• yarın için düşündüğüm kampanya. ana fikir şu: hem üzerimizde emeği olan öğretmenleri, diğer öğretmenlere örnek olarak gösterip emeklerinin boş olmadığını ifade etmiş olacağız hem de yeni öğretmenlere "iyi öğretmen" nasıl olur göstermiş olacağız. kim katılır kim katılmaz bilemem ama kastım frame'de herkesin öğretmeninin ismine başlık açması ve onu anlatması. böylece hem öğretmenimizin internette bir ihtimal güzel bir izi kalmış olacak hem de frame bir günlüğüne de olsa, manasız birçok şey yerine güzel hikayelerle ve isimlerle dolmuş olacak. varsın frame bir gün de bu güzel insanların olsun. sürekli "işte sizler bu boş insanı meşhur ettiniz!", "sözlükte neden bu kişiyle ilgili bu kadar entry giriliyor!" demiyor musunuz, alın size işte olumlu bir çalışma.

    katılan katılsın, katılmayan katılmasın; ama ben yarın, öğretmenimi arayıp öğretmenler gününü kutlayacağım ve öğretmenimin adına başlık açıp onu anlatacağım.
  • öğretmenlerimiz için "açtığı başlığa 2. entry'yi giren ezik" olmaya da razıyım. ha gerçi dünyayı kurtarıyordunuz değil mi rahatsız ettik.
  • 15 temmuz sonrasında eski milli güvenlik hocamı (komutanımı) bulup gönderdiğim şu mesajı aktararak katıldığım etkinlik.

    https://s21.postimg.org/…bir_rencim_9_y_l_sonra.png
  • öğretmen düşmanı sözlüğün yeni eğlencesi olur burası.
  • 2004 yılında lise 2'ye giderken edirne anadolu meslek lisesinde yapı ressamlığı bölümü canavarı (öğretmen) bülent kolo pazarkule gezisinde otobüsün arka beşlisinde bana tekme tokat girerek hastanelik etmiştir. seni hiçbir zaman unutmayacağım öğretmen bozuntusu. ertesi günü arabasının dört lastiğinide bıçaklamıştık ama neye yarar. adam façamızı bozmuştu bir kere. anlatırken yine sinirlendim çünkü hiçbir suçum yoktu. inşallah atılmıştır işten.

    edit: freakme adlı yazarın yardımıyla kendisinin sosyal medya hesabına ulaştım. adam fetöcü çıktı rıza baba. daha sonra öğretmen bir arkadaşımdan edindiğim bilgiye göre meslekten ihraç edilmiş ve kodese girmiş. 10 yıl yatarı varmış. nasıl içimin yağları eridi var ya anlatamam amk. ee ne demişler alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. twitter hesabı
  • yaş 12 olmalı. türkçe dersi. yakup kavas önümüzdeki ders için ödev verdi. herkes bir öykü yazıp getirecek dedi. eve gittim. düşündüm sildim yazdım sildim yazdım. bir sonraki ders geldi. yakup kavas dedi ki varmı öykü yazan. benden başka parmak kaldıran yoktu. okumaya başladım. şöyle başlıyordu.

    "ve tabut elden ele dolaşıyordu"

    heyecanla okudum tamamını. bitirdim öyküyü. kalbim küt küt atarak çok sevdiğim yakup kavasın yorumunu bekliyorum. her zamanki gibi ellerini arkada kavuşturarak ağır ağır yürüdü sınıfın içinde.

    "başka yazarların öyküsünü okuyun demedimki kendi yazdığınız yarattığınız öykü olmasi gerekiyordu" dedi.

    ağzını açıp tek kelime edemedim.
  • hiçbirini hatırlamıyorum. zaten ilkokulda 8 öğretmen değişti. hiçbiri bende iz bırakmadı. silik, ezik, ellerinde sopa dolanan modellerdi. öğretmenler günü gelince sanki daha bi yüzleri gülerdi. ortaokul lisede ise sanki daha iyiydiler. neyse özetle hiç biri umrumda değil sizin de olmasın çünkü siz de hiçbir öğretmeninizin umrunda olmadınız. ha yok ben ille öğretmenler günü hassasiyeti yapıcam diyorsanız gidin kendi öğretmeninize veya rasgele bir öğretmene şöyle "kalıcı olacak" bir hediye alın. hatırda kalırsınız belki.
  • benim ilkokul öğretmenim beni çok severdi. beni ve bir kaç başarılı çocuğu da çok severdi bütün emeğini bize verirdi, hep bizi çalıştırırdı, 40 kişilik sınıfta taş çatlasa 10 kişiyi falan yani. diğerlerine de sürekli "sizden bi bok olmaz" derdi. o zamanlar sobalıydı okulumuz, hizmetlisi falan da yok okulun tabi. böyle sınıfta kalmış ya da şimdi düşündüğümde biraz sınır zeka olduğunu sandığım erkeklere sobayı yaktırır dururdu. odun kömür taşıma işi onlardaydı, bazen de okulu mıntıka temizliği adı altında temizletirdi.

    o zamanlar çok farkında değildik tabi ben hep çelimsiz bir çocuk olduğumdan bana yaptırılacak değildi ki. hem ben çalışkandım bi kerem. 30 yaşı aştıktan sonra bu çocukları düşünmeye başladım ben. ne kadar da hakkını yedik, bazen kendimi de suçluyorum. yazık lan. onun da senin gibi eğitim hakkı varken sen sobanın köşesinde soru çözüyorsun öğretmenin özel yardımıyla, resim falan yapıyorsun, çocuklar kömür taşıyor.

    ben kendilerinin yerinde olsam hayata adalet duygusuyla değil kin ve nefretle başlardım ve muhtemel bir psikopat olurdum.

    bi tanede ortaokulda bir öğretmenimiz vardı, arkadaşımızın biri adını hatırlıyorum erol, okul çıkışı tartı alıp çarşıda çalışırdı. sokakta öğretmeni görmüş herhalde çalışırken ve utanmış, ordan kaçmış saklanmış. öğretmen ertesi gün sınıfta sen beni görünce neden selam vermiyorsun diye haşlamıştı çocuğu sınıfın ortasında.

    hay allah ya bunlar da etten kemikten insandı bea.
  • eğitim hayatım boyunca bende iz bırakan öğretmenlerim oldu. ama içlerinden felsefe öğretmenim benim için çok özeldir. nevi şahsına münhasır bir insandı. hayat doluydu. her daim şıktı. biz dilcilerin yanına gelip ''aşk olsun. bir öğretemediniz bana şu ingilizceyi.'' diye takılırdı. gencecik yaşta aramızdan ayrıldı. bana hediye ettiği büyüteci hala saklar, kullandıkça onu hatırlarım. ışıklar içinde uyusun.
  • 7. sınıftaydım matematik hocası gelmişti okula ilk öğretmenlik yılıymış bizim hocamız oldu. birkaç ay sonra beni yanına çağırdı bütün derslerin iyi matematiğin neden kötü dedi bende sizden nefret ediyorum diyip ağlamıştım. o günden sonra matematik hiç peşimi bırakmadı hep en kötü dersim oldu. üniversitedeyim 5.kez matematik dersi alıyorum. şimdi düşünüyorum adamın ahını mı aldım acaba daha ilk senesiydi. ah burhan hocam ah nolur beni affedin beddua ettiyseniz geri alın yoksa mezun olamıycam.
hesabın var mı? giriş yap