• bana dava açan başbakandır. bugün gerekçeli karar açıklanmış, ben de cumhuriyet gazetesinden öğrendim:

    http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=356270

    --- spoiler ---

    mahkeme yargıcı mustafa kara, gerekçeli kararını açıkladı. kararda, politikacılara hoşgörülü olmaları mesajı verildi. kararda; referandum öncesinde erdoğan dahil tüm siyasi parti temsilcilerinin siyasi eleştiri kapsamında birbirlerini sık sık eleştirdiğini anımsatan kara, “siyasetin doğası gereği de bu ‘sert, kırıcı ve incitici’ eleştiler karşılıklı olarak tolere edilmiş ve hiçbir siyasi tarafından da hakaret olarak değerlendirilmemiş ve katlanılmıştır” dedi.

    aihm ve yargıtay’ın düşünce özgürlüğü konusundaki kararlarına dikkat çeken kara, şunları kaydetti:

    “sanığın yazı içeriği kaleme aldığı düşüncelerin ifade ve eleştiri özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığı, siyasi bir kişilik olarak toplum önünde bulunan ve her söz ve davranışının kamunun eleştirisine açık olduğu kabul edilen müştekiye ve müştekinin genel başkanı olduğu partiye hakaret kastı ile hakaret etmediği kanaatine varılmıştır.”

    --- spoiler ---

    mutlu olduğum bir başka nokta da şu: benim dava, benimki gibi (sırf blog yazıları değil, twitter ve facebook paylaşımları gibi) eleştirilere açılan davalarda emsal olarak gösterilebilecek.
  • akp genel başkanı rte' dir. mısırdaki protestoları destekleyen kişidir aynı zamanda.

    korku imparatorluğu ya da ileri demokrasi demeye gerek var mı bilmiyorum, demeye de korkuyorum açıkçası ya bana da dava açılırsa?

    okuyun haberi yeter zaten.

    "beyn.org” adlı kendi blog sayfasında çeşitli yazılar kaleme alan üniversite öğrencisi barış ünver (22) referandum sürecinde akp ve açılımı eleştiren bir yazı kaleme aldı. başbakan tayyip erdoğan’ın meydanlarda söylediği “chp, mhp terör örgütüyle ruh üçüzü oldu” sözlerine atıfta bulunan ünver, abdullah öcalan’ın devlet ile olan temasının da değerlendirildiği yazıda erdoğan ile aynı kelimeler kullanılarak, “erdoğan da öcalan ile ruh ikizi oldu” dedi.

    bu yazı üzerine erdoğan, üniversite öğrencisi hakkında suç duyurusunda bulundu. erdoğan suç duyurusunda, “kişilik haklarına saldırı kastıyla fevkalade ağır, katlanılması ve tahammülü gayri kabil hakaretlerde bulunulduğunu” iddia etti. suç duyurusu üzerine ankara cumhuriyet savcısı osman atalay, ünver hakkında 2 yıl hapis istemiyle sulh ceza mahkemesi’ne dava açtı. ünver, soruşturmada alınan ifadesinde, yazının amacının sadece eleştiride bulunmak olduğunu, hakaret amacı taşıyan kelimeleri kullanmadığını vurguladı. ünver, ceza alırsa, atama veya seçilmeye tabi tüm memur hizmetlerinden de yararlanamayacak."

    http://www.milliyet.com.tr/…011/1348970/default.htm

    http://beyn.org/dava-konusunda-aciklama/
  • barış ünver`i gözüne kestirmiş ve gençlere korku salmak peşindeki rte'nin son icraatıdır. ve malesef, artık türkiye'nin arap ülkelerinden, krallıklardan bir farkı kalmamıştır. (biliyorum da söylüyorum)

    2006 yılında amman'da çalışmaya başlamıştım. genelkurmay başkanlığı inşaatında türkler ve araplar bir aradalar, türkler çiziyor ve uyguluyor, araplar onaylıyor ve işi teslim alıyor. çalışma koordinasyonu sebebiyle herkes oldukça sık bir araya geliyor. yemekhaneler de ortak kullanılıyor. iki türk arkadaş arasında yemekhanede aşağıdaki diyalog geçiyor:

    - rıza bugün resmi tatilmiş.
    + daha geçen tatildi, bu ne tatiliymiş?
    - abi ürdün kralının doğum günüymüş.
    + adam osursa tatil olacak...

    konuşamaya tanık olan ve türkçe bilen araplardan teki bizim lafı esirgemez türk'ü ispiyonluyor ve çocuğu alıp götürüyor polis. ülkede krala hakeretin hapis cezası varmış. garibim o gece nezarethanede sabahlıyor. türk yetkililer araya giriyor ve ancak öyle serbest kalabiliyor. yoksa mahkemeye çıkaracaklar ve ceza verecekler. ülkem ne iyi, bu araplar beyinsiz demiştim olayı duyunca; işte monarşiden, otokrasiden demokrasinin farkı...

    aradan geçen beş sene içinde epey şey değişmiş meğer, şimdi ülkemde demokrasi var demeye dilim varmıyor.

