• fener'in kadro fena degil ama sampiyonluga oynamasi icin en azindan 1 kaleci, 4 bek, 4 orta saha ve 2 forvet transfer edilse iyi olur.
  • eurolig filan başlasın, bu nedir yahu
  • takıma islam diye forvet alıp formasına 31 numara vermenin meyvelerini yediğimiz maç.
  • yorumcunun “dirar fiziksel olarak güçlü bir oyuncu. sıkıntısı top gelmeden düşünememesi” diyerek dirar’a büyük övgü atfettiği maç. zira ben dirar’ın top gelince de düşünebildiğini görmedim. kendisinin sıkıntısı bence genel olarak geri zekalı olması.
  • göztepemiz'in yenilmeyeceği maç. ama forvet hala yok. o yüzden gol atıp atamayacağımız da meçhul.

    umarım istanbul kadıköy temsilcisi yine aynı kova kaleciyle oynar. belki uzaktan falan bir şutla golü atarız.
  • allah aşkına fenerbahçenin hayrı için; ben dirar'a talibim. ben almak istiyorum. 400 bin liradan yıllık garanti ücreti ile bonservis istemezlerse alırım.
    bizim bahçede top oynatırım. tarlada tarlayı sürdürürüm bu eşeğe.

    dirar'ın yerine fenerbahçe'nin 3.kalecisi erten geçsin.

    kaleye berke. dirar yerine erten, isla yerine frey oynasin. forvet ama olsun isla'dan daha çok mücadele eder en azından.

    mehmet topal'a da allah rızası için burdan bir bacak hediye edelim.

    tanım: bir maç. bir dirar. bir kangren.
  • uzun senelerdir ligde kadrosunda en çok yıldız barındıran takımdı fenerbahçe.
    şimdi ise kesinlikle ligde kadrosunda en çok gerizekalı barındıran takım.
    bu türkiye'de dirar gibi adam yetişmiyorsa o altyapı tesislerine altınordu hariç herkes kilit vursun.
  • hasan ali denen futbol zekasından yoksun arkadaş bak çok basit bir şekilde hatanı anlatacağım okuyorsan kulağına küpe olsun. bak beyinsiz kardeşim s.k kadar boyu olan stoch'a valbuena'ya barış'a , alper'e... vb uzun top atılmaz niye biliyor musun çünkü bu adamlar kısa, haliyle topu indirme becerileri düşük . bunca yıl futbol izlerim sol bek'in önündeki kanat oyuncusuna sürekli uzun top attığını görmedim ya . allah belanızı versin hasta ettiniz bizi.
  • göztepe'nin 1-0 kazandığı maç.

    enteresan bir şekilde iki takımın da 4-3-3 dizilişiyle sahaya çıktığını gördük. göztepe, geçen hafta galatasaray karşısında da 4-3-3 oynamıştı, fenerbahçe geçen sezon aykut kocaman döneminin birkaç maçı 4-3-3 kullandıysa da ana diziliş olarak en son ersun yanal dönemi bu diziliş kullanılmıştı, ligde ise şu anda ana dizilişi 4-3-3 olan tek takım istanbul başakşehir fk. abdullah avcı geçen sezon 2. yarı ara ara kullanmaya başladığı dizilişi bu sezon başrole oturttu.

    4-2-3-1'le oynayan takımlara ekstra ücret/ödül verilir gibi bir hal alan ligimizde 4-3-3 oynayan iki takımı görmek ilginçti. göztepe'de savunma önünü alpaslan öztürk, sağ içi celso borges, sol içi tayfur bingöl alırken, fenerbahçe'de ön libero mehmet topal, sağ iç andre ayew, sol iç eljif elmas'tı.

    maalesef farklı dizilişleri görme heyecanıyla izlediğim maçta taktiksel standart epey düşük kaldı. ligimizde ana plana karşı ana plan, üzerine bir tarafın hamlesi şeklindeki 3 adım dahi çok zor görülüyor. hamle üzerine hamle ise çok çok nadir görülen bir şey.

    ilk yarıda göztepe nasıl bir hücum kurgusu yapmıştı anlayamadım. 2. bölgede kurulan savunma setinde, merkezde kapılan topları halil akbunar ve yasin öztekin üzerine oynayıp, sol içte oynayan tayfur'u kanat ataklarında bir forvet arkası gibi ceza alanına sızdırma planı vardı. fenerbahçe'nin sol kenarına yönelik bir atılım da vardı; lamine gassama bölgesine yakın durumda kapılan toplarda mutlaka bindirme yapıyordu. ancak daha fazlasını görmek mümkün olmadı.

