım, mutfak masası ve ben (gerçekten bu adamla nasıl evlendim bilmiyorum) pazartesi sendromu. yeni elbise aldım nasıl görünüyorum?bakın annem bana ne almış?kızım yeni diş çıkardı(çok uykusuzum, bu çocuk gerçekten çok ağlıyor) at üsküdar devlet hastanesi. bakın elimde serum var bileğime diyorum intraket taktılar sonuçta kolay bir şey değil. annişkoyla alış-veriş keyfi. geçen yine eylemdeyiz. lgbt insanın kendine yapışanı giymesidir. ben kominist doğmuşum zaten beşiğimin bile sol yanı çökük. buradan hükümete bela okuyarak bitireceğim iktidarlarını. hey konuşmayı kesip kameraya kocaman güler misiniz sonuçta çok mutluyuz biz. bakın bu yeni okuduğum kitabın kapağı. goooooooool. geçen yine doğum günüm beni övüyorlar. güzel olduğum kadar film ekimini de takip ediyorum.yeni saçım nasıl olmuş? biz, gerçekten ne yapıyoruz?
  • insanlarin, intihar ettiklerinde dahi, kimseyi samimiyetlerine inandiramayabildikleri, ilginc bir cag.

    bunu yaziyorum ama ben de bazi intihar vakalarinda kisinin niyetini sorgular buluyorum kendimi. cigrindan cikmis suphecilik, toplumsal bir hastaliga donusmus.
  • dünyanın götüne suyun kaçtığı yüzyıldır 21. yüzyıl. iyi olan her şeyin büyük bir hızla parçalandığı, yerin dibine gömüldüğü, sesinin kesildiği yüzyıldır. zira kötülüğün (bkz: #26708654) yayıldığı, güçlendiği, makbul görüldüğü, artık alenen övüldüğü çağdır. hiçbir şey bilmiyorsa, genetik hafızasında kocaman delikler açan iki dünya savaşı ezberindedir artık insanoğlunun. peşine birbirinden iğrenç yenilerini de eklemiştir zahir. fakirlik, çaresizlik, yalnızlık, değersizlik ve delilikle burun burunadır. bütün bunlardan kurtulmak için denediği her şey de elinde patlamaktadır. bilim, bilgi, felsefe, düşünce, sanat falan tirişkanın önde gidenidir artık. insanoğlunun kendi zehirinde boğulduğu çağdır yani 21.'si. dandik dünya düzeninin tün insanoğluna yaydığı derin mutsuzluğu gizlemek için sergilenen çabanın, mutsuzluğun kendisinden daha zararlı olduğu çağdır. riyanın, yalanın, kibirin, gösterişin, ucuz mutlulukların çağıdır. tüm iyi duygular sahte ve yüzeydedir. gerçek, kalpten gelen, varlığı okşayan mutluluk ise gönülün tozlu bir köşesinde lanet gibi durmaktadır. kapitalizmin tatlı askerleri tarafından da hafızadan silinmektedir zaten. insan hafızasının ayarlarıyla oynandığı, daha da kötüsü ruhuyla oynandığı çağdır kısacası. bunun farkına varıp kalbini açmayan için teslim olup yüzeyselleşmek, kötüyle beraber akıp gitmek kaçınılmazdır. işte bu yüzden 21. yüzyıl zayıflığın, kötülüğün ayyuka çıktığı, kolayca yandaş bulduğu, hızla örgütlendiği ve gittikçe güçlendiği çağdır. insan bünyesindeki günahların kümülatif bir şekilde toplaştığı zaman dilimidir çünkü 21. yüzyıl. yapılanların ve yapılmayanların ağırlığıyla.. iyiliğin, güzelliğin, umudun derin bir inançla derhal gücünü keşfetmesi ve kullanması gereken çağdır. (bkz: bir ihtimal daha var) (bkz: başka bir dünya mümkün)
  • 21. yy* özentiliğin ve boş insanların çağı, tabii bir de teknoloji var.
  • ulusların, devletlerin değil, global şirketlerin çağıdır.
  • şu sözlerden daha güzel özetlenemez diye düşünüyorum.

    kötü kader diye bir şey yoktur;
    21. yüzyıl vardır.
    ve bu yüzyıl yavrucuğum;
    bir kelebeği bile intihar ettirebilir.

    jose saramago
  • sadeliğin ve basitliğin moda olduğu ancak bu durumun kendini yavaş yavaş kalitesizliğe bıraktığı yüzyıl.
    bütün porselenler dijital baskı ile renklendiriliyor artık, danteller lazer kesim makine danteli, kimse karanlık odada fotoğraf basmıyor, artık kimsenin evindeki mobilyalar ceviz ya da abanoz ya da maun değil, hepsi mdf. her şeyin içi boş, her şey seri üretim, fabrikasyon. her şey daha bol ama daha değersiz, daha kalitesiz, daha sıradan. insanlar bile öyle, her mağazada aynı kıyafetler, herkes aynı şeyleri giyiyor, aynı kitapları okuyor, aynı müzikleri dinliyor, aynı dizileri izliyor ve aynı şeyleri alıyor. herkes aynı yüzüğü takıyor, tatilde aynı yerlere gidiyor. bir sitede, birbirinin aynısı olan yüzlerce evin birinde de biz oturuyoruz, kendi bahçemiz yok. nasıl depresyona girmiyoruz anlamıyorum, bu kadar aynılık bizi nasıl değersiz hissettirmiyor gerçekten inanamıyorum.
    benim hayat felsefem demek abartı olur ama ilgi ve arayışlarım hep farklı olmak üzerine kurulu, minör farklılıklar ama. bir şey moda olduysa soğuyorum mesela. kıyafetimi başkasında görsem bir daha giymek gelmiyor içimden. antika pazarlarını çok seviyorum o yüzden, biliyorum ki aldığım her ne ise sadece bende olacak ve özellikle de şahsına münhasır insanları çok seviyorum. her zaman, her yerde karşınıza çıkamayacak insanları yani. bir tanesi hayatıma girdi mi tutunup bırakmıyorum. bu da benim savunma mekanizmam sanırım.
    ama çok isterdim, gerçekten çok isterdim, her şeyin daha az ancak daha kaliteli, daha estetik, daha özel, insanların daha naif, daha zarif, daha anlayışlı olduğu yıllarda yaşamayı.
  • vasat altı ve vasat insanlara inanılmaz hayatlar sunan yüzyıl. tarihin hiçbir döneminde vasıfsız insanların bu kadar kaliteli hayatlar yaşadığı bir dönem olmamıştır. bu yüzyılda memeniz güzelse milyonlar kazanabiliyorsunuz, memeniz güzel değilse silikon yaptırıp gene milyonlar kazanabiliyorsunuz. sırf babanızdan gelen parayla hiçbir çaba sarf etmeden gecesini gündüzüne katarak çalışan insanların ancak rüyalarında görebildiği arabalara binebiliyorsunuz. iki üç mevkii sahibini yalayarak harika yerlere gelebiliyorsunuz. sınıf eşitsizliğin bu kadar fazla ve bu kadar adaletsiz olduğu bir dönem daha yok, amk ben böyle yüzyılın.
hesabın var mı? giriş yap