    (bkz: recep tayyip erdoğan korkusu)
  • koskoca basbakan'in, avukatlar araciligi ile bile olsa coluk cocukla ugrasmasi akil alir gibi degil. 22 yasindaki bir insanin elestirilerine de katlanamiyorsan anani da al git bence. bak yine cikacak "avukatlarim yapiyor bunlari hep, benim haberim olmuyor" diyecek piskin piskin. demirel'in dedigi gibi basbakan degil hukumetin basi gibi davraniyor.
  • o 22 yaşındaki çocuğa ömür boyu gurur duyacağı bir belge vermiştir.
    böyle bir zamanda böyle bir başbakan bana dava açsa, o dava kağıdını alır, çerçeveletip duvarıma asarım.
    yaşlanınca rakımı yudumlarken ara ara bu belgeye bakar, "ulan şu hayatım o kadar da boş geçmedi be. ben de nihayetinde işe yarar bir şey yaptım!" derdim.
  • yazarın 22 yaşında olması mevzu bile olamaz, mevzu yazara dava açan bir adamdır. bu bana bir sitede yaynınlanan ve içki yasağına karşı yazılmış güzel bir yazıyı anımsattı:

    "sanatçının genç bir adam olarak portresi adlı romanı 22 yaşındayken yayınlanan james joyce, 24’ünde ulysses’i yazmakla meşguldü. cehennemde bir mevsim basıldığında arthur rimbaud 19’undaydı. ah muhsin ünlü, gidiyorum bu’daki şiirlerlerini 20-24 yaşları arasında kaleme almıştı. kinyas ve kayra yayınlandığında hakan günday yine 24, kuzgunun gölgesi yayınlandığında ise murat menteş 22 yaşındaydı. woody allen 19’unda the ed sullivan show dahil abd’nin en popüler birkaç televizyon şovunun metin yazarıydı. anne baxter 23, audrey hepburn 24’ünde oscar kazandı. bill gates, basic yazılım dilini 19 yaşında geliştirmişti ve mozart’ın üç operası, besteci daha 20 yaşına gelmeden önce milano’da sahnelenecekti. charlie chaplin ilk filmi making a living’i çektiğinde ve james dewey watson, francis harry compton crick’le beraber dna’nın yapısını çözdüğünde 25’inden gün almamıştı.
    ve nihayet benzer yaşlardayken, kuvvetle muhtemel ki, elifi mertek sanan bazı amcalar, bu insanların bu işleri yaparken iki tek atıp atmama konusunda ehil olamayacaklarına dair bir yasa çıkardılar. ben çok tebrik ediyorum kendilerini; tarihe 24 ayar altın harflerle geçecekler."
  • tahammülsüzlükte son noktaya ulaşmış olan başbakan. diğer açtığı bazı davalarda "hadi fazla sesimi çıkarmayayım; tahammülsüz, demokrasiden bihaber, mizaha beyni tamamen kapalı bir insan" diyordum fakat konu bu boyuta gelince, kendi ağzından dökülenler kendisi için kullanılınca dava açma hakkını kendinde bulabiliyorsa bir insan bu artık son noktadır. blog yazarına sevgilerimi ve iyi şans dileklerimi iletiyorum. kendisi başına iyice bela almamak için tahminen avukatıyla da görüşüp konuşmama kararı almış. umarım olması gerektiği gibi alnının akıyla çıkar bu davadan.
  • açtığı davayı kaybetmiştir (beraat etmiştim yani) ancak az önce avukatımdan aldığım haber göre, karar o tarafa daha yeni tebliğ edildiği için dün itiraz hakkını kullanmıştır. dava yargıtay'a gidiyor yani.

    tanım: benimle uğraşmayı neden bu kadar çok sevdiğini anlamadığım başbakan. keşke duruşmalara gelseydi de sorsaydım. 24 yaş bitti, dava hala devam ediyor yav.
  • herhalde dalgınlık yaşamış başbakandır. alkol kullanma yaşını 24'e çektiği gibi blog yazma yaşını da 24'e çıkartsaydı başı ağrımazdı. hem hayatta blog yazmak dışında da şeyler var değil mi....
  • kendisi mitinglerinde diğer parti başkanlarına yuh çektirtip, maçta yuhalandığında sinirlenip stadı terkeden ve bu kişileri buldurtmaya çalışan başbakandır da tahminimce
hesabın var mı? giriş yap