    takım boyu bakımından göztepe lige oranla iyiydi ancak ideal vaziyette de değildi. titi gibi kurt ve lider bir stoperin katkısı burada ön plana çıkıyor. öte yandan, göztepe merkezde ve hatta savunma hattıyla da adam adama savunmayı yoğunlukla kullandı ve bu yüzden savunma setine oturmakta pek problem yaşamadı. 64'te oyundan çıkan alpaslan, milli takım alt-yaş kategorilerinde forma giydiği günleri anımsatan bir oyun oynadı. hem sete çabuk oturdu, hem kenarlara çabuk kaydı, hem de gerektiğinde öndeki iki merkezine yardıma gitti. kendisine daha iyi bakıp, dayanıklılığını geçmişteki gibi yüksek tutabilse milli takım havuzuna dahi dalabilirdi. ayrıca savunmadan çıktıkları 2-3 pozisyonda stoperlerin arasına deplase olması göztepe'yi anlık (ama önemli derecede) rahatlattı.

    fenerbahçe ise phillip cocu yönetiminde ilk kez farklı bir diziliş kullandı. önceki maçlarda süregelen savunma çizgisi faciasının gündeme alındığı anlaşılıyordu: özellikle ilk yarı savunma çizgisi daha az geri kaçtı ve orta alana daha yakın kaldı. ikinci yarı birkaç kez savunma çizgisi yine bozuldu fakat bu maçta temel sorun takımın geçişlerdeki reaksiyonlarına ilişkindi.

    geçen hafta yeni malatyaspor maçından sonra da değindiğim gibi fenerbahçe, savunma setine (sıcak bir küvete oturur misali) yavaş oturuyor. bunun öncelikli nedeni teknik değil; takımın pres şiddeti düşük. yani takım topu kaptırdıktan sonra videoyu 1.5 kat hızlı sardığımızda, fenerbahçe adına temel problemlerden biri önemli ölçüde yok oluyor. ayrıca, diziliş değiştirmenin de bu konuda etkisi oldu: bilhassa merkezde set çok yavaş oturdu. zaman zaman eljif'in ve özellikle ayew'in, top rakipte ve merkezdeyken boş durduğunu, aslında yakınlarındaki oyuncunun zaten mehmet topal tarafından alındığını, dolayısıyla öne doğru kayıp seti bir adım öteye taşımaları gerekirken taşımadıklarını gördüm. eljif çabalıyor, bu tip problemlerle karşılaşması doğal; tam olarak içgüdüsel bir savunmacı değil. o tip bir oyuncuya göre, (yaşını da düşünürsek) savunma yaparken sertlikten, temastan kaçınmaması kendisi için avantaj: belki de olması gerekenden fazlasını yapıyor. öte yandan, süratini kaybedince birçok şeyi de kaybettiğini yazdığım ayew, görülüyor ki daha fazlasını kaybetmiş. fiziksel açıdan epey düşündürücü durumda.

    türkiye'ye yaşını alıp-gelen yabancıların bir kısmı, ligi kolay zannedebiliyor. ayew de şu an o sınıftaki yabancılara yakın görünüyor. teknik ve taktik açısından türkiye kötü bir lig ancak fiziksel açıdan çantanızda bir şeylerin olması gerekiyor. kariyerinin uzun bölümü "dinamik" olarak tanımlanan bir oyuncunun gücünü bu denli hesaplı kullanmak zorunda kalması düşündürücü.

    fenerbahçe birkaç pozisyonda göztepe'yi bekleri üzerine kanalize etmeye çalıştı, ancak 2 merkez geride kaldığından ve öne kayamadığından, göztepe gerektiğinde topu merkeze sokabildi. göztepe savunma çizgisini rahat edecek kadar öne çıkarabildi, alpaslan'ın yardımıyla merkezden topu oyuna da sokabildi. göztepe de özellikle hasan ali kaldırım üzerine fenerbahçe'yi birkaç kez kanalize etti fakat göztepe'nin de presi yeterince şiddetli olmadığından, hasan ali'ye oynanan topları fenerbahçe tekrar dolaşıma sokabildi.

