• 6 ocak kanun hükmünde kararnamesiyle istanbul kalkınma ajansındaki işinden atılan ve 23 ocak'tan itibaren kadıköy kalkedon meydanında eyleme başlayan betül celep tarafından açıklanan kadınname olup, şöyledir:

    "güçlü, direngen kadınlar,

    insanlık tarihinde yarattığımız onca güzelliğe, yaşamı, doğayı ve insanı savunmamıza, ilmek ilmek ördüğümüz onca hayata rağmen görünmez olmaya zorlandık, zorlanıyoruz. bizim dışımızda herkes hayatımız hakkında, emeğimiz hakkında, bizim de yeşerttiğimiz dünya hakkında söz söylemeyi kendine hak görüyor. buradan bakınca tablo karamsar diğer taraftan da sahtekâr. çünkü tarihi yazanların, erkin hükmü bizim hükmümüz değil.

    tarihimizin, köklerimizin, mirasımızın fısıltılarını duyuyor musunuz? orada direnen kadınlar var.

    haksızlıkla, zulümle, adaletsizlikle, vicdansızlıkla mücadele eden kadınlar onlar. bir de suskunluğu çığlığa dönüşmüş kadınların ah’larını biriktirdik yüzyıllardır. kıtaları, ülkeleri, şehirleri, mahalleri, sokakları, evleri bir bir arşınlayıp yollara düştüğümüzde ah’larımız ve direniş hikayelerimizle bugünlere geldik.

    tam da buradayız. türkiye kaosa ve karanlığa doğru bir ateş topu misali sürüklenirken herkes gibi biz kadınlar da evde, işyerinde, sokakta omuzumuza yüklenen bin bir sorunla ve sorumluluklarımızla hayata tutunmaya gayret ediyoruz. kadınların mücadelesi katmerli, her daim de öyleydi. savaşa karşı barış için, tacize, tecavüze, şiddete karşı hayatlarımız için, özel alandaki görünmeyen emeğimizi görünür kılmak için, kamusal alanda varlığımızı sürdürebilmek için erkek egemen sistemle kavgamız sürüyor, sürecek. diğer taraftan erkin zorbalık kılıcı da biz kadınların tepesine çöreklenmeye devam ediyor. ohal süreci ile birlikte hayatlarımızın ortasına ağır bir top daha düştü. kanun hükmünde kararname (khk) diyorlar adına.

    6 ocak 2017 cuma akşamı devlet diğer doksan bin kişi gibi bana da hayatımı değiştirdiğini rakamlar arasında bir rakam olarak 679 sayılı khk ile tebliğ etti. hangi hukuki süreç iletildiği, nasıl bir soruşturma geçirdim de istanbul kalkınma ajansımdaki işimden ihraç edildim bilmiyorum. tahmin yürütebiliyorum ancak. kadın olmak, feminist olmak, sosyalist olmak, sendika temsilcisi olmak,hayvan haklarını savunmak, doğayı ve yaşamı savunmak, barış yanlısı olmak, onurlu bir insan olarak yaşamaya çalışmak sebep olabilir miydi? olamazdı ya olmuştu işte. bugünlerde memleket bu durumdaydı zaten. listeleri tekrar gözden geçirdiğimde ne çok kadın var diye içimden geçirdim.

    kadınlar işyerlerinde de seslerini yükseltiyorlar demek ki dedim. ve tabii ki kimi zaman alenen kimi zaman da sinsice karşımıza dikilen devlet politikaları ve söylemler aklıma geldi. kadın-erkek eşit olamazdı, 3 çocuk doğurmalıydık, sokakta istediğimiz saatte olamazdık, anne olmazsak kendimizi eksik hissetmeliydik, çalışmasaydık da iyiydi… listelerde yer alan diğer kadınların hikayelerini merak ettim sonra. erişebildiğim hikayeler trajikti. bir kadın işsiz kalınca temizlik işçiliğine başlamış sonra camdan düşüp ölmüştü, bir diğeri daha yeni evlatlık aldığı çocuğunu geri vermek durumunda kalabilirdi, diğeri emeklilik zamanı geldiğinde işten atılmış tüm haklarını kaybetmişti ve dahası.

    anladım, kadınların ah’ı birikiyordu. işte böyle bir anda sessiz çığlıklarımızın sesi olmaya, bize erkin hüküm vermesini değil kendi hükmümüzü yüksek sesle söylemeye karar verdim.

    bugün buraya khk ile işlerinden atılan biz kadınların sesini duyurmak için geldik. artık yeter! isyan ediyoruz, itiraz ediyoruz! erkin hükmü esas olan değil, biz kendi hükmümüzü yazıyoruz.

    neden işten atıldık? khk soruşturmasının detaylarını ve hukuki dayanaklarını bilmek istiyoruz!

    hiçbir dayanak olmadan işten atılan tüm kadınların özlük hakları ile birlikte işlerini geri almalarını istiyoruz!

    ohal’in son bulmasını, khk zulmünün bitmesini istiyoruz!

    sorularımıza cevap alana ve taleplerimiz yerine gelene kadar buradayız, sokağı terk etmiyoruz!"
hesabın var mı? giriş yap