    cocu muhtemelen 4-3-3'te merkezin bu denli geride kalacağını düşünmüyordu. bunu öngörüp, belki de 2 merkezine, 2 forvet arkası gibi pozisyon almalarını öğütlemeliydi. bu gerçekleştiği takdirde fenerbahçe tüm bloklarıyla daha önde kalabilirdi. mehmet topal'ın ise her 4-3-3'e dönüşte, tüm kariyerini bu dizilişle geçirmiş gibi oynaması şaşırtıcı. stoperler baskı yediğinde düşünmeden geriye deplase oluyor, çoğu ön libero stoperler arasına deplase olacakken mehmet pozisyona göre yanlarına da girebiliyor, savunma setlerinde merkezleri öne kaydırmak için önce gerideki alanını iyi kontrol edip, sonra topa yakın durumdaki merkezinin adamına doğru hızla kayıyor, oyunu kanatlara da açıyor, gerektiğinde girdiği gol pozisyonunda olduğu gibi öne de çıkıyor. zaten yeni dizilişe en olumlu reaksiyon veren oyuncu da mehmet'ti.

    ayew'in kanatta oynamak için -artık- yeterli sürate sahip olmadığını, 4-3-3 merkezinde denenebileceğini geçen hafta yazmıştım lakin, şu anda daha kritik bir soru peydahlandı: ayew'in kalitesi fenerbahçe'de 11 oynamak için yeterli mi? tabii belki de, yeterli sayıda transfer yapılmayacağı için, kadrodaki birçok oyuncu gibi ayew de fenerbahçe standardında olmamasına rağmen sezona 11 oyuncusu olarak devam edecek. yine de ayew hakkında daha sağlıklı yorumu 6.-7. hafta gibi, fiziği daha iyi oturduktan sonra yapmak daha doğru olabilir.

    fenerbahçe'nin ana planı neydi tam anlaşılmıyordu. takım 21. dakikaya dek sağ kanattan 3 pozisyon üretti. setlerde sağ kanada, solda oynayan alper potuk'un bindirmeleriyle overload yapıldı (aykut kocaman'ın geçen sezon hücumda kullandığı en büyük silah sağ kanattaki overloadlardı). hatta sağ kanattan göztepe'nin kullandığı taçlarda alper de alan daraltmaya geldi.

    lakin fenerbahçe'nin genel kalitesi bir yana, teknik kalitesi o kadar düşük ki, takım topu rakip yarı sahada dolaştıramıyor. hızlı çıkılan çoğu pozisyonda, ikinci adım hiç düşünülmeden, etrafı kalabalık oyunculara pas atılıyor. set hücumu yapamamamın verdiği bıkkınlıkla ilerleyen bölümlerde daha hızlı hücumlara ve daha savruk bir oyuna dönülüyor. dolayısıyla fenerbahçe'nin, teknik açıdan kuvvetli takviyelere acilen ihtiyacı var. ali, "ben kaptırmayayım, topu 3 kişinin bastığı veli'ye vereyim" diye düşünüyor, veli de topu -mümkünse- ali'ye geri veriyor. bu, eğer bu sezon onarılacaksa, kaliteli bir sol bek, merkez (marco fabian transferi gündemde) ve yüksek kalite bir kanat oyuncusunun takıma katılması elzem. ve bek ile merkez transferleri belki daha standarda yakın olabilir ama kanat oyuncusunun yıldız olması gerekiyor; zira diyelim ki artık set kurmaya başladınız, o zaman yaslanan rakibi çözmek de gerekecek. üç sezon önce nani, sezon içi dalgalanmalarına rağmen, tek başına (en az) 12 puan almıştı örneğin.

    27. dakikaya yakın, verilen su molasından sonra alper'in daha serbest oynamaya başladığını gördük. muhtemelen sette takımın fazla statik kaldığını gören cocu, alper'e böylesi bir özgürlük verdi. bu bölümden sonra gerçekten de orta alanda bir hareketlilik olduysa da, fenerbahçe'nin ürettiği pozisyon sayısı azaldı.

    topal'ın maçın başında kaçırdığı net pozisyon, sağ kanattan gelen 3 atak ve topal'ın direkten dönen topuyla ilk yarı sona erdi.

    zemin de eleştiriyi kesinlikle hak ediyor. ankaragücü evindeki 2 maçını tarlada oynadı, göztepe'nin zemini, sorumluluğu belediyede olan, evime yakın parkın çimlerinden -şaka değil- daha kötü durumda. 3-4 yıldır bu konu basın tarafından sürekli gündeme getirilmesine rağmen, federasyonun hiçbir reaksiyonu yok. üstelik, ligin genelinde çimlerin rengi, televizyondan görüntüsü vs. hiç düşünülmüyor. belki de sahada oynanan futboldan daha önemlisi aydınlatma ve zemin. önceki gün oynanan bayern münih-hoffenheim maçında zemin-aydınlatma ikilisinin sahayı "günlük güneşlik" yapamaması beni dahi zorladıysa, boş vakti olan bir fransız'ın göztepe-fenerbahçe maçına rastlayıp, kanalı değiştirmesi maksimum 20 saniye sürer.

    ikinci yarıda göztepe'nin daha önde savunma çizgisi, daha şiddetli pres, kanat oyuncularının önüne atılan toplar ve tıpkı fenerbahçe gibi sağa overloadlarını gördük. göztepe'de de sağ içteki borges, solda oynayan yasin öztekin sağ taraftaki kalabalığı yaratmaya çalıştı. oyunun durması, duran toplar vs. ile göztepe hakimiyeti 10 dakika kadar sürdükten sonra maç yeniden ortaya gelmeye başladı.

    64'te alpaslan-andre poko değişikliği ile bayram bektaş, sağa overloadlara dinamizm katmak adına poko'yu sağ içe çekip, borges'i ön liberoya alırken, aynı dakikada nabil dirar-barış alıcı değişikliği ile cocu 4-2-3-1'e döndü. ayew sağ kenara, alper forvet arkasına, barış sola geçti.

    fenerbahçe henüz yeni dizilişe oturamamışken, atılan hava topunu martin skrtel'in merkeze indirmesi, üzerine eljif'in de topu merkezden uzağa dürtememesi sebebiyle top halil'e geldi ve halil uzaktan mükemmel bir vuruşla maçın tek golünü attı.

    cocu, bu maçta değişiklikleri geç yaptı. takımı ikinci yarıda 10 dakika gördükten sonra, bir şeyin değişmedini anlayıp daha çabuk reaksiyon verebilirdi. burada büyük takımların edilgen davranmaması gerekiyor ve hatta ilk değişiklik işe yaramıyorsa, 2. ve 3. değişiklikleri de çabuk yapmak ve halen takım işlemiyorsa, eldeki 11'i yeniden dizmek en mantıklısı. zira skor lehinize değilse, maçın sonuna yaklaşıldıkça oyunun duraksadığı bölüm katlanarak artıyor.

    79'da alper-roberto soldado değişikliği ile fenerbahçe 4-2-2-2'ye yaklaştı ancak sonraki bölümde yaratılan 2 pozisyon sonuca ulaşmadı.

    göztepe, tamer tuna yönetiminde çıktığı büyük maçlarda pasif ve rakibi fazla kabullenmiş şekilde oynuyordu. bayram bektaş'ı hem galatasaray maçında, hem de bu maçta; bu açıdan daha iyi bulduğumu söylemeliyim. tamer tuna, takımı genel olarak lige motive ve bir arada tuttu ancak taktiksel açıdan iyi bir çözümlemesini görmedim. kanımca ligin ilk yarısında yeni kadronun motivasyonundan, ikinci yarı belki takım düşüşe geçecekken çıkagelen demba ba'dan hayli yararlandı. ayrıca göztepe'nin zaten lig ortalamasının üzerinde bir kadrosu vardı. şu an yapılan takviyeler epey olumlu. lamine gassama'dan daha sağlam bir bek (strahil popov ya da nejc skubic gibi) ve yasin öztekin yerine daha atletik, daha "yıldız" bir kanat oyuncusu işleri hayli değiştirebilirdi. takıma katılacak santrforla göztepe zaten kadro bakımından ilk 6'ya girecek.

    bayram hoca yönetiminde takım biraz daha sıkı ve kompakt duruyor. bayram hoca da ümraniyespor'da harikalar yaratmadı lakin periyodik bir kötü gidişatta derhal gönderilmesi gerekecek kadar düşündürücü bir kariyeri de yok. göztepe gibi planlı yatırım yapan az sayıda süper lig takımı neden yalçın koşukavak'ı tercih etmez; bu da bana enteresan geliyor (aklıma gelmişken).

    fenerbahçe 2. deplasmanında 2. mağlubiyetini aldı. geçen hafta değindiğim gibi; takımın kısa-orta vadede deplasmanlarda zorlanıp, çözümler ve alışkanlıklarla evde buluşması normal. takım kornerlerde, hem savunma, hem hücumda iyi duruyor. dün akşam rakibin taç atışlarına yönelik yapılan uygulamalar da olumluydu. savunma çizgisine yönelik de bir öz-eleştiri yapılmış ve diego antonio reyes'in katılımı, roman neustadter'in kulübeye kaymasıyla bu konuda daha iyi bir hal alacaktır. reyes, kalıplı ve güçlü bir stoper değil, en büyük handikabı bu. öte yandan, takıma bir as stoper alınacağını düşünürken de, (zaten eldeki tek gerçek stoperin skrtel olması sebebiyle) reyes'in bedavaya (kulübeye) alınmasını mantıklı buluyordum.

    4-3-3'e devam edilecekse, muhakkak merkez 2'li forvet arkası gibi düşünüp-konumlanmalı. 4-2-3-1'de 10 numaranın savunma geçişinde, savunma setine otururken bir handikap yarattığını önceki sezonlarda dönem dönem açıklamıştım. şu anda 4-3-3 kullanan elit kulüp sayısı daha fazla ve kadro yapılandırma fırsatı varken bir diziliş ve anlayışa yönelik transfer yapılması kritik. seçim bana bırakılırsa, set hücumu odaklı bir 4-3-3 takımı yaratmak isterim ama comolli ve cocu'nun düşüncelerini de yakın zamanda göreceğiz.

    fenerbahçe'nin kenarları hakikaten zayıf. sanırım andre santos-gökhan gönül dönemi, eldeki kanat oyuncularının noksanlığı sebebiyle takımın 3-6-1 oynayabileceğini yazmıştım. şu anda 2 sağlam bek de, 2 sağlam kanat da yok, hatta mauricio isla'yı "şimdilik idare eder" sınıfına koyarsak, geri kalan oyuncular epey düşündürücü ve dolayısıyla fenerbahçe zaten sürekli 3 düşündürücü oyuncuyla oynuyor. belki bu ve maddi şartlar düşünülerek, başka bir kurgunun üzerine oynanmalı.

    cocu'yla ilgili kişisel düşüncemle bitireyim: zaman vermek gerek. daha evvel -ara ara- birçok psv eindhoven maçı izledim ve cocu'yu hiç, herhangi bir hamlesi ya da kurgusundan yola çıkarak, mercek altına almak gereği duymadım. şampiyonlar ligi üst turundaki atletico madrid eşleşmesinde takımı kompakt tutması, jeffrey bruma, gaston pereiro ve andres guardado kullanımı dikkatimi çekmişti. hatta guardado'yu sol kenardan regista'ya kaydırdığını o eşleşmede görüp, hem içinden cocu'yu takdir etmiş, hem de guardado'ya ufak bir hayranlık beslemeye başlamıştım ama örneğin ajax'ta dikkat çeken peter bosz'un yaptığı marjinal uygulamaları ve hamleleri cocu'dan hiç görmedim. genel olarak 4-3-3'ün merkezinde kullandığı iki 8/10 numara arası rollü oyuncuyu fazla yumuşak ve avrupa mecrası için uygunsuz buluyordum. dikkatimi çekmediği için, kaba bir gözle oyununa yorum yaparsam; takımı ileri taşımak için süratli kenar oyuncularına fazla ihtiyaç duyabiliyor. yani 1.-2. bölge, 2.-3. bölge geçişlerindeki çözümleri, uyguladığı varyasyonlar pek ilham verici değildi. fakat hakikaten derleyip-toparladığı, yalpalayan kariyerini bir güzergaha soktuğu da birçok oyuncusu oldu.

    açıkçası marjinal ve uyanık bir taktisyenin ligi süpürebileceğini düşünüyorum ancak böyle bir yabancı teknik adam tercih edilmediğinden, yerlilerin daha başarılı olduğu iddia ediliyor ve hakikaten de öyle. yabancı olmasının dezavantajını teknik kalitesiyle kamufle edebilen teknik adam gelmiyor. cocu'ya zaman vermek gerek. mevcut durumda cocu'nun, yeni transferleri "atmosfere alışmaları" vs. için bir süre kulübede bekleteceğini sanmıyorum, böylesi bir davranış zarar verici bir beklemeye yol açabilir.

    fenerbahçe kötü oynarken kazanabilecek durumda değil, zira kötü oynarken maç kazandıracak oyuncusu/oyuncuları yok. önümüzdeki hafta transfer dönemi bittiğinde, en azından yapılmak istenene, yapılabileceklere dair görüntü biraz daha netleşecektir. ne demişti aykut kocaman; "alex'siz oynamaya alışmalıyız."
  • serbest vuruşları kullanan haim revivo, milan rapaiç, pierre van hooijdonk, roberto carlos, emre , lefter, tümer metin, alex de souza'dan...

    (bkz: hasan ali kaldırım)
    (bkz: alper potuk)'a kadar uzanan muazzam bir serüven.
    adı fenerbahçe kanseri.

    to be continued.
hesabın var mı? giriş yap